Orta Asya Anadolu ve Rumeli sürecinde Türkler, sosyal statüleri bakımından şehirli, köylü ve konar-göçer topluluklar hâlinde yaşamışlardır. Bunlardan göçerler, en eski Türk toplum yapısından başlayarak kalabalık sınıfı oluşturmuşlardır. Bu durum uzun yıllar devam etmiş ve denge Osmanlı Devleti`nin iskân siyaseti ve değişen şartlarla oluşan yeni yaşama tarzı sonucunda göçerlerin aleyhine bozulmuş, bu suretle yerleşik hayat tarzı yaygınlaşmıştır. Buna rağmen yerleşik Türklerin yanında göçebe yaşayışı sürdüren önemli sayıdaki Türkmenlere "Yörük" denilmiştir. Konar-göçer ve göçebe demek olan Yörük kelimesi, Anadolu`da "yörü" fiilinden meydana gelmiştir. Karakeçili Türkmenleri de "Yörük" adıyla anılırlar. Bunun sebebi, Anadolu`da iskân edilmelerinden önce konar-göçer olmalarındandır. 16. yüzyıla ait eski Osmanlı tahrir kayıtlarından Karakeçili aşiretinin önemli bir kısmının diğer Yörük aşiretlerle birlikte-"Azizbeğlu ve Tos-bağa" aşiretleri- Beypazarı, Sivrihisar ve Sultan önü civarında bugün Eskişehir yöresinde gördüğümüz. Karakeçililerin ataları oldukları anlaşılmaktadır. Ankara sancağına bağlı olan ve defterlerde kayıtlı Karakeçililerde yukarıda sözünü ettiğimiz ve "Ulu-Yörük" adıyla anılan bu aşiretler birliğine bağlıdır. Bunların aynı zamanda Kırşehir yöresinde yaşayan büyük Karakeçili oymağının önemli bir kolunu teşkil etmekte oldukları bilinmektedir. Coğrafi Konum : Kuzeyinde Bahşili, doğusunda Keskin ve Çelebi ilçeleri, güneyinde Ankara’nın Bala ilçesi ile çevrili olan Karakeçili 225 km2 yüzölçümlü olup, bunun 117 km2 si Tapuya tescillidir. Kırıkkale’ye 35 km, Keskin’e 30 km, Çelebi’ ye 25 km, Bala’ya 25 km ve Ankara’ya 95 km uzaklıktadır. İlçenin rakımı 1.100 dür. İklimi, İç Anadolu bölgesinin tipik kara iklimine sahiptir. Kışları oldukça sert ve kar yağışlı,hava sıcaklığı kış boyunca genelde sıfırın altında seyreder. Yazları ise sıcak ve kurudur. Yağışlar az olduğundan yaz mevsiminde bitki örtüsü bozkır görünümünü alır. Yağışlar çoğunlukla sonbahar ve kış mevsiminde düşer.