Gelibolu Yarımadası, Çanakkale Boğazı ile Saroz Körfezi arasında, güneye doğru genişleyerek uzanır. Türkiye'nin kuzey batısında yer alan yarımada, aynı zamanda Avrupa kıtasının güney-doğusundaki son kara parçasıdır. Kuzeyde dar (5 km) Bolayır kıstağı ile Trakya'ya bağlanır. Gelibolu ilçesi, aynı isme sahip yarımadanın kuzey-doğu kıyısında, Çanakkale Boğazı'nın Marmara Denizi'ne açıldığı noktada yer alır.İyi ve güzel şehir anlamına gelen Galli Polis adıyla anılan Gelibolu’nun tarihte ilk kez Hitit İmparatorluğunun M. Ö 1200’de parçalanmasından sonra, Frigler ve onları izleyen Lidyalılar’ın Anadolu’ya geçişleri sırasında önem kazandığı görülmektedir. M.Ö 545’te Lidya kralı Kroisos, Persler ile yaptığı savaşta yenilince, Persler, Lidya krallığını ortadan kaldırdı. Böylece, Persler Çanakkale boğazı çevresinde üstünlük sağlamış oldular. Daha sonra Gelibolu Spartalı’ların, Makedonyalıların, Bergamalıların, Romalıların, Bizanslıların ve en son da Türklerin hakimiyetine girmiştir.Gelibolu Yarımadası tarih boyunca birçok kavmin güzergahı olmuştur. Dolayısıyla stratejik noktalarında bazı istihkamlar kurulmuştur. Gelibolu şehri bugünkü yerinde Roma idaresi döneminde bir kale olarak ön plana çıkmaya başlamıştır. Şehir, Bizans idaresi altında ilk önce Gotlar’ın ardından da Hunlar’ın saldırısına uğramıştır. Kale zamanla önemli bir liman ve ticaret merkezi haline gelmiştir. Arap ordularının İstanbul’a yönelik seferlerinden bu bölge de etkilenmiştir. Haçlılar ise buradan geçerek Anadolu’ya ulaşmışlar ve Gelibolu 1204’te Latinlerin idaresi altına girmiştir. Bizans’ın son dönemlerinde Ege ve Marmara kıyılarında faaliyet göstermeye başlayan Türkmen beylikleri Gelibolu yarımadasını da hedef almışlardır. Daha sonra Orhan Bey oğlu Süleyman Paşa idaresindeki Osmanlı kuvvetleri imparator Kantakuzenos’un müttefikisıfatıylayarımadaya gelmiş ve Süleyman Paşaya Çimbihisarı üs olarak verilmiştir. Burası Osmanlılar için bir dayanak noktası oluşturmuştur. Bağımsız hareket etmeye başlayan Süleyman Paşabir taraftan Trakya’ya, diğer taraftan Gelibolu yönüne akınlarda bulunmuştur. 1354’te fethi gerçekleşmiştir.Osmanlı hakimiyetinde Gelibolu, Trakya ve Balkanlar’a yönelik akınlarda önemli bir hareket üssü olmuş, Osmanlı orduları için bir geçit yeri ve deniz üssü olarak önem kazanmıştı. İstanbul’un fethine kadar önemli bir askeri deniz üssü olma özelliğini koruyan Gelibolu, Fatih döneminde esaslı şekilde tahkim edilmiş ve 1515’e İstanbul’da Haliç tersanesinin devreye girmesiyle giderek deniz üssü olma özelliğini yitirmeye başlamıştır. Gelibolu fetihten sonra bir sancak ve sancak merkezi olduğu gibi Rumeli’nin ilk Paşa sancağı da olmuştur. Coğrafi Konum : Marmara Bölgesi’nde, Çanakkale’nin bir ilçesi olan Gelibolu’nun doğusunda Tekirdağ ile Marmara Denizi, güneyinde Marmara Denizi ile Çanakkale Boğazı, batısında Eceabat ile Saros Körfezi, kuzeybatısında Edirne, kuzeyinde yine Tekirdağ illeri bulunmaktadır. Çanakkale’nin Trakya’daki iki ilçesinden biri olan Gelibolu, Gelibolu Yarımadası’nın kuzeydoğu kesiminde yer alır. Antik ismi Khersonessos olan Gelibolu Yarımadası’nın kuzeybatı kıyıları bir fay hattı ile sınırlanmış, yüksek kıyı görünümündedir. Bu kesimde Türkiye’nin kıta sahanlığı çok dardır. Gelibolu’nun kuzey ve kuzeydoğusunu Koru Dağı’nın uzantıları engebelendirmektedir. Bu uzantılar ilçedeki Kömürtepede 404 m. ye ulaşmaktadır. Bu engebeli alanlar küçük akarsularla sulanmaktadır. Cumalı ve Kavak dereleri bunların başında gelmektedir. İlçenin Çanakkale Boğazı ve Saros kıyılarında doğal kumsallar bulunmaktadır. Yüzölçümü 806 km2 dir.