Resimler
Videolar
Haberler
Yazılar
Replik Düplik
Kuruluşlar
Benim Dünyam
Kayıt Ol
Oturum Aç
İbn Hazm El-Endülüsi
Yazı Yaz
643
4608
Dini Konular
Yorum Yaz
Yazdır
Tavsiye Et
11.4.2013
0 yorum
1581
okuma
İbn Hazm (994-1064), İslam aleminin yetiştirdiği çok yönlü bir kültüre sahip dahi bilginlerden biridir. Nakli ve akli ilimlere ihtisas derecesinde vakıftır. Ansiklopedi hacminde bir bilgi birikimine sahiptir. Onun için çeşitli alanlarda kaleme aldığı eserlerinden her birisini okuyan, onun sadece bu alanda uzman olduğunu zanneder, oysa İbn Hazm, görüş bildirdiği her alanda uzman kişidir.
Tam Adı ve Nesebi:
İsmi Ali b. Ahmed b. Said b. Hazm b. Galib b. Salih b. Süfyan b. Yezid’dir.
Künyesi Ebû Muhammed olup, kitaplarında genelde bu künyesini kullanır. Ancak bazen kendi görüşünü açıklarken “Ali ” ismini de kullandığı olur. Tabakât
kitaplarında ise, İbn Hazm el-Endelüsî veya Ali b. Hazm şeklinde geçmektedir. Fakat o, İbn Hazm olarak meşhurdur. İbn Hazm, kendisiyle aynı asırda yaşayan Said b. Ahmed’in (ö.462/1069) İbn Hazm’a yazdığı bir mektuba göre 30 Ramazan 383/18 Kasım 993 tarihinde Kurtuba’da dünyaya gelmiştir.
İbn Hazm çocukluğunu Endülüs’ün seçkin ailelerinin oturduğu ve İbn Ebi Amir’in sarayının bulunduğu ez-Zahire semtinde aristokrat bir çevrede geçirmiştir. Bu sebeple dini ve ahlaki kuralların hakim olduğu sıkı bir gözetim altında çocukluğunu geçirmiştir. Zengin ve kültürlü bir ailede yetişen İbn Hazm, babası Ahmed b. Said b. Hazm’ın Amiri Devletinin seçkin vezirlerinden oluşu, İbn Hazm’ın aktif bir siyaset ortamında yetişmiştir.
İlim Tahsili Hocaları ve Talebeleri:
İbn Hazm ilimde belli bir ilimde değil birçok alanda ihtisas yaptığını belirtmiştik. İhsan Abbas, İbn Hazm’ın tahsil ettiği ilimlere ilişkin şunları söylemektedir: “Çağındaki bilgi çeşitlerinin tümünü kuşattığı için İbn Hazm’ın çok yönlü olan kültürünün sınırlarını belirlemek oldukça zordur”.
İbn Hazm on iki yaşına geldiğinde, zamanın büyük alimlerinden düzenli olarak dersler almaya başlamıştır. Kuran’ı ezberleyip, lugat ve şiir derleri aldıktan sonra ilk olarak hadis dersleri almaya başlamıştır.
Hadis Hocaları:
Ebu Ömer Ahmed b. Muhammed b. el-Cesur
Abdurrahman b. Abdullah b. Halid el-Hemezani
Abdullah el-Ezdi
Yahya b. Abdurrahman b. Mesud b. Vechil-Cenne
Ebu Muhammed b. Benuş el-Kadi
Muhammed b. Said b. Nebat
Yusuf b. Abdullah el-Kadi
Ebu Bekr Hammam b. Ahmed el-Kadi
Abdullah b. Muhammed b. Osman
Ebu Ömer er-Talemenki
Abdullah b. Yusuf b. Nami
Fıkıh Hocaları:
Ebul-Hıyar Mesud b. Süleyman b. Müflit
Ebu Abdullah b. Yahya b. Ahmed b. Dahhun
Kelam ve Mantık Hocaları:
İbnul-Faradî
İbnul-Kettani
Ebu Ömer Ahmed b. Muhammed b. Abdul-Varis
Nahiv, Lugat, Edebiyat ve Tarih Hocaları:
El-Vezir Ebu Abede Hassan b. Malik b. Ebi Abdullah el-Kadi
Abdullah b. er-Rebi’ et-Temimi
Ebus-Said el-Feta el-Caferi
Muhammed b. Yusuf el-Kurtubi
Ahmed b. Said (Babası)
Talebeleri:
İbn Hazm’dan en çok rivayette bulunan öğrencileri, oğlu Ebu Rafi’ el-Fadl ve Ebu Abdullah el-Humeydi’dir. Diğer oğulları Ebu Üsame Yakub ve Ebu Süleyman el-Mu’ab da babalarından rivayette bulunmuşlardır.
Muhammed El-Fethi et-Tartuşi, Muhammed b. Said el-Ensari de İbn hazm’ın öğrencilerindendir. Muhammed el-Velid er-Tartuşi İbn Hazm’dan ilim aldıktan sonra doğuya giderek Irak fakihleriyle tartışmalar yapmıştır. İbn Hazm’dan icazetli olarak rivayette bulunan son öğrencisi Ebu’l-Hasen Şureyh b. Muhammed el-Mukri’dir.
Ahlakı ve Karakteri:
İbn Hazm’ın en belirgin vasıflarından birisi açık sözlü oluşudur. Sahip olduğu güzel hasletlerden övgüyle bahsederken, kendisinde olmasını arzulamadığı bazı ayıp ve kusurları itiraf etmekten çekinmeyen bir dürüstlüğe sahiptir. İbn Hazm bu kusurlarını;doğru bir iş yaptığında aşırı memnuniyet, yanlış bir şey yaptığında aşırı kızgınlık duymak, alay tarzında şaka yapmak, böbürlenme, gençlik gafleti ve sabırsızlıktan kaynaklanan yanlış davranışlar, başkalarına üstün gelme isteği, şan ve şöhret arzusu, aşırı gurur, kin tutma ve su-i zan olduğunu söylemektedir.İbn Hazm, bazılarının zannettiği gibi, su-i zannın mutlak olarak kötü bir huy olmadığını, insani davranışlarda kötü davranışlar doğurmayan veya dini konularda veya dini konularda insanı günaha sokmayan bir su-i zannın kararlılık anlamına geldiğini, kararlılığın ise erdem olduğunu söylemektedir.
İbn Hazm kibir, kıskançlık, yalan ve ihanetten tabiatı gereği nefret ettiğini, bunları hayatında hiç tanımadığını, dolayısıyla bu kötü huyları tedavi etme durumunda kalmadığını söylemektedir.
İbn Hazm’ın en önemli özelliklerinden birisi de sert mizaçlı ve keskin dilli olmasıdır. Rakipleri ile yaptığı münazaralarda, onların bazı görüşleri için “bunları, merkepler bile söylemez” demesinden anlaşılacağı gibi, çok hiddetli ve sert bir uslübunun oluşu, kendisi hakkında “İbn Hazm’ın diliyle, Haccac’ın kılıcı kardeştir” şeklinde bir darb-ı mesel olmasına neden olmuştur.
İbn Hazm, yapmadığını söylemez, söylediğini ise önce kendisi yapardı. Söylenmesi gerekeni asla saklamaz, insanların övmesine veya yermesine aldırış etmezdi. Bu yüzden hakkında bazı kimseler “ilmi biliyor ancak ilm-i siyaseti bilmiyor” yorumunda bulunmuşlardır.
Şerefli bir ailede yetişen İbn Hazm, aşağılık kompeksinden uzak, onurlu bir kişiydi. Kimseye yağcılık ve yaltaklık yapmadı, dünyevi menfaatler için asla alçalmadı, kimsenin önünde eğilmedi. Keskin bir zeka, kuvvetli bir hafıza ve üstün bir kavrama gücüne sahip olan İbn Hazm, kıvrak zekasının yanı sıra, aynı zamanda hazır cevaplı bir alim oluşu sayesinde konuyu çabucak kavrar ve gerekli cevabı en uygun bir şekilde verir, deyim yerindeyse taşı gediğine koyardı. O’nun bu özelliği tartışmalarında kendisini başarılı kılmıştır.
İlmi ve Edebi Kişiliği:
Endülüs medeniyetinin en önemli şahsiyetlerinden olan İbn Hazm’ın ilmi kişiliğine denk edebi bir kişiliği vardır. Akaid, usul, furu’, hadis, tefsir, dinler tarihi, mezhepler tarihi, felsefe, mantık, tıp ve soybilim alanlarında seçkin bir alim, güçülü bir cedelci ve büyük bir düşünür olarak meshur olduğu kadar, edip, eleştirmen ve soylu bir şair olarak da meşhurdur. Sanat inceliğiyle düşünce gücünü bir arada toplayan nadir şahsiyetlerdendir.
İlmi araştırma ruhuna sahip olan İbn Hazm, çağında revaçta olan ilim dallarının hemen hepsinde çok sayıda ürün ortaya koymuştur. Ebu Mervan b. Hayyan, İbn Hazm’ın, hadis, fıkıh, cedel, soybilim, edebiyat, mantık ve felsefe ilimlerinde geniş bir birikimi olduğunu ve bu ilimlerin hepsinde çok sayıda eserinin olduğunu söylemektedir. Said b. Ahmed, İbn Hazm’ın eserlerinin sayısı konusunda şöyle bir rivayet nakleder: “İbn hazm’ın oğlu Ebu Rafi’i el Fadl’ın bana söylediğine göre, babasının yaklaşık 80.000 varak tutan 400 cilt telifi vardır ki böyle bir başarı Taberi hariç hiç kimseye nasip olmamıştır. İbn Hazm’ın öğrencilerinden Humeydi, hızlı ezberleme, keskin zeka, asalet ve dindarlıkta İbn Hazm gibisini görmediğini söylemektedir.
İbn Hazm’ın eserlerinde uzun cümleler kullanması ve gerekli gördüğü yerlerde manaları tekrarlaması kitapları açık ve anlaşılırdır. En derin mevzularda dahi manalarının açıklığı sebebiyle okuyucunun kalbine usta bir hatip maharetiyle istediği düşünceyi aktarabilmektedir. Şiirlerinde ise şu iki anlayışı temel edinmiştir: 1. Dini ve Ahlaki kaygı 2. Gerçekçilik ve Akılcılık.
Mezhebi:
Zâhiriyye mezhebinin ikinci imamı olan İbn Hazm’ın yaşamış olduğu Endülüs’te devletin resmi mezhebi, fıkıhta mâlikî, itikatta Eş’ariliktir. İbn Hazm, fıkıh ilmine imam Malik’in (ö.179/795), meşhur eseri el-Muvatta’ı okuyarak başlamış ancak İbn Hazm fıkıhta aklın alanını daraltıp daha çok nassın hakimiyetini savunurken, Malikîlerin, nasların yanı sıra reyi kabul etmeleri, Malikilerle ihtilaf etmesine temel oluşturmuştur. Bu nedenle İbn Hazm’ın genellikle Malikî hukukçularla tartışmasında, onlardan, kabul ettikleri bir hükmün delili ve dayandığı asıl kaynağın ne olduğunu göstermelerini istediği, onlar da bunu gösteremedikleri için toplantılarda sık sık gülüşmeler olduğu anlatılır. Ayrıca Endülüs’te Malikî mezhebinin ileri gelen alimlerinin devlet yöneticileri ile içli dışlı olmaları, onların yanlışlarına göz yummaları, kendisini Malikî mezhebinden uzaklaştırmıştır. Daha sonra Şâfiî fıkhını öğrenerek o mezhebe meyletmiştir. Şâfiî fıkhının hem hadisçi hem reyci ekolü bünyesinde bulundurması onun her iki ekol hakkında da bilgi edinmesini sağlamış oldu. İbn Hazm her hangi bir mezhebin sultası altında kalmaya yatkın bir insan değildi. Şâfiî mezhebinde de fazla kalmayan İbn Hazm, Zahiriyye mezhebinin kurucusu olan Davud b. Ali’nin (ö.270/883) mezhebine intisap etmiştir. Onun zâhiriye mezhebine geçmesinde diğer sebepler yanında, Şiîlerin dinde bâtinî yorumun mevcut olduğu iddiası ve Abbâsîlerin bazen beyan ile burhanı, bazen de beyan ile irfanı cem etme çabalarına karşı tepkisi etkili olmuştur. Endülüs’te Zâhirî mezhebini sistemleştiren ve kolay anlaşılması için kitaplar yazan İbn Hazm, zamanla bu mezhebi kendisine maletmiştir.
Vefatı:
Hayatı siyasi ve fikri mücadelerle geçen İbn Hazm, inndığı değerlerden ve doğrulardan taviz vermemiş, hapse atılmak, eserlerinin gözünün önünde yakılması gibi sıkıntılara katlanmış, son günlerine kadar ilim faaliyetlerini sürdürmüş büyük bir alimdir. 72 yaşında 28 Şaban 456’da (15 Ağustos 1064) Mente Lişem’de vefat eden İbn Hazm için Mansur el-Muvahhidi bir gün kabrinin başında “Tüm alimler İbn Hazm’ın çocukları mesabesindedir” sözleriyle kadrini ifade etmiştir.
İbn Hazm’ın Usul Anlayışı:
İbn Hazm’ın usûl anlayışı şöyle özetlenebilir: Bütün delillerin kaynağı Kur’ân’dır. Sünnet de Kur’an gibi Allah’ın vahyidir ve kesinlikle Kur’ân’a ters düşmez. Aralarında sadece lafız ve nakil farkı olup, hüküm koyma ve bağlayıcılık açısından aralarında fark yoktur. İbn Hazm’ın bu görüşü İmam Şafiî’nin Sünnet hakkındaki “vahy-i ğayri metlüv” anlayışıyla aynıdır.
İbn Hazm’a göre kavlî sünnet kesin hüküm ifade ederken; fiilî sünnet teşvik; takrîri sünnet ise serbestliğe delalet eder. Hz. Peygamber’in fiilleri açıkça bir emri içermiyorsa farz değildir. O’nun sustuğu hususlarda bizden sorumluluk kalkmıştır. Ayrıca neshi kabul eden İbn Hazm’a göre “Kur’an, Kur’an’ı; Sünnet, hem Sünneti hem de Kur’an’ı nesh edebilir.
Yine İbn Hazm’a göre, mürsel ve mevkûf haberler hüccet olarak kullanılamaz. İbn Hazm, râvîsi sika olan ve rivâyet senedi Hz. Peygamber’e ulaşan haber-i vâhidle amelin gerektiği kanısındadır. Ona göre âyet ve hadisler üzerinde sahâbenin yorumlarının üstün bir yeri yoktur ve bu sebeple sahâbeyi taklit gerekmez. Onlar da bizim gibi Kur’an’ı alıp amel etmekle sorumludurlar.
İbn Hazm’a göre, Kur’an ve haberlerde her nassın zâhirî manasını ve onun gereğini anlamak gerekir ve kim naslara Arap dilinin gerektirdiği mananın dışında bir anlam yüklerse Allah’ın kavline ve hükmüne muhalefet etmiş, Allah’ın aleyhine batıl şeyleri söylemiş olur. Naslardaki emir ve nehiyler hükmün fevrîliğini gerektirir.
İbn Hazm’a göre “İcmâ’ üçüncü kaynaktır ve muteber olan yalnız sahâbe icmâ’ıdır. Dini konulardan her hangi bir meselenin sünnetten bize geliş şekli üzerinde sahâbeden hiç kimsenin muhâlefet etmemiş olması (buna naklü’l-kâfî adını verir ki) sahâbe icmâ’ını oluşturur.” O, Hz. Peygamber’den gelen her hangi bir haber üzerinde sahâbenin tamamının ittifak etmesine icma demekte, sahabenin sünnetle belirlenmeyen bir konuda kendi aralarında bir meseledeki ittifaklarını icma kabul etmemektedir. Ona göre sahabe devri ile icmâ’ sona ermiştir.
İbn Hazm’a göre dinde, kıyas ve re’y ile bir şey söylemek helâl değildir. Çünkü naslarda her şey açıklanmıştır ve sonradan ortaya çıkacak her hangi bir anlaşmazlıkta meselenin halli için müracaat yeri olarak yine Allah ve Resûlü gösterilmiştir.
İbn hazm şeri hükümleri üçlü tasnife tabi tutar: 1. Vacip (Farz, vacip, lazım) 2. Mümkün (Helal, mübah, müstehap, mendup) 3. Mümteni (Haram, mehruh, mahzur). Diğer bir değişle usulcüler genellikle şeri hükümleri fazr, vacip, mübah, mehruh, haram şeklinde beşli tasnife tabi tutarken İbn Hazm, farz,mübah ve haram şeklinde üçlü tasnifte bulunur.
Bazı fıkhi görüşleri:
1.İhtilafın Hükmü: İbn Hazm, dillerde şöhret bulan “Ümmetimin ihtilafı rahmettir” haberinin “Eğer ihtilaf rahmet olsaydı, ittifakın gazap olması gerekirdi” diyerek, mana açısından bozuk, sened açısından batıl, fasıkların eseri ve yalanı olduğunu ifade eder.
2. Cemaatle namaz kılmanın hükmü: Ezanı duyan kimsenin, imamla birlikte cemaat halinde namaz kılması farzdır, kasten bunu terk edenin namazı batıldır.
3. Kadının namaz kılanın önünden geçmesi: İbn Hazm’a göre “namaz kılan kimsenin önünde köpeğin, eşeğin ve kadının olması namazı bozar. Sadece namaz kılanın önünde yanı üzere yatan kadın namazı bozmaz.
4. Hür kadın ile cariye arasında örtünme farkı: İbn Hazm, “namazda olsun, bakan kimse karşısında olsun kadının örtmesi farz olan avret yeri, yüz ve eller hariç bütün bedenidir. Bu hususta hür, köle ve cariye eşittir ve aralarında hiçbir fark yoktur. Hür kadın ile cariye arasında fark gözetme konusuna gelince, bilinmelidir ki Allah’ın dini tektir. Hilkat ve tabiat birdir (Yaratılış ve biyolojik olarak hür ve cariye birdir)
5. Kasten terk edilen namazın kazası: Namazı kasten terk eden kimse, vakti çıktıktan sonra artık onu hiçbir zaman kaza edemez. Bu durumda olan kimse tevbe ve istiğfar etmeli, kıyamet günü amelinin tartıldığı terazinin ağır gelmesi için çok hayır yapmalı ve nafile namaz kılmalıdır.
Eserleri:
1- Fıkıh ve Usulü:
El-İhkam fi usul’il-Ahkam
El-Muhalla bi’l-asar fi şerhi’l-mücella bi’l-ihtisar
Mülahhasu ibtali’l-kıyas ve’r-rey ve’l-istihsan ve’t-taklid ve’t-ta’lil
Ashabu’l-fütya mine’s-sahabe ve men ba’dehum ‘ala meratibihim fi kesrati’l-futya
En-Nübez fi usuli’l-fıkh
2- Dil ve Edebiyat:
Tavku’l-hamame fi’l-ülfeti ve’l-üllaf
Kaside fi’r-red ‘ala Nikfur Meliki’r-Rum
Manzume fi kava’idi usuli fıkhi’z-Zahiriyye
Risale fi enne’l-Kuran leyse min nev’i belağati’n-nas
3- Kelam, Felsefe ve Mantık
El-Fasl fi’l-milel ve’l-ehva’i ve’n-nihal
Et-Takrib li-haddi’l-mantık ve’l-medhal ileyhi bi’l-elfazi’l-ammiyye ve’l-emsileti’l-fıkhiyye
Risale fi müdaveti’n-nufus ve tehzibi’l-ahlak ve’z-zühd fi’r-raza’il
El-Usul ve’l-Furu’
İzharu tebdili’l-yahud ve’n-nasara li’t-tevrati ve’l-incili ve beyanuhu tenakuzi me bi-eydihim minha mimma la yehtemu’t-te’vil
El-nasaihu’l-münciye mine’l-fedaihi’L-muzhiye ve’l-kabaihi’l-murdiye min ekvali ehli’l-bid’a
4- Tarih ve Biyografi
Cemheretu ensabi’l-Arab
Haccetul’l-veda’
El-Kıraatu’l-meşhura fi’l-emsari el-atiye mecie’t-tenatur
Esmau’s-sahabeti’r-ruvat vema li kullin mine’l-‘aded
El-Mufadele beyne’s-sahabe
İbn Hazm’ın farklı konularda kaleme aldığı risaleleri de vardır. İhsan Abbas’ın neşrettiği bu risleler, 1981-1987 yıllarda “Resailü İbn Hazm” adıyla 4 cilt halinde Beyrut’ta yayımlanmıştır.
İbn Hazm’ın ayrıca yazma eserleri de bulunmaktadır. Bunlar:
Divanu İbn Hazm
Ed-Durre fi ma yelzemu’l-insane itikaduhu ve’l-kavlu bihi fi’l-mille ve’n-nihle bi-ihtisar ve’L-beeyan
Cüz’ün zekere fihi hadiseyni ehaduhuma fi sahihi’l-behari ve sanihima fi sahihi müslim zu’ime ennehuma mevzu’âni
Hel li’l-mevti âlâmun em lâ
Meratibu’l-ulum ve keyfiyyetu talebiha ve te’alluku ba’diha bi-ba’d
El-Mesailü’l-yakiniyyetü’l-müstahrace mine’l-âyâti’l-Kur’âniyye
Mes’eletü’l-Kelb
Nebz fi’l-buyû’
Er-Risaletü’l-bahire di’r-reddi ‘alâ ehli’l-ahvali’l-faside
Marifetü’n-nâsih ve’l-mensuh
İbn Hazm’ın günümüze ulaşamayan Dil ve Edebiyat, Fıkıh ve usulü, Hadis ve usulü, Tarih ve Biyografi, Kelam ve Felsefe alanlarında ve daha başka muhtelif alanlarda eserleri mevcutur.
Değerlendirme:
İbn Hazm’ın en belirgin vasfı birçok ilmi bir arada kendisinde toplaması ve söz söylediği her alanda ihtisaslaşması olduğu kanaatindeyim. Bu vasıf aslında geçmişte yaşamış birçok İslam aliminde bulunmaktadır. Mesela İmam Gazali sadece fıkıhta değil hadis, kelam, mantık, felsefe vb alanlarda da kendini ihtisas derecesinde geliştirmiştir. Bu minvalde örnek verilebilecek alim çok fazladır. Ancak günümüz Türkiyesinde İlahiyatlarda fakülte bitiminden itibaren “bir alanda ihtisaslaşma” üzerine sistemleştiği düşünülürse, bu eğitim şeklinin dini geleneğe aykırı olduğu görülür. Çünkü asıl itibariyle İslami ilimler arasında birbirinden keskin çizgilerle ayrılmayacak kadar sıkı bir ilişki hatta giriftlik söz konusudur. Bu sebeple İbn Hazm’ın “çok alanda ihtisaslaşma” yönünün bilhassa örnek oluşturması gerektiği kanaatindeyim. Nitekim kendisi dil, edebiyat, fıkıh, hadiis, kelam, felsefe, tarih, biyografi ve daha başka alanlarda birden ihtisas yapmıştır. İhsan Abbas’ın belirttiği gibi: “Çağındaki bilgi çeşitlerinin tümünü kuşattığı için İbn Hazm’ın çok yönlü olan kültürünün sınırlarını belirlemek oldukça zordur.” Bu sebeple İbn Hazm, meselelere sadece fıkhi açıdan değil diğer ilmi alanların bakış açısıyla çok yönlü bakabilmiştir.
İbn Hazm’ın örnek hasleterinden biri de “hakkı ve hakikati” ortaya koymadaki karalılığıdır. Bu konuda ne çoğunluk görüşe ters düşme, ne kınanma korkusu, ne de makam ve mevkidekilerin baskısı kendisini Hak sözü söyleme noktasında etkilemez, doğruluktan ayrılmama noktasında hassas davranırdı. Bu hususta İbn Hazm şunları söylemektedir: “İnsanları ya da Allah’ı kızdıracak, Hakk’a ya da mahlukata ters düşecek bir durumda kalırsan, insanları kızdır, onalra ters düş. Allah’ı kzıdırıp hakka ters düşme!”
İbn Hazm’la ilgili bazı önyargılarda bulunanların aslında O’nu tam anlamayan kimseler olduğu söylenebilir. Muâsır hukukçulardan olan Yusuf el-Karadavi’nin belirttiği gibi: “İbn Hazm’ın bu görüşleri kendi zamanını aştığı için şaz ve aşırı bulunmuş olabilir. Oysa her asra göre şaheser kabul edilebilecek fetvaları da mevcuttur”. Bu sebeple İbn Hazm’ın her ne kadar tenkide açık görüşleri varsa da İslam fıkhına ve diğer bilim dallarına ciddi anlamda katkı sağlaması, farklı bir bakış açısı ortaya koyması ve büyük bir ilmi miras bıraktığı inkar edillemeyecek gerçekliktedir.
Kaynaklar:
Şahabettin ERGÜVEN, Zahiriliğin Büyük İmamı İbn Hazm: Hayatı ve Eserleri, İslami İlimler Dergisi, yıl 3, sayı 1, bahar 2008 (175-197)
Abdullah ÇOLAK, İbn Hazm ve el-Muhalla’sı, Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi II (2002), sayı 3, s. 155-180
Yunus APAYDIN, Kurtubalı Zâhirî Fakih İbn Hazm’ın Şer’i Hükümleri Tasnifi: Merâtibu’ş-Şerîa, İstem, Yıl:7, Sayı:14, 2009, s.107-119
Zekeriya GÜLER, Endülüs’te Bir Hadis ve Fıkıh Alimi: İbn Hazm, İstem, yıl:7, sayı:14, 2009, s.155-171
Yunus APAYDIN, İbn Hazm Maddesi, DİA, 20/39-52
Mehmet YALAR, İbn Hazm’ın Edebî Kişiliği, U.Ü.İ.F.D.,Cilt: 16, Sayı: 1, 2007, s. 1-18
Beğen
Beğenme
Tavsiye et
Rapor et
Yazdır
1581
Yer
Dini Konular
11.4.2013
0
kişi beğendi
0
kişi beğenmedi
Etiket
---
Kaynak
http://islamhukukusayfasi.blogspot.com/2013/03/fakihlerimizi-tanyalm-19-ibn-hazm-el.html
Yorum yapabilmek için
Üye Olun
veya
Giriş
yapın
İslam Hukuku
adlı kullanıcının
diğer yazıları
Namaz Kılmayan Fakat Büyük Günah Da İşlemeyen
Sorularla İslamiyet
910 okuma
Yalan Nedir?
Sorularla İslamiyet
1026 okuma
Aşık Olmak Günah Mıdır?
Sorularla İslamiyet
969 okuma
İnsanın Canı Neden Sıkılır?
Sorularla İslamiyet
1062 okuma
Kabir Azabını Neden Göremiyoruz?
Sorularla İslamiyet
1029 okuma
Din Olmasa Olmaz Mıydı?
Sorularla İslamiyet
854 okuma
Dünya Hayatı İle İlgili Ayetler
Fani Dünya
1027 okuma
Bu Üç Huy Kimde Bulunursa Ben Müslümanım Da D
İlim İrfan
999 okuma
Şayet Kullar Ramazan’In Ne Olduğunu Bilmiş Ol
İlim İrfan
1101 okuma
Allah Oruç Tutmayı Neden Emretti?
İlim İrfan
1076 okuma
Ayetel Kürsi Okumanın Faydaları
İlim İrfan
1593 okuma
İslâm'da Saliha Kadının 22 Özelliği
İlim İrfan
1155 okuma
Sakın Kendisine Verdiğin Kıymeti Sana Vermeye
Myname isno
1385 okuma
Peygamberimize S.A.V Mirac Hadisesi'nde Göste
İlim İrfan
1071 okuma
Ön Yargılı İnsanların Düştüğü Günahlar
Myname isno
1084 okuma
Birşeyler yaz
Sadece Ben
Bağlantılarım
B.Bağlantıları
Herkes
Yazıyı Mootol duvarına paylaşmak için
üye ol
veya
giriş
yap
http://www.mootol.com/Yazi643/ibn-hazm-el-endulusi
Adınız :
Gidecek E-posta :
Gönder
Tanıdıklarını haberdar etmek için
üye ol
veya
giriş
yap
Adınız :
Rapor nedeni :
Rapor et
Yazı içeriğini rapor etmek için
üye ol
veya
giriş
yap