Resimler
Videolar
Haberler
Yazılar
Replik Düplik
Kuruluşlar
Benim Dünyam
Kayıt Ol
Oturum Aç
Bitlis Tarihi
Yazı Yaz
2453
3953
Kültür-Sanat
Yorum Yaz
Yazdır
Tavsiye Et
23.7.2020
0 yorum
1399
okuma
Bitlis ve yöresi M.Ö. 2000 yıllarında Hititlerin egemenliği altına, M.Ö. 1700 yıllarında da Hurri-Mitanni hakimiyeti altına girmiş ve daha sonra ise asi bir kavim olan Asurlular'ın hakimiyetine girmiştir. Asurlar M.Ö. 2000 yılları ortalarında yukarı Mezopotamya’da egemenlik kurmuş, savaşçı ve vahşi bir milletti. Geçtiği her yeri yakıp yıkma ve yağma etmekle meşhurdu. M.Ö. 1280 yılında Asur Krallarından I. Salmanassar devrinden sonra, Van Gölü çevresindeki dağlık alanlara Urartular yerleşti. Kendilerine merkez olarak Van Gölü'nün Kuzeyindeki Arzankun şehrini seçmişlerdi. Van ve Bitlis yörelerine yerleşen Urartular, Asurluların bölgedeki egemenliğine son verdiği gibi, onların yayılmacı politikalarını engellediler. Urartular’ın Güney komşusu Asurlar yıkıldıktan sonra Ön Asya’da yeni bir güç olarak İskitler (İskit Türkleri) ortaya çıkmıştır. Urartular’ın varlığına son veren İskitler, güneye doğru uzanmaya başlamışlardır. Bu tarihten sonra Doğu Anadolu ve Bitlis, Medler ile Lidyalılar arasında mücadele alanı olmuştur. Medler'in hakim gelmesiyle Bitlis, Medlerin hükümranlığı altına girmiştir. Bir süre sonra da İran Devleti, Medler’den Persler’e geçmiştir. Artık bu tarihten sonra Bitlis’te Pers hakimiyeti başlamıştır. M.Ö. 331 yıllarında Bitlis, Makedonya Kralı Büyük İskender’in hakimiyetine geçmiştir. Suriye ve Mısır’ı ele geçirdikten sonra Dicle-Fırat boylarına gelen İskender, Perslerle yaptığı savaşta Pers Ahamenid İmparatorluğu'nu kesin bir yenilgiye uğratmış, 331 tarihinde Pers İmparatorluğu ortadan kaldırılmıştır. İskender’in Pers hakimiyetine son vermesiyle Bitlis, Büyük İskender’in ordularının denetimine geçmiştir.
Bitlis’te İskender'den sonra kurulan Selökid Devleti'nin yıkılmasından sonra Doğu Anadolu’ya Partlar hakim olmuştur. M.Ö. 200’de Part Hükümdarı Arsağ’la erkek kardeşi Vağarşak, Bitlis ve Muş dolaylarını kendi egemenlikleri altına aldılar. Roma Hakimiyeti M.Ö. 600 yıllarından beri burada devam etmekteydi. Ama sürekli Bitlis el değiştirdiğinden, bu hakimiyet sürekli olmamıştır. M.Ö. 600 yıllarında Bitlis Romalılar tarafından istila edilmiştir. Bu istila, Urartu döneminin zayıf olduğu zamanlara rastlamaktadır. 639-640 Halife Hazreti Ömer (R.A) zamanında, İran Fatihi Saad bin Ebu Vakkas’ın emri üzerine El-Cezire fatihi İyâz bin Ganem, Anadolu’nun fethi ile görevlendirildi. Bitlis, Ahlat ve Muş dolaylarını fethetmekle görevlendirilmiş olan İyâz bin Ganem 300 kişilik bir ordu ile Ahlat’ı aldıktan sonra, 641 (Hicri 20) yılında Bitlis üzerine yürümüştür. Her yıl Bitlis patrikliğinden haraç almak kaydıyla, (Ahlat patrikliğinde olduğu gibi) bir sulh antlaşması yapılmıştır. Bu anlaşmaya göre Bitlis, İslâm Devletleri'nin himayesinde olacak, Patriklik, Bitlis’te bulunan Gayri Müslimlerin mal ve can emniyetini korumak için bir miktar vergi ödeyecektir. IX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Abbasi Devleti'nin zayıflaması üzerine Bitlis 928 yılında tekrar Bizanslılar'ın eline geçmiştir. Bitlis’teki camilerin minberleri kaldırılarak yerine, birer haç bırakılmıştır. Bunun üzerine yerli halk korkuya kapılarak Bitlis’ten göç etmeye başlamıştır. Birkaç yıl sonra aynı olaylar bu defa Ermeniler'in tahriki üzerine tekrar etmiştir.
9. yüzyılın sonlarına doğru Bitlis, Diyarbakır’da bulunan Mervanoğulları'nın eline geçmiş, Mervanoğullarıyla Bizanslılar arasında bir sınır kenti olmuştur. Selçuklular'ın Anadolu’ya gelmesiyle Mervanoğullarının hakimiyeti sona ermiş, Bitlis ebedi bir Türk yurdu olarak Selçuklular'ın egemenliği altına girmiştir. Selçuklular, 23 Mayıs 1040 yılında Gaznelilerle yaptığı Dandanakan Meydan Savaşından zaferle çıkmış, Başkenti Nişabur olmak üzere Horasan’da bağımsız bir devlet kurmuşlardır. Anadolu’ya Türk akınları başlamadan önce Bizans İmparatoru II. Basilius, 1021 yılında Bitlis’i kendi sınırları içine katmıştır. Bitlis 1047 tarihinde ilk defa olarak Selçuklu Hakimiyeti'ne geçmişse de bu durum uzun sürmemiş, kısa bir süre sonra tekrar Mervaniler'in eline geçmiştir. 1064 yılında Aras Nehri'ni geçen Alparslan, Anadolu topraklarına girmeye başladı. Gürcistan ve Nahcivan’ı alarak Ani şehrinde Bizans ve Ermeni birliklerini bozguna uğrattı. Van Gölü havzasına inen Sultan Alparslan, Van, Bitlis ve Muş çevresinde bulunan Türkmen Beylerini de zorlamaya başlayınca bunlar Selçukluya tabi oldular. Bu bağlılığa rağmen şehrin yönetimi Mervanoğullarına bırakılmıştır. 1070 tarihte Selçuklu tâbiiyetini kabul eden Bitlis ve çevresi, Türk boy, oymak ve beylerinin uğrak yeri olmuştur.
1071 tarihinde yapılan Malazgirt Meydan Savaşı Selçuklular'ın mutlak zaferiyle sona ermiştir. Bu zafer aynı zamanda şimdiki vatan topraklarının ebedi Türk yurdu olmasını sağlamıştır. Müslüman Türk’ün Anadolu’ya giriş kapısı, Malazgirt Meydan Savaşıdır. Bitlis, 1070 yılında Mervaniler'in idaresine bırakılmıştı. Sultan Alparslan’ın vefatından sonra yerine geçen oğlu Sultan Melikşah, kısa bir süre sonra komutanlarından, Diyarbakır Emiri Fahr Al Davla Muhammed B. Cehir’i (Cuhay) Bitlis yöresini fethederek buradaki arazileri Türk emir ve beylerine dağıtmıştır. Bu arazileri alanlardan birisi de, Dilmaç Oğlu Mehmet Bey’dir. Bu kişi Bitlis’in yerli halkı olduğundan Bitlis’in idaresi yerli halka geçmiştir. Böylece 1084 tarihinde, Bitlis tamamen Selçuklu İmparatorluğu’na katılmıştır.
1092 yılında Sultan Melikşah’ın vefatıyla Selçuklu İmparatorluğu içersinde, karışıklık ve saltanat kavgası başlamıştır. Bundan faydalanan Suriye Emiri Tacüddevle Tutuş, Doğu Anadolu ve Diyarbakır bölgesini kontrolü altına almıştır. Gerek bu kişinin hakimiyet zamanında ve gerekse ondan sonra Anadolu’da Beylikler devri başlamış, Bitlis’in yönetimi Dilmaçoğulları (Demleçoğulları) Beyliğine geçmiştir. Bitlis Ata-Beyleri olarak geçen Dilmaçoğulları Beyliği, 1084 yılında kurulmuş, 1192 yılında sona ermiştir. Yukarıda da değinildiği gibi 1084 yılında Bitlis Selçuklu İmparatorluğu’na bağlanmış, yönetimi Selçuklu komutanlarından Dilmaç (Dilmaç, Dimlaç, Demleç) Oğlu Mehmet Bey’in emrine geçmiştir. Bitlis, 1207 yılında Eyyubilerin eline, 1231 yılında da Moğollar’ın eline, 1232 tarihinde de Anadolu Selçuklu Devletinin eline geçerek Selçuklu topraklarına bağlanmıştır.
1243 tarihindeki Kösedağ Savaşı'nda, Anadolu Selçuklu Devleti ile İlhanlılar arasındaki savaşı İlhanlılar kazanmış, bu savaştan sonra Anadolu illerini işgale başlayan İlhanlılar, 1244 tarihinde Bitlis’i hakimiyetleri altına almıştır. Bitlis ve Ahlat’ın içinde bulunduğu bir saha eyalet haline getirilerek, İlhanlı Valileri tarafından yönetilmiştir. Bu arada İlhanlılar, yöredeki hakimiyetlerini sürekli kılmak için çeşitli Moğol boy ve oymaklarını Bitlis ve çevresine yerleştirmiştir. 1365 tarihinden 1469 yılına Bitlis’te Karakoyunlu'lar hüküm sürmüşlerdir. Karakoyunlu Türkmenleri, Baranlı oymağı beyleri olan üç kardeş ile tarih sahnesine çıkmışlardır. En önemli hükümdarları Kara Yusuf Bey Bahadır’dır. Bu kişi Timur öldükten sonra 1405 yıllarında Bitlis’e gelerek, Emir I. Şemsettin’e misafir olmuş ve onu kızıyla evlendirmiştir. Karakoyunlu Devletinde Kara Yusuf gibi önemli olan şahıslardan birisi de Kara Yusuf Bey’in 4. Oğlu Ebü’n-Nasır Pir-Budak Bey Yusuf Bahadır. 1418 yılına kadar 14 yıl Mardin Melikliği'nde bulunmuş, 1411 tarihinde Bitlis’te adına para bastırmıştır. Kız alıp vermeden dolayı Şeref Han sülalesiyle akraba olmuştur. 1467 yılında Karakoyunlu Hükümdarı ve Yusuf Bey’in 5. Oğlu olan Cihan Şah öldürülünce, Karakoyunlu Hakimiyeti Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan’ın eline geçmiştir. Bitlis’i egemenliği altına alan Uzun Hasan, Budak bin Ömer Bey’i, Bitlis beyliğine getirmiştir.
Gerek Karakoyunluların ve gerekse Akkoyunlular'ın Bitlis ve çevresinde bulunan en önemli eserleri Koç-Koyun Heykelleridir. Kara ve Akkoyunlu mezar taşları, koyun şeklindeki heykelciklerden ibaretti. Yine bayraklarında koyun resmi bulunmaları nedeniyle bu isimlerle anılmışlardır. Bitlis 1220 - 1670 yılları arasında 450 sene Şerefhan sülalesi tarafından yönetilmiştir. İran kökenli olan bu beylik, iç işlerinde serbest, dış işlerinde ise Selçuklu ve Osmanlı Hanedanlığına bağlı idi. Şerefhanların soyu İran’daki Kisra Krallarına (İran’daki Sasani Kralları) ulaşır. Çünkü halk arasında bunların Nuşirevan’ın soyundan ve torunlarından oldukları yaygındır.” 450 yıllık Şeref Han sülalesi yönetimi içerisinde Bitlis; İlhanlılar'ın, Celayirler'in, Timurlular'ın, Karakoyunlular'ın, Akkoyunlular'ın, Safaviler'in ve Osmanlıların egemenliği altına girmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu'nun Bitlis üzerindeki hakimiyeti 1481 yıllarından itibaren sıklaşmıştır. Özellikle İdris-i Bitlisi’nin Gerek II. Bayezıd’e ve gerekse Yavuz Sultan Selim’e yaptığı iyiliklerin karşılığı olarak Bitlis’e fazla dokunulmamış, hatta diğer vilayetlerden fazla tolerans tanınmıştır. İdris’i Bitlisi, Şah İsmail’e karşı Mardin’den Erzurum’a kadar olan ve içlerinde Bitlis Şeref Han Beyliği'nin de bulunduğu 25 aşireti Osmanlı Devleti’ne bağlamış, karşılığında Yavuz tarafından bu beyliklere ayrıcalık tanınmıştır. Her ne kadar Bitlis Osmanlı Toprakları'na bağlanmışsa da, bağımsız bir birim (yurtluk-ocaklık) olarak yönetilmiştir. Böylece 1514 yılında Bitlis, Osmanlı Devleti’ne bağlanmış oldu.
Rus Çarı, Deli Petro’nun vasiyeti gereği yıllardan beri sıcak denizlere ulaşma hayalleri içinde yaşayan Çarlık Rusya Orduları Birinci Dünya Harbinin başlaması ile harekete geçmiştir. Kısa bir süre içerisinde Doğu Anadolu’nun birçok şehrini işgal eden Rus birlikleriyle ona öncülük eden gözü dönmüş Ermeni çapulcuları Bitlis sınırlarına dayanmıştır.
1915 yılının Temmuz ayının bir Ramazan gecesinde, Ruslar'ın Bitlis’i işgal etmek için Başhan Mevkiine geldiği haberi alınmıştır. Bu haberi alan bütün Bitlis halkı, çocuklarının ellerinden tutarak göç için yollara düşmüştür. Ancak Bitlis’teki Türk Askerinin ve Milis Kuvvetler'in dirayetli savunması sonucunda, Ruslar Bitlis’e giremeyerek geri çekilmiştir. Ancak bu sevinç fazla sürmemiş, Şubat 1916 sonlarında Rus askeri ve Ermeni İntikam Tugayları tekrar Bitlis kapılarına dayanmıştır.
Bitlis’i savunan kuvvetlerin toplamı 1400-2000 kişi arasındaydı. Bu birliğin 600 kişilik kısmı milis kuvvetlerden teşekkül etmişti. Piyade Yarbay Ali Çetinkaya komutasındaki Türk birliği, silah, cephane ve asker bakımından kendisinden çok fazla olan Rus ve Ermeni birlikleriyle savaşmak zorunda kalmıştır. Bütün direnmelere rağmen, 3 Mart 1916 günü saat 05’de Bitlis işgal edilmiştir. İşgalden sonra özellikle Rus birliklerinin içerisinde bulunan ve Ermenileri felakete sürükleyenlerden birisi olan Antranik’in kurmuş olduğu “Ermeni İntikam Tugayları” şehir merkezine dağılarak, zamanında göç edememiş kimsesiz, yaşlı ve hastaları katletmeye başlamışlardır. Bu işgalle beraber Bitlis, ikinci büyük göç olayını yaşamıştır. Göç edemeyip şehirde kalanlar Ermeni kurbanı olurken, göç edenler ise çetin kış şartları altında açlık, sefalet ve çapulcuların kurbanı olmuştur. Göç eden halk, götüremediği 1000’den fazla çocuğunu köprü altlarında, kar kümelerinin yanında ölüme terk etmiştir.
Bitlis Geçitleri’nin Ruslar'ın eline geçmesi Türk Genel Kurmayı’nı düşündürmeye yönelmiştir. Bu geçitlerin düşman eline geçmesi; Diyarbakır, Adana, Halep, Bağdat Yolunun düşmana açılması manasına geliyordu. Bitlis’in acil olarak geri alınmasına karar veren Türk Genel Kurmayı, Çanakkale Savaşlarında büyük kahramanlıklar göstermiş ve o tarihlerde Edirne’de istirahatta bulunan 2. Ordunun, öncelikle 2. Orduya bağlı 16. Kolordunun acilen Bitlis Cephesine gönderilmesine karar vermiştir. Bu Kolordunun Komutanlığına Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal’i atamıştır. Albaylıktan Generalliğe yükseltilen Mustafa Kemal, 27 Mart tarihinde ilimizi ziyaret etmiş, gerekli talimatları verdikten sonra karargahını kurmuş olduğu Silvan’a geri dönmüştür. Temmuz ayı sonlarında taarruz için tekrar Bitlis’e gelmiştir. 1 Ağustos 1916 tarihinde Mustafa Kemal tarafından taarruz emri verilmiş, 8 Ağustos 1916 tarihinde Bitlis sabah 05’de istiklaline kavuşmuştur.
5 ay 5 gün düşman işgalinde kalan Bitlis, savaş sonrası harabeye dönmüştür. Savaşın ağır faturası halen günümüzde çekilmektedir.
Savaşla beraber başlayan göç hareketleri, bütün hızıyla günümüzde de sürmektedir. Bitlis’in kurtuluşu, Türk’ün makus talihinin yenildiği gündür. Bitlis, Birinci Dünya Savaşı'yla beraber Anadolu’da işgal edilen vilayetler içinde istiklaline kavuşan ilk şehirdir. Bu kurtuluş, milli mücadelenin ilk kıvılcımıdır.
Bitliste Tarihi Yapılar
Kaleler
1. Tatvan Kalesi
2. Ahlat Kalesi
3. Adilcevaz Kalesi
4. Bitlis Kalesi
Camiler
5. Ulu Cami
6. Gökmeydan Cami
7. Şerefiye Külliyesi Ve Cami
8. Adilcevaz Tuğrul Bey Cami
9. Ahlat İskender Paşa Cami
Medreseler
10. İhlasiye Medresesi
11. Yusufiye Medresesi
Hanlar
12. El Aman Hanı
13. Hazo Han
14. Papşin Hanı
Türbeler
15. Emir Bayındır Kümbeti
16. Emir Ali Kümbeti
17. Usta Şagirt Kümbeti
18. Çifte Kümbet
19. Abdurrahman Gazi Türbesi
20. Şeyh Babo Kümbeti
21. Küfrevi Türbesi
Tarihi Köprüler
22. Narlıdere Köprüsü
23. Ahlat Emir Bayındır Köprüsü
Müze ve Ören Yeri
24. Bitlis Etnografya Müzesi
25. Ahlat Müzesi
26. Ahlat Selçuklu Mezarlığı
27. Ahlat Harabeşehir Kaya Evleri
Manastır
28. Aghperig Manastırı
Yazı : Tekin Gün
Düzenleme Tarihi: 2016
Kaynak Alıntılar:T.C.Turizm ve Kültür Bakanlığı
Beğen
Beğenme
Tavsiye et
Rapor et
Yazdır
1399
Yer
Kültür-Sanat
23.7.2020
0
kişi beğendi
0
kişi beğenmedi
Etiket
#bitlistarihi
  
Kaynak
Yorum yapabilmek için
Üye Olun
veya
Giriş
yapın
Tekin Gün
adlı kullanıcının
diğer yazıları
Etkili Konuşma Üzerine 10 Taktik
Seo Hizmetleri
1578 okuma
Mimar Sinan'dan 400 Sene Sonrasına Mektup
Cumhur Ceylan
1582 okuma
Yapılan İyiliklerden Daha Çabuk Unutulan Bir
Sivas Platformu
1794 okuma
Sevgi Neydi?
İzmir Sevdalıları
1667 okuma
Kırk Yıllık Hatırı Olan Kahve
Mustafa Celep
1639 okuma
Sabır Ve Peşin Hükümlülük
Suat Zobu
1765 okuma
İnsan Ne Garip Bir Varlık!
Afyonlular Burada
1767 okuma
???????????????????????? ?????????????? ?????
Erdi Cicek
2106 okuma
Yaşatmak Gayret İster
Konya Hayranları
1432 okuma
Sevdiklerinize Zaman Ayırın
Salih Kahrıman
1747 okuma
Gözler
Can Durgun
2086 okuma
Kitap Basligi
Rafet Muslubas
1600 okuma
İnsan Sevdiğine Götürdüğü Şeyi Sayar Mı Hiç
Mustafa Celep
1428 okuma
Türklerin Tarih Boyunca Kullandığı 5 Savaş Ta
Belgesel Tv
1559 okuma
En Kötü Karar Kararsızlıktan Daha İyidir
Sercan Durgun
1595 okuma
Birşeyler yaz
Sadece Ben
Bağlantılarım
B.Bağlantıları
Herkes
Yazıyı Mootol duvarına paylaşmak için
üye ol
veya
giriş
yap
http://www.mootol.com/Yazi2453/bitlis-tarihi
Adınız :
Gidecek E-posta :
Gönder
Tanıdıklarını haberdar etmek için
üye ol
veya
giriş
yap
Adınız :
Rapor nedeni :
Rapor et
Yazı içeriğini rapor etmek için
üye ol
veya
giriş
yap