Resimler
Videolar
Haberler
Yazılar
Replik Düplik
Kuruluşlar
Benim Dünyam
Kayıt Ol
Oturum Aç
Işık Ülkesi-Likya / Antik Kentleri
Yazı Yaz
2436
3953
Makale
Yorum Yaz
Yazdır
Tavsiye Et
15.7.2020
0 yorum
1679
okuma
LİKYA / IŞIK ÜLKESİ
Günümüzde Teke Yarımadası olarak adlandırılan, Anadolu’nun güneybatı köşesinde Akdeniz’e doğru çıkıntı oluşturan Antalya ile Fethiye körfezleri arasındaki bu tarih dolu küçük Ülke antik coğrafyada Likya olarak adlandırılmıştır.
Yarımada ve bölgesini kapsayan yüzey çalışmalarımızda Lykialıların varlıg?ına ilis?kin ilk veriler Antik bölgenin Erken Bronz Çag?ı’na kadar uzandığını göstermektedir.
Lykia bölgesi genel olarak, dog?uda Pamphylia ve Pamphylion Pelagos denen Antalya Körfezi, batıda Karia, kuzeyde de Phrygia ile sınırlanmaktaydı. Fakat bölgenin kesin sınırlarını belirlemede bu genel tanım yetersiz kalmaktadır. Bölgenin dog?usu zaman zaman yerleşim deg?is?iklig?ine ug?rarken, Phaselis kimi zaman Lykia, kimi zaman da Pamphylia kenti olarak anılmıs?tır
Likya, aynı zamanda bu bölgedeki antik kentlerin oluşturduğu bir federasyon ve daha sonra da Roma İmparatorluğu’a bağlantılı bir eyaletidir. Likya "Işık Ülkesi" anlamına gelmektedir.
Arkeolojik çalışmalarımız bölgenin zor geçit veren yüksek dağları ile uzun kayalık kıyı şeridine sahip, dış etkilere kapalı, korunaklı bir coğrafyada olduğunu ve. Bazı tarihçilerin M.Ö. II. binde dog?u kaynaklarında (Hitit, Mısır, Ugarit) Lukka Halkları ve Lukka Ülkesi’nden bahsedildiğini,fakat Lykialıların bu dönemlerini yansıtacak herhangi bir arkeolojik buluntu olmadığını görmekteyiz.
Yapılan arkeolojik çalışmalar neticesinde bölgenin eski yolları ve kalıntıları günyüzüne çıkarken,Lykia bölgesinin kuzey sınırının büyük bir kısmını olus?turan ve Tahtalı dag? silsilesiyle aynı yerden bas?layıp güney batıya dog?ru önce tek bir hat, sonra Ksanthos vadisinin dog?usunu olus?turan Akdag? silsilesi ile kesilerek güneye yönelip, bölgede yayılan Beydag?ları yalnız bölgenin sınırını olus?turmakla kalmaz, kısıtlı s?ekilde verdig?i geçitlerle bir bakıma bölgenin kuzey sınırını da oluşturmakla beraber. Beydag?ları antik Lykia’nın dinsel yas?amında da etkin olabilecek bir görünüme sahip olduğu gözükmekte.
Antik çag?da kullanılan yollarla bugünküler kars?ılas?tırıldıg?ında ana yolların günümüze benzer s?ekilde kuzey-güney dog?rultusunda yani Lykia’yı iç kesimlere bag?lar tarzda oldug?u görülür. Bunların dıs?ında bu yollara bag?lanmak üzere belirli s?ehirleri ana yollara bag?layan ve çog?unlug?u dog?u-batı dog?rultusunda olan yollar veya bunlara ait mil tas?ları, yol kalıntısı gibi izler dikkati çeker.[42]
Lykia’daki en önemli yolun Karia ve Pamphylia’yı, Teke yarımadasını sahillerinden dolas?arak birbirine bag?layan yol oldug?u bilinmektedir. Söz konusu birinci yol, Kaunos’tan gelerek Kalynda, Telmessos, Patara, Antiphellos, Aperlai, Myra, Limyra, Korydalla ve Phaselis üzerinden Olbia ve Attaleia ile Pamphylia’ya ulas?maktadır. Bugün dahi Köyceg?iz’den gelerek, Indos (Dalaman Çayı) geçerek Fethiye’ye (Telmessos) ulas?an bu yol, Kemer, Kestep ve Kalkan üzerinden Antiphellos (Kalkan-Kas?) yolu ile Fenike’ye ve oradan da Phaselis (Tekirova) ve Attaleia’ya (Antalya) ulas?maktadır. I?kinci bir yolun, bir tetrapolis tes?kil eden Kibyra, Bubon, Balbura ve Oinoanda arasında ve bunları birles?tirmek üzere mevcut bulunmus? oldug?unu gösteren bazı belirtiler vardır. Balbura ve Oinoanda arasında Severus ve Diocletianus’a ait kitabeli bir mesafe tas?ı ve bu alandaki bazı kalıntılar burada bir yolun varlıg?ına is?aret etmektedir. Bu yol Orta Lykia’da kuzey batıdan, güney dog?uya dog?ru yani Kibyra Ovası’na dag?lık bölgeden girerek, Fenike’ye ve Akdeniz’e ulas?maktaydı. Bu yol Balbura ve Oinoanda’dan geçip ortadaki dag?ları dolas?arak Podalia’ya dahil olmakta ve bu ovayı güney dog?u kös?esinde terk ederek Arykandos nehrinin sulak vadisine girmekte ve Limyra’yı takiben Fenike’ye ulas?maktaydı. Bu yolun Oinoanda ve Elmalı Ovası arasındaki kattı belirsizdir. Elmalı Ovası’nın güney dog?usunda yolun seyri Arykandos nehrinin sol kıyıları boyunca Severus ve Caracalla’ya ait mesafe tas?ları ile gösterilmis?tir. Bu tas?lar Limyra’nın birkaç kilometre kuzeyinde bulunmus?tur. Dig?er bir yolun Elmalı Ovası’ndan Sög?üt Gölü’ne ulas?makta oldug?u anlas?ılmaktadır. Bunun muhtemel çizgisi, gölün batı sahilleri boyunca oldug?u, bir kitabe ve Constantin’e ait bir mesafe tas?ından belli olmaktadır. Ayrıca Araksa’nın (Ören) güneyinde, Ksanthos’un kars?ısında eski bir köprüye ait kalıntılar, buradan bir yol geçmis? oldug?unu göstermektedir. Kadyanda’ da (Üzümlü) Severus’a ait bir mesafe tas?ı bulunmus?tur ki, bu yolun varlıg?ını desteklemektedir.
Sınır çizgilerinin Karya, Pisidya ve Pamfilya yakınlığı ile bilinen bölgedeki Antik Kent’ler Lykia’nın kuzeyindeki yüksek havzada yürütülen arkeolojik aras?tırmalarda,Bakır Çag?ı’ndan itibaren yerles?ik bir tarım toplulug?unun var oldug?u ve s?imdiye kadar bilinmeyen çok sayıda erken dönem yerles?iminin bulundug?u sonucuna varılmıştır. İçinde bulunduğu Antik Kent’leri şöyle sıralayabiliriz.
• Aloanda
• Andriake
• Antiphellos
• Aperlai
• Apollonia
• Araxa
• Ariassos
• Arneai
• Arnna (Ksantos)
• Arsada
• Arykanda
• Balbura
• Bubon
• Choma
• Daedala
• Gagae
• Hippoukome
• Idebessos
• İsinda
• Istlada
• Kadyanda
• Kandyba
• Karmylassos
• Kibyra
• Korydalla
• Kyaneai
• Letoon
• Lmyra
• Myra
• Nysa
• Oktapolis
• Oinoanda
• Olympos
• Patara
• Phaselis
• Phellos
• Pınara
• Podalia
• Pydnai
• Rhodiapolis
• Simena
• Sura
• Sidyma
• Telmessos
• Termessos Minor
• Theimussa
• Tlos
• Trebenna
• Tyberissos
• Typallia
• Trysa
Likya Antik şehirlerinin en önemlisi Patara’dır. Uzantısı Antalya’nın Kaş İlçesi’nin Kalkan beldesi yakınlarında bulunan bir antik kenttir ki Antalya İline komşu olan Muğla’nın sınırlarına da girmektedir.
Elmalı Ovası’nda prehistorik döneme ait 8 adet Bronz Çag? höyüg?ü tespit edilmekle beraber,Oinoanda ve Balbura territorium’ları içinde üç höyüg?ün daha varlıg?ı karşımıza çıkmaktadır.
Bronz Çag? höyüklerinin birçog?u Çaltılar Höyük, Semahöyük, Sög?le ve Elmalı Ovası’nda ortaya çıkan kırmızı üzerine siyah bikrom (iki renkli) ve dig?er karakteristik kapların da gösterdig?i gibi M.Ö. I. bin yılda iskân edilmeye devam etmis?tir. Bununla birlikte asıl Lykia olarak adlandırılan bölgeden hiçbir prehistorik höyük saptanamamıs?tır. Bu bölge için en erken veriler M.Ö. I. binyıldan bas?lamaktadır. Fakat Lykia sahili önündeki Myken batıkları, Mısır’ın Dog?u Akdeniz ile yaptıg?ı deniz ticaretinin Küçük Asya kıyılarını takip ettig?ini göstermektedir.Adları tarihte ilk kez M.Ö. 1400’lerde Lukkalı korsanlar olarak duyulan Lykialılar M.Ö. 1295’te Mısır ile yapılan Kades? Savas?ı’nda Hititler’in yandas?ı olarak görülmektedirler.
Aynı zamanda Troia Savas?ı’nda Priamos’un yanında yer almıs?lardır. MÖ. VII. Yüzyılın ilk yarısında ise yerel bir krallık kurmus?lardır. Lydia Kralı Kroisos’un (M.Ö. 560-547) egemenlig?ini tanımayan bu halk yas?adıkları cog?rafyanın da etkisiyle bag?ımsızlıklarına oldukça düs?kündü. Nitekim Lykia’da M.Ö. 1000 yıllarından sonra tüm Batı Anadolu kıyı kesimini büyük ölçüde etkileyen Aiol, Ion ve Dor göçlerinden ve bunları izleyen kolonizasyon hareketlerinden hemen hemen hiç etkilenmemis?lerdir. Kendi içine kapalı olan bu bölgenin önceleri yalnızca çok yakınındaki Rhodos ile bir takım ilis?kiler kurdug?u söylenebilir. Bölge M.Ö. 545-540 yılları arasında süren kanlı savas?lardan sonra, Harpagos tarafından Akhaimenid egemenlig?i altına alındı. Buna kars?ın Karia uygarlıg?ında oldug?u gibi yerli sülalelerin etkinlikleri de kısmen devam ediyordu. Örneg?in bu yerli beyler M.Ö. V ve kısmen de IV. yüzyıl boyunca kendi adlarıyla sikke bastırabilme hakkına sahiptiler. M.Ö 480 yılında Kserkses’in Yunanistan’a kars?ı düzenledig?i sefere katılan Sikas og?lu Kybernis I?ran ordusuna asker ve gemici verme zorunlulug?unda olan bu türde soylu beylerden olmalıdır M.Ö V. yüzyıl ortalarında Attika-Delos Deniz Birlig?i’ne kısa bir süre vergi ödeyen Lykialı’lar, M.Ö IV. yüzyılda Limyra’lı bir yerli bey olan Perikles’in gayretleriyle daha çok dini karakteri ag?ır basan bir birlik kurmaya çalıs?tılar. M.Ö 362 yılında I?ranlılara kars?ı yapılan satraplar ayaklanmasına da katılan Lykialı’lar ayaklamanın bastırılmasından sonra M.Ö IV. yüzyılın ortalarında Karia satrabı Mausolos’un yönetimine bırakıldılar(M.Ö 377-353). M.Ö 334 yılından sonra Büyük I?skender, onun ölümünden sonra da generallerinin eline geçti M.Ö 296 tarihinde Ptolemaioslar’ın bölgeyi yeniden ele geçirmesiyle birlikte el deg?is?tirme yüz yıl kadar süreyle sona erdi. Bu savas?ımlar sırasında bölge Yunan kültürü etkisine girmis? ve öz benlig?ini yitirmis?tir. M.Ö III. yüzyıla gelindig?inde Lykçe tümüyle ortadan kalkmıs? ve yerini Yunanca’ya bırakmıs?tı. Öyle ki Lykia adı ile bölgedeki öteki Yunanca kent adları da bu tarihten sonra ortaya çıkmıs? olmalıdır.
Bölge M.Ö 197 yılında kısmen III. Antiokhos’un eline geçtiyse de denetimi fazla uzun sürmedi. M.Ö 190 yılında Romalılar ile Magnesia yöresinde yaptıg?ı savas?tan yenik çıkan Antiokhos, M.Ö 188 de gerçekles?tirilen Apameia Barıs?ı ile birliklerini Toroslar’ın gerisine dog?ru çekmek zorunda kalmıs?tır. Bu sırada Lykia, Romalılar’a yaptıg?ı yardımın ödülü olarak Rhodos’a bırakıldı. Denetim, M.Ö 178/67 yılına deg?in sürdü. Bu tarihte Roma’nın tanıdıg?ı bir ayrıcalıkla bir kez daha özgürlüg?üne kavus?up, Lykia Birlig?i’ni yeniden kurarak gelis?me gösterdi.
Lykia birlig?i en büyükleri Ksanthos, Patara, Pinara, Olympos, Myra ve Tlos olmak üzere 23 kentten olus?uyordu
Burada büyük kentler üç, orta büyüklüktekiler iki ve daha küçük olanlar da bir oya sahiptiler. I?lk birlik sikkelerini M.Ö 168/67 tarihinden 20 yıl kadar önce basmaya bas?layan 24 kent s?unlardır: Amelas, Antiphellos, Aperlai, Apollonia, Arykanda, Boubon, Gagai, Kandyba, Ksanthos, Kyaneai, Limyra, Myra, Oinoanda, Olympos, Patara, Phellos, Pinara, Rhodiapolis, Sidyma, Telmessos, Trysa, Tyberissos. Bunlardan Boubon, Oinoanda, Olympos ve Phaselis kökende Lykialı deg?illerdi. M.Ö 88 yılında Pontos kralı VI. Mithridates tarafından ele geçirilen Lykia, bu kralın Sulla kars?ısında aldıg?ı yenilgiden sonra yeniden bag?ımsızlıg?ına kavus?tu. Mithridates ve Romalılar arasındaki savas?ım sırasında aldıg?ı için yalnızca özgür olmakla kalmayıp, M.Ö 84 ten bas?layarak, kuzeydeki Kibyra, Boubon, Balboura ve Oinoanda’nın olus?turdug?u tetrapolis, son üçünü de sınırlarına kattı. 43 tarihinde Roma I?mparatoru Claudius tarafından Pamphylia ile birles?tirilerek bir eyalet haline getirildi.
Özgürlüg?ünün son bulmasına kars?ın Lykia Birlig?i dag?ılmadı ve hatta sınırları özgür günlerdekinden daha da genis?ledi. Plinius döneminde 36 kasabanın bulundug?undan söz etmektedir.
Eski Lykia Birlig?inden gelis?mis? olan bu eyalet birlig?inin (koinon) sınırları içindeki kent ve kasabalardan bazıları s?unlardı: Akalissos, Antiphellos, Aperlai, Araksa, Arneai, Arykanda, Balboura, Boubon, Gagai, Idebessos, Kadyanda, Kalynda, Khoma, Kormos, Korydalla, Krya, Ksanthos, Kyaneai, Limyra, Lydai, Myra, Neisa, Oinoanda, Olympos, Patara, Phaselis, Phellos, Pinara, Podalia, Rhodiapolis, Sidyma, Symbra, Telmessos, Tlos, Trebendai ve Trebenna. II. yüzyıla gelindig?inde birlig?in en önemli kentleri Myra, Tlos ve Telmessos idi. Bu dönem bölgenin her yönden gelis?ip zenginles?tig?i bir zamanı kapsar. 141 yılında büyük bir deprem felaketine ug?rayan bölge, gerek Roma I?mparatorları ve gerekse Lykialı varsılların yardımlarıyla kısa zamanda eski parlak günlerine kavus?mus?tu 5 Ag?ustos 240 tarihinde bir büyük deprem daha yas?ayan bölge felaketten sonra yavas? yavas? önemini yitirmeye bas?lamıs?tır.
Lykia bölgesi genel olarak, dog?uda Pamphylia ve Pamphylion Pelagos denen Antalya Körfezi, batıda Karia, kuzeyde de Phrygia ile sınırlanmaktaydı. Fakat bölgenin kesin sınırlarını belirlemede bu genel tanım yetersiz kalmaktadır. Avrupa’da Alp’ler, Amerika’da And sıra dag?ları veya Asya’daki Himalaya’lar, Kafkas Dag?ları ile aynı zamanda olus?tug?u jeologlarca ifade edilen Toroslar’ın batı uzantıları Lykia Bölgesi’nin yükseltilerini meydana getirirler .
Toros zincirinin bas?langıcı olarak kabul edilen ve kalkerli bir bünyeye sahip olan bu bölgeyi Strabon s?u sözlerle tanımlar:“ Yazarların çog?una göre Tauros buradan bas?lar, yalnızca yükseklig?inden ve Pamphylia’nın yukarısında uzanan Pisidia dag?larından as?ag?ı dog?ru uzanmasından ötürü deg?il, fakat aynı zamanda kendisinden uzanan dag?lar denizde bir dag?ın varos?ları gibi göze batar bir biçimde göründükleri için.
Toroslar Anadolu’nun Akdeniz kıyılarını s?ekillendirdikten ve Alanya yakınlarında kuzeybatıya yöneldikten sonra Göller bölgesinde (Beys?ehir, Burdur, Aks?ehir, Eg?ridir) kümelenip batıya dog?ru yelpaze s?eklinde açılırlar.
Lykia bölgesi genel olarak, dog?uda Pamphylia ve Pamphylion Pelagos denen Antalya Körfezi, batıda Karia, kuzeyde de Phrygia ile sınırlanmaktadır.
Fakat bölgenin kesin sınırlarını belirlemede bu genel tanım yetersiz kalmaktadır. Öyle ki Lykia’nın sınırları hakkında özellikle antik yazarlar birbirinden farklı açıklamalarda bulunduklarını görmekteyiz.
Hem coğrafi hem de kültürel özgünlüğe sahip olan bu bölge, özellikle 18. yüzyıldan itibaren pek çok araştırmacının dikkatini çekmeye başlamıştır. Lykia bölgesine karşı gösterilen ilgi 18. yüzyılın sonralarında, daha sonra Osmanlı İmparatorluğu’nda elçi olan Graf Choiseul-Gouffier’in Telmessos’u keşfederek, agorasındaki yapıların çizimlerini ve tasvirlerini yayınlamasından sonra giderek artmıştır. İlerleyen süreçte Likya hakkındaki önemli bilgileri Beaufor, Leake, Arundell, Fellows, Spratt ve Forbes gibi seyyah-araştırmacılar vermişlerdi. Ancak bilimsel bir temele dayalı olarak Lykia’yı inceleyen ilk araştırmacı A. J. Schönborn olmuştur. Ardından 1844 yılında Alman Filolog L. Ross Lykia’ya bir seyahat yapmış ve buradaki kalıntıları çizmiştir.
Sistematik olarak düzenlenmiş ilk Lykia araştırması Wien Üniversitesi’nde klasik arkeoloji profesörü olan Otto Benndorf yönetiminde Avusturya Bilimler Akademisi tarafından yürütülmüştür. I. ve II. Dünya Savaşı sırasında bölge araştırmaları kesintiye uğramıştır. Bundan sonra bölgedeki ilk kazı çalışmaları 1950 yılından itibaren Fransız ekibi tarafından Ksanthos ve Letoon’da başlatılmıştır. Bunu takip eden yıllarda bölgede Amerika, Türk ve Avusturya ekipleri kazı çalışmaları yapmışlardır. Lykia sikkeleri üzerindeki ilk araştırmalar da 19. yy sonlarında başlamıştır. C. Fellows ve J. P. Six’in ilk denemelerinde sonra bu sikkeler G. F. Hill tarafından gruplandırılmış ve onun ortaya sürdüğü kronoloji B. V. Head tarafından kabul edilmişti. Lykia’nın tarihi ve coğrafyasını aydınlatmaya yönelik yapılan araştırmalar günümüzde de devam etmektedir.
Bakır ve Bronz Çağı temeller üzerine kurulmuş Işık Ülkesi LİKYA Ülkesi Antik Kent’leri Tüm Anadolu topraklarını ESERLERİ ile aydınlatmaya devam edecek…
Araştırma/Makale :GÜL,TEKİN GÜN
Araştırma Tarihi:2001
Beğen
Beğenme
Tavsiye et
Rapor et
Yazdır
1679
Yer
Makale
15.7.2020
0
kişi beğendi
0
kişi beğenmedi
Etiket
#ışıkülkesi-likya/antikkentleri
  
Kaynak
Yorum yapabilmek için
Üye Olun
veya
Giriş
yapın
Tekin Gün
adlı kullanıcının
diğer yazıları
Neden?
Figen Yılmaz
1898 okuma
Eylül' De İdeoloji Başkadır!
Figen Yılmaz
1560 okuma
Özgürlük Ve Adalet
Figen Yılmaz
1745 okuma
Türk Bayrağı Kutsaldır
Ali Duman
1698 okuma
Genc Wertherin Solugu
Figen Yılmaz
1493 okuma
Tekrar
Figen Yılmaz
2027 okuma
Kitap Değerlendirmesi: Arslan Bulut "Vatan Ha
Ali Duman
1364 okuma
Sosyal Medya İlmihali: El-Çöpçataniyye El-Fey
Ali Duman
1602 okuma
Ikinci Kisi
Figen Yılmaz
1627 okuma
Doçentlik Yeterlilikleri Ve Kriterleri
Ali Duman
2256 okuma
İlk Modern Ordumuzda Askerlik Süresi 12 Yıldı
Aytekin Takar
1796 okuma
Japonya Ve Osmanlı Modernleşmesi Üzerine
Hatice S.
1957 okuma
Necip Fazıl Ölmeden Önce Adeta Ölümü Hissetmi
Kahraman Maraşlılar
1479 okuma
Vefa Onur'lu İnsanların Meziyetidir.
Engin Duran
1559 okuma
İskilipli Atıf Hoca
Eyyüp Azlal
1769 okuma
Birşeyler yaz
Sadece Ben
Bağlantılarım
B.Bağlantıları
Herkes
Yazıyı Mootol duvarına paylaşmak için
üye ol
veya
giriş
yap
http://www.mootol.com/Yazi2436/isik-ulkesilikya--antik-kentleri
Adınız :
Gidecek E-posta :
Gönder
Tanıdıklarını haberdar etmek için
üye ol
veya
giriş
yap
Adınız :
Rapor nedeni :
Rapor et
Yazı içeriğini rapor etmek için
üye ol
veya
giriş
yap