Resimler
Videolar
Haberler
Yazılar
Replik Düplik
Kuruluşlar
Benim Dünyam
Kayıt Ol
Oturum Aç
İmam Mâlik B. Enes
Yazı Yaz
649
4608
Dini Konular
Yorum Yaz
Yazdır
Tavsiye Et
11.4.2013
1 yorum
1609
okuma
Tam Adı ve Nesebi:
Tam adı, Mâlik b. Enes b. Mâlik b. Ebî Âmir b. Amr b.Hâris b. Gaymân b. Huseyl b. Amr b. Hâris el-Asbahî el-Himrî el-Medenî olan İmâm Mâlik’in doğum tarihi hakkında hicri 90,93,94,95,96,98 gibi farklı görüşler vardır. Ancak kendisinin ben hicrî 93 yılında doğdum dediği rivayet edilmektedir. Bu nedenle çoğunluğun görüşüne göre hicri 93 yılında Medîne’de doğdu.[4] Babasının adı, Enes b. Mâlik b. Ebî Âmir el-Asbahî'dir. Annesi de, Yemen'in Arab kabilelerinden el-Ezd kabilesine mensup olup adı Âliye Binti Şure’yk el-Ezdiyye'dir. İmam Malik’in Yahya ve Muhammed adında iki erkek, Fatma adında da bir kız çocuğu vardır. Ebu Amr b. Abdilber’den gelen bir rivayete göre ise adı geçen çocukları ile birlikte bir de Hammad adında bir erkek çocuğunun daha olduğu söylenmektedir.
Soy bakımından Araplar'ın iki ana kolundan biri olan Kahtânîler'e (diğeri Adnânîler) mensup olduğundan bu kabilenin bazı alt kollarına nisbetle Asbahî, Ya'-murî, Himyerî ve menşelerinin Yemen olmasından dolayı Yemenî nisbeleriyle anılmıştır. Dedesi Mâlik veya onun(İmam Malik’in dedesi Malik) babası Ebû Âmir Yemen'den gelerek Medine'ye yerleşmiş, burada Benî Teym b. Mürre kabilesinin halîfi olmuştur.
Ebû Âmir'in, Bedir dışında bütün gazvelere katılan bir sahâbî olduğu rivayet edilir. Dedesi Mâlik tabiîn büyüklerinden olup Hz. Ömer, Hz. Osman, Talha b. Ubeydullah, Ebû Hüreyre, Hassan b. Sabit ve Hz. Âişe'den rivayette bulunmuş, Halife Osman şehid edildiğinde onu kefenleyip defneden dört kişi arasında yer almıştır. Hz. Osman zamanında mushafın istinsahıyla görevlendirilenlerden biri de o idi. Ayrıca halife Ömer b. Abdulazizin istişare ettiği kişiler arasında olduğu da söylenmektedir.İmam Mâlik'in babası Enes kendi babası ve kardeşleri kadar ilimde tanınmış bir kişi olmamakla birlikte ondan da bazı rivayetler nakledilmiştir.
Hocaları:
İmam Mâlik devrin önemli ilim merkezlerinin başında gelen Medine'de yetişti.[8] Önceleri ilim tahsiline rağbet etmeyip güvercinlerle vakit geçirirken bir gün babasının sorduğu bir soruya kardeşi Nadr'ın doğru, kendisinin yanlış cevap vermesi ve babasının, "Güvercinler seni oyaladı" demesi üzerine öğrenime karar verdiğini ve ilk olarak hadis dersi almaya başladığı söylenmektedir. Ders aldığı en meşhur hocaları ise;
1- Abdurrahman b. Hürmüz el-A'rec (117): İmam Malik büyük tabiîn âlimlerinden biri olan bu hocasının yanında hadis okudu.
2- Rebîatürre'y' (136): Fıkıh tahsili yaptığı hocasıdır.
3- İbn Şihâb ez-Zührî(124): Hadis rivayetinde isnad sistemini ilk başlatan ve ilk hadis tedvinini başlatan şahıs olarak bilinir. Enes b. Mâlik, Abdullah b. Ömer, Câbir b. Abdillah, Sehl b. Sa’d gibi sahâbelerden hadîs rivâyet etmiştir.
4- İbn Ömer'in azatlısı Nâfi(117-120): Sahabenin meşhurlarından hadis rivayet etmiş kendisinden de kalabalık bir cemaat rivayet etmiştir. Tâbiîn içinde İbni Ömer'in fetvalarını en iyi bilenlerdendir.
5- Ebü'z-Zinâd Abdullah b. Zekvân(130): İmam Malik’in son hocası kabul edilir.
6- Eyyûb es-Sahtiyânî:
7- Yahya b. Saîd el-Ensârî(143): Rabiatü’r-Rey’den sonra fıkıh dersi aldığı ikinci hocasıdır.
8- Ebü'l-Esved Muhammed b. Abdurrahman
9- Hişâm b. Urve
İmam Malik’in hadis aldığı hocalarının üç yüzü tabiîn, altı yüzü tebeü't-tâbiîn olmak üzere dokuz yüz civarında bulunduğu söylenir.
Ayrıca hac münasebetiyle Haremeyn'e gelen ulemâ ile sohbet ve müzakerelerde bulunarak ilmini ilerletti. Ebû Hanîfe, Leys b. Sa'd, Evzâî, Ebû Yûsuf ve Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî bilgi alışverişinde bulunduğu âlimlerden bazılarıdır. Bilhassa Şeybânî onun meclisine üç yıl kadar devam etmiş, kendisi de bu vesileyle Irak ehlinin fıkhını öğrenme imkânı bulmuştur. Leys b. Sa'd ile birbirlerine gönderdikleri ve çeşitli konuları tartıştıkları mektuplarda olduğu gibi ulemâ ile yazışma yoluyla da fikir alışverişinde bulunmayı sürdürmüştür.
Öğrencileri ve Görüşlerini Nakledenler:
İmam Mâlik'ten ders alan talebelerin sayısı binleri bulmakla birlikte kendi görüş ve mezhebinin yayılmasına ancak bir kısmı öncülük etmiştir.
İmam Malik’in en meşhur talebeleri ve görüşlerinin nâkilleri olanlar şunlardır:
1- Abdullah b. Vehb: Uzun süre Mâlik'in yanında kaldı ve Mısır'da onun görüşlerini yaydı.
2- Abdurrahman b. Kasım: İbn Vehb'den sonra Mâlîk'e öğrencilik yapmış olup onun baş talebesi sayılır. Mezhebin kurulup yazılmasında büyük tesiri olmuştur. Sahnun b. Abdis-Selam’ın(240) müracaatı üzerine yazdığı meseleler mezhebin esas görüşlerini oluşturur.
3- İbnü'l-Kâsım el- Uteki: Mezhep fıkhının tedvininde büyük hizmeti geçmiş ve İmam Malik’e ait görüşleri önce esed b. Furat’a daha sonra da Sahnun b.Abdis-Selam’a rivayet ederek mezhebin en temel kaynağı olan el-Müdevvenetü’l Kübra adlı eserin tedvin edilmesinde etkisi büyüktür.
4- Eşheb b. Abdulaziz el-Kaysî Âmiri: Mezhebin nâkillerinden biridir. Onun da müdevvenesi vardır. İbnü’l kasım ile birlikte Sahnun’un hocasıdır.
5- Esed b. Furât: (el-Esediyye adlı eserin müellifidir. Bu eserde İmam Malik’e ait görüşler yer almaktadır). Daha sonra bu eseri tekrar gözden geçirerek eklemeler, düzeltmeler ve açıklamlar yapan Sahnun el-Müdevvene’yi oluşturdu.
6- Abdülmelik b. Macişûn: İmam Malik’in dostu olan Abdulaziz b. Macişun’un oğludur.
7- Abdullah b. Abdulhakem: Osman b. Affan'ın azadlıları soyundandır. 150 yılında Mısır'da doğdu, 216 H./831 M. de öldü. İmam Mâlik'ten Muvatta'ı dinledi. Sonra İbni Vehb'den, İbni Kasım'dan ve Eşheb'den rivayet etti. Bu dinlediklerini toplayarak bir kitap yazdı, sonra onu ihtisar ederek küçük bir kitap haline getirdi. Bağdat'taki Malikiler derslerinde bu ikisine itimad ederler. Ebû Bekir Ebheri onları şerh etmiştir.
8- Abdüsselâm b. Sâid Sahnun: Sahnun Mâilik'in ölümünden önce 9 yaşına basmıştı, bu yaşta ondan ders alabilirdi, Ancak Mâlik ile görüşmek üzere gelecek yol parası yoktu. Onun için talebesi İbni Kasım'dan ders almakla yetindi. İbni Kasım'dan ders aldığı gibi, İbni Vehb'den, Eşheb'den, Abdullah b. Abdülhakem Macişun'dan ve diğerlerinden de ders okudu. Mısır'da ve diğer yerlerde ilim öğrenip yetiştikten sonra Mağrib'e gitti. Orada baş âlim oldu, onun sözüne itimad olunurdu. Yukarıda ifade edildiği şekilde Müdevvene’yi yazdı.
9- Abdülmelik b. Habib: İmam Mâlik'in talebelerinden İbni Macişun'dan, Abdullah İbni Abdülhakem ve başkalarından ders aldı. Fıkıh âlimidir.
10- Muhammed Utbî: Kurtuba'da doğdu. Sahnun'dan ve başkalarından ders aldı. İmam Malik’in Müdevvenede yer almayan görüşlerine yer everen el-Utbiye adlı eseri yazdı.
Ayrıca talebeleri arasında Ziyâd b. Abdurrahman el-Kurtubî, Yahya b. Yahya el-Leysî, Abdurrahman b. Mehdî, Abdullah b. Mesleme el-Ka’nebi, Ebû Muhammed İbn Abdülhakem, Ebû Müshir, Velîd b. Müslim, Ma'n b. îsâ, Abdullah b. Nâfi' es-Sâiğ ve Mugîre b. Abdurrahman el-Mahzûmî zikredilmelidir.
İmam Mâlik'ten ayrıca Abbasî halifelerinden Ebû Ca'fer el-Mansûr, Mehdî-Billâh, Mûsâ el-Hâdî, Hârûnü’r-Reşîd ve Emîn ile Şafiî, Leys b. Sa'd, Abdullah b. Mübarek, Evzâî. Süfyân es-Sevrî, Süfyân b. Uyeyne, Ebû Hanîfe, Ebû Yûsuf ve Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî gibi müctehid imamlar ve kendi hocalarından Rebîatürre'y, İbn Şihâb ez-Zührî, Yezîd b. Abdullah, Hişâm b. Urve, Yahya b. Saîd el-Ensârî ve başkaları rivayette bulunmuşlardır.
İlmi Hayatı:
İmam Malik öncelikle öncelikle Hz. Peygamber(s.a.v)’in hadislerini öğrenmiştir. Aynı zamanda da re’y ilmini öğrenmiş, yaşadığı çağın ruhunu ve etrafında cereyan eden olayları kavramaya çalışmıştır. Böylece bir âlimin fakîh olmasında birleşen dört ciheti de öğrenmiştir. İmam Malik henüz on yedi yaşlarında iken fetva verecek seviyeye gelmiştir. Bir rivayete göre kendilerinden ders aldığı hocaları Nâfi’ ve Rebiatü’r-Rey gibi üstadlar hayattayken o’nun bir ilim halkasının oluştuğu, hatta bu halkanın hocalarından bazılarının ilim halkasından daha geniş olduğu belirtilmektedir.
İmam Malik’in ilmi hayatına dair alimlerden bir çoğunun değerlendirmesi olmuştur. Bunlardan çağdaşı olan Hanefi imamlarından Ebu Yusuf(189); “Malik, Ebu Hanife ve Ebi Leyla’dan daha alim kimse görmedim.” Diyerek o’nun ilmi hayatına işaret etmiştir. Abdurrahman b.Mehdi de kendilerine uyulacak vasıflara sahip dört hadis imamını sayarken İmam Malik’in de adını saymıştır. Yine aynı kişi Malik’i Sevri ve Evzai ile mukayese ederek şöyle der: “Sevri, hadiste imamdır, fakat sünnette imam değildir. Evzaî sünnette imamdır, fakat hadiste imam değildir. Mâlik ise, her ikisinde de imamdır.”
İmam Malik’in ilim meclisinde bir görüş belirtildiğinde kimse sebebini sormaya cesaret edemezdi. Yine onun ilim meclisinde tartışma yapılmazdı. İmam Malik’in başta hadis ilminde olmak üzere fıkıhta ve diğer şer’i ilimlere olan vükufiyyetinin başka kimsede olmadığına dair Çağdaşı süfyan b.üyeyne, Leys b.sa’d, İmam Şafii ve Ahmet bin hanbel’den bazı haberler nakledilir.
İmam Malik hocalarından ilmî tahsilini bitirdikten sonra da ilmini geliştirmeye, artırmaya, ilerletmeye devam etti. Medine’de oturuyor olmasının da avantajı ile bu işi üç şekilde gerçekleştiriyordu. Birincisi Medine ulemasıyla sürekli olarak ilmi sohbetler yapması. İkincisi hac mevsiminde hem Mekke’de hem de Medine’ye gelen ziyaretçiler arasındaki ilim erbabıyla müzakere yapması. Üçüncüsü ise yazışmalar yapmasıdır.
İmam Malik’in ilmî kişiliğini en iyi şekilde yansıtan şu iki vâkıayı hatırlatmak yerinde olacaktır. Birincisi halife Mansur’un kendisinden derlediği hadisleri bir kitap haline getirmesini sonra da diğer şehirlere gönderip amel edilmesini yani kanunlaştıracağını söyleyince halifeyi redetmesidir. İkincisi ise halife Harun er-Reşid iki oğluna -Emin ve Me’mun- ders vermesi için o’nu saraya çağırması üzerine “ilim birilerinin ayağına gitmez, ilme gelinir” diyerek kabul etmemesidir. İmam Malik her iki teklifi de her âlimin kendisine ulaşan sünnet mirası ve yaşadığı çevrenin şartlarına bağlı olarak farklı görüşler taşımasının tabii olduğunu, aksi bir görüş ve uygulamaya zorlamanın doğru sayılmadığını belirterek kabul etmemiştir.
Eserleri:
1- El-Muvatta: Abbasi halifesi Ebu Cafer Mansur’un isteği üzerine te’lif edilmiştir. İmam Malik’e nispetinde hiçbir şüphe yoktur. Hadis kitabıdır. Bazı ihtilaflar ile birlikte Muvattadaki hadis sayısının 1720 olduğu nakledilmektedir. Sahiheyn ile birlikte birinci tabakadan olan hadis kitaplarındandır. Fıkıh usulü açısından da önemli bir yeri haizdir.
İmam Malik’e izafe edilen başka eserler de vardır. Ancak bu eserlerin Malik’e ait olup olmadığı ihtlaflıdır. Aynı zamanda bu eserler Muvatta kadar da meşhur eserler değildir. Söz konusu eserleri şu şekilde sayabiliriz:[28]
Risâle fi’l-Kader ve’r-Red ale’l-Kaderiyye
Fi’n-Nucûm ve Menâzilu’l-Kamer
el-Va'z
Tefsîrü Garîbı'l-Kur'ân
Kitâbû fi’l-Mesâil
Kitâbu’s- Sır
Risâle fi’l-Fetvâ
Kitâbu’l-Mucâlesât
Kitâbû’s-Sünen
Kitâbu’l-Akdiyye
Kitâbu’l-Menâsik
Risâle
Vefatı:
İmam Malik’in vefat tarihi ile ilgili farklı görüşler aktarılmaktadır. Ancak çoğunluğun kabul ettiği ve kadı Ebu’l Fadl’ın da sahih kabul ettiği tarih hicri 179 senesidir. İmam Malik vefatından önce hastalanmış ve hastalığının 22. Gününde Rebiü’levvel ayının 24’ü Pazar günü vefat etmiştir. Cenazesini ibn kenane ve ibn Ebi zenbar yıkarken oğlu Yahya ve katibi Habib de onlarla birlikte ellerine su döküyorlardı. Cenaze namazını Medine valisi Abdulaziz bin Muhammed kıldırdı.[30]
Fıkhı:
İmam Mâlik büyük bir muhaddis olması yanında fıkıh alanındaki bilgisi, fetva ve ictihad dirayetiyle de otorite kabul edilirdi. Zira kendisi medinenin yedi fukasının da fıkhını almıştır. Malik kendisine bir soru sorulduğunda hemen cevap vermezdi. Konu üzerinde çokça düşünür, araştırma yapar sonra cevap verirdi. Kitap ve Sünnet’e aykırı davranmaktan çok korktuğu için fetva konusunda son derece hassasiyet gösterir hiç acele etmezdi. Görüş bildirirken bu haramdır, bu helaldir demek yerine bunda bir besi yoktur, bundan hoşlanmam gibi ifadeler kullanırdı. Kendisine sorulan meseleler hakkında asla kesin konuşmaz, belirttiği görüşün nihai görüş olduğunu söylemez. Belli bir kanaate ulaşamadığı zaman bunu hiç çekinmeden söylerdi. Bir defasında kendisine sorulan kırk sekiz meseleden otuz ikisine bilmiyorum demiştir. Bir defasında da kendisine sorulan kırk sorudan sadece beş tanesine cevap vermiş, geri kalanlarına bilmiyorum demiştir.
İmam Malik’in fıkhına dair ilk beyan kendisine sorulan bir soruya verdiği cevapla ortaya çıkmıştır. Suâl, bir adamın ölümü esnasında iki kızının, kardeşinin iki oğluyla evlenmesini vasiyet etmesi ve vefat etmeden de mehirlerini alması üzerine Medine valisi Hasan b. Yezid’in bu meselenin hükmünü sormak için yanına devrin ulemasını çağırması üzerine olmuştur. Çağırılanlar arasında ibn. Ebi zi’b, ibn. Ümran, ibn Ebi Sübra ve Malik de vardır. Sorulan soru üzerine hepsi bunun caiz olduğunu söylerken İmam Malik sükut etmiştir. Bunun üzerine vali Malik’e sen neden susuyorsun? senin görüşün nedir? diye sordu. Malik, bunun caiz olmadığını söyler. Oradakilerin hoşuna gitmeyen bu cevap aynı zamanda onları kızdırmıştır. Vali Malik’e bu görüşünün dayanağını sorunca da Malik; erkeklerin her ikisi aynı kıza işaret ederek bu benim zevcemdir derse buna nasıl karar verirsiniz? Diyerek nikahın mefsuh olduğunu söylemiştir.
İmam Malik’in fıkhı Medine fıkhının tedvin edilmesi suretiyle Hicaz ekolünün sistemleştirilmiş halidir. Bununla birlikte üç yıl kadar beraber kaldığı Hanefi imamlarından İmam Muhammed’ten Bağdat fıkhını da öğrenmiştir. Malik farazi fıkıhtan da her zaman uzak durmuştur. Hatta kendisine farazi bir mesele sorulduğunda “Böyle bir olay vuku bulmuş mu? diye sorar hayır cevabını alınca da “Bırakın vâki olsun sonra konuşuruz” diye cevap verir.
Başlangıçta Hicaz ve Mısırda gelişen İmam Malik’in mezhebi, talebeleri aracılığıyla yayılmıştır. Tarihi süreç içerisinde ise mezhebi Mağrib bölgesi ve Endülüste kökleşmiştir. Günümüzde de genel olarak Kuzey Afrika’da Malik’in mezhebi benimsenmiş durumdadır.
Fıkıhtaki Yöntemi:
İmam Mâlik hüküm istinbatındaki yöntemini yazmamış ancak bazı fetvalarında, meselelerde ve hadis senedlerinde usûlüne işaret etmiştir. İmam ve Malik ve dolayısıyla Maliki mezhebinin fıkıhtaki yöntemi hakkında farklı görüşler mevcuttur. Ancak bu farklılık özde değil büyük oranda kavramlara yüklenen anlamlar ve delillerin birbirlerinin şümulu altına girmesinden dolayı ayrı sayanlar olduğu gibi tek bir delil olarak da sayanların olmasından kaynaklanmaktadır.
Burada Malik’in yönteminin detaylarına girmek yerine usûlündeki deliller hiyerarşisini sıralamakla yetineceğiz. Bununla birlikte İmam Malik’e ve mezhebine özgü olmasından dolayı “Amelü ehl-i Medine” ve “Istıslah” delillerine kısa birer açıklama getirmeye çalışacağız.
İmam Malik’in ve dolayısıyla mezhebinin usûlünü en doğru şekilde sayan Ahmet el-Karafi mezhebin usûlünü şöyle sıralıyor:
1- Kur'an
2- Sünnet
3- İcma
4- Amelü ehl-i Medine
5- Kıyas
6- Sahabe kavilleri
7- Mesalih-i Mürsele
8- Örf ve âdet
9- Sed-î Zerâi
10- İstishab
11- İstihsan
Amelü ehl-i Medine:
Bu delil Malikilerce şöyle temellendirilmiştir. Ahkama dair Kur’an ayetleri Medine’de inmiş ve ilk defa orada uygulanmıştır. Kur’nın beyanı olan Sünnet de aynı şekilde burada vârid olmuş ve uygulanmıştır. Bütün bu uygulamalar bilgi, örf, görgü, ve adet olarak nesilden nesile aktarılmıştır. Bundan dolayıdır ki Medine ehlinin ameli nakli bir icma değeri taşır. Bu da mütevatir sünnet gücüne sahip olduğu anlamına gelir. İşte bundan dolayıdır ki Amelü ehl-i Medine’ye uygun olmayan haber-i vâhid ve kıyas ile amel edilmez.
Istıslah:
Bu delilin sistematik ve metodik olarak ilk defa İmam Mâlik tarafından kullanıldığı söylenmektedir. Mesalih-i mürsele de denilen bu yöntem şu şekilde temellendirilmektedir. Hakkında dinin ne ilga ettiğine ne de itibar ettiğine dair bir delil bulunmayan meselelerde maslahat ile hüküm verilmesi işlemine denir.
Kaynakça
1- Özdemir Recep, İmam Malik ve Sahâbe Kavline Yaklaşımı Malatya 2012
2- Kadı İyaz, Tertibü’l Medarik
3- Muhammed Ebu Zehra, İmam Malik (çev: Osman Keskioğlu) Kahire, 1946
4- DİA, 27.c
5- Hacı Musa Bağcı, Hadis Tarihi Ankara,2009
6- Köse Saffet, İslam Hukukuna Giriş 2012, Konya
7- Yaman Ahmet-Çalış Halit İslam Hukukuna Giriş İstanbul 2012
Beğen
Beğenme
Tavsiye et
Rapor et
Yazdır
1609
Yer
Dini Konular
11.4.2013
0
kişi beğendi
0
kişi beğenmedi
Etiket
---
Kaynak
http://islamhukukusayfasi.blogspot.com/2013/02/fakihlerimizi-tanyalm-13-imam-malik-b.html
Yorum yapabilmek için
Üye Olun
veya
Giriş
yapın
Aytekin Takar
|
11 yıl önce
harika bir yazı dizisi emeğinize sağlık müsadenizle bu yazı dizisini face de paylaşmak istiyorum
İslam Hukuku
adlı kullanıcının
diğer yazıları
Paylaşım Sitelerinde Hadis Diye Paylaşımda Bu
Ali Duman
1452 okuma
Makale Özeti: İslam’In Evrensel Hukuk Düşünce
Ali Duman
3235 okuma
Kur'an'ı Anlayarak Okumak Mı?
Ali Duman
1348 okuma
İslam’Da Yönetim Ve Siyasetle İlgili Kavramla
Ali Duman
2554 okuma
Yürüttüğüm Blog Ve Sitelerim
Ali Duman
1342 okuma
Bedreddin Ez-Zerkeşi
İslam Hukuku
2896 okuma
Dinimiz Ana Kaynaklara Dayandırmak Zorundayız
Ali Duman
1327 okuma
Sosyal Paylaşım Sitelerinde Mücahitlik Ve Mil
Ali Duman
1604 okuma
İmam-I Azam Ebu Hanife
İslam Hukuku
1963 okuma
Radyo Kampüs Panaroma Programı Ali Duman Sohb
Ali Duman
1524 okuma
Kur'an Tarihi
Ali Duman
1457 okuma
Dinimizi Ne Kadar Biliyoruz?
Lokman Pervane
1878 okuma
İcma Ve Kolektif Şuur Sempozyumunun Ardından
Ali Duman
1609 okuma
İmam Gazali
İslam Hukuku
1779 okuma
İslam’In Genel İlke Ve Esasları
Ali Duman
2796 okuma
Birşeyler yaz
Sadece Ben
Bağlantılarım
B.Bağlantıları
Herkes
Yazıyı Mootol duvarına paylaşmak için
üye ol
veya
giriş
yap
http://www.mootol.com/Yazi649/imam-malik-b-enes
Adınız :
Gidecek E-posta :
Gönder
Tanıdıklarını haberdar etmek için
üye ol
veya
giriş
yap
Adınız :
Rapor nedeni :
Rapor et
Yazı içeriğini rapor etmek için
üye ol
veya
giriş
yap