Resimler
Videolar
Haberler
Yazılar
Replik Düplik
Kuruluşlar
Benim Dünyam
Kayıt Ol
Oturum Aç
Girne Kalesi-Kıbrıs (Cyprus)
Yazı Yaz
2466
3953
Kültür-Sanat
Yorum Yaz
Yazdır
Tavsiye Et
30.7.2020
0 yorum
1290
okuma
Girne Kalesi-Kıbrıs (Cyprus)
Kıbrıs’ın kuzeydoğusunda bulunan ve dikdörtgen plana sahip olan Girne Kalesi, kesin inşa tarihi günümüzde belirlenemesede, M.S.7.yüzyılda Arap-İslam akınlarına karşı kentin korunması için Bizanslılar tarafından yapıldığı tahmin edilmektedir. Kale, Lüzinyan döneminde ilaveler yapılmış, Venedik döneminde son şeklini almıştır.
Akdeniz’in mavi sularına açılan limana hakim olmak için bir çok uygarlığın, Bizans, Fransız asıllı bir hanedanlık olan Lüzinyalılar, Venedik, Osmanlı ve İngiliz uygarlıklarına ait izleri görmenize imkan tanıyan kalede gezerken zaman tünelinde geziyormuş hissi kaçınılmaz oluyor. En azından biz gezerken bu hissi fazlasıyla hissettik diyebiliriz.
Yapılışı ile ilgili bilgi vermeye devam edersek, kalenin büyük kısmı Kral John Dibelin (1208-1211) tarafından yaptırılmıştır. Lüzinyan krallarının barış zamanlarında dinlenme, savaş zamanlarında ise sığınma yeri olduğu bilinmektedir. 1373 yıllındaki Ceneviz akınlarında büyük zarar gören kale, 1489 yılında Venediklerinin eline geçmesiyle savunma planları önemli bir yer teşkil edecek kaleyi savunma amaçlı yeniden planlayarak yeniden inşa ederek, bugünkü şeklini almıştır. 1570 yılında savaşmadan Osmanlıların eline geçen kale, yaklaşlık 3 asır boyunca Osmanlıların himayesinde kalmıştır. Aslında savaşmadan demek doğru olmaz hikayeden biraz bahsetmek gerekirse, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kıbrıs Adası’na olan ilgisi, Rodos, Girit ve Mısır’ı aldıktan sonra başlamıştır. Osmanlı İmparatorluğu Akdeniz’de bu kadar genişlerken Kıbrıs, Osmanlı toprakları arasında kalmış ve stratejik açıdan önemli olan bu adada üslenen korsanların Osmanlı donanmasına ve hacca giden yolcu gemilerine saldırması, adayı yöneten Venediklilerin Osmanlılara düşmanca tutum sergilemesi ve Ortodoks Kıbrıslıların Osmanlılardan yardım istemesi de Osmanlıları Kıbrıs’a yöneltmiştir. Yavuz Sultan Selim’in 1517’de Mısır’ı almasının ardından Kıbrıs, Osmanlı İmparatorluğu için tekrar gündeme gelmiş ve Venediklilerin Memlüklülere Kıbrıs için ödediği 8000 dukalık verginin Osmanlılara ödenmesine karar verilmiştir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Venediklilerle yapılan bir antlaşma ile İstanbul’da bulunan Venediklilere yeni haklar verilmesi karşılığında Kıbrıs’tan alınan vergi 10.000 dukaya çıkarılmıştır. Ancak Venedikliler Kıbrıs’ı kaybetme korkusuyla Osmanlılara karşı cephe almışlardır. 1521’de Rodos’un Osmanlılar tarafından alınmasından sonra Venedikliler, Kıbrıs’ı kaybetme korkusuyla Mağusa ve Lefkoşa kalelerinde tahkimat yapmış ve halka yönelik baskılarını sürdürmüşlerdir. Ancak Venediklilerin, Mağusa, Lefkoşa ve Girne’yi tahkim edip diğer şehirleri ihmal etmiş olması bunları Osmanlılar için kolay av haline getirmiş ve Osmanlılar Kıbrıs’a ikinci saldırıyı, 1539’da Limasol’a yapmış ve şehri tahrip etmiştir. Venediklilerin Osmanlılara karşı ikiyüzlü bir politika takip etmesi, korsanlarla beraber hareket etmesi ve Kıbrıs’ın Akdeniz’de Osmanlıları tehdit eden bir korsan üssü haline gelmesi Osmanlıların Kıbrıs’ı ele geçirmesi için kışkırtmıştır. II. Selim’in şehzadeliği döneminde ona Mısır’dan gönderilen hediyelere korsanların el koyması, 1563’de Mısır Hazine defterdarının bindiği geminin korsanlarca yağmalanması ve daha birçok yağma, taciz ve saldırı ve adada bulunan Hala Sultan Türbesi’nin güvenliğinin tehdit altında olması üzerine Osmanlılar sefer düzenlemeye karar vermiştir. Sefer sırasında kan dökülmemesi için Venedik’e elçi gönderilmiş ancak elçi tutuklanınca Osmanlılar da kendi topraklarında bulunan Venedikli konsolos ve maiyetini ve Venedikli tüccarları tutuklamıştır. Osmanlılar, 1570 yılında Venediklilere Kıbrıs’ı kendilerine verme konusunda girişimde bulunmuş ancak red edilince bu defa adayı ele geçirmek için akınlara girişmiştir. Lala Mustafa Paşa’nın komutası altında atlı ve yaya 60.000 kişiden oluşan Osmanlı Ordusu, karşılarında bir ordu ile savaşmadan 2 Temmuz 1570’de Limasol’a çıkmıştır. 3 Temmuz’da Tuzla’nın alınmasından sonra Osmanlı Ordusu Lefkoşa’yı kuşatmak üzere harekete geçmiş ve 9 Eylül 1570’de de Lefkoşa’yı almıştır. Osmanlı Ordusu’nun seferlerinde ada halkının desteği önemli yarar sağlamış ve Lala Mustafa Paşa’nın tek bir ateş açmadan Girne’yi ele geçirmesinde yardımcı olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu da bu yardımı, daha sonra ada halkını bir ölçüde özerk bırakacak kararlar alarak ödüllendirmiştir. Girne’den sonra diğer şehirleri ele geçirmek için harekete geçen Osmanlı Ordusu, Mağusa’da direnişle karşılaşmış, Eylül 1570’de başlayan direniş, 4 Ağustos 1571’de Mağusa Kale komutanı Bragadino’nun 5 maddelik bir antlaşmayla kaleyi teslim etmesiyle sona ermiştir. Osmanlı Devleti’nin adayı fethi sırasında şehit düşen Osmanlı Amirali Cezayirli Sadık Paşa’nın lahidi de kalenin giriş bölümünde yer almaktadır.
Osmanlı döneminde kaleye yapılan ilavelerin tamamı İngiliz sömürge dönemindeki restorasyon çalışmaları sırasında ortadan kaldırıldı. Sonrasında İngiliz sömürge idaresi döneminde Polis Okulu ve hapishane olarak kullanılmış.
Kaleye geçmişiyle alakalı bilgiler verdikten sonra gelin beraber kale içerisinde bizleri neler bekliyor onlara birlikte göz atalım. Dar bir geçitten geçtiğinizde karşınıza, 12.yüzyıla tarihlenen ve bir Bizans yapısı olan, St.George Kilisesi çıkmaktadır. Bizans ve Lüzinyan dönemlerinde kale dışında bağımsız bir yapı olan bu kilise, Venedik döneminde kalenin genişletilmesiyle kalenin içerisine alınmış. St.George Kilisesinin kubbesini kalenin surlarından görmek mümkün. Kilise dış duvarlarında yer alan kabartmalar ve içerinde bulunan freskler ilginizi çekmeye fazlasıyla yetiyor.
Kaledeki gizemli yerlerden biri de Lüzinyan dönemine ait zindanlardır. İki farklı odada yer alan derin kuyulara atılan bir kadın bir de erkek tutsaklar bulunmaktadır. Bu tutsakların, açlık ve çeşitli işkencelerle ölümü bekledikleri, bu zindanlarda heykellerle canlandırılmıştır. Kaledeki işkencelerin büyük bir kısmı Lüzinyan Kralı I. Peter döneminde yaşanmıştır.
Lüzinyan Kulesinde ise; yüzyıllar boyunca hangi medeniyetlerin kaleyi kullandığını ziyaretçilere gösteren tarihi bir yapı olarak dikkati çekiyor. Kulede Lüzinyan, Venedik ve Osmanlı dönemlerinin özelliklerini yansıtan dönemin savaş zırhlarının yanı sıra kaleye hakim olmuş ülkelerin bayrakları da sergilenmekte.
Venedik Kulesi de yine bu dönemin mimarisini yansıtması açısından oldukça büyük öneme sahip. Bu bölümde kuleden top atışı hazırlığı yapan Venedikli askerlerin canlandırmaları yer almaktadır.
Girne şehrinin yaklaşık 10 kilometre kadar doğusunda yer alan Vrysi Neolitik köy yerleşim yerinde yapılan kazı çalışmalarında çıkartılan buluntular, kalenin bir odasında sergilenmektedir. Vrysi’de çıkartılan eserlerle birlikte köy hayatının günlük yaşantısına dair canlandırmalar da yine Vrysi Yerleşim Yeri Müzesi’nde sergilenmektedir. Erken ve Orta Tunç dönemlerine ait Kırnı Köyü’nde yapılan kazı çalışmalarında çıkartılan buluntular, Girne Kalesi’nin Kırnı Mezarları bölümünde sergilenmektedir. Mezar şeklinde düzenlenen odada iskelet kalıntıları ve iskeletlerle birlikte gömülen bazı eşyalar bulunmaktadır. Vrysi Yerleşim Yeri ve Kırnı Mezarı’nın olduğu bölümde yer alan Akdeniz Mezar Kazısı bölümünde, Helenistik dönemden başlayarak Erken Bizans Dönemi’ne kadar kullanılan mezarın bir maketi sergilenmektedir. Bu büyük makette hem yer üstü hem de yer altı sergilenmektedir.
Kale içerisinde gezi sırasında en çok dikkati çeken odalardan biri de ” Batık Gemi” müzesidir. 1967’de balçığa gömülü olarak bulunan geminin 80 yıl hizmet verdikten sonra M.Ö. 300’lü yıllarda açık denizde yakalandığı fırtına sonucu eski Girne limanından yaklaşık 1,5 km. açıkta suyun 3 metre derinliğinde 1965 yılında tespit edilmiştir. 1968-1969 yıllarında uzman ekiplerin çalışmaları sonucu su üstüne çıkarılan gemi, bugünkü yerine aktarılmıştır. Dünyanın en eski batık gemilerinden birinin sergilendiği bu müzede, geminin çıkarılma öyküsünün fotoğrafları sergilenmektedir. Diğer odada ise özel bir havalandırma sistemiyle korunan geminin kendisi bulunmaktadır.
Kıbrıs’ın incilerden biri olan Girne Kalesine ait aktaracaklarım bunlardan ibaret. Kıbrıs sadece bundan ibaret mi diye merak edenleriniz olursa, bu tarihi yarım adada Salamis antik kenti, St.Hilarion Kalesi, Lala Mustafa Paşa Camisi gibi bir çok tarihi yer vardır. Bunlara nasıl ulaşacağınız ise belli sitemizde buralara ait bilgilendirmeler mevcut.
Akdeniz’de Orta Çağ’dan bugüne kalan yapısıyla ziyaretçilerine adeta tarihi bir şölen yaşatıyor.
Kalede gezinirken Bizans, Fransız asıllı bir hanedanlık olan Lüzinyanlar, Venedik, Osmanlı ve İngiliz medeniyetlerine ait izlere aynı anda rastlamak mümkün.
Farklı mimari yapısıyla şehrin en muhteşem yapılarından olan kaleyle ilgili araştırmalar, milattan sonra 7. yüzyılda Bizanslıların Arap akınlarına karşı kenti savunmak amacıyla kalenin inşa edildiğini gösteriyor.
Adanın 1491’de Venediklilerin eline geçmesiyle yüzyıllar içinde pek çok değişikliğe maruz kalarak bugünkü şekline kavuşan kale, 1570’de Lefkoşa'daki Osmanlı zaferinden sonra direniş gösterilmeden Osmanlılara teslim edilmiş ve 300 yıl boyunca Osmanlıların elinde kalmış.
Osmanlı Devleti'nin adayı fethi sırasında şehit düşen Osmanlı Amirali Cezayirli Sadık Paşa'nın lahiti de kalenin giriş bölümünde yer alıyor.
Kale içindeki yapılar
Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Girne kalesinde yerli ve yabancı ziyaretçileri cezbedecek çok sayıda farklı mimari eser bulunuyor.
Kale içinde St. George Kilisesi, Lüzinyan ve Venedik Kulesi, Kırnı mezarları, kalenin su ihtiyacını karşılamak için yapılan sarnıçlar ve yine Lüzinyan dönemine ait zindanlar bulunuyor.
Kalenin içindeki 12. yüzyıla ait Bizans yapısı St. George Kilisesi'ne kapalı dar bir geçitten ulaşılıyor. Bizans ve Lüzinyan dönemlerinde kale dışında bağımsız bir yapı olan bu kilise Venedik döneminde kalenin içerisine alınıyor.
2 bin 300 yıllık gemi hala korunuyor
Kale içinde yerli ve yabancı turistlerin en çok dikkatini çeken mekanlardan biri de "Batık Gemi Müzesi".
Araştırmalar, 1967’de balçığa gömülü olarak bulunan geminin, 80 yıl hizmet verdikten sonra milattan önce 300'lü yıllarda açık denizde yakalandığı fırtına sonucu eski Girne Limanı açıklarında battığını ortaya koyuyor.
Dünyanın en eski batık gemilerinden birinin sergilendiği müzede bu geminin çıkarılma öyküsünün fotoğrafları sergilenirken, diğer odada ise özel bir havalandırma sistemiyle korunan geminin kendisi bulunuyor.
Müzede ayrıca yaklaşık 2 bin 300 yıllık Girne Batığı'nın taşıdığı yük ve malzemelerin yanı sıra geminin maketi de sergileniyor.
Yazı : Tekin Gün
Şubat 2017
Beğen
Beğenme
Tavsiye et
Rapor et
Yazdır
1290
Yer
Kültür-Sanat
30.7.2020
0
kişi beğendi
0
kişi beğenmedi
Etiket
#girnekalesi-kıbrıs(cyprus)
  
Kaynak
Yorum yapabilmek için
Üye Olun
veya
Giriş
yapın
Tekin Gün
adlı kullanıcının
diğer yazıları
Pamfilya Kentleri-Boyları
Tekin Gün
1478 okuma
Kaklık Mağarası
Tekin Gün
1021 okuma
Tarih Öncesi Malatya
Tekin Gün
1552 okuma
Knidos Antik Kenti-Datça / Muğla
Tekin Gün
1404 okuma
Ainos Antik Kenti-Enez
Tekin Gün
1055 okuma
Piri Reis
Tekin Gün
1790 okuma
Ayvaini Mağarası
Tekin Gün
1033 okuma
Mustafakemalpaşa İlçesindeki Mahalleler.
Tekin Gün
749 okuma
Doğa Turizmin Cenneti Mustafakemalpaşa Sünlük
Tekin Gün
812 okuma
Tarih Türkler'de Başlar-İskandinavların Türk
Tekin Gün
2724 okuma
Dorak Harabeleri - Mustafakemalpaşa
Tekin Gün
798 okuma
Bithynia'daki Antik Kentler
Tekin Gün
1932 okuma
Gaziosmanpaşa-İstanbul
Tekin Gün
1312 okuma
Besbikos-İmralı Adası
Tekin Gün
774 okuma
Daskileion-Bandırma
Tekin Gün
1421 okuma
Birşeyler yaz
Sadece Ben
Bağlantılarım
B.Bağlantıları
Herkes
Yazıyı Mootol duvarına paylaşmak için
üye ol
veya
giriş
yap
http://www.mootol.com/Yazi2466/girne-kalesikibris-cyprus
Adınız :
Gidecek E-posta :
Gönder
Tanıdıklarını haberdar etmek için
üye ol
veya
giriş
yap
Adınız :
Rapor nedeni :
Rapor et
Yazı içeriğini rapor etmek için
üye ol
veya
giriş
yap