Resimler
Videolar
Haberler
Yazılar
Replik Düplik
Kuruluşlar
Benim Dünyam
Kayıt Ol
Oturum Aç
Ne korkusundan bahsediyorsunuz siz?
Yazı Yaz
183
1052
Makale
Yorum Yaz
Yazdır
Tavsiye Et
16.9.2010
0 yorum
1515
okuma
Referandum geldi geçti. Sonuçları yorumlandı, değerlendirildi. Bu bir süre daha devam edecek. Tercihin etki ve sonuçlarını da yavaş yavaş görmeye başlayacağız. Üzerinde ittifak edilen yorumlardan biri, nazar boncuğu Tunceli’yi saymazsak HAYIR tercihinde bulunan bölgelerin batı ve güney sahilleriyle Trakya tarafında kesin ve net bir çizgiyle ayrılmış olmasıydı. Bu da bir süreden beri bir tür “korku”yla açıklanmaya çalışılıyor. Referandum sonucu belli olduğundan beri, televizyonlarda açık oturumlarda bu korkunun nasıl giderileceği yönünde tartışmalar yapılıyor, özellikle Ak Parti hükümetinin bu konuda ne gibi politikalar geliştirmesi gerektiği hakkında görüşler ifade ediliyor.
Bu korkunun anlaşılabilir bir vakıa olduğunu kabul edelim. İktidar partisi de sadece kendi lehinde oy veren bölgelerin değil, bütün ülkenin partisi olduğuna ve bütün ülkenin sorunlarını çözmekle yükümlü olduğuna göre, korkan vatandaşlarımızın da bu dertlerine çareler araştırıp bulmalı elbet. Anlaşılabilir olmasına anlaşılabilir de, bu korku acaba ne kadar haklı ve gerçekçi bir korkudur? Ak Parti 8 yıldır iktidarda, mensup olduğu siyasi çizgi ise daha uzun bir zamandır siyaset sahnesinde aktif olarak boy gösteriyor. En azından 1994 yerel seçimlerinden beri. Peki bu siyasi çizgi, malûm korkuların giderebilmek adına ne yapması gerekiyordu da yapmadı bugüne kadar? Ya da yapmaması gereken neleri yaptı? Nihayetinde her siyasi çizginin olduğu gibi onların da bir karakteristiği var ve ondan vazgeçip kendilerini inkâr edecek halleri yok.
Referandum gecesi, İstanbul’da Dünya Basketbol Şampiyonası finali sonrası ilginç ve bir o kadar da müessif bir hadise yaşandı. Seyirciler arasından bir grup, cümle alemin gözü önünde bu ülkenin en üst düzey yöneticilerini yuhalama şirretliğini gösterdi. Bir süre önce de U2 konserinde bakan Egemen Bağış yuhalanmıştı. Bu vatandaşlarımız bu cür’eti nereden buluyorlar? Kendilerinde bu hakkı nasıl görebiliyorlar? Daha da ilginç tarafı, yıllardır korkusundan ne yapacağını bilemeyen bir kesim nasıl oluyor da pervasızca böyle bir davranış sergileyebiliyor? Bu ne biçim bir korkudur ki, “faşist, diktatör” vs. diye suçlayabildiğin bir insanı birkaç metre öteden yuhalayabiliyorsun?
Cumhurbaşkanıyla başbakana bu kadar samimi (!) davrananların, etrafındaki sıradan insanlara hatır etmesi beklenemez tabiî. Bir bakıyorsunuz, sevdiğiniz, saydığınız bir insan birden bire dellenmiş, açmış ağzını yummuş gözünü. Demediğini bırakmadığı insanlar arasında sizin de bulunuyor olmanız zerre kadar umurunda değil. Sizin dostluğunuzu kaybetmek gibi bir endişesi bulunmuyor. Daha acısı, size böyle bir hak bile tanımıyor. Yani o size istediğini söyler, fakat sizin buna bozulma hakkınız yoktur. Sanki konağın efendisi hizmetçisini azarlamaktadır.
Ne yapmış bu yuhalananlar? Ülkeyi cami ve medreseyle mi doldurmuş? Her yeri kara çarşaflılar, sarık ve cübbeliler mi sarmış? Öyle bir şey yok. Ne olmuş peki? Ülkenin ihracatı ve milli geliri şu kadar artmış, bundan en büyük payı da (önceki hükümetler döneminde olduğu gibi) muhteremler almış ama yine de korku onları yemiş bitirmiş... 1993’te inşaatına başlanan Sinan Erdem Spor Salonu bin türlü imkansızlıktan (!) ötürü bitirilememiş, bu hükümet gelmiş bitirmiş, üstüne üstlük Dünya Şampiyonası’nı da Türkiye’ye getirmiş. El cevap: Yuuuuh... Başka ne olmuş? Yıllardır kimseciklerin getiremediği efsanevi U2 grubu Devlet Bakanı Egemen Bağış'ın gayretleriyle gelmiş konser vermiş. Rock severler rüyalarında ancak gördükleri grubu canlı izleme fırsatı bulmuş. El cevap: Yuuuuh...
Korku kötü şeydir. Tek başınıza yenemeyebilirsiniz çoğu zaman, destek gerekir. Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz, elbette birbirimize destek olmalıyız. Gerek devlet ve gerekse sivil toplum olarak bu konuda herkes elinden geleni yapmalı ki, birlik ve beraberliğimize halel gelmesin. Bizi bölüp parçalamak isteyen dış güçlere karşı her daim uyanık olalım. Tamam da, korkan korkusundan kurtulmak istemiyorsa ne yapacağız? Kimse işin o tarafını kurcalamak istemiyor galiba, bir de öyle bir problem var gibi geliyor bana. Haydi o benim hüsnü kuruntum olsun, insan azıcık istekli davranır korkusunu yenmek için.
Toprağından bereket fışkırır. Önün deniz ve liman, ardın karlı dağlar ve gürül gürül su. Büyük merkezler şuracıkta. Limandan açıldın mı Avrupa. Arazin her şeye müsait. Gelen giden turistin haddi hesabı yok. Orta Anadolu’nun çorak bozkırında bunların hepsinden mahrum insanlar dünyalara açılmış, şehirlerini çölde vahalara çevirmişler. Partiler kurmuş, siyasette söz sahibi olmuşlar. Sen ne yapmışsın? Karadeniz’de bir tane görülünce kıyametler koparılan Yunan size sürüyle gelmiş, sen de onunla sirtaki oynamış tabak kırmışsın. Kusura bakma da “Ağustos böceğiyle karınca” hikayesini hatırlatırlar adama.
Senden beş vakte beş daha katmanı isteyen yok üstelik, Ramazan’da hatim indirmeni de... Umreye gitmek için birbirinizi çiğnemenizi de istemiyor kimse. Tesettürlü mayoyla denize giren kadıncağızı kendi haline bırakın, yeter. Hem saldırıyı gerçekleştiren o laik canavar hakkında hiçbir hukuki işlem yapılmadıktan sonra korkudan filan bahsetmeyin ama artık, fena halde komik olmaya başladı çünkü.
16.09.2010, Günebakış
Beğen
Beğenme
Tavsiye et
Rapor et
Yazdır
1515
Yer
Makale
16.9.2010
0
kişi beğendi
0
kişi beğenmedi
Etiket
---
Kaynak
Yorum yapabilmek için
Üye Olun
veya
Giriş
yapın
Bülent Şirin
adlı kullanıcının
diğer yazıları
Osmanlı’da Sıbyan Mektepleri Ve Recâî Mehmed
Eyyüp Azlal
1744 okuma
Daha Ne İstiyorlar?
Süleyman Ayçiçek
1633 okuma
Bir Şehirleşme Manifestosu…
İbrahim Balcıoğlu
2691 okuma
Allah’In Sevdiği Hasletler
Hamit Güveli
2499 okuma
An İtibariyle Çağrılıyoruz Kutlu Yolculuğa
Eyyüp Azlal
1840 okuma
Eylemcilere Müge Anlı'dan Gelen 31 Şok Soru
The Coolie
2071 okuma
Kimliğimiz
İsa Muslubaş
1589 okuma
Bir Çaglayan,Bir Damla Suyla Baslar....
Bulent Kacir
1648 okuma
Sokağa İnmeyen Yüzde 50'Nin Bildirisi
Aytekin Takar
1598 okuma
Güçlü Ve Yeni Türkiye
Metin Külünk
1770 okuma
Hocadan hocaya din farklı mı
Myname isno
1631 okuma
George Bernard Shaw Islam İle İlgili Görüşü
Şairin Köşesi
1831 okuma
Enformasyon Ve Dezenformasyon
Ali Duman
1888 okuma
Değişim Yönetiminde 5N 1K Analizi
Alaattin Behar
1615 okuma
Çocuk
Cumhur Ceylan
1919 okuma
Birşeyler yaz
Sadece Ben
Bağlantılarım
B.Bağlantıları
Herkes
Yazıyı Mootol duvarına paylaşmak için
üye ol
veya
giriş
yap
http://www.mootol.com/Yazi183/Ne-korkusundan-bahsediyorsunuz-siz
Adınız :
Gidecek E-posta :
Gönder
Tanıdıklarını haberdar etmek için
üye ol
veya
giriş
yap
Adınız :
Rapor nedeni :
Rapor et
Yazı içeriğini rapor etmek için
üye ol
veya
giriş
yap