Resimler
Videolar
Haberler
Yazılar
Replik Düplik
Kuruluşlar
Benim Dünyam
Kayıt Ol
Oturum Aç
Tarih Öncesi Malatya
Yazı Yaz
2480
3953
Kültür-Sanat
Yorum Yaz
Yazdır
Tavsiye Et
13.8.2020
0 yorum
1552
okuma
Tarih öncesi Malatya
Birçok medeniyeti içinde barındıran binlerce yıllık temel taşlarının bulunduğu geçmişi yaşayacağınız tarih kokulu yerdir Malatya.Türklerin önemli yerleşkesi,Battalgazi’nin anıldığı Şehir.Temel taşlarının,Höyüklerin hala ayakta duran ören yerleri,kaleleri,köprüleri,ejdat eserleri bizi yapıldığı tarihe kadar götürmekte.
2007 yılında bölgedeki yüzeysel araştırmalarım,Tarih öncesi Malatya Paleolitik Çağ-Eski taş çağıından Tunç çağına kadar yerleşim izlerinin olduğunu görebilirsiniz.
1979 yılında başlayan Karakaya Baraj Gölü Kurtarma Kazıları kapsamındaki İzollu mevkii Cafer Höyükte yapılan kazılarda, Paleolitik dönemde yaşayan toplumun mağaralardan çıkıp tarım ve hayvancılıkla uğraştıklarıköy yerleşik düzene geçtiklerini görmekteyiz. Cafer Höyük arkeolojik araştırmalar neticesinde M.Ö. 7000 yılında ilk iskan edildiğini anlamaktayız.
1986 yılına kadar devam eden Pirot-Caferhöyük arkeolojik kazı çalışmalarında çıkan eserler dünyanın ilk heykel örneği sayılan, beyaz kireçtaşından yapılmış küçük figürinler, M.Ö. 7000 yılına tarihlenmekte olup Malatya Müzesi’ne sergilendiğini görmekteyiz.
Tarih kronolojisine göre yörenin ana seramiği tek renk olup ateşte az pişirilmiş koyu astarlı olduğu ve bu seramik yanında ithal malı Halaf tipi seramik örneklerine Hekimhan, Kuyuluk ve Arguvan Karahöyük’te, Hassuna boyalı Seramik örneklerine ise Arslantepe, Değirmentepe, İsahöyük ve Fırıncıhöyük’te rastlanmaktadır. Arslantepe ve Değirmentepe kazıları, bölgedeki yerleşimin M.Ö. 5000-3000 yılları arasında Kalkolitik Çağ’da devam ettiğini göstermektedir.
Ayrıca Değirmentepe ve Arslantepe’de çok sayıda taştan ve pişmiş topraktan damga mühürleri ile pişmemiş toprak mühür baskıları, bu yörelerin önemli bir ticaret merkezi olduğununda bir kanıtıdır.
Anadolu ile olduğu gibi, Kuzey Mezopotamya ve Suriye ile de Fırat Nehri yolu ile ticaret bu dönemde yapılmıştır.
M.Ö. 3000 yılında Malatya yöresinde seramik genellikle elle yapılmış, hamuruna ince kum karıştırılmış siyah astarlıdır. Bu seramik örneklerine Arslantepe, Hasırcı, Fırıncıhöyük, Karahöyük, İsahöyük, Morhamam, Kösehöyük, İmamoğlu, Değirmentepe, Köşgerbaba ve Pirothöyük’te rastlanmıştır. Yine 2010-2014 yılları arasında yapılan Malatya Kültür Envanteri yüzey çalışması sırasında bu tür renkli seramik örneklerinin yoğun olduğu yerler tespit edilmiştir.
Eski Tunç II. döneminde, M.Ö. 2500 yıllarında başlayan seramik örneklerine yörede yer yer rastlanmıştır. Eski Tunç III. evrelerine ait elle yapılan, ateşle pişirilen seramikler Malatya bölgesinde çoğunlukla deve tüyü renkli olup üzerindeki süsler, geniş bantlar şeklinde desenlerle kaplıdır. Bu örneklere Arslantepe, Değirmentepe, Pirothöyük‘te rastlanmıştır. Arslantepe kazılarıyla 1992 yılında gün ışığına çıkarılmış ve M.Ö. 3200 yıllarına tarihlenen tapınak, bölgenin en önemli dini ve kültür merkezi konumuyla Mezopotamya Kültürü ile çağdaş ve hatta Anadolu’nun ilk tapınak örneklerinden olarak tarih ve arkeolojiye ışık tutmaktadır. Arslantepe’de devam eden arkeolojik kazılarda daha verimli bilgilerin alınacağı düşünülmektedir.
Arslantepe Ören Yeri-Melid
M.Ö 5 bin yılından beri yaşantının sürdüğü ve binlerce yıllık tarihi kalıntılara ev sahipliği yapan höyük, Neolitik çağ eserlerinden, kök boya duvar resimlerine, Bizans mezarlarından, Roma heykelciklerine kadar pek çok önemli eseri bünyesinde barındırmakta olup, Malatya'nın 7 km. kuzeydoğusunda yer alan otuz metre yükseklikteki höyük,Türkiye’deki en büyük höyüklerden biri olma özelliğini taşır.
Arslantepe höyüğü Fırat üzerindeki Karakaya Baraj Gölü’nün batısında kalıp. MÖ 5 bin yıllarından MS 11. Yüzyıla kadar iskan edilmiş,MS 5. ve 6. Yüzyıllarda bir Roma köyü olarak, daha sonra da Bizans nekropolü olarak kullanılmıştır.
İlk arkeolojik kazılar Louis Delaporte başkanlığında bir Fransız ekip tarafından 1932 yılında başlanmış,1933 özellikle Geç Hitit devri tabakalarında yapılmıştır. Bölgede kazı yapılmasındaki amaç, Hitit İmparatorluğu'nun çöküşü ardından bölgede kurulan krallıklardan birinin başkentine ulaşmaktı. Kazılarda bulunan iki aslan ve bir kral heykeli Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenmektedir. Daha sonra birkaç derin sondaj açılmışsa da esas düzenli kazılara 1961 yılında Roma La Sapienza Üniversitesi’nden bir grup tarafından başlanmıştır. 1970'li yıllara kadar kazılar Alba Palmieri başkanlığında yürütülmüştür.
Kazılarda MÖ 3.600-3.500 yıllarından bir tapınak, MÖ 3.300-3.000 yıllarından bir saray, çok sayıda mühür ve ustalıkla yapılmış madeni eşyalar bulunmuştur. Tüm bu buluntular o tarihlerde yerleşimin, aristokratik siyasi, dini ve kültürel bir merkez olduğunu göstermektedir. Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenen eserler dışındaki buluntular Arslantepe Açık Hava Müzesi’nde sergilenmektedir. Mühürler, yerleşimin bir ticari merkez olduğunu göstermesi açısından dikkat çekicidir.
Yerleşim, iskan edildiği süre boyunca su kaynakları bol fakat Fırat taşkın sahasının dışında kalmaktaydı. Bu sayede tarım için çok uygun topraklara sahip olan yerleşim, yerel bir hakim sınıf tarafından yönetilmekteydi. Bu hakim sınıf hem politik, hem ekonomik hem de dini erki elinde tutuyordu. Bu haliyle Anadolu’daki ilk şehir devleti olma özelliği taşımaktadır.
MÖ 4. bin yılın sonlarında kerpiç anıtsal yapıların yer aldığı geniş bir kentsel alan höyüğün güney batı yamacına yayılmıştır. Bu anıtsal yapılarda çok sayıda mühür bulunması bu yapı kompleksinin yönetsel bir merkez olduğunu göstermektedir. Mühürler muhtemelen çeşitli malların depolanması ve nakliyesi sırasında kullanılmaktaydı ve yapı kompleksi bu haliyle bir saray ekonomisi merkezi olarak görülmektedir.
Kral Tarhunza'nın anıtsal heykeli, Malatya Müzesi.
Saray kompleksinde ayrıca arsenikli bakır alaşımlı, gümüş kakmalı kesici-delici silahlar bulunmuştur. Sarayın yakınında bulunan ve MÖ 2.900 olarak tarihlenen mezarın bir kral mezarı olduğu düşünülmektedir. Mezarda değerli ölü hediyeleri bulunmuş olup ayrıca mezarı kapatan taş kapak üzerinde kurban edilmiş dört genç insan cesedi bulunmuştur.
Geç Uruk Dönemi (MÖ 3.400-3.200 ardından yerleşimde geniş çapta yangınlar olduğu anlaşılmaktadır. Bunun ardından, farklı kültürden halkların yerleştiği kentte Doğu Anadolu-Transkafkasya kültürel etkileri hakim olmuştur. Arkeolojik çalışmalarda elde edilen çanak-çömlekler ve yerleşim düzeni bunu göstermektedir. Yeni yerleşimcilerin büyük olasılıkla yarı göçebe küçük topluluklar olduğu düşünülmektedir.
2019 Malatyanın tarihi yerleri (Alıntı)
Taş Köprü
Taş köprü Malatya’nın Arapgir ilçesinde yer almış olup,yapım tarihi veya kim tarafından yaptırıldığı net olarak bilinmemekte olup, M.S. 3.Yüzyıldan günümüze ulaşmış eserlerden biridir.
Malatya il merkezine 30 km uzaklıkta bulunan köprü, Kozluk Çayı’nın üzerinde yer almaktadır. Roma Dönemi mimarisinin izlerini taşıyan köprü kesme moloz taşından inşa edilmiş, Horosan harcı kullanılarak yapıldığı bilinmektedir.
Malatya Kalesi
Malatya’nın Battalgazi ilçesinde yer alan tarihi kale ve sur, MS.98-117 yılında dönemin Roma İmparatoru Trajanus’un isteği üzerine yaptırılmış. İlerleyen tarihlerde pek çok defa farklı imparatorlar tarafından yenileme ve genişletme süreci yaşamış kale, genellikle Türklerin baskılarından korunma için yaptırılmıştır.
Tarihi dokusu ile bütünleşmiş olan kale ve surlar, Malatya gibi pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış bölgede ayakta kalan önemli eserlerden birisi
Evliya Çelebi’nin de seyahatnamesinde ”Rakabe Kalesi” olarak bahsettiği kale, son olarak 1112’de Türklerin eline geçtiğinde yeniden restorasyon yapılmış,günümüze kadar ulaşmış yapıdır.
Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı
Malatya’nın Battalgazi ilçesinin Alacakapı Mahallesi’nde yer alan Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı, ihtişamlı görünümüyle oldukça dikkat çeken bir tarihi yapı. IV. Murat’ın silahtarı Mustafa Paşa tarafından 1637 yılında yaptırılan kervansaray, Doğu’ya çıkan ticaret yolunun üzerinde yer aldığı için, hem konaklama hem de ticaret açısından önemli bir rol oynamış.
Dönemin önde gelen mimarlarından Halep Mimarbaşı Üstat Mehmet’in oğlu, Üstat Ebubekir’in yaptığı kervansaray, kemerli ve dikdörtgen mimariye sahip. Günümüzde avlu kısmında bulunan dükkanların kaldırılmasıyla turistik yer haline getirilmiş yapı, 2007-2010 yıllarında restore edilerek ziyarete açılmıştır.
Yusuf Paşa Bedesteni
Malatya’nın Darende ilçesinde yer alan tarihi bedesten, III.Mustafa döneminde yaşayan Darendeli Yusuf Ziya Paşa adına yaptırılmış, önemli bir çarşı. Üzeri kapalı olarak inşa edilen bedesten, dikdörtgen yapısı ve kenarlarda yer alan çoklu dükkanlarıyla klasik Osmanlı bedesteni mimarisinin izlerini taşıyor. 2005 yılında restore edilen bedesten, günümüzde yeniden alışveriş noktası olarak kullanılıyor. Kesme taş ve tonozdan inşa edilen bedesten, Darende ilçesinin Zaviye Mahallesi’nde yer almaktadır.
Arapgir Kalesi
Malatya’nın Arapgir ilçesinde yer alan kale, Kozluk Çayı’nın üst kısmında yer alıyor. Oldukça dik bir yamaçta yer alan kaleye ulaşım oldukça zorlu. Neredeyse harabe haline geldiğinden üzerinde herhangi bir kitabe de kalmamış ancak, yapının mimari izlerinden dolayı XIV. Yüzyılda yapılmış olabileceği tahmin ediliyor. Kesme moloz taştan yapılan kalenin etrafında ve yolunda pek çok gözetleme kulesi de yer alıyor ancak kulelerle ilgili de herhangi bir tarihi bilgi yok.
Kalenin olduğu alanda ne yazık ki bugüne kadar herhangi bir arkeolojik kazı çalışması başlatılmamış. Ancak kalenin ve gözetleme kulelerinin yer aldığı bölgeye göre Selçuklu Devleti’nin inşa ettirmiş olabileceği iddialar arasında yer almaktadır.
Taşhan
Malatya’nın Hekiman ilçesinde yer alan tarihi Taşhan, iki bölümden oluşan heybetli görüntüsüyle ilk görüldüğü andan itibaren etkileyici bir görsel sunuyor. İki bölümü de farklı zamanlarda yapıldığı bilinen hanın üç ayrı duvarında da üç ayrı kitabe yer alıyor. Kitabeler Türkçe, Süryanice ve Ermenice olarak üç dilde yazılmış. 10.Yüzyılda, Selçuklu Sultanı Sultan I. İzzeddin Keykavus döneminde yaptırılan han, dönemin mimari izlerini de fazlasıyla taşıyor.
Kare avlu düzeniyle yapılan hanın, avluya bakan çoklu odaları bulunuyor. Odaların arka kısmında ise geniş bir koridor mevcut. Kapalı olarak tasarlanan han, üç ayrı bölümden oluşuyor. 1660 yılında Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa’nın isteği üzerine onarımdan geçen hanın hemen yanına ise, aynı ismi taşıyan hamam ve cami de eklenmiş. Son olarak 2009 yılında restore edilen yapı, Malatyada ziyaret edilecek yerlerden biridir.
Kanlı Kümbet
Malatya’nın Battalgazi ilçesinin Meydanbaşı Mahallesi’nde yer alan Kanlı Kümbet, kitabesi bulunmadığı için hala şaibeli bir tarihe sahip. Mimari yapısından 12 veya 13.Yüzyıl yapımı olabileceği düşünülen kümbet kimilerine göre, eski bir mezar, kimilerine göre ise Osmanlı Dönemi’nde suçluların idam edildiği ve bu yüzden de Kanlı Kümbet olarak anılan yer olduğu düşünülüyor.
Ancak yoğun olarak kriptalı, yani gömülü bir mezar ve anıt olduğu kanısına varılmış. Tuğladan ve taştan inşa edilen yapı, oval kubbesiyle de dikkat çekiyor. 2007 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.
Zengibar Kalesi
Farsça taş kale anlamında kullanılan Sengbar adıyla da anılan kalenin, herhangi bir kitabesi bulunmadığı için net bir tarihi bilgiye ulaşılamıyor. Günümüzde sadece kaleye giriş kapısının kaldığı yapı, Tohma Çayı’nın batısında yer alan dik bir yamaçta yer alıyor. Dağın yamacına kurulan kaleden kalan küçük sur parçaları yer yer gözlemlenebiliyor.
Osmanlı Dönemi’nde yapılmış olabileceği düşünülen kale, kesme taştan inşa edilmiş. Kalenin krokisini çizebilecek şekilde kalıntı kalmadığı için eskiden nasıl bir görünüme sahip olduğu da bilinmiyor.
Ozan Anıtı
Malatya’nın Darende ilçesinde yer alan Ozan Köyü’ndeki bu anıt mezar, Malatya’nın tarihi dokusunu yansıtan yerlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Roma Dönemi’ne ait olduğu düşünülen anıt mezarın bir kitabesi bulunamadığı için net bir tarihi bilgi yok.
Eskiden kilise olarak da kullanılmış olabileceği de düşünülüyor. Battal Gazi’nin isteği üzerine mescit olarak kullanılan tarihi yapı, yerel bölgede Ozan Mesciti adıyla da anılıyor. Düzgün kesme taştan ve 12 yarım sütundan inşa edilmiş anıt mezarı bulunmaktadır.
Millet Han
Malatya’nın Arapgir ilçesinde yer alan tarihi han, külliyesi bulunamadığı için net olarak ne zaman yapıldığı ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmiyor. Ancak ilçede yaşayanların söylediklerine göre 1850 yılında inşa edilmiş. Dikdörtgen şekilde inşa edilen hanın ortasında süs havuzlu bir avlu ve avluya bakan dükkanlar yer alıyor. İki katlı olarak inşa edilen hanın altında 12, üstünde 13 olmak üzere 25 dükkan yer alıyor.
Somuncu Baba Türbesi Ve Külliyesi
Osmanlı Dönemi’nde yaşamış olan 11.Yüzyıl alimlerinden Somuncu Baba’nın mezarının yer aldığı türbe, eskiden eğitim amaçlı medrese ve Somuncu Baba’nın yanında olanların ibadet ettiği cami olarak da kullanılıyormuş. Tasavvufi öğretmen olarak bilinen Somuncu Baba, Osmanlı’nın önde gelen pek çok ismine de öğretmenlik yapmış bir isim.
Yakın zamanda Kültür Bakanlığı ve pek çok vakfında desteğiyle yenilenen türbe, yanına külliye eklenerek genişletilmiş.
Darende Hasan Gazi Türbesi
Somuncu Baba türbesine çok yakın bir konumda yer alan bir diğer türbe ise, Hasan Gazi Türbesi. Hz. Peygamber (sav)’ın torunlarından biri olan Hüseyin Gazi’nin kardeşi olan Hasan Gazi, aynı zamanda Seyyit Battal Gazi’nin de amcasıdır. Darende ilçesinin şehitlik mevkinde yer alan türbe, günümüzde pek çok kez restorasyon sürecinden geçmiş. Abbasiler döneminde yaşanılan Zengibar Kalesi kuşatması sırasında şehit olan Hasan Gazi’nin türbesi, haftanın her günü ziyarete açık.
Zeynel Abidin Türbesi
Malatya’da bulunan önemli tarihi türbelerden bir diğeri de, Battalgazi ilçesinde yer alan Zeynel Abidin Türbesi. Hz. Hüseyin’in oğlu Zeynel Abidin’e ait olduğu düşünülen türbenin ne yazık ki herhangi bir kitabesi bulunmadığı için net bir tarihi bilgi yok. Babası Hz. Hüseyin’in kutsal emanetlerini Kerbela’da aldığı söylenen Zeynel Abidin’in türbesi, eskiden Karakaya’daymış ancak, baraj çalışmaları nedeniyle sular altında kalmaması için Atabey İskelesi’nin bulunduğu bölgeye taşınarak yeniden inşa edilmiştir.
Yeni Cami
Malatya’nın simgesi haline gelen Yeni Cami, Malatya merkezi olan Battalgazi ilçesinde bulunuyor. ”Taze Cami” olarak da bilinen cami, eskiden var olan ancak 1894’te yaşanan büyük Malatya depreminde yıkılan caminin yerine inşa edilmiş.
II.Abdülhamit’in 10 bin altın göndererek destekte bulunduğu cami, yenilenerek bugün ki görüntüsüne kavuşturulmuş. Onarım süresi 1913 yılında tamamlanan cami, ustaca kesilen kesme taştan inşa edilmiş.Caminin bahçesinde yer alan süs havuzu ve çiçekler, özellikle akşamları yanan renkli ışıklarla harika bir görsel güzellik oluşturuyor.
Battalgazi Ulu Cami
Malatya’nın Battalgazi ilçesinde yer alan en bilinen ve Malatya’nın simgelerinden biri haline gelen cami olan Battalgazi Ulu Camisi, 1224 yılında Selçuklu Hükümdarı Alaaddin Keykubat tarafından yaptırılmış. Yakup bin Ebubekir el-Malati ve Mansur bin Yakup’un mimarlığını yaptığı cami, kesme taş ve molozdan inşa edilmiş. Kubbelerinden, çini mozaiklerine baştan sona süslemeleriyle dönemin mimari özelliklerini yansıtan cami, Eski Malatya olarak anılan bölgede yer alıyor.
Yusuf Ziya Paşa Cami
Yusuf Ziya Paşa Cami. Kent merkezinin Mücelli Caddesi üzerinde konumlanan cami, beton ve ahşap karışımı bir yapıya sahip. Diyarbakır Valisi ve Maden-i Humayun Emini olan Yusuf Ziya Paşa’nın oğlu Şadi Paşa tarafından, annesi Ayşe hanım için yaptırılan caminin kapısının üzerinde 1792 yılında inşa edildiği yazıyor. Dikdörtgen planla inşa edilen cami kent meydanında bulunmaktadır.
Melik Sunullah Cami
Malatya’nın Battalgazi ilçesinin Meydanbaşı Mahallesi’nde yer alan Melik Sunullah Cami, Battalgazi Ulu Cami’nin hemen karşısında yer alıyor. Cami, üzerinde yer alan kitabeye göre 1323 yılında inşa edilmiş olsa da, günümüzde karşımıza çıkan caminin sadece minaresi ilk yapıldığı tarihten özgün olarak günümüze gelebilmiş.
Koca Vaiz ya da Vaiz Baba ismiyle de bilinen cami, kesme ve tuğla taştan inşa edilmiş. Pek çok kez restorasyon sürecinden geçen cami, eski görüntüsünde oldukça uzaklaştığı için, artık tam olarak tarihi olmasa da, ziyaret edilebilir yerlerden.
Köprülü Mehmet Paşa Cami
Malatya’nın mimari açıdan en güze camilerinden birisi olan Köprülü Mehmet Paşa Cami, Hekimhan ilçesinde yer alıyor. 1661 yılında Osmanlı’nın veziri Köprülü Mehmet Paşa’nın isteği üzerine yaptırılan cami, tek minaresi ve kemerli duvarlarıyla dikkat çekiyor. Caminin giriş kapısında bulunan kitabeye göre 1815 yılında yeniden onarılan cami, günümüze dek hala ilk günkü görüntüsüyle ayakta duruyor.
Gümrükçü Osman Paşa Cami
Malatya’nın Arapgir ilçesinin Osmanpaşa Mahallesi’nde yer alan tarihi Gümrükçü Osman Paşa Camisi, üzerinde yer alan kitabesinde yazan bilgiye göre 1823 yılında inşa edilmiş. Tek minaresi ve kubbesi bulunan cami, tipik bir Osmanlı camisi mimarisinin özelliklerini taşıyor. Kemerli kirişleri ve ahşap çıkmasıyla dikkat çeken cami, yontma ve kesme taştan inşa edilmiş. Yüksek kubbesi ve ahşap cemaat yeri olan yapı, zengin mimari özellikleri taşıyor.
Fethiye Cami
Malatya’nın Yazıhan ilçesinde yer alan Fethiye Köyü’ndeki tarihi cami, köy ile aynı adla ve Abdusselam Cami adıyla da biliniyor. Caminin giriş kapısında yer alan kitabede yazan bilgilere göre, 1566 yılında dönemin Malatya beyi Abdusselam oğlu Mustafa Paşa tarafından yaptırıldığı biliniyor. Genel olarak Osman mimarisinde yer alan tek kubbeli ve tek minareli olan cami, kemerli kapısıyla da dikkat çekiyor. Günümüzde hala aktif olarak cami olarak kullanılan yapı, kesme taş ve tuğladan inşa edilmiştir.
Taşhoron Kilisesi
Malatya’nın merkezindeki Çavuşoğlu Mahallesi’nde yer alan tarihi kilisenin, üzerinde ne yazık ki kitabe bulunmadığı için herhangi bir tarihi bilgi yok ancak, XVII. Yüzyılda yapıldığı düşünülüyor. Ermeni Kilisesi olarak inşa edilen kilise, oldukça geniş bir arazi üzerine yapılmış. Günümüzde ne yazık ki bakımsız kalan kilisenin restorasyon çalışmaları durdurulmuş. En yakın zamanda sağlamlaştırılacağını umduğumuz kiliseyi, Malatya geziniz sırasında ziyaret edebilirsiniz.
Venk Kilisesi
Venk Kilisesi, Malatya’nın şehir merkezine bağlı olan Çamurlu Köyü’nde bulunuyor. Kilisenin kapısında yer alan kitabede, 1670 yılında Simon Gabiskos tarafından yapıldığı yazıyor. Dikdörtgen mimari planla tasarlanan kilisenin, günümüzde sadece ibadet edilen kısmı ayakta kalabilmiş. Her yıl Malatyalı Ermenilerin ziyaret ettiği bilinmektedir.
Araştırma:Tekin Gün
İlk yüzey araştırma tarihi:Şubat 2007
İkinci araştırma yazıları: Mart 2019
Birçok medeniyeti içinde barındıran binlerce yıllık temel taşlarının bulunduğu geçmişi yaşayacağınız tarih kokulu yerdir Malatya.Türklerin önemli yerleşkesi,Battalgazi’nin anıldığı Şehir.Temel taşlarının,Höyüklerin hala ayakta duran ören yerleri,kaleleri,köprüleri,ejdat eserleri bizi yapıldığı tarihe kadar götürmekte.
2007 yılında bölgedeki yüzeysel araştırmalarım,Tarih öncesi Malatya Paleolitik Çağ-Eski taş çağıından Tunç çağına kadar yerleşim izlerinin olduğunu görebilirsiniz.
1979 yılında başlayan Karakaya Baraj Gölü Kurtarma Kazıları kapsamındaki İzollu mevkii Cafer Höyükte yapılan kazılarda, Paleolitik dönemde yaşayan toplumun mağaralardan çıkıp tarım ve hayvancılıkla uğraştıklarıköy yerleşik düzene geçtiklerini görmekteyiz. Cafer Höyük arkeolojik araştırmalar neticesinde M.Ö. 7000 yılında ilk iskan edildiğini anlamaktayız.
1986 yılına kadar devam eden Pirot-Caferhöyük arkeolojik kazı çalışmalarında çıkan eserler dünyanın ilk heykel örneği sayılan, beyaz kireçtaşından yapılmış küçük figürinler, M.Ö. 7000 yılına tarihlenmekte olup Malatya Müzesi’ne sergilendiğini görmekteyiz.
Tarih kronolojisine göre yörenin ana seramiği tek renk olup ateşte az pişirilmiş koyu astarlı olduğu ve bu seramik yanında ithal malı Halaf tipi seramik örneklerine Hekimhan, Kuyuluk ve Arguvan Karahöyük’te, Hassuna boyalı Seramik örneklerine ise Arslantepe, Değirmentepe, İsahöyük ve Fırıncıhöyük’te rastlanmaktadır. Arslantepe ve Değirmentepe kazıları, bölgedeki yerleşimin M.Ö. 5000-3000 yılları arasında Kalkolitik Çağ’da devam ettiğini göstermektedir.
Ayrıca Değirmentepe ve Arslantepe’de çok sayıda taştan ve pişmiş topraktan damga mühürleri ile pişmemiş toprak mühür baskıları, bu yörelerin önemli bir ticaret merkezi olduğununda bir kanıtıdır.
Anadolu ile olduğu gibi, Kuzey Mezopotamya ve Suriye ile de Fırat Nehri yolu ile ticaret bu dönemde yapılmıştır.
M.Ö. 3000 yılında Malatya yöresinde seramik genellikle elle yapılmış, hamuruna ince kum karıştırılmış siyah astarlıdır. Bu seramik örneklerine Arslantepe, Hasırcı, Fırıncıhöyük, Karahöyük, İsahöyük, Morhamam, Kösehöyük, İmamoğlu, Değirmentepe, Köşgerbaba ve Pirothöyük’te rastlanmıştır. Yine 2010-2014 yılları arasında yapılan Malatya Kültür Envanteri yüzey çalışması sırasında bu tür renkli seramik örneklerinin yoğun olduğu yerler tespit edilmiştir.
Eski Tunç II. döneminde, M.Ö. 2500 yıllarında başlayan seramik örneklerine yörede yer yer rastlanmıştır. Eski Tunç III. evrelerine ait elle yapılan, ateşle pişirilen seramikler Malatya bölgesinde çoğunlukla deve tüyü renkli olup üzerindeki süsler, geniş bantlar şeklinde desenlerle kaplıdır. Bu örneklere Arslantepe, Değirmentepe, Pirothöyük‘te rastlanmıştır. Arslantepe kazılarıyla 1992 yılında gün ışığına çıkarılmış ve M.Ö. 3200 yıllarına tarihlenen tapınak, bölgenin en önemli dini ve kültür merkezi konumuyla Mezopotamya Kültürü ile çağdaş ve hatta Anadolu’nun ilk tapınak örneklerinden olarak tarih ve arkeolojiye ışık tutmaktadır. Arslantepe’de devam eden arkeolojik kazılarda daha verimli bilgilerin alınacağı düşünülmektedir.
Arslantepe Ören Yeri-Melid
M.Ö 5 bin yılından beri yaşantının sürdüğü ve binlerce yıllık tarihi kalıntılara ev sahipliği yapan höyük, Neolitik çağ eserlerinden, kök boya duvar resimlerine, Bizans mezarlarından, Roma heykelciklerine kadar pek çok önemli eseri bünyesinde barındırmakta olup, Malatya'nın 7 km. kuzeydoğusunda yer alan otuz metre yükseklikteki höyük,Türkiye’deki en büyük höyüklerden biri olma özelliğini taşır.
Arslantepe höyüğü Fırat üzerindeki Karakaya Baraj Gölü’nün batısında kalıp. MÖ 5 bin yıllarından MS 11. Yüzyıla kadar iskan edilmiş,MS 5. ve 6. Yüzyıllarda bir Roma köyü olarak, daha sonra da Bizans nekropolü olarak kullanılmıştır.
İlk arkeolojik kazılar Louis Delaporte başkanlığında bir Fransız ekip tarafından 1932 yılında başlanmış,1933 özellikle Geç Hitit devri tabakalarında yapılmıştır. Bölgede kazı yapılmasındaki amaç, Hitit İmparatorluğu'nun çöküşü ardından bölgede kurulan krallıklardan birinin başkentine ulaşmaktı. Kazılarda bulunan iki aslan ve bir kral heykeli Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenmektedir. Daha sonra birkaç derin sondaj açılmışsa da esas düzenli kazılara 1961 yılında Roma La Sapienza Üniversitesi’nden bir grup tarafından başlanmıştır. 1970'li yıllara kadar kazılar Alba Palmieri başkanlığında yürütülmüştür.
Kazılarda MÖ 3.600-3.500 yıllarından bir tapınak, MÖ 3.300-3.000 yıllarından bir saray, çok sayıda mühür ve ustalıkla yapılmış madeni eşyalar bulunmuştur. Tüm bu buluntular o tarihlerde yerleşimin, aristokratik siyasi, dini ve kültürel bir merkez olduğunu göstermektedir. Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenen eserler dışındaki buluntular Arslantepe Açık Hava Müzesi’nde sergilenmektedir. Mühürler, yerleşimin bir ticari merkez olduğunu göstermesi açısından dikkat çekicidir.
Yerleşim, iskan edildiği süre boyunca su kaynakları bol fakat Fırat taşkın sahasının dışında kalmaktaydı. Bu sayede tarım için çok uygun topraklara sahip olan yerleşim, yerel bir hakim sınıf tarafından yönetilmekteydi. Bu hakim sınıf hem politik, hem ekonomik hem de dini erki elinde tutuyordu. Bu haliyle Anadolu’daki ilk şehir devleti olma özelliği taşımaktadır.
MÖ 4. bin yılın sonlarında kerpiç anıtsal yapıların yer aldığı geniş bir kentsel alan höyüğün güney batı yamacına yayılmıştır. Bu anıtsal yapılarda çok sayıda mühür bulunması bu yapı kompleksinin yönetsel bir merkez olduğunu göstermektedir. Mühürler muhtemelen çeşitli malların depolanması ve nakliyesi sırasında kullanılmaktaydı ve yapı kompleksi bu haliyle bir saray ekonomisi merkezi olarak görülmektedir.
Kral Tarhunza'nın anıtsal heykeli, Malatya Müzesi.
Saray kompleksinde ayrıca arsenikli bakır alaşımlı, gümüş kakmalı kesici-delici silahlar bulunmuştur. Sarayın yakınında bulunan ve MÖ 2.900 olarak tarihlenen mezarın bir kral mezarı olduğu düşünülmektedir. Mezarda değerli ölü hediyeleri bulunmuş olup ayrıca mezarı kapatan taş kapak üzerinde kurban edilmiş dört genç insan cesedi bulunmuştur.
Geç Uruk Dönemi (MÖ 3.400-3.200 ardından yerleşimde geniş çapta yangınlar olduğu anlaşılmaktadır. Bunun ardından, farklı kültürden halkların yerleştiği kentte Doğu Anadolu-Transkafkasya kültürel etkileri hakim olmuştur. Arkeolojik çalışmalarda elde edilen çanak-çömlekler ve yerleşim düzeni bunu göstermektedir. Yeni yerleşimcilerin büyük olasılıkla yarı göçebe küçük topluluklar olduğu düşünülmektedir.
2019 Malatyanın tarihi yerleri (Alıntı)
Taş Köprü
Taş köprü Malatya’nın Arapgir ilçesinde yer almış olup,yapım tarihi veya kim tarafından yaptırıldığı net olarak bilinmemekte olup, M.S. 3.Yüzyıldan günümüze ulaşmış eserlerden biridir.
Malatya il merkezine 30 km uzaklıkta bulunan köprü, Kozluk Çayı’nın üzerinde yer almaktadır. Roma Dönemi mimarisinin izlerini taşıyan köprü kesme moloz taşından inşa edilmiş, Horosan harcı kullanılarak yapıldığı bilinmektedir.
Malatya Kalesi
Malatya’nın Battalgazi ilçesinde yer alan tarihi kale ve sur, MS.98-117 yılında dönemin Roma İmparatoru Trajanus’un isteği üzerine yaptırılmış. İlerleyen tarihlerde pek çok defa farklı imparatorlar tarafından yenileme ve genişletme süreci yaşamış kale, genellikle Türklerin baskılarından korunma için yaptırılmıştır.
Tarihi dokusu ile bütünleşmiş olan kale ve surlar, Malatya gibi pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış bölgede ayakta kalan önemli eserlerden birisi
Evliya Çelebi’nin de seyahatnamesinde ”Rakabe Kalesi” olarak bahsettiği kale, son olarak 1112’de Türklerin eline geçtiğinde yeniden restorasyon yapılmış,günümüze kadar ulaşmış yapıdır.
Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı
Malatya’nın Battalgazi ilçesinin Alacakapı Mahallesi’nde yer alan Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı, ihtişamlı görünümüyle oldukça dikkat çeken bir tarihi yapı. IV. Murat’ın silahtarı Mustafa Paşa tarafından 1637 yılında yaptırılan kervansaray, Doğu’ya çıkan ticaret yolunun üzerinde yer aldığı için, hem konaklama hem de ticaret açısından önemli bir rol oynamış.
Dönemin önde gelen mimarlarından Halep Mimarbaşı Üstat Mehmet’in oğlu, Üstat Ebubekir’in yaptığı kervansaray, kemerli ve dikdörtgen mimariye sahip. Günümüzde avlu kısmında bulunan dükkanların kaldırılmasıyla turistik yer haline getirilmiş yapı, 2007-2010 yıllarında restore edilerek ziyarete açılmıştır.
Yusuf Paşa Bedesteni
Malatya’nın Darende ilçesinde yer alan tarihi bedesten, III.Mustafa döneminde yaşayan Darendeli Yusuf Ziya Paşa adına yaptırılmış, önemli bir çarşı. Üzeri kapalı olarak inşa edilen bedesten, dikdörtgen yapısı ve kenarlarda yer alan çoklu dükkanlarıyla klasik Osmanlı bedesteni mimarisinin izlerini taşıyor. 2005 yılında restore edilen bedesten, günümüzde yeniden alışveriş noktası olarak kullanılıyor. Kesme taş ve tonozdan inşa edilen bedesten, Darende ilçesinin Zaviye Mahallesi’nde yer almaktadır.
Arapgir Kalesi
Malatya’nın Arapgir ilçesinde yer alan kale, Kozluk Çayı’nın üst kısmında yer alıyor. Oldukça dik bir yamaçta yer alan kaleye ulaşım oldukça zorlu. Neredeyse harabe haline geldiğinden üzerinde herhangi bir kitabe de kalmamış ancak, yapının mimari izlerinden dolayı XIV. Yüzyılda yapılmış olabileceği tahmin ediliyor. Kesme moloz taştan yapılan kalenin etrafında ve yolunda pek çok gözetleme kulesi de yer alıyor ancak kulelerle ilgili de herhangi bir tarihi bilgi yok.
Kalenin olduğu alanda ne yazık ki bugüne kadar herhangi bir arkeolojik kazı çalışması başlatılmamış. Ancak kalenin ve gözetleme kulelerinin yer aldığı bölgeye göre Selçuklu Devleti’nin inşa ettirmiş olabileceği iddialar arasında yer almaktadır.
Taşhan
Malatya’nın Hekiman ilçesinde yer alan tarihi Taşhan, iki bölümden oluşan heybetli görüntüsüyle ilk görüldüğü andan itibaren etkileyici bir görsel sunuyor. İki bölümü de farklı zamanlarda yapıldığı bilinen hanın üç ayrı duvarında da üç ayrı kitabe yer alıyor. Kitabeler Türkçe, Süryanice ve Ermenice olarak üç dilde yazılmış. 10.Yüzyılda, Selçuklu Sultanı Sultan I. İzzeddin Keykavus döneminde yaptırılan han, dönemin mimari izlerini de fazlasıyla taşıyor.
Kare avlu düzeniyle yapılan hanın, avluya bakan çoklu odaları bulunuyor. Odaların arka kısmında ise geniş bir koridor mevcut. Kapalı olarak tasarlanan han, üç ayrı bölümden oluşuyor. 1660 yılında Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa’nın isteği üzerine onarımdan geçen hanın hemen yanına ise, aynı ismi taşıyan hamam ve cami de eklenmiş. Son olarak 2009 yılında restore edilen yapı, Malatyada ziyaret edilecek yerlerden biridir.
Kanlı Kümbet
Malatya’nın Battalgazi ilçesinin Meydanbaşı Mahallesi’nde yer alan Kanlı Kümbet, kitabesi bulunmadığı için hala şaibeli bir tarihe sahip. Mimari yapısından 12 veya 13.Yüzyıl yapımı olabileceği düşünülen kümbet kimilerine göre, eski bir mezar, kimilerine göre ise Osmanlı Dönemi’nde suçluların idam edildiği ve bu yüzden de Kanlı Kümbet olarak anılan yer olduğu düşünülüyor.
Ancak yoğun olarak kriptalı, yani gömülü bir mezar ve anıt olduğu kanısına varılmış. Tuğladan ve taştan inşa edilen yapı, oval kubbesiyle de dikkat çekiyor. 2007 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.
Zengibar Kalesi
Farsça taş kale anlamında kullanılan Sengbar adıyla da anılan kalenin, herhangi bir kitabesi bulunmadığı için net bir tarihi bilgiye ulaşılamıyor. Günümüzde sadece kaleye giriş kapısının kaldığı yapı, Tohma Çayı’nın batısında yer alan dik bir yamaçta yer alıyor. Dağın yamacına kurulan kaleden kalan küçük sur parçaları yer yer gözlemlenebiliyor.
Osmanlı Dönemi’nde yapılmış olabileceği düşünülen kale, kesme taştan inşa edilmiş. Kalenin krokisini çizebilecek şekilde kalıntı kalmadığı için eskiden nasıl bir görünüme sahip olduğu da bilinmiyor.
Ozan Anıtı
Malatya’nın Darende ilçesinde yer alan Ozan Köyü’ndeki bu anıt mezar, Malatya’nın tarihi dokusunu yansıtan yerlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Roma Dönemi’ne ait olduğu düşünülen anıt mezarın bir kitabesi bulunamadığı için net bir tarihi bilgi yok.
Eskiden kilise olarak da kullanılmış olabileceği de düşünülüyor. Battal Gazi’nin isteği üzerine mescit olarak kullanılan tarihi yapı, yerel bölgede Ozan Mesciti adıyla da anılıyor. Düzgün kesme taştan ve 12 yarım sütundan inşa edilmiş anıt mezarı bulunmaktadır.
Millet Han
Malatya’nın Arapgir ilçesinde yer alan tarihi han, külliyesi bulunamadığı için net olarak ne zaman yapıldığı ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmiyor. Ancak ilçede yaşayanların söylediklerine göre 1850 yılında inşa edilmiş. Dikdörtgen şekilde inşa edilen hanın ortasında süs havuzlu bir avlu ve avluya bakan dükkanlar yer alıyor. İki katlı olarak inşa edilen hanın altında 12, üstünde 13 olmak üzere 25 dükkan yer alıyor.
Somuncu Baba Türbesi Ve Külliyesi
Osmanlı Dönemi’nde yaşamış olan 11.Yüzyıl alimlerinden Somuncu Baba’nın mezarının yer aldığı türbe, eskiden eğitim amaçlı medrese ve Somuncu Baba’nın yanında olanların ibadet ettiği cami olarak da kullanılıyormuş. Tasavvufi öğretmen olarak bilinen Somuncu Baba, Osmanlı’nın önde gelen pek çok ismine de öğretmenlik yapmış bir isim.
Yakın zamanda Kültür Bakanlığı ve pek çok vakfında desteğiyle yenilenen türbe, yanına külliye eklenerek genişletilmiş.
Darende Hasan Gazi Türbesi
Somuncu Baba türbesine çok yakın bir konumda yer alan bir diğer türbe ise, Hasan Gazi Türbesi. Hz. Peygamber (sav)’ın torunlarından biri olan Hüseyin Gazi’nin kardeşi olan Hasan Gazi, aynı zamanda Seyyit Battal Gazi’nin de amcasıdır. Darende ilçesinin şehitlik mevkinde yer alan türbe, günümüzde pek çok kez restorasyon sürecinden geçmiş. Abbasiler döneminde yaşanılan Zengibar Kalesi kuşatması sırasında şehit olan Hasan Gazi’nin türbesi, haftanın her günü ziyarete açık.
Zeynel Abidin Türbesi
Malatya’da bulunan önemli tarihi türbelerden bir diğeri de, Battalgazi ilçesinde yer alan Zeynel Abidin Türbesi. Hz. Hüseyin’in oğlu Zeynel Abidin’e ait olduğu düşünülen türbenin ne yazık ki herhangi bir kitabesi bulunmadığı için net bir tarihi bilgi yok. Babası Hz. Hüseyin’in kutsal emanetlerini Kerbela’da aldığı söylenen Zeynel Abidin’in türbesi, eskiden Karakaya’daymış ancak, baraj çalışmaları nedeniyle sular altında kalmaması için Atabey İskelesi’nin bulunduğu bölgeye taşınarak yeniden inşa edilmiştir.
Yeni Cami
Malatya’nın simgesi haline gelen Yeni Cami, Malatya merkezi olan Battalgazi ilçesinde bulunuyor. ”Taze Cami” olarak da bilinen cami, eskiden var olan ancak 1894’te yaşanan büyük Malatya depreminde yıkılan caminin yerine inşa edilmiş.
II.Abdülhamit’in 10 bin altın göndererek destekte bulunduğu cami, yenilenerek bugün ki görüntüsüne kavuşturulmuş. Onarım süresi 1913 yılında tamamlanan cami, ustaca kesilen kesme taştan inşa edilmiş.Caminin bahçesinde yer alan süs havuzu ve çiçekler, özellikle akşamları yanan renkli ışıklarla harika bir görsel güzellik oluşturuyor.
Battalgazi Ulu Cami
Malatya’nın Battalgazi ilçesinde yer alan en bilinen ve Malatya’nın simgelerinden biri haline gelen cami olan Battalgazi Ulu Camisi, 1224 yılında Selçuklu Hükümdarı Alaaddin Keykubat tarafından yaptırılmış. Yakup bin Ebubekir el-Malati ve Mansur bin Yakup’un mimarlığını yaptığı cami, kesme taş ve molozdan inşa edilmiş. Kubbelerinden, çini mozaiklerine baştan sona süslemeleriyle dönemin mimari özelliklerini yansıtan cami, Eski Malatya olarak anılan bölgede yer alıyor.
Yusuf Ziya Paşa Cami
Yusuf Ziya Paşa Cami. Kent merkezinin Mücelli Caddesi üzerinde konumlanan cami, beton ve ahşap karışımı bir yapıya sahip. Diyarbakır Valisi ve Maden-i Humayun Emini olan Yusuf Ziya Paşa’nın oğlu Şadi Paşa tarafından, annesi Ayşe hanım için yaptırılan caminin kapısının üzerinde 1792 yılında inşa edildiği yazıyor. Dikdörtgen planla inşa edilen cami kent meydanında bulunmaktadır.
Melik Sunullah Cami
Malatya’nın Battalgazi ilçesinin Meydanbaşı Mahallesi’nde yer alan Melik Sunullah Cami, Battalgazi Ulu Cami’nin hemen karşısında yer alıyor. Cami, üzerinde yer alan kitabeye göre 1323 yılında inşa edilmiş olsa da, günümüzde karşımıza çıkan caminin sadece minaresi ilk yapıldığı tarihten özgün olarak günümüze gelebilmiş.
Koca Vaiz ya da Vaiz Baba ismiyle de bilinen cami, kesme ve tuğla taştan inşa edilmiş. Pek çok kez restorasyon sürecinden geçen cami, eski görüntüsünde oldukça uzaklaştığı için, artık tam olarak tarihi olmasa da, ziyaret edilebilir yerlerden.
Köprülü Mehmet Paşa Cami
Malatya’nın mimari açıdan en güze camilerinden birisi olan Köprülü Mehmet Paşa Cami, Hekimhan ilçesinde yer alıyor. 1661 yılında Osmanlı’nın veziri Köprülü Mehmet Paşa’nın isteği üzerine yaptırılan cami, tek minaresi ve kemerli duvarlarıyla dikkat çekiyor. Caminin giriş kapısında bulunan kitabeye göre 1815 yılında yeniden onarılan cami, günümüze dek hala ilk günkü görüntüsüyle ayakta duruyor.
Gümrükçü Osman Paşa Cami
Malatya’nın Arapgir ilçesinin Osmanpaşa Mahallesi’nde yer alan tarihi Gümrükçü Osman Paşa Camisi, üzerinde yer alan kitabesinde yazan bilgiye göre 1823 yılında inşa edilmiş. Tek minaresi ve kubbesi bulunan cami, tipik bir Osmanlı camisi mimarisinin özelliklerini taşıyor. Kemerli kirişleri ve ahşap çıkmasıyla dikkat çeken cami, yontma ve kesme taştan inşa edilmiş. Yüksek kubbesi ve ahşap cemaat yeri olan yapı, zengin mimari özellikleri taşıyor.
Fethiye Cami
Malatya’nın Yazıhan ilçesinde yer alan Fethiye Köyü’ndeki tarihi cami, köy ile aynı adla ve Abdusselam Cami adıyla da biliniyor. Caminin giriş kapısında yer alan kitabede yazan bilgilere göre, 1566 yılında dönemin Malatya beyi Abdusselam oğlu Mustafa Paşa tarafından yaptırıldığı biliniyor. Genel olarak Osman mimarisinde yer alan tek kubbeli ve tek minareli olan cami, kemerli kapısıyla da dikkat çekiyor. Günümüzde hala aktif olarak cami olarak kullanılan yapı, kesme taş ve tuğladan inşa edilmiştir.
Taşhoron Kilisesi
Malatya’nın merkezindeki Çavuşoğlu Mahallesi’nde yer alan tarihi kilisenin, üzerinde ne yazık ki kitabe bulunmadığı için herhangi bir tarihi bilgi yok ancak, XVII. Yüzyılda yapıldığı düşünülüyor. Ermeni Kilisesi olarak inşa edilen kilise, oldukça geniş bir arazi üzerine yapılmış. Günümüzde ne yazık ki bakımsız kalan kilisenin restorasyon çalışmaları durdurulmuş. En yakın zamanda sağlamlaştırılacağını umduğumuz kiliseyi, Malatya geziniz sırasında ziyaret edebilirsiniz.
Venk Kilisesi
Venk Kilisesi, Malatya’nın şehir merkezine bağlı olan Çamurlu Köyü’nde bulunuyor. Kilisenin kapısında yer alan kitabede, 1670 yılında Simon Gabiskos tarafından yapıldığı yazıyor. Dikdörtgen mimari planla tasarlanan kilisenin, günümüzde sadece ibadet edilen kısmı ayakta kalabilmiş. Her yıl Malatyalı Ermenilerin ziyaret ettiği bilinmektedir.
Araştırma:Tekin Gün
İlk yüzey araştırma tarihi:Şubat 2007
İkinci araştırma yazıları: Mart 2019
Beğen
Beğenme
Tavsiye et
Rapor et
Yazdır
1552
Yer
Kültür-Sanat
13.8.2020
0
kişi beğendi
0
kişi beğenmedi
Etiket
#tarihöncesimalatya
  
Kaynak
Yorum yapabilmek için
Üye Olun
veya
Giriş
yapın
Tekin Gün
adlı kullanıcının
diğer yazıları
Yitirdiğin her ne ise
Öner Akkaya
1788 okuma
Günün Sözü
Öner Akkaya
2134 okuma
Yaşlı Adam
Mahmut Şengül
2568 okuma
Türk Olmak.
Ali Osman Filiz
1924 okuma
Var Olmanın Gücü Eckhart Tolle
Safak Ergün
1657 okuma
seneryo nedir nasıl yazılır
Safak Ergün
2569 okuma
Yönetmen Tekin Gün Antik Çağ M.Ö.I.Y.Y
Tekin Gün
2032 okuma
Eskiden plaj yerine deniz hamamı vardı
Aytekin Takar
1859 okuma
Dans Kursu Danstudyo
Danstudyo Dans Kursu
1650 okuma
Kanuni'nin 10 Yıl Süren 13 Seferi
Sakarya Hayranları
1885 okuma
Hiçbirimiz Aptal Değiliz
Semra Sofuoğlu
2004 okuma
Bir Hüznün Sonsözü: Muradiye Türbeleri
Tekin Gün
2004 okuma
İstanbul'un Tarihi - Yönetmen Tekin Gün
Tekin Gün
1700 okuma
Preveze Deniz Muharebesi - Yönetmen Tekin Gün
Tekin Gün
2654 okuma
Fatih Sultan Mehmet - Yönetmen Tekin Gün
Tekin Gün
2041 okuma
Birşeyler yaz
Sadece Ben
Bağlantılarım
B.Bağlantıları
Herkes
Yazıyı Mootol duvarına paylaşmak için
üye ol
veya
giriş
yap
http://www.mootol.com/Yazi2480/tarih-oncesi-malatya
Adınız :
Gidecek E-posta :
Gönder
Tanıdıklarını haberdar etmek için
üye ol
veya
giriş
yap
Adınız :
Rapor nedeni :
Rapor et
Yazı içeriğini rapor etmek için
üye ol
veya
giriş
yap