Resimler
Videolar
Haberler
Yazılar
Replik Düplik
Kuruluşlar
Benim Dünyam
Kayıt Ol
Oturum Aç
Hun Ataları-Hsia Sülalesi Ve Dönemi
Yazı Yaz
2378
3953
Makale
Yorum Yaz
Yazdır
Tavsiye Et
12.3.2020
0 yorum
964
okuma
Hun Ataları-Hsia Sülalesi
Hun monografisi olarak bilinen Hsiung-nu’ların ilk atasının Hsia Hou Ailesi’nin neslinden olan Ch’un-wei olduğu belirtilmektedir.
Çin kaynakları Hsia dönemini yarı mitolojik bir şekilde, efsaneleştirerek anlatır. Çin tarihinin tarihçiler tarafından başlatıldığı dönem Shang Sülalesi dönemidir. Wolfram Eberhard Hsia dönemini Hsia Kültürü olarak ele alır. Hsia dönemini devletleşme dönemi olarak kabul etmez. Karanlık Hsia dönemi hakkında fazla bir şey bilmiyoruz fakat yazılı belgelerde de Chun-wei ile ilgili bilgiler mevcutken bu bilgiyi yok saymak pek uygun olmaz. Bu nedenle bu dönem ile ilgili değerlendirmeleri daha dikkatli yapmak gerekir.
Hsia Hou ise Çin efsanelerine göre ilk Çin hanedanı Hsia olup Yü adlı bir kişi tarafından kurulmuş, oğlu Ch’i’den itibaren ise bu adı almıştır. Dolayısıyla Hunların kökeninin eski Çin hanedanına dayandığı iddiasıyla yer alan başka bir kayıtta: “Hsia Hou-shih Yü eski Hsün’ün yerine geçti. Bunların beyliğine Hsia adı verilmektedir. Bu yüzden onlara Hsia Hou-Shih adı da verilmiştir”. İşte bu bahsedilen boy Hunların ataları kabul edilen Hsia Sülalesidir. Çin’in özellikle kuzeyinde kurulan Türk devletlerinin çokluğuna baktığımızda ise bu iddianın tam tersinin doğruluğunu düşünmemek elde değildir.
Fakat..!
Hsia döneminde kuzeyde ve doğuda pek çok kavim mevcuttu. Hsiung-nu’ların bu dönemde kaynaklarda adlarının geçmesi onların sayıca kalabalık ve bölgede etkin bir kavim olduklarını gösterebilir. İlerleyen yıllarda da Hsiung-nu’ların Hunların ataları olduğunu dair bilgilere rastlanmaktaydı. Nitekim M.S. 8. yüzyılda Shih-chi’ nin geniş dipnotlarla yayımını yapan ünlü Çin tarihçisi Ssu ma-Chien bile, şöyle diyordu: Bunlar Çin’de Hunların (Hiung-nu) ataları olarak anılırlar. Hsia Sülalesi’nin soylarından geldikleri ileri sürülür. Herhalde bu da bir gerçek olsa gerekir.Burada Çin’den kuzeye doğru bir göçün olduğu tekrar görülmektedir. Ancak bu bilgilerden, Chun-wei önderliğinde kuzeye giden insanların boş steplerde yepyeni bir kültür çevresi oluşturduğu söylenemez. Oraya daha önceden yerleşmiş ‘’ Proto Türkler’’kuzey bölgelerde yaşıyorlardı. Çin kaynaklarından öğrenildiğine göre, bu kültürün merkezi bugünkü Shensi ve Kansu eyaletleridir ve bu kültürü yaşatanlar, bilhassa yüksek düzlük yerlerde otururlardı. Onlar ilk göründükleri zamanlar yani, M.Ö. 3’üncü bin yılın ortalarında yada evvelinden göç ettikleri vasıflara haiz bulunuyorlardı.Bu nedenle Çin tarihlerinin M.Ö. 1000’den önceki dönemlerinin kronolojisine efsane ve mitolojiyle karışık işlenmesi sebebiyle bu kaynaklara dikkatle yaklaşmak gerekmektedir. Çin edebiyatında da Hunlar’ın ataları olarak görülen Ch’un-Wei, halka eziyet ettiği için Tanrı tarafından cezalandırılmıştır. Yine de bu bilgi Otto Franke’nin belirttiği gibi Çinliler tarafından ilk Çin hanedanı ile Türkler arasında böyle bir bağın kurulması açısından anlamlıdır. Hsia’nın ilk yerinin Şansi’nin güneybatısında ve Wei Irmağı üzerinde bulunduğu düşünülürse burada ilk Çin halkının yabancılarla karışmış veya yabancı kültürlerden etkilenmiş olması kaçınılmazdır.
Hsia Sülalesinin ilk yerinin Wei Irmağı’nın üzerinde bulunduğu gözüksede bazı araştırmacılara göre buraları en baştan beridir yabancı boyların yeri de olabilirdi. Bu da gösteriyor ki bahsettiğimiz bu Coğrafya aynı zamanda Çin tarihinin başlangıç bölgesi olduğu için Çin halkı ta o dönemlerden itibaren yabancılarla karışmışlardır. Bu olmasa bile Çin’in yabancı kültürler ile münasebet kurduğu ve bu kültürler tarafından geliştirildiği bir gerçektir diyebilmek için şu gerçeğide önemsemek gerek.Çünkü bu dönemlerde Çinliler, Türkler, Moğollar ve kısmen de Tibetliler karışık vaziyette bulunmaktaydı. Kimin hangi ırka mensup olduğunu belirlemek için Prof. Eberhard’ın kültür çevreleri metodunu kullanmak doğru olacaktır. Buna göre Eberhard, bu kavimlerin yıllar sonra daha da net gözlenebilen kültürlerini ayırarak, Türk, Moğol, Çin ve Tibet kültürlerinin sınırlarını belirlemiştir. Kültür çevreleri metoduna göre kavimlerin birbirinden ayıran bazı karakteristik özellikler vardır. Bu özellikler o kavimlerin, inanç, kültür, yeme içme alışkanlıkları ve günlük yaşayışları ile ilgili davranış biçimlerini verir. Mitolojik değer yargıları da kavimleri biri birinden ayıran en önemli göstergedir. Öte yandan kavimlerin mutfak kültürü de inançlarının bir tezahürü olarak çok önemli bir belirleyici unsurdur. Örnek vermek gerekirse Moğollar domuz besler, domuzların çadırlarına girmelerine izin verirler ve kurban edip yerlerdi. Öte yandan Moğolların türeyiş efsanesi köpeğe dayanırdı. Oysa Türkler, domuz beslemez, yemez ve kurban etmezlerdi. Türklerin türeyiş destanı ise Moğollardan farklı olarak kurda dayanırdı. Buna göre arkaik kavimlerden, türeyişini kurda dayandıranların Türk olma ihtimali Moğol veya Çinli olma ihtimallerine göre çok daha kuvvetlidir. Kısaca değindiğimiz bu yöntemle eski çağda Asya steplerinde iç içe geçmiş yüzlerce boyun kökenini tespit etmek kolaylaşmaktadır.
Araştırma: Tekin Gün
Beğen
Beğenme
Tavsiye et
Rapor et
Yazdır
964
Yer
Makale
12.3.2020
0
kişi beğendi
0
kişi beğenmedi
Etiket
#hunataları
  
#hsiasülalesi
  
Kaynak
Yorum yapabilmek için
Üye Olun
veya
Giriş
yapın
Tekin Gün
adlı kullanıcının
diğer yazıları
Haddi aşanlar
Myname isno
2178 okuma
Darb-I Meselden Atalar Sözüne
Eyyüp Azlal
2242 okuma
Kum tanesi çocuklar
Faruk Cansu
1927 okuma
Hint felsefesi
Faruk Cansu
2496 okuma
hayatın günümüzdeki tarifi
Secaettin Kara
1840 okuma
Suriye Ata Yurdum
Mehmet Deveci
2152 okuma
Anneleri Vefat Eden Çocuklar Adına
İbrahim Balcıoğlu
2059 okuma
227 yıl önceki fırtınada İstanbul'da 3 binden
Faruk Cansu
1783 okuma
Ayasofya'da ilk cuma namazı
Faruk Cansu
2097 okuma
Osmanlı döneminde kürtaj=Cinayet
Aytekin Takar
1798 okuma
Türkiye : İstikrar Kurucu Ülke
Metin Külünk
1823 okuma
Az kalsın Suriye için İkinci Dünya Savaşı'na
Aytekin Takar
2399 okuma
Suriye bir matruşkadır
Aytekin Takar
1790 okuma
Kadın ve Kadın Hakları
Gönül Doğan
2057 okuma
Kanuni selde boğulmaktan zor kurtulmuştu
Aytekin Takar
1851 okuma
Birşeyler yaz
Sadece Ben
Bağlantılarım
B.Bağlantıları
Herkes
Yazıyı Mootol duvarına paylaşmak için
üye ol
veya
giriş
yap
http://www.mootol.com/Yazi2378/hun-atalarihsia-sulalesi-ve-donemi
Adınız :
Gidecek E-posta :
Gönder
Tanıdıklarını haberdar etmek için
üye ol
veya
giriş
yap
Adınız :
Rapor nedeni :
Rapor et
Yazı içeriğini rapor etmek için
üye ol
veya
giriş
yap