Resimler
Videolar
Haberler
Yazılar
Replik Düplik
Kuruluşlar
Benim Dünyam
Kayıt Ol
Oturum Aç
İki Yaklaşımın Işığında Empati
Yazı Yaz
960
5300
Akademik
Yorum Yaz
Yazdır
Tavsiye Et
11.2.2014
0 yorum
1625
okuma
Eşduyum, Yunandilindeki empathia (Arkonaç 1999)’ dan köken almaktadır. Burada "em"ya da "en" önekinin karşılığı , "..de" ya da "..iniçinde, içerde"; "pathia" nın karşılığı ise "hissetme"anlamına gelmektedir. (akt. Gülseren, 2001)
Eşduyum birkişinin kendisini bir başkasının yerine koyabilmesi ve bu yolla onun duygu,düşünce, tutumları ve yaşantısını anlayabilmesidir. (akt. Gülseren, 2001)
Psikoloji ve psikiyatri alanında ilk olarak 1897’deTheodor Lipps ve daha sonra 1918 yılında Southard tarafından kullanıldığı kabuledilir. (akt. Gülseren, 2001).
Eşduyumun tanımı yapılırken, zaman içinde farklıyönlerin ön plana çıkarıldığı göze çarpar. Bu durum, büyük ölçüde psikoterapiyaklaşımları arasındaki görüş ayrılıklarını da yansıtır. (akt. Gülseren, 2001)
Eşduyumun bir teknik olup olmadığı ve bilimsel yöndengeçerliğinin bulunup bulunmadığı da tartışılan konulardandır. Bu konuda dafarklı görüşlerin ileri sürüldüğü görülmektedir. Eşduyum, bazen terapötik birteknik ya da kuramsal bir yapı olmayıp, psikoterapi uygulayacak kişilerdebulunması gereken bir kişilik özelliği olarak ele alınmıştır. (akt. Gülseren,2001).Diğer yandan kimi zaman da bilimsel olduğu ve psikolojinin önemli gözlemaraçlarından biri olduğu ileri sürülmüştür. (akt. Gülseren, 2001).
Bu yazıda; empati’nin kullanımının terapi açısındangerekliliğinde hemfikir olan; ancak kavramsal açılımında, kuramsal olarak elealınış biçiminde ve tedavideki kullanımı açısından insana yöneliş gayesindefarklılıklar içeren iki kuramı-Rogers’ın ve Kohut’un yaklaşımlarını- empatiçerçevesinde karşılaştırmalı olarak ele alacağız.
Benzerlikler
Hümanistik gelenekten gelen Rogers (1951)ile kendilik-psikolojisi geleneğinden gelen Kohut’un (1984) empatiye yaptığıvurgu, terapistin hastanın öznel dünyasına ilgili ve empatik bir şekildegirebilmesinin ne kadar önemli olduğunu göstermesi açısından benzerliktaşımaktadır. [1]
Rogers (1976),empatiyi; terapistin psikolojik danışma ve terapi ilişkisi içinde danışanınöznel dünyasına girerken, sözel ve sözel olmayan iletişimin el verdiği ölçüdeonun bu deneyimine katılma kapasitesi olarak tanımlamaktadır. Buna göreterapist kendisini danışanın yerine koyarak, dünyayı onun gördüğü şekildegörebilmelidir. (akt. Akkoyun, 1982). Ancak, empati, terapistin rutin olarakkullandığı yapmacık bir teknik değildir. Terapistler, danışanın duygularınabenzeyen kendi duygularına başvurarak danışanın subjektif dünyasınıpaylaşabilirler. (akt. Corey, 2008, sy.193)
Kohut ise eşduyumu soyut ve klinik olmak üzere ikifarklı biçimde tanımlamıştır. Soyut tanımlama, "dolaylı iç gözlem"(vicarious introspection) kavramı ile açıklanmıştır. Böylece, ancak kendiyaşantımıza içe bakışla benzer bir durumda başka bir kişinin ne durumdaolduğunu anlayabiliriz. (akt. Gülseren, 2001). Bu, Rogers’ın savunduğu gibi, terapistlerin danışanın duygularına benzerkendi duygularına baş vurması durumuna benzetilebilir. Eşduyum klinik yöndenise başka bir kişinin iç yaşamını hissedebilme ve düşünebilme kapasitesi olaraktanımlanmıştır. (akt. Gülseren, 2001). Bunu da terapist, Rogers’ın da dilegetirdiği gibi, danışanın yerine kendisini koyarak başarabilir.
Kohut’a göre, kendimizi bir başka insanın yerinekoyarsak, o insanın içsel hayatının içinden düşünebilir ve bu bilgiyi iyi ya dakötü yönde kendi amaçlarımız için kullanabiliriz. Örneğin; birini incitmek istiyorsak, onunhassas noktasının neresi olduğunu bilmek istiyorsak, hançeri doğru yeresaplamadan önce onu tanımamız gerekir. Bu sebeple de empati niyet ne olursaolsun uygun eylemin bildiricisidir. (Kohut, 2004a, sy. 199).
Kohut’un eşduyumlu yaklaşımı, hastanın cinsel vesaldırgan dürtüleri yerine kişinin ne durumda olduğuna odaklanır, hastanınyaşantısını temel alır. Ayrıca, Rogers’la da benzer şekilde, yalnızca hastanınsöylediklerinin içeriğine değil aynı zamanda bunları aktarış biçimine, duygudurumuna vb. de odaklanır. (akt. Gülseren, 2001).
Rogers’a göre,empati öncelikle, yalnızlığı çözmektir. En azından, bir an için olsun, empatikanlayış gören kimse; kendisinin insan ırkının bir parçası olduğunuhissetmektedir. Çünkü empatik anlayış gören bir kimse için bunun anlamı,birisinin ona değer ve önem vermesi, onu olduğu gibi kabul etmesidir. Kabuletmek ise yargısız olma durumundan kaynaklanır. (Rogers, 1983).
Kohut’a göre(2004b) de, empati değer yargılarından bağımsız bir gözlem tarzıdır; nasıl dışabakış dış dünyaya hassas-ayarlı bir gözlem tarzıysa, empati de insanın içselyaşamına hassas-ayarlı bir gözlem tarzıdır. (sy. 170). Eğer bir kimse hakkındagörüş oluşturmuşsak, onun iç dünyasını doğru olarak algılamamız olası değildir.(Rogers, 1983). Bunu bir bardak benzetmesiyle açıklayabiliriz:
Hertanıştığımız kişiye dair elimizde boş bir bardak olduğunu varsayalım. Biz bubardağı karşımızdaki kişiden akanlarla doldururuz ve bardak dolduğunda okişinin bizde bir bardaklık anlamı olur. Ancak, yalnızca karşımızdaki kişidengelen bilgilerle değil de yargılarımızla bu bardağı doldurmaya başlarsak,bardak erkenden dolacak ve karşımızdakinin akıttığı bir çok anlama yerkalmayacaktır. Bu da karşımızdaki insanı eksik; hatta yanlış anlamamıza sebepolur.
Rogers,empatiyi bir durumdan çok bir süreç olarak düşünmektedir. Bir kimse ilebirlikte varolma şekli olan empatinin, çeşitli görünümleri vardır. Bir kimseninözel algısal dünyasına girmek ve onunla tümüyle beraber olmak demektir. Bu okimsenin o anda yaşadığı duygu her ne ise, her an buna duyarlı olmak demektir.Bu, geçici olarak onun hayatında yaşamak, yargılamadan ona nazikçe yaklaşmak,onun çok kısıtlı farkında olduğu anlamları hissetmektir. Ancak bu kişiye tehditedici gelebileceğinden, onun hiç ayırdında olmadığı duygular ortayakonmaz. Empati, terapistin danışanınkorktuğu unsurlara korkmadan ve yeni bir bakışla baktığını ona iletebilmesini içerir.Terapistin danışan kişiden aldığı tepkileri rehber olarak kullanması vehissettiklerini sık sık onunla kontrol etmesi demektir. Terapist onun içseldünyasının en güvenilir dostudur. (Rogers, 1983)
Terapistin birkimse ile böylece varolabilmesi demek, danışanın dünyasına önyargısız olarakgirebilmesi için, bir süre kendi değer ve görüşlerinden uzaklaşması demektir.Bu bir anlamda kendinden uzaklaşmadır ve ancak kendinden emin ve danışanındünyasında kaybolmayacak kişiler tarafından yapılabilir. (Rogers 1983). Çünkü,terapistler bunu yaparken, kendi kişilik bütünlüklerini de koruyabilmelidirler.(akt. Corey, 2008, sy. 193)
Rogers’a göreempatik olabilmek bir tür sosyal duyarlılığa sahip olabilmektir. Empatik olanbir kimse, çevresindeki insanlarla olan ilişkilerinde onların tepkilerine karşıduyarlıdır, bu ilişkilerdeki olumlu ve olumsuz bütünleştirmeleri algılayabilir.Sosyal duyarlılık ise herkeste bulunmaz. Rogers’a göre (1976) terapistlereverilen özel mesleki formasyon ile tanılama yeteneği daha çok bir zihinselişlev olarak kazandırılabilirken, empati tutumu ona sahip olan kişinin kişiliğiiçinde yer almaktadır. Bu özelliğe sahip olan kimseler bunu eğitimle daha dageliştirebilir ve iyi bir terapist olabilir. (akt. Akkoyun, 1982).
Benzer bir şekilde, Kohut da empatiyi özel olarakkarmaşık psikolojik durumların algılanışına olanak sağlayan bir biliş şekliolarak tanımlamış ve kendilik (self) psikolojisinde kullanılan analitiktekniğin temel unsurlarından birisi olarak görmüştür. (akt. Altınbaş, Gülöksüz,Oral & Özçetinkaya, 2010). Empatiyi birinsanın iç dünyasını görmek için en önemli araçlardan biri ve Rogersgibi psikoterapistin sahip olması gereken bir özellik olarak görmüştür [2]. Kohut’agöre (2004c), analistin psikolojik içgörüleri, sıklıkla analizanın kendinianlayışının ilerisindedir. Ancak bu psikolojik içgörüler, analistin içebakışınempati diye adlandırılan uzantısını (dolaylı içebakışı) kullandığı, eğitilmişiçebakış becerisinin sonucudurlar. (sy. 55). Dolayısıyla Kohut da, Rogers gibiterapistin empatik olma becerisini bir kişilik özelliği olarak almış ve bunugeliştirmenin önemine değinmiştir.
Rogers’a göre,terapistin karşısındaki insana çok iyiyönelerek ona anlayış göstermesi, o kimseye kimlik ve kişilik kazandırmaktadır.Çünkü, empati, bir kimsenin, onun ayrı ve kimliği olan değerli bir insan olduğugereksinimini onaylamaktadır. (Rogers,1983)
Danışanınanlaşıldığını hissettiği bir ilişkinin sonucunda, danışan daha önce iletişimkuramadığı kendini bulacağı malzemeyi görür ve bu süreçte daha önce kendisininbilmediği özelliklerini keşfeder. Kendini yenilemenin birinci basamağı, okimsenin yeni bir yönünü algılamasıdır. Bu yeni özellik anlayış ortamındasahiplenilir ve değişen benlik kavramı içinde özümlenir. Davranış değişiminin de temeli budur. Benkavramı değişince yeni algılanan ben’e uygunluk sağlamak için de davranışdeğişir. (Rogers, 1983).
Anlaşıldığınıanlayan bir kimse, yaşantıları ile daha kapsamlı ilişkiler kurmaya başlar,Böylece, artık onun kendini anlaması ve davranışlarını değiştirmesi için rehberolarak kullanacağı, giderek genişleyen bir referansı oluşmuş olmaktadır. Eğerempati doğru ve derin ise, yaşantılarının akışı engellenmeyecek ve duraksamayauğramadan ilerlemesi sağlanacaktır. (Rogers, 1983).
Bu bağlamdatoparlarsak, Rogers’a göre empati, danışanın:
•Yaşantılarına ilgi göstermesi ve bunlara değervermesinde,
•Eski deneyimlerini yeni görüş açısındandeğerlendirmesinde,
•Kendilerine ait bakış açılarını ve dünyagörüşlerini ve dünya görüşlerini değiştirmesinde,
•Karar verme ve eyleme geçme konusunda kendilerinegüvenlerinin artması konusunda yardımcı olmaktadır. (akt. Corey, 2008, sy.193).
Benzer bir şekilde, Kohut(1993), eşduyumun, terapistaçısından hastanın arkaik narsisistik gereksinimlerine ulaşmasında yardımcıolduğunu düşünmektedir. Hasta bu şekilde preödipal gereksinimlerinin farkınavararak ve kabul ederek bunları normal benlik saygısının oluşması içinkullanabilir. Bu nedenle eşduyumun hastanın değişimine katkısı vardır. Hastanınsorunları ve ruhsal sıkıntıları konusunda terapistin eşduyumu arttıkça, hemhastanın iç dünyasına girebilir hem de içgörü kazanmasına yardımcıolabilir.(akt. Gülseren, 2001). Kendi başına empati en geniş anlamda terapötikbir eylemdir, kelimenin en geniş anlamıyla da yararlı bir eylemdir. (Kohut,2004a, sy. 200)
Kohut, bubağlamda, çocukluk çağında anne baba tarafından çocuğa yaşatılan empatiyetersizliğinden ve bunun sonuçlarından bahsetmiştir. Örneğin narsisistikkişilik psikopatolojisi temelde anne babanın çocuğun ihtiyaçları karşısındagösterdikleri empati yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. Bu yüzden kendilikpsikolojisi çerçevesinde, psikoterapide terapist ile hasta arasında olanilişkiye çok önem verilir ve eksik olan kendilik nesnesi ilişkisi, terapist vehasta arasında yeniden kurulmaya çalışılır [2].Kohut, terapide bu asıl iyileştirici etkinliğin “dönüştürmeliiçselleştirme” dediği süreç olduğunu açıklamıştır. Hasta terapi esnasındanarsistik libidosu ile terapiste bağlanır. Terapist ise bu aktarımın gerçekleşebilmesiiçin hastaya empati (eşduyum) ile yaklaşır. Eşduyum narsistik bağlantıyıkuran köprü vazifesi görür. Bağlantı gerçekleştiğinde terapist hastanın “kendiliknesnesi” haline gelmiştir. Böylece hasta bir zamanlar kaybetmiş olduğuideal ebeveyn imagosunu benliğindeki eksik yere koyarak “yapısal eksikliğini”gidermiş olur. Süreç içersinde terapist preodipal ve odipal dönemdegerçekleşmesi gereken hastanın “dönüştürmeli içselleştirme” deneyiminin nesnesihaline gelir. İdeal ebeveyn (terapist) empatik tutumu ve gerçekçi olmayanbeklentileri karşılayamadığı noktalardaki noksanlıkları ile mükemmelliktenuzak bir ebeveynin sağlıklı gelişim sürecinde kopyalandığı gibi hastanınbenliğine kopya edilir [3]. Böylece geçmişte sağlıklı bir kendilikgelişimi için gerekli olan ilişki terapi ortamında sağlanmış olur. Bu açıdan daKohut’un kuramı aynı Rogers’ın kuramı gibi terapötik ilişkinin “iyileştiricigücünü” kullanmış olur.
Farklılıklar
Kohut veRogers’ın empati anlayışı birbirine benzemekle birlikte, kavramsal olarak,kişiyi tanımlamak için kullanılan dil ve tedavinin gelişim süreci açısındanbazı farklılıklar vardır. (Bohart, 1991). Üstelik her iki kuramda da “empati”terimi farklı şekilde tanımlanır.
Ancak ikikuram arasında bu karşılaştırmayı yapmanın iki tür güçlüğü vardır:
1.Empatiüniter bir yapı değildir. Birbiriyle ilişkili kavramlar kümesi olarak ifadeedilmektedir.
2.Gerekdanışanı merkeze alan terapi, gerek kendilik psikolojisi üniter birer bakışaçısı olmaktan çok, birbiriyle ilişkili çeşitli görüşlerin kümesi olarak elealınmaktadır. (Bohart, 1991)
Kendilikpsikologları danışan merkezli yaklaşım gibi, empatinin iyileştirici etkisini veterapötik içgörüye katkısını kabul ederler. (akt. Bohart, 1991). Ancak Rogers(1984) Kohut’un görüşmesini izlediği bir video teypten yola çıkarak kendisi veKohut arasında empati açısından farklılıklarının olduğunu ifade etmiştir. (akt.Bohart, 1991). Kohut, seansı sırasında, hastasının o an ihtiyacı olduğunudüşünerek, iki parmağını uzatmış ve hastası bu iki parmağı elleriyle sımsıkıtutmuştur. Kohut o anı “parmaklarıma tutunuşu, çok küçük bir çocuğun dişsizdamaklarının boş bir memeye kenetlenmesi gibiydi” şeklinde yorumlamıştır. (Kohut,2004a, sy. 205). Buradan yola çıkarak, Rogers’ın yaklaşımıyla farklılaştığı birnoktanın Kohut'a göre empatinin, kısmen, hastanın davranış ve deneyimindebilinçdışı anlamların yakalanmasına dayanması olduğunu söyleyebiliriz. (akt.Bohart, 1991). Rogers ise o anki anlamdadır, bilinçdışı anlamlarınanalitik yorumlarıyla ilgilenmez.
Bir diğerfarklılaşma “empati”nin kavramsal yapısı üstünedir. Kohut’a göre (2004b), istergündelik hayatta, ister bilimsel amaçlarla kullanılsın, empati ampirik birbağlamda zihinsel bir eylem olarak incelenebilir ve incelenmelidir. Ancak buincelemede empatinin iki düzeyinin birbirinden ayrılması gerekir: (a) Bilgitoplama eylemi olarak empati ve (b) insanlar arasında güçlü, duygusal bir bağolarak empati. (sy. 170)
Bir bilgi toplama, veri derleme eylemi olarak empati,doğru ya da yanlış, merhametin ya da düşmanlığın hizmetinde olabilir. (Kohut ,2004b, sy. 170). Kohut’a göre (2004c), içsel dünya duyu organlarımız yardımıylagözlenemez: kendimizde içebakış, diğerlerinde ise empati (dolaylı içebakış)yoluyla gözlemlenebilir. (sy. 52). Eğer içe bakış ve empati olmadan sadecefiziksel tarafları gözlemlersek, psikolojik eylem olgusunu değil, yalnızcafiziksel hareket olgusunu gözlemlemiş oluruz. Örneğin; göz üzerindeki derininyukarı doğru hareketini milimetrik hassasiyetle ölçebiliriz; fakat kaşınkalkışındaki şaşkınlık ve kınama anlamlarının ince farklarını ancak içebakış veempati yoluyla anlayabiliriz. (sy. 54)Eğer gözlem yöntemlerimiz ağırlıklı olarak içebakış ve empatiyi içeriyorsapsikolojik, içermiyorsa, olgu, “somatik”, “davranışsal” ya da “sosyal”dir.(sy.55). Bu sebeple, Kohut (1995),ruhsal alanın gözlenmesinde eşduyumun kullanılmamasının hasta konusunda yararlıve kendisi için değişime yol açabilecek çok değerli bilgilere başvurulmamasınasebep olacağını savunur. Üstelik ruhsal alanın gözlenmesi için eşduyum dışındabaşka yöntemler kullanıldığında ruhsal gerçeklik mekanik ve cansız bir nitelikkazanabilir. (akt. Gülseren, 2001). Ancak, bilgi toplama yani gözleme dayanan empatihiçbir zaman kendi başına destekleyici ya da terapötik değildir. Ancakdestekleyici ve terapötik olabilmenin de kaçınılmaz ön koşuludur. Başka birdeyişle, bir annenin empatisi doğru ve keskin de olsa, amaçları sevgi dolu daolsa, çocuğunun kendilik nesnesi ihtiyaçlarını tatmin eden empatisi değildir.Bunu eylemleri, çocuğa verdiği tepkiler yapar. Yine de amaçlarınaulaşabilmeleri için, bu eylemlere ve tepkilere, doğru ve keskin empatirehberlik etmelidir. Yani empati, annenin çocuğun kendilik nesnesi olarak uygunbiçimde işlev görmesi için bir ön koşuldur. (Kohut , 2004b, sy. 170).
Rogers tarafından geliştirilen danışan-merkezlipsikoterapide ise eşduyum, kuramın temelini oluşturur. Rogers’a göre eşduyumterapiler için bir ön koşul olmaktan çok (Kohut’un aksine) temel nitelikte birterapötik yapıdır, terapist terapötik bir tutum içinde olmaktan çok hastayayönelmeye ve onu anlamaya çalışır, bu nedenle kişilerarası etkileşimyönetici/yönlendirici nitelikte (Kohut’un analitik yorumlarının aksine)değildir. Rogers, eşduyumu, terapistin hastanın dünyasını, sanki o imiş gibi("sanki" duygusunu hiç kaybetmeden) anlaması olarak tanımlamıştır.(akt. Gülseren, 2001).
Kendilik-psikolojisininseodaklandığı nokta, terapist tarafından yaratılan empatik ilişkidir. Böylecehasta terapisti kendilik-nesnesi olarak kullanarak geçmiş yaralarınıiyileştirmeye çalışır. Özünde bu yine tek kişilik bir psikoloji yaklaşımıdır,çünkü terapist ilişkide eşit bir katılımcı olarak değil, kişininkendilik-nesnesi ihtiyaçları ve uyum bozukluklarını anlamak üzere vardır [4].Dolayısıyla, Rogers’ın yaklaşımına göre tek kişiliktir ve daha fazla teknikkokmaktadır.
İki kuramarasında başka bir farklılık da “kendilik” tanımı ile ilgilidir. İki kuramda da“kendilik” tanımı vardır; ancak farklı anlamlarda kullanılmaktadır. Dolayısıylabu kullanım kuramların “empatik” yaklaşımını da farklılaştırmaktadır.
Kendilikpsikologları insanı tanımlamada yapısal metaforlar kullanırlar. Örneğin,Kohut’a göre kendilik, nispeten kalıcı bir yapı olarak tanımlanır. Danışanmerkezli metaforlar ise “akış (flow)” metaforlarıdır: kişi ve yaşamı bir nehirolarak tasvir edilir. Gendlin, danışanı merkeze alan terapilerde sürecinyapıdan daha öncelikli olduğunu savunur. (akt. Bohart, 1991). Kohut’unyaklaşımında ise yapı daha ön plandadır.
Danışan merkezliterapilerde güçlendirilecek bir "kendilik yapısı" yoktur. Kendilikkavramı ya da kendilikle ilgili organize edilmiş algılar kümesi vardır. Ama bukavram ya da küme sadece, kişinin kendilik dünyasındaki etkileşimlerine rehberlik edecek hipotezler üretmekiçin kullandığı bir araç ya da haritadır. (akt. Bohart, 1991). Kohut’unyaklaşımındaki gibi merkezi iç düzenleme yapısı değildir.
Rogers’ agöre, "kendilik" (daha doğrusu "kendilik deneyimi" )aslında, kişinin kendiliğinin kendisiyle ve içinde bulunduğu dünya ileetkileşimini içeren "şuanki" deneyimi olarak ele alınır. (akt.Bohart, 1991). Kişinin kendilik hissi empatik olarak deneyimin iç akışınakatılarak yaratılır. Kendilik deneyimindeki organizasyon ve tutarlılık hissikendilik yapısının bir özelliği değildir, ancak o an içinde ortaya çıkan birşeydir. Bu, sürekli olarak büyüyen, değişen ve örgütlenen bir akış hissidir.Ayrıca, diyalog içerisinde kişi veiçinde bulunduğu durumun birlikte oluşturdukları tutarlılığa işaret eder. Bututarlılık her birey için an be an dalgalanır. Etkin bir fonksiyonelliğinanahtarı, kendilik-dünya (self-world) ve kendilik-kendilik (self-self)ilişkilerinin uyumsuz olduğunu anlarda tutarlılığın yeniden düzenlenmesinisağlayacak güce sahip olmaktır. Bu güç ise içsel deneyimlerin kullanılmasınadayanır. (Bohart, 1991).
Varoluşçubakış açısıyla uyumlu olarak, Rogers’ın kuramında, kendilik, kimlik ve anlam,kişinin kalıcı yönleri değildir; aksine kişi tarafından “an be an” esasınadayanarak yaratılan deneyimlerdir. Yapı dediğimiz şey ise sürecin bir ürünüdür.(Bohart, 1991). Dolayısıyla danışanı merkeze alan terapide empati, genetikyapının anlaşılması için kullanılmaz ve hedefi kendilik yapılanmasını(self-structuralization) kolaylaştırmak değildir. (akt. Bohart, 1991).
Kohut ise,kendi başına empatiyi (self-empathy) güçlü bir kendilik yapısınınfonksiyonlarından biri olarak görür. Ona göre kendilik yapısı kişinin kalıcıbir yüzüdür ve süreç de o yapının bir tarafıdır. (akt. Bohart, 1991).Dolayısıyla, Kohut’un kuramında empati kendilik yapısının tespiti vegüçlendirilmesi hedeflenerek yapılacaktır ve amaçtan çok araç göreviüstlenecektir. Çünkü bu güçlendirmede esas iyileştirici faktör, kendilikkuramının psikanalitik yönünü temsil eden analist yorumlarıdır.
Kohut, analizinaçıklamalar vererek (yorum düzeyindeki müdahalelerle) tedavi ettiğini ilerisürer. Kendi ifadesiyle:
“..anlayışlılıkla değil, hastanınhissedip söylediklerini tekrarlayarak ve teyit ederek değil, bu sadece ilkadım; bundan sonra analist ilerlemeli ve bir yorum vermelidir. Analizde yorum,genetik, dinamik ve psikoekonomik açılardan neler olup bittiğinin açıklanması anlamına gelir. (…) anlamaktanaçıklamaya geçiş; analistin hastanın ne hissettiğini, ne düşündüğünü, ne hayalettiğini bildiğini (onun içsel dünyasıyla uyum içinde olduğunu) teyitetmesinden, bir sonraki adım olan yorumlar vermeye geçiş, daha alt düzeydekibir empati biçiminden, daha üst düzeydeki bir empati biçimine geçiştir.Yorumlar, entelektüel kurgular değildirler. (…) İyi bir analist çocuklukgeçmişini, güncel aktarımın dinamiklerinde, sıcak bir şekilde, duygularınyoğunluğunu anlayarak, bu çocukluk arzularının ve ihtiyaçlarının ifadesi sözkonusu olduğunda araya giren çeşitli ikincil çatışmaları incelikle kavrayarak,yeniden kurgular.” (Kohut, 2004a, sy.202-203).
İşte Kohut’unbahsettiği bu kurgulama ve yorumlama, geçmişi ve bugünün geçmişi nasıl tekrarettiğinin ve işin içindeki tüm güçlerin açıklamasını içeren karmaşık bir empatibiçimidir. Bu hala psikolojiktir ve mesajın anlaşılmasına işaret eder. (Kohut,2004a, sy. 202-203-204). Dolayısıyla, Rogers’ın kuramı açısından temeliyileştirici faktör olarak kabul edilen müdahaleler, Kohut’un kuramında dahaalt düzey bir empati ürünü ve ancak ilk adım olarak ele alınmaktadır.
Bitirirken
“Empati”kavramı gerek tanım olarak, gerek eylem, gerekse kapsam ve terapötik işleyişaçısından, kendilik kuramı ve danışanı merkeze alan yaklaşımda farklılıklariçermektedir. Ancak, insan ait değerler ve insan olmanın her iki kuramdakiterapötik ilişkide de öncelikli olması, empatik tutumlar her iki yaklaşımdafarklı cereyan etse ve sonuçlansa da, temelde iyileştirici bir etkiyaratmaktadır.
Sözgelimi, empatikbir terapistin tepkileri hem kişinin iç deneyiminin akışına katılmasına(danışan merkezli), hem de kendilik yapısını düzenlenmesinde artan tutarlılığıngelişiminin kolaylaştırılmasına (kendilik psikolojisi) yardımcı olabilir.(Bohart, 1991).
Bir diğerşekilde, analitik bir terapist, içgörükazandırmak için, empatik bir şekilde hastasının o an içindeki deneyimlerinidinlediğinde, hastası kendi deneyimindeki üstü kapalı anlamları dinlemeyi veduyması da öğrenebilir. Danışanı merkeze alan bir terapist hastasına o aniçindeki deneyimini dinlemesini öğrettiğinde ise, hastası kendi dinamiklerinedair içgörü kazanabilir. (Bohart, 1991). Bu nedenle, farklı yaklaşımlar, empatiyikullanarak yarattıkları farklı devinimlerle pratikte birbirlerininhedefledikleri tedavi noktalarına ulaşabilmektedirler. Bu sebeple empatikyaklaşım, her ne şekilde ifade edilirse edilsin, “iyileştirici” bir ortaketkiye sahiptir ve her iki kuramın da kesişim bölgesini büyük oranda işgaleder.
Empati derken?
Eğitim yaşamımsırasında aldığım eğitimler ve okuduğum kitaplar aklıma geldi bir an...Her şeyplanlı programlı, başı sonu belli, teknik, teknik ve yalnızca teknik kokuyordu…Empatikolmak sanki empatiye ayıp olmasın ve danışan kendini iyi hissetsin diye eğitimiçeriklerine sıkıştırılmış gibiydi…Üstelik bir teknik olarak empatiyikullanırsam danışanın kendini gerçekten iyi hissedeceğinden bile pek emindeğildim (hatta kesinlikle hissetmeyeceğine emindim). Sonuçta ben olsam içtengelen bir duygu paylaşımını, yapılmak için yapılmış olanla ayırt edebileceğimidüşünürken, danışanın da bunu yapabilecek olması hiç şaşırtıcı olmayacaktı. Nitekimbir yılbaşı gecesi kader ağlarını ördü ve ben tam da bu yüzden terapiye gitmekistemeyen bir arkadaşımla sabah 6’ya kadar bu konuyu tartıştım:
O: Bir kere terapist dediğin benim dilimdenkonuşmalı. Sanki ben hastaymışım, ucubeymişim gibi olmamalı. Terapi odasınınkapısında bekleyen vaka olmamalıyım ben. Aramızdaki ilişki farklı olmalı. Oysaterapistler herkese aynı muameleyi yapıyorlar. Herkese aynı cümlelerikuruyorlar. Sadece almak istedikleri bilgiyi almaya uğraşıyorlar. Ve aramızdakişey bana, şey gibi geliyor
Ben: Suni mi?
O: Evet, suni. Yani hiç gerçek değil gibi…
Doğal bir empatiile kurulan iletişim nasıl gerçekleşirdi? Suni olanından farkı neydi? Sanırımdaha az kaygılıyken ve daha çok kendiyken terapist, daha doğal empati kurar.Örneğin; gündelik hayatta konuştuğum insanlara sıklıkla; ancak fark etmedenyaptığım Yeşimce bir şey var. Çoğu zaman karşımdakinin duygularına dahadoğrudan dokunabilmeme imkan tanıyan bu şey: karşımdaki insandaki çocuğuyakalamak. İnsanların bakışlarında, tavırlarında, ufacık bir hareketlerinde,hatta bazen ses tonlarında içlerindeki çocuğa dair bir şeyler gördüğümde tuhafbir şefkat hissediyorum ve akabinde konuştuğumuz konuya ve duygularına daha rahatodaklanıyor ve o duyguyu içimde bir tiyatro oyunu gibi yaşantılayabiliyorum.Üstelik oyun hayalimde aslına uygun şekliyle canlansın diye daha çok sorusoruyor ve konunun içine daha çok çekiliyorum. Sanırım söz konusu empatiolduğunda her terapist kendi sınırları içinde kendine özgü yöntemi bulmakzorunda.
KAYNAKÇA
Akkoyun, F. (1982). Empatik Anlayış Üzerine. AnkaraÜniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 15(2): 66-69.
Altınbaş, K., Gülöksüz, S., Oral, E. T. & Özçetinkaya, S. (2010). EmpatininBiyolojik Yönleri. Current Approaches In Psychıatry, 2(1):15-25.
Bohart, A. C. (1991). Empathy in Client-CenteredTherapy : A Contrast with Psychoanalysis and Self Psychology. Journalof Humanistic Psychology 31: 34.
Corey, G.(2008). Psikolojik Danışma Kuram ve Uygulamaları, (T. Ergene, Çev.). Ankara:Mentis Yayıncılık. (Orijinal eser: 2005).
Gülseren, Ş.(2001). Eşduyum (Empati): Tanımı ve Kullanımı Üzerine Bir Gözden Geçirme. TürkPsikiyatri Dergisi, 12(2):133-145.
Kohut, H.(2004a). Empati Üzerine, (E. Kalem, Çev). M. Tanık, N. Mitrani & Y. Erten(Ed.), Psikanalizin “Öteki Yüzü”:Heinz Kohut, (sy. 194-207). İstanbul: İthaki Yayınları.
Kohut: H.(2004b). İçebakış, Empati ve Akıl Sağlığını Yarım Çemberi, (N. Mitrani, Çev).M. Tanık, N. Mitrani & Y. Erten (Ed.), Psikanalizin “Öteki Yüzü”: Heinz Kohut, (sy. 165-194). İstanbul:İthaki Yayınları.
Kohut: H.(2004c). İçebakış, Empati ve Psikanaliz, (S. Öztep, Çev). M. Tanık, N. Mitrani& Y. Erten (Ed.), Psikanalizin“Öteki Yüzü”: Heinz Kohut, (sy. 51-80). İstanbul: İthaki Yayınları.
Rogers, C. R.(1983). Empatik olmak değeri anlaşılmamış bir var oluş şeklidir. (Çev. F.Akkoyun). Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi,16 (1),103-124.
[1] http://www.hipnoz.com/index.php/Makaleler/Butuncul-psikoterapi-sureci-ve-modelin-elestirisi.html
[2] http://kisilikkuramlari.blogspot.com/2010/12/makale-ozeti-psikoterapide-empati.html
[3] http://www.varoluscupsikoterapi.net/Kohut.html
[4] http://kisilikkuramlari.blogspot.com/2010/12/makale-ozetiheinz-kohut-ve-psikanalizin.html
Beğen
Beğenme
Tavsiye et
Rapor et
Yazdır
1625
Yer
Akademik
11.2.2014
0
kişi beğendi
0
kişi beğenmedi
Etiket
---
Kaynak
Yorum yapabilmek için
Üye Olun
veya
Giriş
yapın
Yeşim Selçuk
adlı kullanıcının
diğer yazıları
Bilgi Edinme Hakkı Nedir?
Hukuk Köşesi
1898 okuma
Bilginiz Olmadan Bir Siyasi Partiye Üye Mi Ya
Hukuk Köşesi
1710 okuma
Dava Konusu Edilmiş Ve İtiraz Edilmiş Fatural
Yıldırım Ercan
1800 okuma
İki Yaklaşımın Işığında Empati
Yeşim Selçuk
1625 okuma
Kendilik Üçgeni
Yeşim Selçuk
1691 okuma
Victor Hugo'nun Hz. Muhammed İçin Yazdığı Diz
Şairin Köşesi
1623 okuma
Mondros Ateşkes Antlaşması
Belgesel Tv
1687 okuma
6102 Sayılı Yeni Ttk İle Tek Ortaklı Şirket K
Yıldırım Ercan
1685 okuma
Koli Taşıma Arabası
Rahmi Bozdoğan
1657 okuma
Model European Union, Strasbourg
Hacı Mehmet Boyraz
1658 okuma
What Does An Enlarged Eu Mean To Me?: A Bigge
Hacı Mehmet Boyraz
1798 okuma
Kira Ödemelerinin Ba Formu İle Bildirimi
Yıldırım Ercan
1920 okuma
İmparatorluğun Yıkılışı: İskoçya Ve Sonrası
Hacı Mehmet Boyraz
1535 okuma
Akıl Ve Zeka Arasındaki Fark
Cumhur Ceylan
1425 okuma
Başarının Sırrı Nedir?
Mustafa Celep
1420 okuma
Birşeyler yaz
Sadece Ben
Bağlantılarım
B.Bağlantıları
Herkes
Yazıyı Mootol duvarına paylaşmak için
üye ol
veya
giriş
yap
http://www.mootol.com/Yazi960/iki-yaklasiminisiginda-empati
Adınız :
Gidecek E-posta :
Gönder
Tanıdıklarını haberdar etmek için
üye ol
veya
giriş
yap
Adınız :
Rapor nedeni :
Rapor et
Yazı içeriğini rapor etmek için
üye ol
veya
giriş
yap