Tarihçe : Van bölgesinde ilk medeniyet izlerine M.Ö. 4000 yıllarında rastlıyoruz. Bulunan çanak, çömlek, heykel ve vazo gibi eşyalardan bu kültürün Orta Asya'dan Doğu Anadolu'ya ve oradan da güneye indiği tespit edilmiştir. Bu dönemlerde bölgemizde Orta Asyalı Hurrileri görmekteyiz. Bunların gerek defin merasimleri,gerekse dinerinin Türkçe ye benzerliği ve at terbiyesini andıran yıkıcılıkları Hitit ve Hurrilerin Türk kökenli oldukları intibasını vermektedir. Yine Van şehrini de M.Ö.1600 yıllarında Hurilerin kurduğu kabul edilmektedir.Alman filozofu E.Forrer, Hurri dilinin Türk kökenli olduğunu ortaya koymuştur. Hurriler müteakiben M.Ö.2000'li yıllarda Doğu Anadolu'nun dağlık bölgelerinde dağınık vaziyette Hurri beylikleri olarak hüküm sürmüşlerdir. M.Ö.2000 yılının sonlarına doğru Asurlular güçlenerek güneyden bu bölgeye devamlı hücum etmişlerdir. Bu hücumlar sonucu yine Asur kitabelerinin Urartu dediği dağınık halde yaşayan beylikler M.Ö.9.Y.Yılın ilk yarışma doğru birleşmeye başladılar ve böylece M.Ö.831 yılında Urartu Krallığı kuruldu. Urartuların 280 yıl kadar devam eden hakimiyetleri Med'ler tarafından ortadan kaldırıldı. Urartuların yıkılmasından sonra Van bölgesi bir daha eski ihtişamım uzun zaman bulamadı ve sık sık el değiştiren bir görünüm arz etmeye başladı. Orta Asya'dan kuzey yolu ile bölgeye gelen Kimerler bir müddet hakimiyetlerini devam ettirdilerse de Medlere mağlup olmaktan kurtulamadılar. M.Ö.680 yıllarında Van ve kuzey kısımlarında Sakalar'ı görmekteyiz. Bunların da bir kısmı Musul ve Van arasındaki dağlık bölgeye Kafkaslardan gelip yerleştiler. Van bölgesini Persler, M.Ö.550 yılında Medler'den aldılar ve M.Ö.331 yılma kadar 220 yıl hakim oldular. Persleri yenen İskender ve daha sonrada onun generallerinden Selevkius bölgeyi hakimiyeti altına almışsa da Van bölgesi yıllarca Bizans ve iran arasında el değiştirmiştir. Bu süreç zarfında Ermenilerin kendi iddialarının aksine herhangi bir ermeni devletine ait belgeye rastlanmamaktadır. M.S.2. Yüzyıla kadar, bölgeye Partlar ve Bizanslar arasında da el değiştirdi. 3. yüzyılda Ermenilerin devamlı çıkardıkları problemler yüzünde Bizans imparatoru 2. Vasil tarafından Sivas ve Kayseri' ye göçe mecbur tutulduklarım görüyoruz. Daha sonra 5. Yüzyıl Sasani, kısa bir süre Hazar Türkleri ve daha sonraları da Arap-İslam devletlerinin hakimiyetlerini görüyoruz. Bölgeye İslamiyet, 683 yılında bu İslam orduları ile gelmiştir. Bir serhat bölgesi olan Van bölgesi 19. Yüzyılın sonlarında Ermenilerin çeşitli insanlık dışı saldırılarına maruz kaldı. Çaldıran da Mayıs 1915'te Rus işgaline uğradı. Türk Ordusunun geldiği 3 Nisan 1918'e kadar yaklaşık 3 yıl devam eden bu işgal sırasında, İlçemizin bazı köylerinde öteden beri yaşayan Ermeni azınlıkça İlçemizde de pek çok cinayet ve katliamlar yapıldı. Çaldıran ovasındaki Kümbet mevkiinde de Müslüman- Türklere ait bir toplu mezar olduğu belirtilmektedir. Rusların bölgede çekilmeleri ile Ermenilerin de köylerini terk ederek göçtüğünü ve ilçemize de huzur ve barış ortamının böylece geldiğini görüyoruz. Çaldıran, Muradiye' ye bağlı bir nahiye iken 4 Eylül 1987 tarihinde TBMM'nce kabul edilen 3392 sayılı Kanunla Çaldıran İlçesi kurulmuş ve 5 Eylül 1988 tarihinde fiilen faaliyete geçmiştir. Nahiye olmasına rağmen mahalli idareler birimi olarak muhtarlık olan Çaldıran, 7 Haziran 1987 tarihinde belediyelik olmuştur. İlçemiz 24 Kasım1976 yılında büyük bir deprem felaketine uğramış ve binlerce vatandaşımız ölmüştür. Devlet yaraları kısa zamanda sararak yüzlerce ev yapmıştır. Coğrafi Konum : İlçemizin Yüzölçümü 1.742 Km2 ve rakımı yaklaşık 2050 metre olup, İlçe merkezi Çaldıran ovasında kurulu ovayı çevreleyen yüksek dağlarla kaplıdır. İlçemizde doğan Bendimahi Çayı, İlçemizin ortasından geçerek Van gölüne dökülür.