Resimler
Videolar
Haberler
Yazılar
Replik Düplik
Kuruluşlar
Benim Dünyam
Kayıt Ol
Oturum Aç
Doçentlik Yeterlilikleri Ve Kriterleri
Yazı Yaz
750
4607
Makale
Yorum Yaz
Yazdır
Tavsiye Et
22.5.2013
0 yorum
2256
okuma
Prof. Dr. Abdullah KAHRAMAN[1]
Doçentlik akademik hayatın en önemli aşamalarından biridir. Doktora, doçentlik ve profesörlük bir unvan iken Yardımcı doçentlik bir unvan olmayıp acil öğretim üyesi ihtiyacını karşılamaya yönelik ara bir kadrodur. Bu sebeple doçent olmak için ilave şartlar aranmakta ve özgün eserler takdim eden adayların bu eserlerini incelemek için objektif ve âdil değerlendirme yapabilecek beş asıl iki de yedekten oluşan tarafsız bir jüri oluşturulmaktadır. Bir adayın jürisinde yer alan profesör, bu jürideki diğer profesörleri bilmemekte, bilse de bunlarla görüşmesi yasak bulunmaktadır. Aynı zamanda sınav sath-ı mâilinde adayla jüri üyelerinin görüşmesi de ilgili yönetmelik hükümlerine aykırı bulunmaktadır. Bütün bunlar, objektif değerlendirmeyi sağlamaya yönelik maddi kriterlerdir.
Özellikle son yıllarda doçentliğe müracaat eden bazı adaylarda ciddi eksiklikler müşahede edilmektedir. İçinde bulunulan siyasi ortamın, hızla artan ilahiyat fakültelerinin ve acil öğretim üyesi talebinin elbette bunda etkili olduğu düşünülmektedir. Asgari şartların azlığı bazı adayların adeta iştahını kabartmakta, teknolojinin imkanlarından da yararlanarak, Doktorayı bitirir bitirmez çarçabuk, bazen de intihal yoluyla, hazırladığı üç makale ve belli standardı olmayan bir kitapla ÜAK’a müracaat etmelerine sebep olmaktadır. Ancak bazı jüri üyeleri, gerçekten objektif değerlendirmeler yaparken, bazıları yeterince bu işi ciddiye almamaktadır. Mesela, eserden geçmemesi gereken aday bu aşamayı kolayca ve hak etmediği halde geçip zayıf olduğu sözlüde ortaya çıkınca, eserden olumlu veren de aleyhte oy kullanmakta bu husumete varan kırgınlıklar meydana getirmektedir. Ayrıca jüri üyesinin reyini hangi kritere göre belirlediği, âdil değerlendirme yapıp yapmadığı konusunda da kuşkular uyandırmaktadır.
Bütün bunlar, aslında ilmi bir emanet olan bu meselenin yeniden gündeme getirilmesini zaruri kılmaktadır.
Dosyanın değerlendirilmesi ile ilgili bazı ön kriterler
Resmi kısım
ÜAK tarafından gönderilen “Doçentlik Eser İnceleme Raporu”nda adayın müracaat şartı olarak üç özgün makale ve bir kitaptan bahsedilmektedir. Bunlar adayın başvuru için taşıması gereken asgari şartlardır. Aynı zamanda bunlar şekil şartlarıdır. Bunların bilimsel niteliğinin tespit ve takdiri jüri üyelerine bırakılmaktadır.
Bu raporda değerlendirmeyi yapmadan önce ilgili jüri üyesine yapılan bir uyarı vardır. Buna göre, “Adayla ilgili herhangi bir tez çalışmasında danışmanlık ilişkiniz veya doçentlik sınavını objektif olarak yapmanıza engel olacak herhangi bir neden var ise (hısım, davalı/davacı, karşılıklı disiplin soruşturması, menfaat ilişkisi) değerlendirme yapmayınız, lütfen iade ediniz” denilmektedir. Ayrıca adayın asgari koşulları sağlamadığını düşünen jüri üyesinden değerlendirme ve bilimsel inceleme yapmaması ve gerekçe yazması istenmektedir. Bence ilgili kısma bir de, “yeterli vaktiniz yoksa” cümlesi eklenmelidir.
Benim anladığım kadarıyla niteliğin tespitinin jüri üyesine tevdi edilmesi ona güvenildiğini ve kendisine bu adayın emanet edildiğini göstermektedir. Yapılan ikaz da bunu tamamlamakta ve olabildiğince objektif değerlendirme yapılması istenmektedir.
Bu alanlarda görülen bazı problemler:
A. Jüri Üyeleri Açısından
Görülen genel manzara eser aşamasında hocalar açısından objektifliği zedeleyen bazı durumlar vardır. Mesela,
1. Bir adaya dört kişi red verirken bir kişi evet vermektedir.
2. Dört kişi asgari şartları sağladığını düşünürken birisi bu şartları taşımadığına kanaat getirmektedir.
3. Bazen bir veya iki jüri üyesi adayın etik kurula sevk edilmesini teklif edebilmektedir.
4. Bu durumda değerlendirmenin hangi esasa göre yapıldığı merak konusu olmaktadır. Çünkü etik kurula sevketmeyi gerektiren bir intihal işlemi diğer üyelerin dikkatinden neden ve nasıl kaçmaktadır? Ya da bunu diğer üyeler de fark ettiği halde örtbas mı etmektedir?
5. Eserler yeterince incelenmeden esas kanaat sözlüye havale edilmektedir. Eserden olumlu rapor yazan üyeler zaman zaman sözlüde olumsuz düşünebilmektedir. Bu durum da adayları ümitsizliğe sevketmekte veya en azından kafalarında soru işareti bırakmaktadır.
6. Adaylara farklı davranılması. Mesela, eseri daha az olan adaya olumlu rapor verilirken, daha çok olana olumsuz verilmesi olumsuz verilen aday açısından onur zedelenmesine ve moral kırıklığına yol açmaktadır. Bu durumda adaylar değerlendirmenin hangi kriterlere göre yapıldığını sormaktadırlar.
7. Eser aşamasında olumsuz kanaat belirtenlerin sözlüde de bunu devam ettirmeleri ve adaya şartlı bakmaları. Bu farklı olan iki aşamayı birbirine karıştırması bakımından doğru bir yaklaşım olarak görülmemektedir.
B. Aday Açısından
1. Adayların, gelişen teknolojik imkânlara mütenasip üretim yapamadıkları sık sık dile getirilen bir husustur. Eskiden bu kadar imkân olmadığı halde daha dolgun ve özgün eselerle müracaat edildiği de söylenmektedir.
2. Gelişen teknoloji, Köroğlu’nun deyimiyle, “demir delik çıktı mertlik bozuldu”, ifadesinde olduğu gibi, adayları özgünlük yerine intihale sevketmektedir. Aday, hem kendinden “kes-yapıştır” usulüyle, hem de başkasından, kaynak göstermeden sayfalarca bilgi çalarak, intihal yapabilmektedir. Genellikle yazmaya üşenen ve teknolojiyi daha aktif kullanan adayların bu yola başvurduğu gözlemlenmektedir. Aynı zamanda bazı adaylar, doktora başta olmak üzere daha önce yaptıkları bir çalışmayı değişik formlara sokarak farklı çalışma imiş gibi gösterebilmektedirler. Bazı adaylar da daha önceki müracaatında jürinin tenkit ettiği kısımları düzeltip kitabı aceleden tekrar bastırıp müracaat etmektedir. Böylece farklı bir jüri önünde şansını bir kere daha denemektedir.
Bazı adaylar ise, asgari şartları taşımayı yeterli görerek, doktorayı bitirdikten bir veya iki sene geçince hemen müracaat etmektedir.
3. Bazı adayların eskiye nisbetle kaynak diline hakimiyetleri daha zayıf, alanın temel kaynaklarını, terimlerini, hocaların yayınlarını inceleme ve bunlardan yararlanma noktasında başarısız oldukları dikkat çekmektedir. Mesela bazı adaylar, bir klasik fıkıh ve fıkıh usulü kitabını baştan sona okumadıklarını itiraf edebilmektedirler. Bazıları kendi çalışmaları dışında bir makale veya kitap sorulduğunda okumadığını, bilmediğini ve duymadığını söyleyebilmektedir.
Adayların dikkatine!
Sözlü aşamasında sorulan soruların hedefi birebir cevap almak değildir. Zira sınav salonu “alo fetva hattı” değildir. Soruların genel hedefi, adayın alana hakimiyetini, terimleri yeri yerince kullanma becerisini, kaynak diline hakimiyetini, cevap verirken kurduğu bağlantıları, getirdiği açılımları, usul-furu ilişkisini kavrayıp kavramadığını ölçmektir.
Sınavlarda bu anabilim dalı itibariyle ideolojik yaklaşım bulunmadığını söyleyebilirim. En azından ben böyle bir tavra ve saplantıya şahit olmadım.
Adaylar, birbirlerini tanıdıkları için hocaların değerlendirmeyi neye ve hangi kriterlere göre yaptıklarını merak etmektedirler. Esas kriter, alana hakimiyet ve çalışmaların özgün niteliği ve jüri üyesinin vicdanıdır.
Bu sunumun hedefi ve özeti şudur:
Hocalar, biraz daha dikkat! Adaylar, biraz daha gayret!
Beğen
Beğenme
Tavsiye et
Rapor et
Yazdır
2256
Yer
Makale
22.5.2013
1
kişi beğendi
0
kişi beğenmedi
Etiket
---
Kaynak
http://garibce.blogspot.com/2013/05/isparta-fkhclar-toplantsnn-ardndan.html?spref=tw
Yorum yapabilmek için
Üye Olun
veya
Giriş
yapın
Ali Duman
adlı kullanıcının
diğer yazıları
Zehir Bize Kırım'ı Kaybettirmişti
Aytekin Takar
1827 okuma
Asım Akifin Nesi Olur
Eyyüp Azlal
1870 okuma
Urfadan Nâbi Geçti
Eyyüp Azlal
1855 okuma
Yalnız Da Vinci Değil Michelangelo da Galata'
Aytekin Takar
1847 okuma
Asalet Asıldandır
Bilal Okumuş
1703 okuma
Akort Meselesi
İsa Muslubaş
1804 okuma
Akort Meselesi 2
İsa Muslubaş
1648 okuma
Her İnsan Kendinden Sonraki Neslinin Kırılma
Bilal Okumuş
1531 okuma
Yanlış: Yanlıştır...
İsa Muslubaş
1584 okuma
Yönetim Kurulu Üyeleri Görevden Alınabilir Mi
Yıldırım Ercan
1793 okuma
Halep'te Zaman
Eyyüp Azlal
1578 okuma
Bizim Bedenimiz Türk Kanımız İslamdır - İsa M
İsa Muslubaş
1663 okuma
İnsan Koca İnsan! - İsa Muslubaş
İsa Muslubaş
1551 okuma
Tepedelenli Ali Paşa'nın Gizli Hazineleri
Aytekin Takar
1919 okuma
İstanbul'un Surlarını Az Kaldı Müzayedeyle Sa
Aytekin Takar
1723 okuma
Birşeyler yaz
Sadece Ben
Bağlantılarım
B.Bağlantıları
Herkes
Yazıyı Mootol duvarına paylaşmak için
üye ol
veya
giriş
yap
http://www.mootol.com/Yazi750/docentlik-yeterlilikleri-ve-kriterleri
Adınız :
Gidecek E-posta :
Gönder
Tanıdıklarını haberdar etmek için
üye ol
veya
giriş
yap
Adınız :
Rapor nedeni :
Rapor et
Yazı içeriğini rapor etmek için
üye ol
veya
giriş
yap