Resimler
Videolar
Haberler
Yazılar
Replik Düplik
Kuruluşlar
Benim Dünyam
Kayıt Ol
Oturum Aç
Günün İnsanı
Yazı Yaz
1668
6169
Yaşamın İçinden
Yorum Yaz
Yazdır
Tavsiye Et
6.11.2015
0 yorum
1454
okuma
Günün insanı “Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir!” deyip teknolojiye ayak uydurmaya çalışıyor. Ancak farkında olmadan yürek de uyduruyor. “Bu işte çok para var.” deyip paranın çok’luğuna aldanıyor, pak’lığına inanmıyor. “Çocuklarımın geleceği için” deyip “Kendim için istiyorsam nâmerdim” diyenlerin yanında saf tutuyor.
Gündem sürekli değiştiriliyor. Bu değişmeden insanın aklı bulanıyor, karıştırılıyor. Fazla enformasyon/bilgiye maruz kalanlar, geçmiş ile geleceğin irtibatını kuramadan gündemin esiri oluyor. Zamanın üç hali; mazi, hal ve istikbal düşünülmeden her şey ‘an’a, gündemin çarklarına bırakılıyor.
Çok çalışıyorsa arzusunun büyüklüğünden; zîrâ ona kavuşmak ümidiyle dolu. Az çalışıyorsa bu da arzularının çokluğundan; çünkü onlara ulaşma ümidinden mahrum. Koşturuyorsa adımları hedefe ulaştığında, boş duruyorsa da hedefleri ayağına geldiğinde huzura erecek. Harıl harıl çalışmayı da kös kös oturmayı da bırakacak, hayattan aldığını alacak, sonraki ömrünü “kendini gerçekleştirmiş” olarak yaşayacak.
Günün insanı işte o vakit, yani neticesi dünyayı ilgilendiren görevlerini tamamladığında, hulûs-ı kalple ve arı duru bir zihinle âhirete yönelecek. Şükürse şükür, tevekkülse tevekkül, ibâdetse ibâdet günün insanının gündemine işte o gün alınacak, hayatın kalanını mâneviyat dolduracak, ömrün son demleri öte tarafla ilgili vazifeleri tez elden tamamlamaya hasredilecek.
Günün insanına “ömrü konforlu bir tatil gibi geçecek olsa, nasıl bir hayat süreceği” sorulsa, yaratılış gayesine uygun işlere döneceğini söyleyebilir. Bugün, bütün âhiret işlerini tamamlamış gibi davranan günün insanı, işte o zaman bütün dünya işlerini halletmiş gibi yaşayacaktır. Alın secdeden kalkmayacak, yön kıbleden şaşmayacak ama ah şu çalışmak mecburiyeti olmasa…
Tatil, insanı ele verir!
O vakit, çalışmaya ara verilen zamanlara bakmak lâzım. Günün insanı günlük işlerden uzak kaldığında, meselâ tatilde ne yapıyor? Hep ötelediği öte dünyayı ne kadar hatırlıyor? Hafta sonu, çalışma
günlerinde îfâ edilemeyen nâfile ibâdetleri tadını ala ala yapmak için mi arzulanıyor?
Tatiller hep plânlanan emeklilik hayatı gibi mi geçiriliyor? Tatiller “Ah şu çalışmak mecburiyeti olmasa!” diye tarif edilen zaman dilimleri değil mi? Gününü gün eden eğlence insanı yahut her an çalışma mecburiyeti hisseden işkolik adam, o zaman kırıntılarını ne yapıyor? Tatil için gözlenen hava durumu, mânevî iklimle ne kadar ilgili?
Günlerden son gün, anlardan son an (hüsnü hâtime) önemli diye, diğer günlerden, diğer anlardan hesap sorulmayacağı mı düşünülüyor?
Hayatın her anı önemli. Son nefese kadar, son nefes dâhil, her nefeste büyük bir dikkat gerekiyor. Anlık bir dikkatsizlik, bazen bir saniyelik gecikme, anlık zevkler. hayat ırmağına düşen zehir damlaları olabiliyor.
İlmin bile faydasızı için “Faydasız ilimden Allah’a sığınırım.” buyrularak, iki günü eşit olmak büyük bir kayıp olarak görülürken, hayırda yarışmak varken ‘boş zaman’ ne ola ki? Bunu “Boş zamanlarımda.” diye söze başlayan günün insanına sorarak onun vaktini almayalım.
Günün insanının ‘dünün insanı’ olarak gördüğü yarının insanı da var, sonsuz yarını hatırından çıkarmayan. Belirli günlere belirli mesafede duran. Ona göre meselâ her gün anneler günüdür. O meselâ her geceyi Kadir bilir, ondandır ki her an’ın kadrini bilir.
Günü “Bugünümüze şükür!” diye tamamlar, yarını “Sabah ola hayrola!” diye karşılar. ‘Gün doğmadan neler doğar’ diye bilinmezi merak eder, gün doğmadan uyanır. Biraz evvel ağlamışsa ve şimdi gülmesi gerekiyorsa bunu hiç tehir etmeyen bir çocuk gibi an’ı yaşayabilir. Bu hususta çocuksu bakışını muhafaza ederken her şeyin hemen olmasını arzu etme konusunda adamsı bir bakış açısına ulaşmıştır. Şükrün yanına sabrı da koymuştur.
Hâtem-i Esam (rahimehullah) diyor ki “Dört şeyi dört şeye bırakan kimse cenneti bulur: Uykuyu kabre, öğünmeyi mizana, rahatı sırata, şehveti cennete bırakan.”
“Hiç vaktim yok!” diyen, şu erteleme işini öğrenmeye bir vakit ayırsa şimdi’nin gücünü kavrayacak da hiç vakti yok.
Şimdi’nin ise şimdiden fark edilmesi gereken üç gücü var: Dünün telâfisi, bugünü kurtarma, yarına hazırlık!
Beğen
Beğenme
Tavsiye et
Rapor et
Yazdır
1454
Yer
Yaşamın İçinden
6.11.2015
0
kişi beğendi
0
kişi beğenmedi
Etiket
#insan
  
Kaynak
Yorum yapabilmek için
Üye Olun
veya
Giriş
yapın
Kalem Kağıt
adlı kullanıcının
diğer yazıları
Biz.
Sümeyye B.
2019 okuma
Gezgin
Sururi Gezgin
2119 okuma
Uygur Türkleri Türkiyeye Gelsin
Cumhur Ceylan
1408 okuma
--Uyan Osmanlı Torunu Uyan Türkiye Uyanın Ark
Erdi Cicek
1277 okuma
Ben Kimim O "Kim"...?
Tolga Bolat
1616 okuma
Suya Muhtaç Bir Çiçek Gibi Sana Muhtacım
Konya Hayranları
1375 okuma
Filistin
İsmail Mete
1714 okuma
İnsan
Elmalı Turta
1424 okuma
Sen Yoksan Bir Eksiğiz
Zeynep Öz
1412 okuma
Zor Olana Talip Olmak
Myname isno
1426 okuma
Sen Ne Halde Olursan Ol, İstekten Vazgeçme
Siyah Giyinen Adam
1478 okuma
Neden Böyle Olduk?
Siyah Giyinen Adam
1329 okuma
Having Erasmus Internship In The United Kingd
Hacı Mehmet Boyraz
1368 okuma
Hepsi O Eski Sayfalara Çizili Resimlerde Kald
Faruk Cansu
1467 okuma
Film Gibi
The Coolie
1264 okuma
Birşeyler yaz
Sadece Ben
Bağlantılarım
B.Bağlantıları
Herkes
Yazıyı Mootol duvarına paylaşmak için
üye ol
veya
giriş
yap
http://www.mootol.com/Yazi1668/gunun-insani
Adınız :
Gidecek E-posta :
Gönder
Tanıdıklarını haberdar etmek için
üye ol
veya
giriş
yap
Adınız :
Rapor nedeni :
Rapor et
Yazı içeriğini rapor etmek için
üye ol
veya
giriş
yap