Resimler
Videolar
Haberler
Yazılar
Replik Düplik
Kuruluşlar
Benim Dünyam
Kayıt Ol
Oturum Aç
Söyle Bana Düşmanın Kim
Yazı Yaz
2312
4295
Hikaye
Yorum Yaz
Yazdır
Tavsiye Et
25.4.2017
0 yorum
1032
okuma
Bir varmış bir yokmuş... İnsafın hiç olmadığı bir ülke varmış. Bu ülkede yaşayanlar yılın bir günü tartılırlar, kim daha ağır gelirse, o kişi ülkenin kralı olurmuş. Bu yüzden orada yaşayanlar, kral olabilmek için durmadan dinlenmeden yerler içerlermiş ki şişmanlasınlar da tartıda ağır çeksinler. O ülkede cılız, kanı iliği kurumuş biri varmış. O da öbürleri gibi sürekli; "Ah bir kral olsam..." dermiş. Ama gözünde yaşı var, tasında aşı yokmuş. Ne yesin, ne içsin de şişmanlasın?
Bir gece, kulübesinde kaşınmaya başlamış. Hem keyifle kaşınır hem de acı acı düşünürmüş; "Ah, nasıl bir kral olsam..." Kemiğine yapışan derisini bir şey ısırıp duruyormuş. Adam, elini sırtına atmış, kollarına bakmış. Bir türlü bu ısıran şeyi bulamamış. "Kral olsam, kral olsam..." diye söylenirken, kulağına vızıltı gibi bir ses gelmiş.
Sıska adam, "Kim o?" diye karanlığa sormuş. Karanlıktan vızıltı, "Benim! Tahtakurusu! İki kürek kemiğinin ortasındayım." demiş. Açlıktan hali kalmamış bir tahtakurusu, karnında bir sıkımlık kan yok. Adam, "Ne söylenip duruyorsun?" demiş. Tahtakurusu da ona, "Bütün gece vücudunda dolaştım, emecek bir damla kan bulamadım. Ya sen ne söylenip duruyorsun?" diye sormuş.
Adam, tahtakurusunu iki parmağının arasına almış, tam ezeceği sırada tahtakurusu, "Beni ezme, ben senin kral olmana yardım ederim. Sen beni besle, ben de seni beslerim. İkimiz de şişmanlarız. Sen şişmanlayınca kral olursun, ben de senin sayende yaşarım." demiş.
"Peki, ben seni nasıl besleyeyim?" diye sormuş adam. "Senin hiç düşmanın yok mu? Beni düşmanlarının yanına götür, bırak. Ben onların kanını emerim, kanlarını kuruturum. Sen de onların nesi var nesi yoksa sahiplenirsin."
Tahtakurusunun bu sözleri adamın aklına yatmış. "Ama benim düşmanım yok ki..." demiş. "Nasıl olur? Yeryüzünde her yaratığın düşmanları vardır. Senin de düşmanın vardır. Hele bir düşün bakalım..." diye üstelemiş tahtakurusu.
Adam düşünmeye başlamış: "Acaba düşmanım kim? Şu mu, bu mu, o mu, yoksa öbürü mü?". Tahtakurusunu alıp bir komşu evin penceresinden içeri bırakmış. Kendisi de çullarının arasına girip uyumuş.
Ertesi gece "Ah bir kral olsam..." deyip dururken, o sesi yine duymuş ama bu seferki kalınlaşmış bir sesmiş. Bir de bakmış, tahtakurusu. Ama tombul bir tahtakurusu… "Bak, bir gecede fıstık gibi oldum, beni götür de düşmanının kanını emeyim" demiş. Adam yine komşusunun evine götürmüş tahtakurusunu. Ertesi akşam, fındık kadar irileşmiş ,sonra fare kadar olmuş,sonra tavşan kadar olmuş ,sonra azgın çoban köpeğine dönmüş ,
Derken tahtakurusu boğa kadar olmuş. Adam da iyice şişmanlamış. Sonunda kral seçimi için tartılma zamanı gelmiş. Herkes gibi o adam da tartılmış. Adam o kadar ağırmış ki, tartıldığı kantar çekmemiş. Ahali, "Şimdiye kadar başımıza hiç bu kadar büyük bir kral gelmedi. Tarihimizin en büyük kralı... Yaşasın Büyük Kral!" diye alkışlayarak yeni kralı saraya taşımışlar. Azgın tahtakurusu da kralın yanına kurulmuş.
Kan eme eme iyice irileşen tahtakurusu, öyle azmış ki, krala bile "Ya bana emecek kan bulursun, ya senin kanını emerim!" demeye başlamış. Kral, düşman bulamazsa, kendi canından olacakmış. Kralın düşmanı olmamak için hiç kimse evinden dışarı çıkmıyormuş artık.
Kral bütün nazırları, baş nazırları, en yakınlarını bile tahtakurusuna vermiş. Tahtakurusu o kadar büyümüş ki hantal, iri vücudu, tüm ülkenin üstüne çökmüş. Çenesini açıp boğa yılanı gibi dilini krala uzatarak, "Karnım aç! Bana emecek kan bul!" demiş. Kral sağına bakmış, soluna bakmış, arkasına bakmış, önüne bakmış, kendisinden başka kimse yok. Başlamış kaçmaya. Ama nereye kadar kaçacak? Koca kral, tahtakurusunun yanında pire kadar bile kalmıyormuş. Tahtakurusu, parmağının ucundaki ağaç dalı uzunluğundaki bir kılla kralı yakalayıvermiş. Kral ağlamış, yalvarmış, tahtakurusunun önünde yere kapanmış. Ama hiçbiri para etmemiş.
"Söyle bana düşmanın kim?" diye sorduğunda kral sağ elinin işaret parmağıyla kendini işaret etmiş. Tahtakurusu da kendi kendinin düşmanı haline gelen adamı, dünyanın en büyük kralının kanını emmiş
İnsan, düşmanlık duygularının kalbinde ve zihninde büyümesine izin verirse, en büyük düşmanlığı kendisine yapar ve kendi kendinin düşmanı olur.
Bir düşmana ihtiyaç duyanın en büyük düşmanı; karşısındaki değil, kendisidir.Ona daha ne densin?
Beğen
Beğenme
Tavsiye et
Rapor et
Yazdır
1032
Yer
Hikaye
25.4.2017
0
kişi beğendi
0
kişi beğenmedi
Etiket
#düşman
  
Kaynak
Yorum yapabilmek için
Üye Olun
veya
Giriş
yapın
Tarık Tatar
adlı kullanıcının
diğer yazıları
Hayat Akarken İnsan Mutluluğu Arar Durur
Mustafa Ünver
1505 okuma
Yağmur Ve Rüzgarın Aşkı.
Sakarya Hayranları
1390 okuma
Ateş Ve Su
The Coolie
1536 okuma
Her Şey Bizim Kararımıza Bağlıdır
Cumhur Ceylan
1174 okuma
Bulunduğu Durumun Farkında Olamamak, Her Duru
Cumhur Ceylan
1323 okuma
Bir Hayat Deneyimi
Mustafa Celep
1193 okuma
İnsanlardaki Hırs
Sivas Platformu
1270 okuma
Tek Ayakkabı
Cumhur Ceylan
1222 okuma
Düşmanını Kendi Silahı İle Yen
Konya Hayranları
1412 okuma
Tek Ayakkabı
Cumhur Ceylan
1197 okuma
Pâdişahın Rüyası
Düzce Hayranları
1499 okuma
Derviş
The Coolie
1644 okuma
Ali Cengiz Oyunu
Düzce Hayranları
1382 okuma
Bir Yaz Günü Düşünün
Mustafa Celep
1203 okuma
Fakir Bir İşçi
Faruk Cansu
1826 okuma
Birşeyler yaz
Sadece Ben
Bağlantılarım
B.Bağlantıları
Herkes
Yazıyı Mootol duvarına paylaşmak için
üye ol
veya
giriş
yap
http://www.mootol.com/Yazi2312/soyle-bana-dusmanin-kim
Adınız :
Gidecek E-posta :
Gönder
Tanıdıklarını haberdar etmek için
üye ol
veya
giriş
yap
Adınız :
Rapor nedeni :
Rapor et
Yazı içeriğini rapor etmek için
üye ol
veya
giriş
yap