Resimler
Videolar
Haberler
Yazılar
Replik Düplik
Kuruluşlar
Benim Dünyam
Kayıt Ol
Oturum Aç
Namazların Kazası
Haber Ekle
564
564
4608
Yerel
Yorum Yaz
Yazdır
Tavsiye Et
Geri dön
20.5.2013
0 Yorum
1569
okuma
Yazan: Kemalettin AKSOY
Namaz, bütün Peygamberlerin Allah’a yönelişinin en somut göstergesidir. Yüce Allah, ilk insan ve ilk Peygamber Adem (as) dan itibaren bütün insanları namaz ibadeti ile sorumlu tutmuş, namaz bütün Peygamberlere ve ümmetlerine de farz kılınmış bir ibadettir. [1]
Namaz, “Peygamberimizin uyguladığı şekilde yerine getirilen, kalp, dil ve bedenle birlikte yapılan bir ibadettir” [2]
Kur’an-ı Kerimde Yüce Allah şöyle buyurmaktadır : “ Güneşin zevalinden (öğle vakti batıya kaymasından) gecenin karanlığına kadar ( belli vakitlerde) namazı kıl. Bir de sabah namazını kıl. Çünkü sabah namazı şahitlidir” . [3] Başka bir ayette ise;
“ ..Namazı dosdoğru kılın, çünkü namaz, müminlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır”. [4] Yüce Allah (cc) inananların, ibadet vakitlerine göre günlük hayatlarını belli bir düzen içinde sürdürmelerini istemiştir. Namaz Müslümanlara farz kılınmakla, mensuplarını disipline etmeyi amaçlamış ve diri bir Allah şuurunun korunmasını sağlamıştır. Vaktinde kılınan namaz, zamanı doğru destekler. Peygamber (sav) Efendimiz: “Dinin başı İslam, direği ise namazdır.” [5] buyurmuşlardır.
Kulun, Yaratanına yaklaşmasını ve O’nun mağfiret ve merhametine erişmesini sağlayan en güzel vesile; sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı vakitlerinde olmak üzere her gün beş vakit namaz kılmasıdır. Rabbinin ezanla gelen davetine icabet etmeyen, kulluğunu kıyamlar, rüku'lar ve secdelerle kemale erdirmeyen, kısacası namazlarına gereken hassasiyeti göstermeyen kimselerin Kuran’da, “Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar !” [6] şeklinde kınandığı unutulmamalıdır.
Abdullah b.Mes’ud (ra) şöyle dedi: “ Resulullah’a (sav), Allah katında en güzel amel hangisidir? Diye sordum. “ Vaktinde kılınan namaz” buyurdu. Sonra hangisidir? Dedim. “Sonra, anne babaya iyilik yapmak” buyurdu. Sonra hangisidir? Deyince, “Sonra, Allah yolunda cihat etmek” buyurdu.”[7]
Böylece Hz. Peygamber (sav), “ dinin direği” olarak tanımladığı namazın Allah nezdindeki yerine işaret etmiş, onu tayin edilen vakitte kılmanın, anne babaya iyilik ve cihat gibi son derece faziletli amellerden bile daha önemli olduğunu belirtmiştir.
Farz olarak emredilen bir ibadetin yerine getirilmesi; eda, kaza ve iade olmak üzere üç türlüdür. Namazı vakti içerisinde kılmak eda; vaktinde kılınmayan namazın vakti çıktıktan sonra kılınması kaza; aynı namazı vakti içerisinde veya vaktinden sonra herhangi bir durumdan dolayı yeniden kılmaya da iade denir. Vaktinde kılınamayan namaza Faite, çoğulufevait denir ki, vaktiiçinde yakalanamamış(kaçmış) namaz anlamındadır. Yüce Allah (cc), bizlere namazı vaktinde eda edip, kılmamızı emretmektedir. Vaktinde kılınmayan namaz kazaya kalmış olur.
Peygamber (sav) Efendimiz, namazın önemi hakkında şöylebuyurmuştur: “Kıyamet gününde kulun ilk hesaba çekileceği amel, farz namazıdır. Eğer onu tam olarak eda etmişse bu yazılır. Ama tam kılmamışsa; Yüce Allah der ki: “Bakın bakalım, kulumun nafile namazı var mı? Onunla farzları tamamlayın…” [8]
Namaz, cennetin de anahtarıdır. Cabir b. Abdullah (ra) naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “ Cennetin anahtarı namazdır…” [9]
Kur’an-ı Kerimde kendilerinden övgü ile bahsedilen müminlerin özellikleri sıralanırken, onların “ namazlarında huşu’ içinde olduklarının”, [10] “namazlarını muhafaza ettiklerinin” [11] ve “ namazlarına devam ettiklerinin” [12] altı ısrarla çizilmektedir. Diğer taraftan namazı ciddiye almayıp ondan uzaklaşan, onu gösteriş için kılan [13] ve namazı kılarken tembellik yapan kimseler yerilir.[14]
Said b. Müseyyeb’in Ebu Katade b. Rib’i den naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Yüce Allah şöyle buyurdu: “Senin ümmetine beş vakit namazı farz kıldım ve o namazları, vaktinde ve hakkını vererek kılanları cennete koyacağımı kendi katımda vaat ettim. Namazlarını vaktinde düzenli kılmayanlar için ise katımda böyle bir vaadim yoktur.” [15]
Peygamber (sav) Efendimiz, kendisine dünyada sevdirilen şeyleri sayarken bunlardan birisi de, “iki gözümün nuru” diye vasıflandırdığı Namaz’dır demiştir.[16]
Namaz her hal şartlarda mutlaka vaktinde kılınmalıdır. Hiçbir şey; iş, ticaret, görev, meşgale ve mazeret Müslüman’ı namazdan alıkoyamaz. [17] Namaz ibadetinin vaktinde kılınabilmesi için dinimiz her türlü kolaylığı bizlere sağlamıştır. Şöyle ki:
Su bulamayanlar, teyemmüm ederek namazlarını kılabilirler. [18]
Bir tehlikeden korkanlar yaya veya binek üzerinde namazlarını kılabilirler. [19]
Yolcular, seferi olanlar, dört rekatlı farzları ikişer rekat olarak kılabilirler. [20]
Savaş halinde olanlar, nasıl güçleri yetiyorsa o şekilde namazlarını kılabilirler. [21]
Ayakta durmaya güçleri yetmeyen hasta ve özürlüler oturarak, buna da güçleri yetmeyenler yatarak namazlarını kılabilirler. [22]
Kadınların özel halleri, deli olmak, bayılmak ve unutmak hariç namaz kılmamanın hiçbir mazereti yoktur. Namaz mutlaka vaktinde kılınmalıdır.
İman kalbine yerleşmiş ve gerçek mümin niteliğini kazanmış bir Müslüman’a namaz kılmak ağır ve asla zor gelmez.[23] Müslümanlar namazlarını zevkle ve isteyerek kılarlar. Namazın tembellik, ihmal ya da başka basit sebeplerden dolayı terk edilmesi, aksatılması ya da geciktirilmesi Allah Resulüne ve O’nun ümmetine yakışmayan bir davranıştır. Ancak hatadan, eksik ve kusurdan arınması mümkün olmayan insanların, birtakım sebeplerden ötürü bazen namazını vaktinde kılamadığı da olmuştur. Böyle durumlarda ne yapmaları gerektiğini Müslümanlara, yine Resulullah (sav) den öğretmiştir.
Hz. Peygamber (sav), uyuyakalma ve unutmayı bir mazeret kabul etmiş ve bu iki sebepten biriyle bir namazın vaktinde kılınamaması durumunda, hatırlandığı vakit kılınmasını söylemiştir.
Allah Resulünün hayatında namazın vaktinde kılınmaması gibi durum sadece birkaç kez gerçekleşti. Bunlardan birisi de Hendek Savaşı esnasında yaşanmıştı. Savaşın şiddetinden ve düşmanın devamlı saldırılarından Peygamber (sav) fırsat bulup bir türlü savaşa ara verip saf tutamamışlardı. Peygamberimiz ve ashabı ikindi namazını kılmaya fırsat bulamamışlardı. Cihat emrini yerine getirme uğruna bile olsa Resulullah (sav) in farz namazını vaktinde kılamamış olması, hem kendisini hem de ashabını son derece hüzünlendirmiş ve o rahmet Peygamberi, bu duruma sebep olanlara, namazın vaktinde kılınmasına engel olanlara beddua etmişti.
Peygamber (sav) Efendimiz, Hendek Savaşı günü harbin kızışması sebebiyle öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarını vaktinde kılamamanın üzüntüsünü yaşamış ve buna sebep olan müşriklere; “Bizi orta namazı (ikindi namazı) ndan alıkoydular. Allah da onların evlerini ve kabirlerini ateşle doldursun” diye beddua etmişti. [24]
Aynı savaş sırasında Hz. Ömer (ra), Resulullah (sav) e gelerek ikindi namazını vaktinde kılamadığını bildirmiş, hatta Kureyş müşriklerine ağır hakaretler ederek öfkesini dile getirmişti. Resulullah (sav) de namazı kılmadığını söyleyip Buthan vadisine inerek abdest almış ve beraberindekilerle namazı orada cemaatle kılmıştır. [25]
Hendek Savaşı sırasında namazların vaktinde kılınmayışının hüznünü Abdullah b. Mes’ud (ra) şöyle dile getirmiştir: “ Resulullah (sav) ile birlikte idik. Öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarını kılmamız engellenmişti. Bu bana çok ağır geldi ve kendi kendime şöyle dedim. “Allah’ın Resulü ile beraberiz, Allah yolunda cihat ediyoruz, hem de namazları vaktinde kılamıyoruz!” Sonra Resulullah (sav) Bilal’e emretti, o da kamet getirdi, Resulullah bize öğle namazını kıldırdı. Daha sonra Bilal yine kamet getirdi, Resulullah bize ikindi namazını kıldırdı. Ardından Bilal yine kamet getirdi, Resulullah akşam namazını kıldırdı. En son olarak Bilal tekrar kamet getirdi, Resulullah da yatsı namazını kıldırdı. Resulullah (sav) çevremize dolaşıp şöyle buyurdu: “Şu anda yeryüzünde sizden başka Allah’ı zikreden bir topluluk yoktur”.[26]
Peygamber (sav) Efendimizin hayatında, namazın vaktinde kılınmasına engel olan başka bir sebebe daha işaret edilir ki, bu da her insanın karşılaşabileceği sıradan bir durumdur. Uyumak ya da unutmak gibi mazeretler sonucu vaktinde eda edilemeyen namazlardır. Bu namazlar hatırlanır hatırlanmaz kılınması istenilmektedir. Bu da, biz Müslümanlara büyük bir kolaylık sağlamaktadır.
Enes b. Malik (ra) nın naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur; “K im namazını unutursa onu hatırladığında kılsın. Zira onun kefareti ancak budur…” [27]
Gösterdiği onca titizliğe ve hassasiyete rağmen bir defasında Peygamber (sav) Efendimiz de uyuyakalmış ve sabah namazını vaktinde kılamamıştır. Resulullah (sav), ashabıyla birlikte zorlu bir seferde (Hayber’in fethi) yol alırken artık dayanamayacak hale gelen kafileden birisi, kendisinden gecenin sonuna doğru mola vermesini ister. Peygamberimiz namazlarının geçmesinden endişe ettiğini söylemişse de sahabeler gerçekten yorulmuş ve bu molayı hak etmiştir. Namaz vakti girdiğinde kendilerini uyandırmak üzere Bilal-i Habeşi’yi nöbetçi bırakarak sabaha yakın saatte hep birlikte uykuya dalarlar. Aynı meşakkatli yolculuğu yapmasına rağmen gönüllü olarak nöbetçi kalan Bilal de gözlerinin kapanmasını engelleyemez ve devesine dayanarak uykuya kalır. Uyandıklarında sabah namazının vakti geçmiş hatta güneş bir miktar yükselmişti. Hz. Bilal bu duruma kendisinin sebep olduğunu düşünür, kendini sorumlu tutar ve çok üzülür.
Rahmet Peygamberi, elinde olmayan sebeplerle görevini yerine getirememiş olan Bilal (ra) i teselli eder mahiyette söylediği : “Şüphesiz Allah istediği zamanda ruhlarınızı aldı ve yine istediği zamanda onları size geri verdi” sözü Bilal’i rahatlatma adına gerçekten manidardır. Güneş tamamen yükselince müezzini Bilal’dan ezan okumasını ister ve abdestini alıp namazlarını cemaatle kılarlar.” [28]
Uyku sebebiyle sabah namazını kılamadıkları bu olay esnasında, “Herkes devesinin başından (yularından) tutsun, buradan gidelim. Çünkü burada şeytan yanımızdadır” [29] buyuran Resulullah (sav), namazın vaktinde kılınamamasının şeytanın işi olduğunu ve aynı gafleti tekrar yaşamamak için tedbir alınması gerektiğini bildirir. Gerekli tedbirlerin alınmasına rağmen namazı vaktinde kılamamak, uyanıkken bilerek namazı kılmama gibi bir ihmal ve suç anlamına gelmemektedir. Kılınamayan namazın uyandıktan hemen sonra kaza edilmesi, hatayı telafi etmek için yeterlidir.
Ebu Katade (ra) şöyle diyor; Resulullah (sav) bize bir hutbe irat etti ve şöyle buyurdu: “…Bilin ki! Uykudan dolayı namazı kılamamak bir kusur değildir. Esas kusur, ancak diğer namazın vakti gelinceye kadar namazını kılmayan kimsenin davranışıdır. Buna göre kim uyuyup kalır da namazını kılamazsa uyandığı zaman o namazı kılsın! Ertesi gün o namazı vaktinde kılsın!” [30]
Resulullah (sav) Efendimizin yukarıda gösterildiği şekilde namazları kaza etme yolu, gerçekten elde olmayan sebeplerden dolayı, unutmak ve uyku gibi bir özür sebebiyle vaktinde kılınamayan namazlar içindir. Yoksa özürsüz olarak, bile bile, kişinin tembelliğinden, ihmalinden ve önemsememesinden dolayı vaktinde kılmadığı namazlarını kaza etmesi konusunda alimler arasında görüş ayrılığı vardır. Son derece büyük günah olan namazı terk eden kişinin, öncelikle Allah’a tövbe ile af ve mağfiret dilemesi gerekmektedir.
Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyuruyor: “ Farz namazını bilerek geçiren kimse, ailesini ve malını kaybetmiş gibidir.” [31]
Şevkani, Neylü’l Evtar’ında şöyle diyor; “Çok uzun araştırmalar yapmama rağmen, kasten vaktinde kılınmayan namazların kazasının gerektiği hakkında geçerli bir delil bulamadım” [32].
Resulullah (sav) in süvarisi Ebu Katade el Ensari (ra) nin naklettiğine göre; Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur. “Sizden sabah namazının sünnet olan iki rekatını devamlı kılmakta olanlar, o ikisini kazaya kaldığında da kılsın.” [33]
Bazı İslam bilginleri uyku ve unutma gibi iki mazeretin sınırlayıcı olduğunu düşünerek, tembellik ve ihmal yüzünden bilerek ve farkında olarak namazın kılınmaması durumunda, bu namazı kaza etmenin gerekmediği kanaatine varmışlardır. Bu gibi kişilerin namazı kaza etme haklarının olmadığını, tövbe ve istiğfar etmeleri gerektiğini söylemişlerdir.
Hanefilerin de içinde bulunduğu çoğu fakihlere göre; uyku ve unutma gibi insanın iradesini elinden alan bir özür nedeniyle bir namazı kaza etmek gerekince, bilerek namazı kılmama halinde de kaza gerekir. Bu görüş sahipleri de, namazı kazaya bırakmanın büyük bir günah olduğunu, bundan dolayı tövbe etmek gerektiğini söylemişlerdir. Ancak namaz Müslüman’ın Allah’a karşı olan bir borcu olduğu için, bunu gecikmeli de olsa ödemek durumunda olduğunu dikkate almışlar ve kazayı telafi yolu olarak görmüşlerdir. Bu durumda kişi namazı vaktinde kılmadığı için günahkar olmuştur, fakat daha sonra namazı kaza ettiği için, namazı terk etme günahından kurtulmuş veya bu günahın affedilmesi yönünde önemli bir adım atmıştır.[34]
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki; Namaz belli vakitlerde yerine getirilmesi gereken bir farz olduğu için, bir özür olmaksızın namazın vaktinde kılınmayıp kazaya bırakılması büyük günahtır. Namazı kaza etmek de bu günahı kaldırmaz. Kaçırılan namazı kaza etmek, namazı terk etme günahını kaldırır, fakat vaktinden sonraya bırakma günahını kaldırmaz. Bunun için ayrıca tövbe ve istiğfar etmek gerekir. [35]
Hz. İbrahim (as) in duası ile yazımızı bitirelim.
“Rabbim! Beni ve neslimi namaz kılanlardan eyle. Rabbimiz! Duamı kabul eyle.” [36]
NOT: Değerli Okuyucularımız!
Haberlerimizi alıntılayıp yayınladığınız zaman, sitemizi link verip kaynak olarak gösterebilirsiniz. Biz Dinihaberler.com olarak ülkemizde ve dünyada gerçeğin sesi olmaya, ileri demokrasiyi, meritokrasiyi, insan haklarını, özgürlükleri ve hukukun üstünlüğünü savunmaya sonuna kadar devam edeceğiz.
Biz hiç bir kurum ve kuruluşa bağlı olmayan, gücünü tamamen özgürlüğünden alan, sivil, bağımsız, tarafsız ve özerk bir haber sitesiyiz. Bize bu teveccühü göstererek kısa zamanda internet haberciliğinde ilk sıralara yerleşmemizi sağlayan siz değerli takipçilerimize en derin selam, saygı ve hürmetlerimizi sunuyoruz.
Teşekkürler... Dinihaberler.com
[1] Bakara su.2/83, Maide su.5/12 10Yunus su./87, Enbiya su.21 /73;)Hut su,11/87; İbrahim su.14/37; Meryem su. 19/31-35; Taha su.207 14,132.
[2] Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, I, 190-191.
[3] İsra su. 17/ 78.
[4] Nisa su.4 /103.
[5] Tirmizi, İman,8.
[6] Ma’un su. 107/4-5.
[7] Müslim,İman, 139; Buhari, Edep, 1.
[8] Nesai, Muharebe,2; İbn Hanbel,IV,65.
[9] Tirmizi, Taharet, 1.
[10] Mü’minün su.23/2.
[11] Mü’minün su.23/9.
[12] Mearic su.70/23.
[13] Maun su.107/4-6.
[14] Nisa su.4/ 142.
[15] EbuDavud, Salat,9.
[16] Nesai, İşaretü’n-nisa, 1.
[17] Nur su.38)
[18] Maide su.5/6.
[19] Bakara su.2/239.
[20] Nisa su.4/101. Müslim, S.Musafirin.4.1,478. Ebu Davut, Salat 27. II,7
[21] Nisa su.102.
[22] Al-i İmran su.3/191.
[23] Bakara su.2/45
[24] Ebu Davud, Salat,5.
[25] Buhari,Mevakitü’s-salat, 36; Müslim,Mesacid,209.
[26] Nesai, Mevakit,55; İbn Hanbel,I,423.
[27] Buhari, Mevakitü’s-Salat,37. Müslim, Mesacid, 314)
[28] Buhari,Mevakitü’s-salat,35.
[29] Müslim, Mesacid,310; Nesai,Mevakit,55.
[30] Müslim, Mesacid, 311.
[31] İbn Hanbel, V. 429.
[32] Neylü’l-Evtar , 2/ 25.
[33]Ebu Davut, Salat,11.
[34] İlmihal, T.Diyanet Vakfı , 1/ 335.
[35] İlmihal, Türkiye Diyanet Vakfı, 1/ 336.
[36] İbrahim su.14.40.
Not: Bu yazıyı hazırlarken “ Hadislerle İslam”, Diyanet İşleri Başkanlığı, 2.cildinden faydalandım ve büyük bir bölümünü ilgili kitaptan aldım.
Beğen
Beğenme
Tavsiye et
Rapor et
Yazdır
1569
Yer
Yerel
İstanbul
2
kişi beğendi
0
kişi beğenmedi
Etiket
---
Açıklama
http://www.dinihaberler.com/yazar/kemalettin-aksoy-/2805/namazlarin-kazasi-var-mi-.html
Yorum yapabilmek için
Üye Olun
veya
Giriş
yapın
İslam Hukuku
adlı kullanıcının
diğer haberleri
Ak Parti Kırklareli İl Başkanı Hüsmen Terkin
Hüsmen Terkin
2337 izleme
Erdoğan: Yarasa Dediler Bu Millet Başbakan Ya
Rize Sevdalıları
2010 izleme
Kırklareli'den Hacca Gitmek İçin 2 Bin 635 Ki
Kırklareli Hayranları
1997 izleme
Müslüm Gürses Hayatını Kaybetti
Mootol Türkiye
2098 izleme
Ahu Tuğba Nostalji
Tekin Gün
2041 izleme
Hüsmen Terkin Ak Parti Kırklareli İl Başkanı
Kırklareli Hayranları
2099 izleme
160 Öğrenci Mimar Sinanın Doğduğu Evi Gezdi
Kayseri Portalı
2094 izleme
Maymun Kaya Görenleri Şaşırtıyor
Kırklareli Hayranları
3233 izleme
Farmalife Group Atakta
Farrmalife Group
2096 izleme
Ahu Tuğbanın Kızına Büyük Onur
İstanbul Platformu
1732 izleme
Bizimle Çalışmak İstermisiniz..?
Farrmalife Group
2026 izleme
Internet Korsanı Kristina Svechinskaya New Yo
Müller Hilal
2052 izleme
Başkanla Akşam Çayı Zeytinburnu
İsa Muslubaş
1702 izleme
Akıl Nedir Zeka Nedir
Cumhur Ceylan
1859 izleme
Çinili Cami Şimdi Daha Güzel
Kütahya Sevdalıları
1949 izleme
Birşeyler yaz
Sadece Ben
Bağlantılarım
B.Bağlantıları
Herkes
Haberi Mootol duvarına paylaşmak için
üye ol
veya
giriş
yap
http://www.mootol.com/Haber564/namazlarin-kazasi
Adınız :
Gidecek E-posta :
Gönder
Tanıdıklarını haberdar etmek için
üye ol
veya
giriş
yap
Adınız :
Rapor nedeni :
Rapor et
Haber içeriğini rapor etmek için
üye ol
veya
giriş
yap