Resimler
Videolar
Haberler
Yazılar
Replik Düplik
Kuruluşlar
Benim Dünyam
Kayıt Ol
Oturum Aç
AK Parti ve Osmanlı Sendromu
Yazı Yaz
233
1052
Makale
Yorum Yaz
Yazdır
Tavsiye Et
24.6.2011
0 yorum
1752
okuma
Seçim sonuçları, giderek azalan ama bitmeyen bir hararetle tartışılmaya devam ediyor, doğal
olarak zaman ilerledikçe tablo daha da net görülmeye başlanıyor. AK Parti’nin başarısı açık,
bunu kimse de inkar etmiyor/edemiyor zaten. Öyle bir başarı ki bu, geçmiş dönemlerde seçim
biter bitmez harekete geçen ve siyaset, bürokrasi, iş dünyası ve medyadan oluşan muhalefet
cephesi bu sefer sızlanmaya bile takat bulamadı doğru dürüst. Bidon kafa-göbeğini kaşıma
türküleri de işitilmiyor. Söylemek isteyip de kendini tutuyor değil değerli sanatçılar, onların
da söyleyecek istek ve mecalleri kalmamış anlaşılan. Tam bir teslimiyet hali görülüyor.
Bu AK Parti’nin işini hayli kolaylaştıracak bir durum olarak değerlendirilebilir. Ancak bizim
ciddi kuşkularımız var. Sıkı markaj altında oynamaya alışmış bir takımdan söz ediyoruz. Bir
de iktidar partisinde biraz Osmanlı Sendromu sezinliyorum ben. Hani bizde bir algı vardır;
Osmanlı boyuna batıya gitmiş, Avrupa’nın göbeğinde asırlarca kalmış. Osmanlı Avrupa’dan
çekildikten sonra bunca zaman geçmiş, o kadar yıkım olmuş ama Balkanlar hâlâ buram
buram Osmanlı kokuyor. Bir sürü tarihi eser var, gidip gelenler de bu kokuyu hissettiklerini
ifade ediyorlar. Ancak Anadolu’ya baktığımızda öyle bir şey göremiyoruz. Osmanlı bin
atlı akınlarla Avrupa’ya doğru giderken arka tarafı biraz ihmal etmiş anlaşılan. Sonunda
da eller üzerine titrediğimiz toprakları elimizden çekmiş almış, bize de asırlarca ihmal
edilen topraklara bakıp bakıp “üç yanı denizle çevrili cennet vatan Anadolu” diye kendimizi
avutmak kalmış.
AK Parti yüzde 50 oy aldı ama inşaallah bu kitlenin kemikleştiğini düşünmüyordur. Bir
kere Tayyip Erdoğan sonrası partinin ne olacağı belli değildir. Bu oyların büyük bir kısmı
başbakanın şahsına verilmiştir. İkincisi, bu yüzde 50’nin bütününün hayatından memnun
olduğunu kimse iddia edemez, ediyorsa hayal görüyordur. Ortada başka bir alternatif
görmediği için kerhen AK Parti’ye oy veren bir çok insan tanıyorum. Saadet Partisi bölünüp
kan kaybetmese ne olurdu Allah bilir.
Bizi bu tereddüde iten nedir? Özellikle son birkaç yılda gerek bireysel gerek kitlesel anlamda
iktidara ilettikleri bir çok makûl talebi yerine getirilmeyen çok fazla sayıda insan var benim
tanıdığım, bildiğim. AK Parti ne yapıyor? Geçen sene yapılan ve yüzde 58-42 sonucu elde
edilen referandum sonrası bıraktı işi gücü, reformu filan. Ne olacak şu yüzde 42’nin hali,
bunlar niye korkuyorlar, onları korkularından kurtarmak için ne yapmak lazım, strateji
geliştirmeler, bilmem neler… Sahilleri nasıl kazanırız, CHP’nin kalelerini nasıl ele geçiririz
vs. vs… Yüzde 58’in hiç korkusu yok, hepsi keyfinde aleminde, öyle olmasa bile sanki
dersiniz her hal ve şartta oylarını AK Parti’ye verecekler. Yani onlar nasılsa cepte, kalanları
ele geçirmek için var gücünle yüklen…
Geçtiğimiz aylarda İstanbul’dan İzmir’e otoban yapılacağı ve iki şehir arasında ulaşımın
çok daha kısa bir zamanda gerçekleşeceği gibi haberler çıktı medyada. Yolun yanında başka
projeler de vardı. Bu da elbet yukarıda açıklamaya çalıştığımız stratejinin bir parçasıydı.
İzmirli vatandaşlarımıza bu hizmet çok görülmesin, yapılsın tabiî. Ancak durup düşünmek
lazım değil midir, İzmir için düşünülen bu projeler o kadar acil midir? İzmir için Ankara
şuracıkta, İstanbul buracıkta. Kara, hava, deniz, demir yolu; her türlü ulaşım yolu mevcut.
Önü Avrupa, ardı bereketli Ege toprakları…
ANAP’ın ikinci döneminde yine şikayetler vardı ve bir dostum “bunlar kendi oy tabanlarını
oluşturdular. Oyları yüzde 30’un altına düşmez” demişti ama şu anda Türkiye’de o isim
altında kayıtlı bir parti bulunmuyor. O kitlenin içinde de yas tutan olduğunu hiç sanmıyorum.
Arkalarına bile bakmadan başka partilere gittiler, oradan da başka partilere… Bu ülkede
merkez sağ oyları kimsenin tapulu malı değildir.
Toparlayalım. AK Parti çok partili demokrasi tarihimizde hiçbir partiye nasip olmayan bir
imkan elde etmiştir, bu imkanı hem kendisi hem de memleket adına çok iyi kullanmalıdır.
Türkiye’nin öteki yarısının kalbini fethetmeye çalışırken, beri taraftaki yarısını asla ve kat’a
ihmal etmemelidir. Onlar ne öyle sanıldığı kadar mesut bahtiyar ne de bazı temel taleplerinin
hâlâ sürüncemede olduğunu görmeyecek kadar aptaldır…
Beğen
Beğenme
Tavsiye et
Rapor et
Yazdır
1752
Yer
Makale
24.6.2011
0
kişi beğendi
0
kişi beğenmedi
Etiket
---
Kaynak
Yorum yapabilmek için
Üye Olun
veya
Giriş
yapın
Bülent Şirin
adlı kullanıcının
diğer yazıları
İskilipli Atıf Hoca
Eyyüp Azlal
1970 okuma
Enformasyon Ve Dezenformasyon
Ali Duman
1823 okuma
Vefa Onur'lu İnsanların Meziyetidir.
Engin Duran
1597 okuma
Sokağa İnmeyen Yüzde 50'Nin Bildirisi
Aytekin Takar
1498 okuma
Eylemcilere Müge Anlı'dan Gelen 31 Şok Soru
The Coolie
1999 okuma
Daha Ne İstiyorlar?
Süleyman Ayçiçek
1573 okuma
Necip Fazıl Ölmeden Önce Adeta Ölümü Hissetmi
Kahraman Maraşlılar
1530 okuma
Osmanlı’da Sıbyan Mektepleri Ve Recâî Mehmed
Eyyüp Azlal
1661 okuma
Bir Şehirleşme Manifestosu…
İbrahim Balcıoğlu
2644 okuma
İlk Modern Ordumuzda Askerlik Süresi 12 Yıldı
Aytekin Takar
1842 okuma
Allah’In Sevdiği Hasletler
Hamit Güveli
2430 okuma
An İtibariyle Çağrılıyoruz Kutlu Yolculuğa
Eyyüp Azlal
1745 okuma
Kimliğimiz
İsa Muslubaş
1525 okuma
Doçentlik Yeterlilikleri Ve Kriterleri
Ali Duman
2327 okuma
Bir Çaglayan,Bir Damla Suyla Baslar....
Bulent Kacir
1547 okuma
Birşeyler yaz
Sadece Ben
Bağlantılarım
B.Bağlantıları
Herkes
Yazıyı Mootol duvarına paylaşmak için
üye ol
veya
giriş
yap
http://www.mootol.com/Yazi233/AK-Parti-ve-Osmanli-Sendromu
Adınız :
Gidecek E-posta :
Gönder
Tanıdıklarını haberdar etmek için
üye ol
veya
giriş
yap
Adınız :
Rapor nedeni :
Rapor et
Yazı içeriğini rapor etmek için
üye ol
veya
giriş
yap