Resimler
Videolar
Haberler
Yazılar
Replik Düplik
Kuruluşlar
Benim Dünyam
Kayıt Ol
Oturum Aç
Cemaat Hata Yapmaz Mı?
Yazı Yaz
1012
432
Makale
Yorum Yaz
Yazdır
Tavsiye Et
13.4.2014
0 yorum
1635
okuma
Camia mı cemaat mi? Kavramlara verdiğiniz anlama göre değişir. Şimdilerdeki kullanışa bakılırsa sanki camia daha kapsamlı görülüyor, cemaat daha küçük birliktelikleri anlatıyor gibi. Bu sebeple bazıları camia denmesini yeğliyorlar. Sanki cemaatler üstü bir cemaat kastediliyor. Ama bu durumda camianın diğer cemaatleri de şemsiyesi altına alması gerekirdi. Oysa durumun böyle olmadığını biliyoruz.
Başka bir açıdan bakarsak 'cemaatin' en büyük ve en sağlıklı birliktelik olduğunu da söyleyebiliriz. 'Ehl-i Sünnet ve'l-cemaat' ifadesi bunu anlatır. Her neyse, bu bir kavram tartışması ve anlam kast ettiğinize göre değişir.
Yazıp yazmamakta yine çok tereddüt ettim. Allah için yazmalı mıydım, yazmamalı mıydım? Birincisine karar verdim. Hayırhahlık yazmamı gerektirir dedim. 'Din samimi olmaktır'. Hata etmiş olsam bile fikrimi söylemem daha Müslümanca olur. Farukiliğim de bunu gerektiriyor.
Daha önce övdüğünü şimdi neden eleştiriyorsun diyenlere de tek cevabım var: Yanılan bir ben miyim?
Önce şöyle başlayalım
Farzedin ki, mevcut sistemlere ve kanunlara aykırı olsa bile bir İslam âlimi çıkmış muazzam bir teşkilat kurmuş, dünyaya açılmış ve 'telattuf'u, yani sezdirmeden ilerlemeyi metot edinerek bununla bir İslam devleti kurmayı, hilafeti geri getirmeyi, dünya Müslümanlarını birleştirmeyi, yeniden bir güç olmalarını sağlamayı hedeflemiş olsun. Dini bilen bir Müslüman bundan rahatsız mı olur, yoksa bununla övünür mü? Böyle bir Müslüman varsa ben ikincisini tercih edeceğini düşünüyorum.
O halde bizim açımızdan problem burada değil. Problem bir tane de değil. Hem din anlayışında hem de metotta hataların yapıldığını düşünüyorum. Bendeniz de hata etme hakkımı kullanarak düşündüklerimi söylemek zorundayım. Bunu bana İslam anlayışım emrediyor. İşte düşündüklerim:
BU BİR TELATTUF DEĞİL ABARTILMIŞ TAKIYYE YA DA MÜDAHANEDİR
Bilindiği gibi takıyye, kişinin canını ya da malını kurtarmak için zalime, olduğundan farklı konuşmasıdır. O da bir azimet değil bir ruhsattır ve fiile ve ahlaka dönüşmesi de caiz değildir.
Bunu abartan ve dinin bir esası gibi gören anlayış Şia'dır. Onlar 'Takıyyesi olmayanın dini de olmaz', 'Takıyye dinin onda dokuzudur' derler. Onun için Şii olmayan hiç kimse onlara hiçbir zaman güvenemez, çünkü o 'ötekine' olduğundan farklı görünmek zorundadır.
İslam'ın izzeti ve şerefi adına Müslümanlar bu anlamda umumen bir takıyye yapamazlar ve bildiğimiz kadarıyla hiç yapmamışlardır. Bunun caiz olup olmadığı sorulduğunda Ahmet bin Hanbel'in dediği gibi: 'Âlim takıyye yapar, cahil de cehaletiyle konuşursa hakikat nasıl ortaya çıkacaktır?'. Güçler dengesi ve sebepler açısından gizlilik ve telattuf ise ayrı bir şeydir ve gerekli olduğu yerler vardır.
Yine bildiğimiz kadarıyla hiçbir peygamberin hayatında olmadığı gibi, bizim Peygamberimiz'in hayatında da hakikati ve asıl maksadını gizleme şeklinde bir sünnet yoktur. Aksine, 'Emredildiğini açıkça haykır' vardır. Müslümanların bir avuç olduğu Mekke döneminde bile 'Sizin dininiz size, bizim dinimiz bize' manifestosu çekilmiştir. Yine aynı dönemde, 'Onlar istiyorlar ki, sen yağcılık edesin de onlar da biraz yumuşasınlar' uyarısı vardır. Buna müdahene denir ve Müslümanın müdahene yapması yakışık almaz, caiz de görülmez.
Bu durum çok kötü sonuçlar doğurur ve 'müşriklere karşı şedid, müminlere karşı rahîm' olması istenen Müslümanları aksi pozisyona sokar. Dinin ruhu zedelenir, maksadı kaybolur. Sizin dışınızda kalan Müslümanlar öteki olur ve haksızlığa uğrarlar.
DİN ALGISI DEĞİŞTİ
Din elbette zahirden ibaret değildir, 'Kur'an'ın bir zahrı bir de batnı vardır'. Ama zahire uymayan bâtın, yoldan çıkarır, Batinîliğe götürür. Onun için biz zahirle amel ile emrolunmuşuz. Rüyaların salih olanları elbette maveradan işaretler taşır, ama dini öğrenmede ve uygulamada rüya bir bilgi kaynağı olamaz, amele konu edilemez. Hadisçiler ne muhteşem bir ölçü koymuşlardır: Birisi rüyada Hz. Peygamber'i görse ve ona, 'Filan söz senin hadisin midir?' diye sorsa, o da, 'Evet benim hadisimdir' dese, bu yolla o hadis sahih kabul edilebilir mi? Hayır asla kabul edilmez demişlerdir.
Efendimiz'i, rüyada bile görmek bir şereftir, ama rüyalara itimat gibi bir kapının açılması, rüyanın bireysel olmaktan çıkarılıp umuma mal edilmesi dini Batıniliğe götürür. Tarihteki sapmaların çoğu rüyalar vasıtasıyla olmuştur.
Yarın ve Pazar günü de sürecek
Beğen
Beğenme
Tavsiye et
Rapor et
Yazdır
1635
Yer
Makale
13.4.2014
0
kişi beğendi
0
kişi beğenmedi
Etiket
---
Kaynak
http://yenisafak.com.tr/yazarlar/Faruk_Beser/cemaat-hata-yapmaz-mi/51253
Yorum yapabilmek için
Üye Olun
veya
Giriş
yapın
Myname isno
adlı kullanıcının
diğer yazıları
Ardahan Kalesi
Tekin Gün
1088 okuma
Ani Antik Kent / Kars
Tekin Gün
1473 okuma
Aspendos - Antalya
Tekin Gün
667 okuma
Muhyiddin İbn-İ Arabi
Tekin Gün
779 okuma
Bilecik / Söğütlü
Tekin Gün
1511 okuma
Agrilion Antik Kenti/ Bilecik
Tekin Gün
1191 okuma
Bursa/Gölyazı
Tekin Gün
1028 okuma
Traklar
Tekin Gün
667 okuma
Bursa Tarihi
Tekin Gün
1892 okuma
Hun Atası Tuvu Bey (Hun İmparatoru Teoman Han
Tekin Gün
2795 okuma
Hun Ve Türk Tarihinin İlk Çağları
Tekin Gün
805 okuma
Chou Devleti Ve Dönemi
Tekin Gün
796 okuma
Hun Ataları-Hsia Sülalesi Ve Dönemi
Tekin Gün
897 okuma
Nysa / Antik Karia
Tekin Gün
1142 okuma
Hun Devleti’Nin Kuruluşu 1.Bölüm
Tekin Gün
1339 okuma
Birşeyler yaz
Sadece Ben
Bağlantılarım
B.Bağlantıları
Herkes
Yazıyı Mootol duvarına paylaşmak için
üye ol
veya
giriş
yap
http://www.mootol.com/Yazi1012/cemaat-hata-yapmaz-mi
Adınız :
Gidecek E-posta :
Gönder
Tanıdıklarını haberdar etmek için
üye ol
veya
giriş
yap
Adınız :
Rapor nedeni :
Rapor et
Yazı içeriğini rapor etmek için
üye ol
veya
giriş
yap