Resimler
Videolar
Haberler
Yazılar
Replik Düplik
Kuruluşlar
Benim Dünyam
Kayıt Ol
Oturum Aç
Antik Çağ'da Bandırma
Yazı Yaz
2455
3953
Kültür-Sanat
Yorum Yaz
Yazdır
Tavsiye Et
24.7.2020
0 yorum
1721
okuma
Antik Çağ'da BANDIRMA
Bandırma'nın içinde bulunduğu Antik tarih1952 yılında Kurt Bittel tarafından yapılan araştırmalar ve kazılar sonucunda elde edilen arkeolojik veriler ve antik metinlerin verdiği coğrafi bilgiler ışığında değerlendirebiliriz.
Bandırma sınırları içinde bulunan Daskyleion ve Kizikos Antik kent’leri içinde barındırdığı tarihin derin ayak izleri zaman içerisinde hep seyyahların ilgisini çekmiş,daha sonra 1954 yılında bilimsel çalışmalar Prof. Dr. Ekrem Akurgal tarafından kazılar başlamıştır.1960 yılına kadar devam eden kazı, 1988 yılında Prof Dr.Tomris Bakır tarafından yeniden başlatılmıştır. Her iki kazı çalışmasında ortak arkeolojik veriler bölgenin tarihini M.Ö. 6. bin yılının ortalarına uzandığı Neolitik ve 5. bin yılının sonlarına gelen Kalkolitik yerleşmelerin olduğu tespit edilmiştir.2009 yaz ayında yüzey çalışmaları için Kizikos ve Bandırma içinde barındırdığı antik kalıntıları inceleme yaptığımızda ve edindiğimiz kayanaklar neticesinde projeyi beraber çalıştığım Prof.Dr.Semavi Eyice hoca bölgenin Cilalı Taş Devri (Yeni Taş Çağı) Neolitik Çağ’da yerleşim izlerinin olduğunu yapılan atkeolojik çalışmalarda ateşte pişirilmiş topraktan veya kilden yapılan kaplar bizi M.Ö.7 bin-M.Ö.5 bin yıllarına götürmektedir. Daskyleion
Antik kent’te Prehistorik izler yerleşimi kanıtlayan taş baltalar ve çakmak taşından dilgiler yanında MÖ1700-1800 yıllarına tarihlenen steatitten yapılmış Babil ürünü silindir mühür
hem yörenin, hem de Anadolu’nun bu tarihlerde Ön Asya kültürleri ile olan ilişkilerine işaret etmektedir
M.Ö. 4000 yıllarında bölgede Yortan kültürünü ve M.Ö.bin’ li yıllarda ilk Tunç çağı ile birlikte bölgede Troia kültürü ile paralellik taşıyan yerleşmelerin varlığı görülmektedir. M.Ö. bin başlarında yörede deprem ve felaketler yaşandığını ve bu sebeple yerleşmelerin azaldığını görüyoruz. Daha sonra Demir Çağı M.Ö. 1200 – 525 ile birlikte Bandırma bölgesinin belirgin bir şekilde yeniden önem kazandığını, Antik Ege’den ve Balkanlar’dan Anadolu’ya göçlerin olduğunu ve yörenin yeni kültürlerle devşirildiğini görmekteyiz.
M.Ö. 2 bin yılı sonlarından bölgenin Osmanlı egemenliğine girinceye kadar ki dönem içerisinde bölgede büyük bir kültür mozaiğinin yaşandığını, Frigler’in, Lidyalılar’ın, Mysialılar’ın, Traklar’ın, Persler’in, Makedonlar’ın Roma ve Bizanslılar’ın etkili oldukları anlaşılmaktadır.
M.Ö. 550 – 334 yıllarında Persler’in egemenliğinde kalan bölge Daskyleion’da bulunan Pers (Akhaemenid) Satrap’lığı (Genel Valilik) nedeniyle çok önem kazanmıştır.
Büyük İskender’in M.Ö. 334 yılında Persler’i yenmesiyle bölge, Makedonyalılar’ın eline geçmiş, sonraki yıllarda Türkler’in eline geçinceye kadar Roma ve Bizans yönetiminde kalmıştır.
Bandırma’ya Türkler’in girişi ise Anadolu’da ilk Türk Devletini kuran Kutalmışoğlu Süleyman Bey’in 1076 yılında Kyzikos’la birlikte Aydıncık ve Bandırma’yı fethetmesiyle gerçekleşmiştir. 1106 yılında Selçuklu Sultanı 1. Kılıçarslan’ın vefatı sonrası bölge tekrar Bizans egemenliğine geçmiştir. 1115 yılında Bölgeye hücum eden Türkler Bursa ve Apollonia’yı alarak Kyzikos ve Panormos üzerine yürümüşler, ancak Haçlılar’ın ardı arkası kesilmeyen akınları karşısında geri çekilmişler bölge Bizans egemenliğinde kalmıştır.
12. yüzyılın sonlarında Selçuklu uç Beyleri egemenliklerini ilan etmişler, Bandırma’da Karesi Beyliği’nin himayesine girmişler. Merkezi Balıkesir olmak üzere Bölgeyi idare eden Karesi Bey daha sonraları Marmara ve Çanakkale sahillerini, Karabiga ile birlikte bazı şehirleri eline geçirmiştir.
Türkler’in bölgedeki hakimiyetinden çekinen Bizanslılar Anadolu’da Türk Beylerinin ilerleyişini durdurmak için İspanya’dan Katalanlar adıyla bilinen paralı askerler getirerek Kyzikos’a yerleştirmişlerdir.
Bir süre Aydıncık ve Hüdavendigar’a bağlı olan Bandırma 16. Yüzyılın 2. yarısında Galata Kazası Kapıdağ Nahiyesine bağlanmıştır.
Bandırma’nın o yıllardaki gelişmesinde Padişah’ın Dergah-ı Ali çavuşlarından Haydar Çavuş’ un Bandırma’ya yerleşmesi önemli bir etken olmuştur. Bazı kaynaklarda Bandırma’ya sürgün olarak gönderildiği belirtilen Haydar Çavuş, sahilde kendi adını taşıyan bir cami, medrese, hamam, beş ev, on dükkan yaptırmıştır. Bu eserleri vakıf olarak Bandırma’ya bırakan Haydar Çavuş’un bundan sonraki yaşamı konusunda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.
Bandırma, 1830 yılında Erdek ilçesi Kapıdağ bucağına bağlanmış, Tanzimata kadar voyvodalıkla idare edilen Bandırma Tanzimatın ilanından sonra gerçekleştirilen idari yapılanmadan sonra Erdek ilçesine bağlı bir bucak olmuştur.
1874 yılında büyük bir yangın geçiren Bandırma’nın tamamına yakını bu yangında harap olmuştur. Yangın sonrası Bandırma kısa zamanda yeniden onarılmış, Haydar çavuş camii de on bir yılda kagir olarak yeniden yapılmıştır.1876- 1878 Osmanlı- Rus savaşı sonunda, Kırım ve Romanya’dan göç eden Tatarlar’ın Bandırma’ya yerleştirilmesi şehirde bir canlanmaya ve nüfusunun artmasına neden olmuştur. Bu gelişmeler sonrası Bandırma, 1878 yılında Karesi Sancağı’na (Balıkesir) bağlı bir ilçe merkezi haline getirilmiştir.
Bandırma’nın yüzölçümü 690 km2 olup, denizden yüksekliği 1 metre ile 764 metre arasında değişmektedir. İlçenin kuzeyinde yer alan ve kendi adıyla anılan körfezin uzunluğu 31 km’dir. Bandırma, önemli bir liman kentidir. İstanbul, Bursa ve İzmir illerinin ortasında Güney Marmara’nın en önemli kentlerinden biridir.
Bandırma ilçesi, gelişmişlik bakımından Balıkesir ili içinde merkez ilçenin önünde birinci sırada. Türkiye genelinde 858 ilçe arasında 30.sırada yer almaktadır. İl olabilecek ilçeler arasında Bandırma 87 ilçe içinde beşinci sırada bulunmakta ve il yapılması gereken ilk üç ilçe arasında yer almaktadır.
Coğrafi konumu itibariyle Bandırma ekonomik faaliyetlerin gelişimi açısından uygun koşullara sahiptir. Bandırma Limanının önemli bir deniz ulaşım merkezi olmasının temel nedenlerinden biri , Kapıdağ Yarımadası’nın fırtınaları engellemesidir. Ayrıca arazı yapısının ulaşımı kolaylaştırıcı nitelikte olması bandırma açısından bir avantaj olarak değerlendirilebilir.
İlçenin en yüksek dağı, doğusunda yer alan 764 metre yüksekliğindeki Karadağ’dır. İlçenin kuzeyinde yer alan Kapıdağ ise Bandırma ve Erdek Körfezi ile çevrelenmiş bir yarımadadır.
Eskiden kıyıya oldukça yakın bir ada durumunda olan Kapıdağ, sonradan kara ile birleşerek, bir yarımada şeklini almıştır.
Araştırma yazısı : Tekin Gün / Proje Danışmanı:Prof.Dr.Semavi Eyice
Tarih:Nisan 2009
Not ..! Araştırma yazısında mısranın …/ M.Ö. 2 bin yılı yazısından sonra altta kaynaları geçen alıntılar vardır.
Yardımcı Kaynak : T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı
Beğen
Beğenme
Tavsiye et
Rapor et
Yazdır
1721
Yer
Kültür-Sanat
24.7.2020
0
kişi beğendi
0
kişi beğenmedi
Etiket
#antikçağ'dabandırma
  
Kaynak
Yorum yapabilmek için
Üye Olun
veya
Giriş
yapın
Tekin Gün
adlı kullanıcının
diğer yazıları
Arsemia Ören Yeri (Hierothesion)
Tekin Gün
1150 okuma
Kilistra - Lystra Antik Kaya Oyma Şehri / Kon
Tekin Gün
792 okuma
Adıyaman Perre Antik Kent
Tekin Gün
711 okuma
Üç Kümbetler / Erzurum
Tekin Gün
747 okuma
Sırakayalar Şelalesi - Bayburt
Tekin Gün
1098 okuma
Akçakale Mağarası / Gümüşhane
Tekin Gün
1034 okuma
Labraunda - Muğla
Tekin Gün
777 okuma
Kapıkaya Harabesi - Isparta
Tekin Gün
711 okuma
Euromos Antik Kent
Tekin Gün
779 okuma
Parion
Tekin Gün
975 okuma
Tarih Boyunca İpek Yolları: Misis Antik Kenti
Tekin Gün
1354 okuma
Protogeometrik Dönem
Tekin Gün
1275 okuma
Yerupaja - Peru
Tekin Gün
806 okuma
Teos Antik Kent-İzmir
Tekin Gün
1597 okuma
Antik Çağ'da Urfa Ve İlçeleri
Tekin Gün
2098 okuma
Birşeyler yaz
Sadece Ben
Bağlantılarım
B.Bağlantıları
Herkes
Yazıyı Mootol duvarına paylaşmak için
üye ol
veya
giriş
yap
http://www.mootol.com/Yazi2455/antik-cagda-bandirma
Adınız :
Gidecek E-posta :
Gönder
Tanıdıklarını haberdar etmek için
üye ol
veya
giriş
yap
Adınız :
Rapor nedeni :
Rapor et
Yazı içeriğini rapor etmek için
üye ol
veya
giriş
yap