Tarihi : 13. Yüzyılda ünlü ticaret yolunun geçtiği Erciş'in bugün doğunun batıya açılan kapısı olması buraya ayrı bir önem kazandırmıştır. İran'dan Ortadoğu ülkelerine giden transit yol buradan geçmektedir. Erciş-Ağrı , Erciş-Bitlis ve Erciş-Van karayoluyla yurdumuzun her tarafından gidilmektedir. Yolların tümü asfalttır. Van Gölü'nden 5 kilometre içeride,25 metre yükseklikte kurulmuş olan Erciş'in yüzölçümü 2115 kilometrekare, denizden yüksekliği 1750 metre, Van'a uzaklığı ise 100 kilometredir. 2 beldesi, 13 mahallesi, 86 köyü ve 36 mezrası bulunmaktadır. 2008 Adrese dayalı Nüfus Sayım sonuçlarına göre merkez nüfusu 77.500 ,köyleriyle birlikte toplam nüfusu ise 152 000 aşmaktadır. Bugün de çevre il ve ilçelerden yoğun şekilde göç almaktadır. Erciş Ovası, Van Gölü kıyılarının en geniş ovalarından biridir. Ova, geniş vadiler boyunca içerilere sokulmuştur. Zilan Deresi'nin geçtiği yerlere "Hatun Çukurovası" , üzerinde Erciş ilçesinin bulunduğu düzlüğe de "Suluova" adı verilmektedir.Ayrıca bol otlu ve sulu bir çok ova ve yaylası bulunmaktadır. Belli başlı akarsuları, ovayı kuzeyden güneye geçen zilan deresi, Deliçay, İrşad Çayı ve Yekmal Çayı'dır. Kuzeyinde Aladağ ve Tendürek, İlçeye yaklaştıkça Meydan Dağı, Gürgür, Baba Dağı, Zurnaki Tepe, hemen devamında Grekor ve Kızılkaya Tepeleri ilçeye hakim yükseltilerdir. Bölge karasal iklim bölgesine tabi olmasına rağmen, iklim kısmen de olsa ılımandır. Güneyde Van Gölü'nün kuzeyde ise ( esen soğuk rüzgarlara karşı ) yüksek dağ ve tepelerle korunmuş olması ve Zilan Deresi üzerinde yapılmış olan Koçköprü Barajı iklimi etkilemektedir. Özellikle son on yıldır kış mevsiminde yumuşama olduğu ve kar yağışının azaldığı gözlenmektedir. Fakat gelende ilk ve sonbahar mevsimlerinin kısa sürdüğü Erciş'te sıcak ve kurak geçen yaz, soğuk ve kar yağışlı geçen kış olmak üzere iki mevsim hüküm sürmektedir Erciş, tarih olarak M.Ö. 'ye uzanan bir geçmişe sahiptir. Tarih öncesi ve sonrası bir çok kavime yurt olmuştur. Bunlardan bir kısmına Bey'lik bir kısmına Sancak Merkezliği yaparken, 14. yüzyılda da Karakoyunlular'a başkentlik yapmıştır. Urartular'dan Osmanlılar'a kadar bir çok uygarlığın izlerini taşıyan Erciş, tarihte kervan yollarının kavşak noktasında bulunduğundan ünü kısa zamanda en uzak ülkelere kadar yayılmıştı. Bu yüzden eski ve orta çağlarda Van Gölü'nün tamamı ve daha sonraları kuzey doğusunda uzanan körfez için Buhayra-i Arciş (arciş gölü ) denilmekteydi. Özellikle Sökmenliler, İlhanlılar, Karakoyunlular ve Osmanlılar dönemi Erciş'in en parlak dönemleridir. İlçede Selçuklular'a ve Karakoyunlular'a ait kümbetler, mezarlıklar, koç ve koyun heykelleri önemli birer belge niteliğindedir. Tarihte Arzaşkun, Arsissa, Argişti Khinili, Arciş, Eganis, Erdiş şeklinde geçen ilçenin adını, Urartu Krallarından II. Argişti veya bu topraklar üzerinde kurulduğu belirtilen Arsissa veya Arzaşkun adlı şehirlerden aldığı tahmin edilmektedir. Bugün Erciş'te birçok tarihi eserve yer bulunmaktadır. İlçenin Çelebibağı beldesinde Tunç Çağından günümüzekadar kullanılan ve üzerinde Urartular'a Selçuklular'a Osmanlılar'a, Celayirlilere ve karakoyunlular'a ait değişik örneklerin bulunduğu mezarlığı, Van Bitlis ve Ağrı yol güzergahlarında bulunan Karakoyunlular'a ait Kadem Paşa Hatun , Zortul ve Kara Yusuf Kübmetleri, Osmanlı-İran savaşlarında büyük önem kazanan ve şu anda Van gölü suları içerisinde sadece iki yıkık bedeni kalan Erciş Kalesi , ilçenin hemen kuzeyinde Urartular'dan kaldığı belirtilen Zernaki şehir kalıntısı sadece birkaçıdır.