Resimler
Videolar
Haberler
Yazılar
Replik Düplik
Kuruluşlar
Benim Dünyam
Kayıt Ol
Oturum Aç
27 Aralık Ölüm Yıldöneminde “Mehmet Akif” Paneli Açılış Konşuması Metni
Yazı Yaz
724
4607
Dini Konular
Yorum Yaz
Yazdır
Tavsiye Et
18.5.2013
0 yorum
2325
okuma
Yrd. Doç. Dr. Ali Duman
27.12.2010
(Genç Düşünce Topluluğunun Düzenlediği Mehmet Aki Paneli Açılış Konşumasındaki Konuşmamın Metni)
Değerli Misafirler,
Genç Düşünce Topluluğu’nun düzenlediği Mehmet Akif Paneli’ne hoş geldiniz.
Panele geçmeden önce, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, istiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy ve vatanımızı bizlere bıra-kan aziz şehitlerimiz adına bir dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşına davet ediyorum.
Paneli organize eden GDT üyelerini tebrik ediyor, milli şairimize gös-terdikleri hassasiyetten dolayı kutluyorum.
Panelde konuşmacı olarak Doç. Dr. Hulusi Arslan, Yrd. Doç. Dr. Cafer Mum ve Yrd. Doç. Dr. Hasan Arlsan hocalarımız birer tebliğ sunacaklardır. Tebliğlere geçmeden önce kısaca Mehmet Akif’in hayatı hakkında bilgi vermek istiyorum.
20 Aralık 1873’te doğan Mehmet Akif Ersoy, İstanbul'da, Fatih ilçesi-nin Karagümrük semtinde Sarıgüzel mahallesinde dünyaya geldi. Nüfusa kaydı babasının imamlık yaptığı Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinde yapıldığı için nüfüs kağıdında doğum yeri Bayramiç olarak görünür. Annesi Emine Şerif Hanım; Fatih Camii medrese hocalarından Mehmet Tahir Efendi'dir.
Mehmet Tahir Efendi, ona doğum tarihini belirten "Ragif" adını verdi. Babası vefatına kadar Ragif adını kullansa da bu isim yaygın olmadığı için arkadaşları ve annesi ona "Âkif" ismiyle seslendi, zamanla bu ismi benimsedi.
İlk öğrenimine Fatih'te Emir Buhari Mahalle Mektebi’nde başladı. Or-taöğrenimine Fatih Merkez Rüştiyesi’nde başladı (1882). Bir yandan da Fatih Camii'nde Farsça derslerini takip etti. Dil derslerine büyük ilgi duyan Mehmet Âkif, rüştiyedeki eğitimi boyunca Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızcada hep birinci oldu.
Rüştiyeyi bitirdikten sonra 1885'te dönemin gözde okullarından Mülki-ye İdadisi’ne kaydoldu. 1888’de okulun yüksek kısmına devam etmekte iken babasını kaybetmesi ve ertesi yıl büyük Fatih yangınında evlerinin yanması aileyi yoksulluğa düşürdü. Artık bir an önce meslek sahibi olmak ve yatılı okulda okumak isteyen Mehmet Âkif, Mülkiye İdadisi’ni bıraktı. O yıllarda yeni açılan ve ilk sivil veteriner yüksekokulu olan Ziraat ve Baytar Mektebi'ne (Tarım ve Veterinerlik Okulu) kaydoldu.
Okul yıllarında spora büyük ilgi gösterdi; başta güreş ve yüzücülük ol-mak üzere uzun yürüyüş, koşma ve gülle atma yarışlarına katıldı; şiire olan ilgisi okulun son iki yılında yoğunlaştı. Mektebin baytarlık bölümünü 1893 yılında birincilikle bitirdi.
Okulu bitirdikten hemen sonra Ziraat Bakanlığı’nda memur olan Mehmet Âkif, memuriyet hayatını 1893–1913 yılları arasında sürdürdü. Görev merkezi İstanbul idi ancak memuriyetinin ilk dört yılında teftiş için Rumeli, Anadolu, Arnavutluk ve Arabistan'da bulundu. Bu sayede halkla yakın temas halinde olma imkânı buldu.
1898 yılında Tophane-i Âmire veznedârı Mehmet Emin Beyin kızı İsmet Hanım’la evlendi; bu evlilikten Cemile, Feride, Suadi, İbrahim Naim, Emin, Tahir adlı çocukları dünyaya geldi.
Mehmet Âkif, edebiyata olan ilgisini şiir yazarak ve edebiyat öğretmen-liği yaparak sürdürdü. Resimli Gazete’de Servet-i Fünun Dergisi'nde şiirleri ve yazıları yayımlandı. İstanbul’da bulunduğu sırada bakanlıktaki görevinin yanı sıra önce Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi (1906)'nde kompozisyon (kitabet-i resmiye), sonra Çiftçilik Makinist Mektebi'nde (1907) Türkçe dersleri vermek üzere öğretmen olarak atandı.
II. Meşrutiyet ilan edildiğinde Mehmet Âkif, Umur-ı Baytariye Dairesi Müdür Muavini idi. 1908’de, Umur-i Baytariye Müdür Muavinliği görevini sürdürürken Darülfünun’da Edebiyat-i Osmaniye dersleri vermeye başladı. II. Meşrutiyet’in Âkif'in hayatında en büyük etkisi, meşrutiyetle birlikte yayın dünyasına adım atması olmuştu. Daha önce bazı şiirleri ve yazıları bir kaç ga-zetede yayımladıysa da eser yayımlamaya uzun süredir ara vermişti. Meşruti-yetin ilanından sonra, arkadaşı Eşref Edip ve Ebül’ula Mardin ‘in çıkardığı ve ilk sayısı 27 Ağustos 1908'de yayımlanan Sırat-ı Müstakim dergisinin başyazarı oldu.
Balkan Savaşı'ndan sonra, ilk olarak Umur-i Baytariye görevinden (1913), sonra yayınlarının hükümetle uygun düşmemesi nedeniyle aldığı ikaz üzerine Darülfünun müderrisliği görevinden (1914) ayrıldı. Yalnızca Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi'ndeki görevine devam etti. Harbiye Nezareti’ne bağlı Teşkilat-ı Mahsusa'dan gelen teklif üzerine İslam birliği kurma gayesi güden Almanya’ya (Berlin’e ) Tunuslu Şeyh Salih Şerif ile birlikte gitti. (1914). İngi-lizlerle birlikte Osmanlı'ya karşı savaşırken Almanlar'a esir düşmüş Müslüman-ların kamplarında incelemelerde bulundu ve farkında olmadan Osmanlı’ya karşı savaşan bu Müslüman esirleri aydınlatmaya çalıştı. Fransız ordusundaki Müslümanlara yönelik yazdığı Arapça beyannameler cephelere uçaklardan atıldı. Almanya’da iken yazdığı Berlin Hatıraları adlı şiirini dönünce Sebilür-reşad’da yayınladı.
İstanbul'a döndükten sonra 1916 başlarında Teşkilat-ı Mahsusa tarafın-dan Arabistan'a gönderildi. Görevi, bu topraklardaki Arapları Osmanlı'ya karşı kışkırtan İngiliz propogandası ile mücadele etmek için "karşı propaganda" yapmaktı. Mehmet Âkif, Berlin'deyken heyecanla Çanakkale Savaşı ile ilgili haberleri takip etmişti. On dört ay süren savaşın zaferle sonuçlandığı haberini Arabistan'da iken aldı. Bu haber karşısında büyük coşku duydu ve Çanakkale Destanı'nı kaleme aldı.
1918’de Lübanan’a giden Âkif, Lübnan’da iken Şeyhülislamlığa bağlı Dâr-ül Hikmet-il İslâmiye Cemiyeti başkatipliğine atandı.
Bu dönemde Anadolu toprakları işgale uğramış; Türk halkı Kurtuluş Savaşı 'nı başlatarak direnişe geçmişti. Âkif, Kurtuluş Savaşı’nı desteklemesi nedeniyle 1920'de Dâr ül-Hikmet il-İslâmiye Cemiyeti'ndeki görevlerinden azledildi.
İstanbul'da rahat hareket etme olanağı kalmayan Mehmet Âkif, göre-vinden azledilmeden az önce oğlu Emin'i yanına alarak Anadolu’ya geçti. Se-bil'ür-Reşad’ı Ankara’da çıkarması için Mustafa Kemâl Paşa'dan davet gelmişti. TBMM'nin açılışının ertesi günü olan 24 Nisan 1920 günü Ankara'ya vardı.
Ankara’ya geldiği günlerde, Mustafa Kemâl Paşa Konya vali vekiline telgraf göndererek Âkif’in Burdur milletvekili seçilmesini sağlamasını istemişti. Haziran ayında Burdur’dan, Temmuz ayında ise Biga’dan mebus seçildiği haberi meclise ulaştı. Âkif, Burdur mebusluğunu tercih etti. Böylece 1920-23 yılları arasında vekil olarak I. TBMM’de yer aldı. Meclis kayıtlarında adı "Burdur milletvekili ve İslam şairi" olarak geçmektedir.
Ankara'ya varır varmaz ona verilen ilk görev, Konya Ayaklanması’nı önlemek için halka öğütler vermek üzere Konya’ya gitmekti, büyük gayretine rağmen Konya’da kesin bir sonuca ulaşamadı ve Kastamonu’ya geçti. Halkı düşmana direnişe teşvik için 1920 yılının Kasım ayında Kastamonu’daki Nas-rullah Camisi'nde verdiği ateşli vaaz, Diyarbakır’da basıldı ve tüm vilayetlere ve cephelere dağıtıldı.
Aynı dönemde Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey'in ricası üze-rine ulusal marş yarışmasına katılmaya karar verdi. Konulan 500 liralık ödül nedeniyle başlangıçta katılmayı reddettiği bu yarışmaya, o güne kadar gönderi-len şiirlerin hiç biri yeterli bulunmamıştı ve en güzel şiiri Mehmet Âkif'in ya-zacağı kanısı mecliste hâkimdi. Mehmet Âkif'in yarışmaya katılmayı kabul etmesi üzerine kimi şairler şiirlerini yarışmadan çektiler. Hamdullah Suphi Bey tarafından mecliste okunup ayakta dinlendikten sonra 12 Mart 1921 Cumartesi günü saat 17:45'te ulusal marş olarak kabul edildi.
İstiklâl Madalyası ile ödüllendirilen Mehmet Âkif, 1923 yılında Anka-ra'dan İstanbul’a döndü. Abbas Halim Paşa'nın daveti üzerine kışı geçirmek için Mısır'a gitti. Gitmeden önce Kur'an'ı Türkçeye tercüme etmek için Diyanet İşleri ile anlaşma imzaladı. Kendisine teklif edilen bu görevi başlangıçta red-detmişti çünkü kendi eserlerini yazmak, milli mücadele destanını yaratmak istiyordu ancak bu çeviriyi yapabilecek tek adam olarak görüldüğünden kabul etmesi için çok yoğun ısrar vardı ve kabul etmek zorunda kaldı. Burada adeta inzivaya çekilerek Kur'an tercümesi üzerinde çalışmayı sürdürdü ancak 6-7 sene üzerinde çalıştıktan sonra sonuçtan memnun kalmadı ve bu sorumluluktan kurtulmak istedi. Sonunda 1932’de mukaveleyi fesh etti. Diyanet İşleri Baş-kanlığı hem tercüme hem yorumlama işini Elmalılı Hamdi Efendi'ye verdi.
Siroz hastalığına tutulunca hava değişikliği iyi gelir düşüncesiyle önce Lübnan’a, sonra Antakya’ya gitti fakat Mısır’a hasta olarak döndü. 17 Haziran 1936’da tedavi için İstanbul’a döndü. 27 Aralık 1936 tarihinde İstanbul’da, Beyoğlu’ndaki Mısır Apartmanı’nda hayatını kaybetti. Edirnekapı Mezarlığı’na gömüldü. Cenazesine resmi bir katılım olmadı ancak büyük bir üniversiteli genç topluluk katıldı. Mezarı iki yıl sonra, üniversiteli gençler tarafından yaptırıldı; 1960’ta yol inşaatı nedeniyle kabri Edirnekapı Şehitliği'ne nakledildi. Mezarlıkta Süleyman Nazif ve arkadaşı Ahmet Naim Bey'in arasında yat-maktadır.
Beğen
Beğenme
Tavsiye et
Rapor et
Yazdır
2325
Yer
Dini Konular
18.5.2013
5
kişi beğendi
0
kişi beğenmedi
Etiket
---
Kaynak
Yorum yapabilmek için
Üye Olun
veya
Giriş
yapın
Ali Duman
adlı kullanıcının
diğer yazıları
Dinimizi Yaşamada Kur'an Bize Yeterli Midir?
İlim İrfan
1077 okuma
Boşanmak Ve Nikâhı Bozan Şeyler
İlim İrfan
1268 okuma
Ümmetin Başına Gelecek Büyük Bela
İlim İrfan
1049 okuma
İş Yoğunluğundan Namaz Cem Edilebilir Mi?
İlim İrfan
1168 okuma
Hz. Süleyman Ve Belkıs
Cemile Öztürk
1233 okuma
Şeytanın İnsanı Namazdan Alıkoyma Metodları N
İlim İrfan
1167 okuma
Kalp Pusulamız Falcılar Değil Kur'an Olsun
Myname isno
1082 okuma
Son Okçular Tepesi
Ahmet Ali Çevik
1475 okuma
Peygamber Efendimizin En Çok Korktuğu Şey
İlim İrfan
1200 okuma
Cennette Kadınların Durumu Nasıl Olacak?
İlim İrfan
1085 okuma
Kadınlar Adet Döneminde Neden İbadet Yapmaz?
İlim İrfan
1114 okuma
Doğrusu Zalimler İçin Acı Bir Azap Vardır
Myname isno
1182 okuma
Şeytanın Tuzakları Nelerdir?
İlim İrfan
1123 okuma
Kalbi Temiz Olanlar Kurtulacak Mı?
İlim İrfan
1104 okuma
Diş Eti Kanaması Abdesti Bozar Mı?
İlim İrfan
1293 okuma
Birşeyler yaz
Sadece Ben
Bağlantılarım
B.Bağlantıları
Herkes
Yazıyı Mootol duvarına paylaşmak için
üye ol
veya
giriş
yap
http://www.mootol.com/Yazi724/27-aralik-olum-yildoneminde--“mehmet-akif”-paneli-acilis-konsumasi-metni
Adınız :
Gidecek E-posta :
Gönder
Tanıdıklarını haberdar etmek için
üye ol
veya
giriş
yap
Adınız :
Rapor nedeni :
Rapor et
Yazı içeriğini rapor etmek için
üye ol
veya
giriş
yap