Resimler
Videolar
Haberler
Yazılar
Replik Düplik
Kuruluşlar
Benim Dünyam
Kayıt Ol
Oturum Aç
Kuranda Yanlış Veya Eksik Anlamlandırılan Bazı Kavramlar
Yazı Yaz
680
4608
Makale
Yorum Yaz
Yazdır
Tavsiye Et
23.4.2013
0 yorum
2017
okuma
Yazar: Araştırmacı- Yazar Ayşe DARENDELİ
07.12.2012
Kavramlar zaman içerisinde kelime olarak aynı kalsa da mana olarak değişkendirler. Bu sebeple kullanılan kavramların hangi dönemde ne manada kullanıldığı önem arz eder. Hele ki bu Kuran’da geçen bir kavramsa çok daha iyi incelenmelidir. Aksi halde yanlış manaların ortaya çıkması kaçınılmaz olur.
Geçenlerde katıldığım Prof. Şaban Ali Düzgün hocanın konferansı bu yazıyı yazmamda ilham kaynağı oluşturdu. Kendileri de bu konuya kısmen değinerek çok çarpıcı örnekler verdiler. Faydalı olacağı zann-ı galibiyle bu kavramları Kuran’daki geçtiği şekliyle açıklayarak sizlerle paylaşmak istedim. Bu tespitlerin doğruluğunu basit bir araştırmayla sizler de keşfedebilirsiniz.
1. Havf: Bu kavramın geçtiği ayetlerin tamamına “korku”anlamı vermek yanlıştır. Çünkü korku anlıktır. Sürekli olan ise “kaygı, endişe”dir. Kuran’da geçen “havf” kelimeleri incelendiğinde bir çok ayette “anlık” bir korkudan değil “sürekli” bir endişeden/kaygıdan bahsettiği görülür. Misal:
(Zekeriyya dedi ki ) Ve gerçek şu ki, ben göçüp gittikten sonra yakınlarım(ın yapacakların)dan kaygı (havf) duyuyorum; çünkü karım baştan beri kısırdı. Öyleyse, bana katından, benim yerimi alacak bir yardımcı bahşet (Meryem, 5)
“Şüphesiz Rabbimiz Allah’tır” deyip sonra da dosdoğru olanlara hiçbir kaygı (havf) yoktur, onlar üzülmeyecekler de. (Ahkaf, 13)
2. Nimet: Kuran’da geçen “rızık” ve “nimet” kavramlarına aynı anlamlar verilebilmektedir. Halbuki “rızık” yenilen, içilen, giyilen maddi şeyleri karşılarken; “nimet” bunların dışında akıl, fazilet, anlayış gibi lutufları kapsayan bir kavramdır. Misal:
Nimet ile ilgili: Kim Allah'a ve Resul'e itaat ederse, işte onlar Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, doğrular (ve doğrulayanlar), şehidler ve salihlerle beraberdir. Ne iyi arkadaştır onlar? (Nisa, 69)
Rızık ile ilgili: O (Rabb) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de, bile bile, Allah'a eşler koşmayın.
3. Tevil: Kuran’da geçen bu kelime için çeviriler genellikle “yorum” şeklinde yapılmaktadır. Oysa ki bu çeviri yanlıştır. Tevil, Kuran’da “bir şeyin hakikatini açıklama, kesin anlamı, iç yüzünü ortaya çıkarma” manasında kullanılmaktadır. Bu kavramın geçtiği ayetlere bakalım:
Hızır) dedi: "İşte bu (üçüncü itirazınla) beraberliğimiz sona ermiştir! Sana, katlanamadığın o şeylerin içyüzünü (tevilini) haber vereceğim. " (Kehf, 78)
“Onunla beraber iki genç daha girmişti hapse. İşte bu iki gençten biri (bir gün): "Rüyamda kendimi şaraplık üzüm sıkarken gördüm" dedi. Öteki: "Ben de kendimi başımın üzerinde ekmek taşıyor gördüm, öyle ki kuşlar ondan (koparıp koparıp) yiyorlardı". (Bu iki genç:) (Yusuf'tan) "Bu (rüyaların) gerçek anlamını (tevilini) haber ver bize!" diye rica ettiler, "Çünkü, görüyoruz ki, sen, (rüyaların nasıl yorumlanacağını) iyi (bilen) kimselerdensin". (Yusuf, 36)
“[Yusuf:] “Daha yiyeceğiniz günlük azığınız önünüze konmadan rüyalarınızın gerçek anlamını (tevilini) size haber vereceğim, [ki başınıza gelecek olanı] vuku bulmadan önce [bilesiniz]; çünkü bu bana Rabbimin öğrettiği şeylerdendir. “(Yusuf, 37)
“Ve ana-babasını en yüksek onur katına çıkardı; ve onlar[ın hepsi] O'nun önünde hürmet ve tazimle yere kapandılar. Bunun üzerine [Yusuf:] “Ey babacığım!” dedi, “Vaktiyle gördüğüm rüyanın gerçek anlamı (tevili) buydu ve Rabbim onu gerçekleştirdi… “(Yusuf, 100)
Ey Rabbim! Bana nüfuz ve iktidar bahşettin; olayların altında yatan gerçekleri (tevilil ehadîs) kavrayıp açıklama bilgisi verdin. (Yusuf, 101)
İlahi kelamın özü olan açık ve kesin hükümlü mesajlar ile müteşabihleri kapsayan bu ilahi kelamı sana bahşeden O'dur. Kalpleri hakikatten sapmaya meyilli olanlar, sırf kafaları karıştır(acak şeyler bul)mak için ve ona (keyfi) anlamlar yüklemek amacıyla ilahi kelamın müteşabih olarak ifade edilen kısmına uyarlar; oysa Allah'tan başka kimse onun kesin anlamını (tevilini) bilemez. Bu yüzden bilgide derinleşenler şöyle derler: "Biz ona inanırız: (ilahi kelamın) tümü Rabbimizdendir; derin kavrayış sahipleri dışında kimse bundan ders almasa da." (Ali İmran,7)
Bu ayetlerde geçen “tevil” kelimesi birçok mealde sadece “yorum” olarak çevrilmiştir. Halbuki mesela Yusuf suresinde apaçık görüleceği üzere bu tevil sadece basit bir rüya veya olay yorumu değil; Allah’ın özel bir lutufla peygamberine verdiği bir basirettir.
4. Hakk: Bu kelime Kuran’ın birçok yerinde birçok anlamda geçmekle birlikte yine bir çeviri hatası olarak genellikle “hakikat, gerçek” anlamı kullanılmaktadır.. Halbuki bu kavramın geçtiği bir çok ayette ise hakk kelimesi, “gaye/amaç” anlamında kullanılmaktadır. Misal:
Çünkü Allah, gökleri ve yeri belli bir gayeye matuf olarak (hakk) yarattı ve (bu sebeple diledi ki) her insan kazandığının karşılığını görsün ve hiç kimseye haksızlık yapılmasın. (Casiye, 22)
Benzer ayetler için İbrahim, 19; Ankebut, 44; Enam, 73; Hicr, 85; Nahl, 3; Rum, 8; Zümer, 5; Duhan, 39; Ahkaf, 3; Teğabun, 3 ayetlerine bakılabilir.
5. Şair: Kuran’da bu kelime bilhassa müşriklerin, peygamber efendimize (S) hakaret amaçlı kullandıkları bir ifade olarak geçmektedir. Ancak o toplumun “şair” diye kınadıkları günümüzde anladığımız gibi “şiir okuyan/yazan” kimseler değildir. “Şair, kendi toplumunun kahin ve büyücüsünün geleneğini yürüten bir seçkini olarak her zaman özel bir konuma sahip olmuştur. Bu anlamda şair görünmez dünyadan haber getiren önemli ve esrarlı bir bilgi kaynağıdır da. Bu bakımdan peygambere ilk vahiy gelmeye başladığında araplar, hemencecik onu bir şair, söylediklerini de olağanüstü güzellikte bir şiir olarak kabul ettiler.” (Toşihiko İzutsu, Cahiliyye Döneminde Şair ve Şiir Algısı) Yani o toplum şarileri, ıssız vadilerde dolaşarak cinlerden haber/bilgi aldıklarını iddia eden bir takım kimseler olarak nitelendiriyorlardı. İşte bu sebeple peygambere (S) gelen vahiy için “o sözleri sana cinler, şeytanlar öğretiyor” gibi ithamlarda bulunmuşlardır ki Kuran bunu şiddetle reddetmiştir:
“Biz ona (Peygamber'e) şiir öğretmedik. Zaten ona yaraşmazdı da…” (Yasin, 69).
Çünkü o toplumda şair, aynı zamanda yalancı, deli gibi anlamlarda kullanılmaktaydı. Mesela:
Ve "Mecnun bir şairin sözüyle biz ilahlarımızı mı terk edeceğiz?" derlerdi (Saffat, 36)
Bahsettiğimiz bu kavramların her biri müstakil bir çalışma yapılacak kadar geniş kavramlardır. Bunun gibi daha nice kavramlar vardır. Kuranı doğru anlayabilmek için Kuran’daki tüm kelimeleri araştırmak, doğru tahlil etmek işin ehli olan alimlerin vazifesi olmakla birlikte bunları öğrenmek, her müslümanın görevidir. Kuranî bir hayat sürebilmemiz temennisiyle…
Beğen
Beğenme
Tavsiye et
Rapor et
Yazdır
2017
Yer
Makale
23.4.2013
1
kişi beğendi
0
kişi beğenmedi
Etiket
---
Kaynak
Yorum yapabilmek için
Üye Olun
veya
Giriş
yapın
İslam Hukuku
adlı kullanıcının
diğer yazıları
İdealoji.Com Nedir ?
Hulusi Altunyurt
1292 okuma
Asrın Zeynü'l Abidin'leri
Süleyman Çakır
1114 okuma
Büyük Savaş
Son Osmanlı
1357 okuma
Aluminyum Truss Sistemleri
Gala Sahne
1166 okuma
Duvara Toslayacaklar
Son Osmanlı
1281 okuma
Komplo Teorisi
Son Osmanlı
1107 okuma
Baskı Merkezi
Oztasgrup Oztasgrup
1223 okuma
Portatif Sahne Sistemleri
Gala Sahne
1148 okuma
Baskı Merkezi
Oztasgrup Oztasgrup
1279 okuma
Zaman Ayarlı Operasyon
Son Osmanlı
1523 okuma
Büyük Zincir
Son Osmanlı
1341 okuma
Portatif Dans Pisti
Gala Sahne
1268 okuma
Ergün Diler İşte Bombacılar
Son Osmanlı
1519 okuma
Ergün Diler Yürüyün!
Son Osmanlı
1404 okuma
Tablo!
Son Osmanlı
1757 okuma
Birşeyler yaz
Sadece Ben
Bağlantılarım
B.Bağlantıları
Herkes
Yazıyı Mootol duvarına paylaşmak için
üye ol
veya
giriş
yap
http://www.mootol.com/Yazi680/kuranda-yanlis-veya-eksik-anlamlandirilan-bazi-kavramlar
Adınız :
Gidecek E-posta :
Gönder
Tanıdıklarını haberdar etmek için
üye ol
veya
giriş
yap
Adınız :
Rapor nedeni :
Rapor et
Yazı içeriğini rapor etmek için
üye ol
veya
giriş
yap