Resimler
Videolar
Haberler
Yazılar
Replik Düplik
Kuruluşlar
Benim Dünyam
Kayıt Ol
Oturum Aç
Şi’A ve Ehl-İ Sünnet Fıkhında Mut’a Kitabı Üzerine Yrd. Doç. Dr. Ali Duman ile Söyleşi
Yazı Yaz
741
4607
Dini Konular
Yorum Yaz
Yazdır
Tavsiye Et
19.5.2013
0 yorum
1433
okuma
Söyleşi: Cengiz DUMAN
İslam Hukuku Sayfası, sitemizin editörü olan Yrd. Doç. Dr. Ali Duman’ın en son kitabı Şi’a ve Ehl-i Sünnet Fıkhında Mut’a geçtiğimiz aylarda yayınlandı. Sitemizin editörlerinden Cengiz Duman, Ali Duman ile kitabı üzerinde bir söyleşi yaptı. Söyleşiyi aynen yayınlıyoruz.
Cengiz Duman (CD): Değerli hocam, öncelikle kitabınızın hayırlı olmasını temenni ediyorum. Gerçekten de İslâm fıkhında problemli olan bir alanla ilgili bilgilendirici ve yol gösterici bir eser ortaya koymuşsunuz. Neden böyle bir çalışmayı yapma ihtiyacı duyduğunuzu sorarak başlamak istiyorum.
Ali Duman (AD): Güzel yorumunuz ve umut verici konuşmalarınız için teşekkür ederim hocam. Öncelikle belirteyim ki bu çalışmayı Doçentlik başvurusu için hazırladım. Neden Mut’a sorusuna gelince; doğrusu iki temel nedeni var. Birincisi, ta talebeliğimden beri hep duyarım, memleketimizin çeşitli yerlerinden mut’a yapan, mut’a yoluyla evlenenler var diye. Kulaktan dolma bilgilerime göre mut’a Ehl-i Sünnet mezhebine göre caiz olmamasına rağmen nasıl olur da çoğunluğu Ehl-i Sünnete mensup Türk Milleti içerisinde mut’a yapanlar bulunur. Bunu hangi yorum, içtihada göre yapıyorlar diye düşünürdüm. Ayrıca çalıştığım fakültede de çeşitli şekillerde mut’a yapanlarla ilgili haberler alıyordum. Doçentlik çalışması hazırlamam gerektiğinde, mut’a konusunun dini hükmünün ne olduğunu ortaya koymamın iyi olacağını düşündüm. Kitabı hazırlamamın ikinci sebebi tamamen bilimsel merak diyebiliriz.
CD: Kitabınızın mut’a konusunu hallettiğini düşüyor musunuz?
AD: Bu soruya kesinlikle hayır demeliyim. Doğrusu başlangıçta mut’a ko-nusunu halletmek üzere araştırmaya girişmiştim. Ancak, konunun derinliklerine girince, konunun pek çok ve farklı boyutları olduğunu gördüm. Dolayısıyla önce-likle mut’anın ne olduğunu ve İslâm mezheplerinin mut’a konusundaki tutumlarını ortaya koymanın zarureti ortaya çıktı. Bu yapılmadan mut’a konusunu halletmek mümkün gözükmedi. Ben de çalışmamı mut’a üzerine ihtilaf eden iki temel ekolün konuya yaklaşımlarını ortaya koymaya yoğunlaştırdım. Yani mut’a konusunda Şi’a ne diyor, neden böyle söylüyor, bu konudaki delilleri nelerdir? Ehl-i Sünnet ne diyor, neden böyle diyor, onların delilleri nelerdir? Sorularını cevaplarsam en azından konunun ana hatlarını belirlemiş olurum diye düşündüm.
CD: Kitabınızın kısaca özetlemenizi istesem…
AD: Kitap başlıca dört bölümden meydana geliyor. Birinci bölümde Mut’a kavramını tahlil ettim ve anlam alanını belirlemeye çalıştım. Fıkıhta mut’anın ne demek olduğunu ve mut’anın fıkıhta konu edilen diğer cinsellik türleriyle ilişkisi ortaya koydum. Özellikle de nikah ve zina arasında mut’anın yerini belirlemeye gayret ettim.
İkinci bölümde tarihsel açıdan mut’ayı incelemeye çalıştım. İslâm öncesi toplumlarda ve dönemlerde buna benzer cinsellik türleri var mıdır diye araştırdım ayrıca yine bu bölümde, cahiliye döneminde, Hz. Peygamber ve Raşit halifeler dönemlerinde mut’anın tarihsel konumunu tespit ettim.
Üçüncü bölüm Şi’anın mut’aya bakışını gösterir. Şi’anın mut’aya yaklaşımı, bu yaklaşıma sahip olurken dayandıkları deliller bu bölümde incelendi. Son bölümde de Ehl-i Sünnet’in mut’aya yaklaşımı ve delillerini inceledim.
CD: Peki hocam, mut’a nedir?
AD: Mut’a kelimesinin etimolojisini yapmama gerek yok sanırım. doğru-dan fıkıhta mut’a kavramı üzerinde durursak; mut’a: Bir kadının kendisine verilen bir şey, ücret, para, menfaat vs. olabilir, karşılığında, kendisinden belirli bir süre yararlanılmak üzere kiralanmasıdır.
CD: Tanımına bakılırsa mut’a, para karşılığı cinsellik gibi bir anlama geli-yor. Bu tür bir cinselliğin dinimizde onaylanabileceğini sanmıyorum. Yani bir kadına parayı veya onun için değer ifade eden bir şeyi veriyorsunuz ve belirli bir süre ondan istifade ediyorsunuz. Bu fuhuşa benziyor, değil mi hocam?
AD: Tabi tanıma bakınca böyle bir izlenim vermesi doğal. Ama sosyal bi-limler alanının hemen bütün kavramlarında olduğu gibi, fıkıh kavramlarında da tanımlama en zor işlerden birisi. İsterseniz tanımı biraz açalım. Daha sonra fuhşa benzeyip benzemediği konusu üzerinde duralım.
CD: Tabi, buyurun hocam.
AD: Tanıma dikkat edilirse üç unsur var mut’ada: ücret, süre ve istifade, yani istimta. Taraflar, erkek ve kadın, belirli bir ücret, ki Şi’a buna mehir diyor, karşılığında, belirlenmiş bir süre için, ki bu süre insan ömrünü aşacak kadar geniş zaman dilimlerine ulaşmamalı, öyle olursa normal nikah oluyor. Evet sonuncusu da istimta yani, kadından yararlanma, bu genel olarak cinsel yönden yararlanma, karı-koca hayatı yaşama.
Fakat bu unsurlardan başka mut’anın şartları da var. Mesela süreli belir-lenmiş olacak, erkeğin nafaka zorunluluğu olmayacak, süre bitince boşamaya gerek olmaksızın taraflar ayrılacak, kadın süre bitiminden sonra iki hayız müddeti, yaklaşık 45 gün iddet bekleyecek, taraflar birbirine mirasçı olmayacak.
Tabi mut’ayı ele alırken, ilk dönem İslâm tarihinin şartları da göz ardı edilmemeli.
CD: Bununla kastınız nedir?
AD: Yani demek istiyorum ki, İslâm, cahiliye olarak tavsif edilen bir dö-nemde, cahiliyeyi benliğinin her alanında yaşayan bir toplumun içerisinde filiz-lendi. Cinsellik konusunda da o dönemin şartları hakimdi. Cahiliye toplumunda sahabe denilen şekçin kişileri oluşturmak gerekiyordu ve bu süreç işiydi. Mesela içki konusuna bakalım: Kur’an nazil olmaya başladığında, yani İslâm Dini geliş-meye başladığı zaman, içki içen o topluma doğrudan içkiyi yasaklamadı. Yasaklama işini tedrici yaptı. Yani süreç içerisinde halletti. Aynı şekilde Mekke’de ilk inen ayetlere baktığımızda inançla ilgili olduklarını görürüz. Cihat emri söz konusu değildir. Gündemde değildir. O da süreç içerisinde halledildi. İşte bunlar gibi cinsellik konusunda da o toplum çok fazla aşırılıklar içermekteydi. Cahiliye dönemi cinsellik türleri, yani nikah çeşitlerine baktığımızda bugün çoğuna zina, fuhuş, gayrı meşru cinsellik dediğimiz pek çok cinsellik türünün o toplum tarafından kabul gördüğünü onaylandığını görüyoruz. Mut’a da bunlardan biri. İslâm tedrici olarak cinselliği de düzenleme alanına aldı. Cahiliye dönemi nikah çeşitlerinin pek çoğunu yasakladı, ortadan kaldırdı.
CD: Fakat siz kitabınızda mut’anın cahiliye dönemi adetlerinden olmadığını söylüyorsunuz.
AD: Tam olarak öyle değil, ama mut’anın cahiliye döneminde, İslâm dö-neminde uygulandığı söylenen mut’adan farklı olarak uygulandığını düşünüyo-rum. Yani o dönemde de mut’a denilen bir cinsellik türü var. Fakat bu mut’a, Hz. Peygamber döneminde uygulandığı söylenen mut’a ile uzaktan yakından ilgili gözükmüyor. Cahiliye döneminde bir erkeğin kabilesinden ayrı düştüğü durumlarda sığınma amacıyla başka kabilelere müracaat ederek, o kabile kadınlarıyla belirli bir süreliğine evlendiğini ve bu yolla o kabileye hizmet ettiğini gösteren hadiseler var. Buna mut’a diyorlar. Cahiliyede bir kabileye mensup olmak çok önemli, zira bir kimse herhangi bir kabileye mensup olmazsa, hayat hakkı tanınmıyor ona. Öyle veya böyle kabilesinden ayrılan bir adam, yaşayabilmek için başka kabilelere gidiyor. O kabileler de kendi adına savaşırsa onu kabul ediyorlar. Adam da o kabilede yaşayabilmek için o kabile ile akrabalık ilişkisi kurmak istiyor. Kadınlar kendi kabilelerinin dışındaki kabilelerden erkeklerle evlenmek istemiyorlar. Tek çıkar yol, evliliğin iradesi, yani yürüyeceği süreç kadının elinde olmak üzere o kabileye girebilmek. Kadın istediği kadar erkekle evli kalıyor. Onlara bir çadır ve mızrak veriyorlar. Kadın ne zaman isterse mızrağın yönünü ters çeviriyor. Böylece evlilik bitmiş oluyor. Cahiliyede buna mut’a diyorlar. Üstelik bu tür evlilik o coğrafyada yani orta doğu denilen bölgede bir çok kavimde de var. Hatta Asya’da Tibette, Hindistanın çeşitli kabilelerinde de var. Bu bizdeki iç güveyine benziyor biraz. Hani bir adam kadınla evlenir onun evine yerleşir ya. Onun gibi.
CD: Evet hocam konu biraz dağıldı. Toparlarsak.
AD: Özetle cahiliyede bir mut’a var, ama Hz. Peygamber döneminde uygulandığı rivayet edilen mut’adan farklı.
CD: Hz. Peygamber döneminde mut’a nasıl uygulanıyordu.
AD: Problemin çıktığı nokta burası işte. Ben 12 tane mut’a yapıldığını gös-teren hadis buldum. Bu hadislerden mut’anın nasıl yapıldığı anlaşılıyor. Bir avuç hurma veya un karşılığında, üç-beş gün gibi kısa süreler için yapılıyor. Nafaka, miras söz konusu değil. Fakat en dikkat çeken yanı, bu mut’aya sefer ve savaş zamanlarında izin verildiği anlaşılıyor. 12 hadis dedim ama, bunlar, gelen farklı rivayetlerle yüzlerce hadis ediyor. Ben yüzlerce hadisi tek tek inceleyerek, bunları 12 hadis olarak tespit ettim.
CD: Mut’a yapanlar kimler o dönemde, yani hangi sahabiler mut’a yapmış?
AD: Orada da bir karışıklık mevcut.
CD: Nasıl yani?
AD: Şöyle ki, Hz. Peygamber döneminde mut’a yapanlar var. Ondan sonraki dönemlerde de yani Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’in halifeliği zamanında da mut’a yaptığı söylenenler var. Fakat bunların hangisi sahabi hangisi tabiinden ayırt etmek güç. Çünkü bir kısmı Resulullah zamanında da yaşamış, fakat o zaman değil, sonradan Müslüman olmuş. İsim vermek gerekirse; Cabir b. Abdillah, Abdullah b. Mes’ud, Mabed el-Cüheni, Selem b. Ekva, bunlar Resulullah zamanında mut’a yapardık diyen sahabiler. Bir de Amr b. Hureys, Rebia b. Ümeyye b. Halef, Seleme b. Ümeyye b. Halef,Said b. Cübeyr, Hakim b. Ümeyye, Muaviye b. Ebi Süfyan, Safvan b. Ümeyye gibi kişiler var ki, bunların Resulullah zamanından snra mut’a yaptıkları kesin, ama, Resulullah zamanında da mut’a yapıyorlar mıydı, o konuda bilgi yok.
CD: Mut’ayı Resulullah yasaklamadı mı? Nasıl oluyor da Resulullahtan sonraki bir zamanda mut’a yapanlar olabiliyor?
AD: Mut’ayı Resulullah’ın yasaklaması konusu Şi’a ve Ehl-i Sünnet’in farklı görüşlerde olmasının sebeplerinden biri.
Ali Duman: Şiaya göre mut’ayı Resulullah hiçbir zaman yasaklamamıştır. Mut’ayı yasaklayan Hz. Ömer’dir. Ehl-i Sünnet ise Resulullah’ın mut’ayı yasakla-dığını, Hz. Ömer’in ise sadece yasak emrini tekrarladığını söylerler. Ancak ehl-i sünnetin mutanın Resulullah tarafından yasaklandığına dair delilleri oldukça çelişkili gözükmektedir. Çünkü mut’anın yasaklandığı konusundaki hadisler incelendiğinde mut’anın Hayber’in fethinde, Mekke’nin fethinde, Veda haccında, Tebük seferinde yasaklandığına dair bilgiler yer almaktadır. Ehl-i sünnet alimlerinden bir kısmı bu sebeple mut’anın birkaç defa yasaklanıp serbest bırakıldığını söylemektedir. Bir kısmı ise yasağın Hayber’in fethi zamanı olduğu ve Mekke’nin fethi esnasında yasak emrinin tekrarlandığı kanaatindedir. Buna rağmen, farklı yasaklanış tarihleri olsa bile ehl-i sünnet mut’anın Resulullah zamanında yasaklandığı konusunda icma olduğunu ileri sürer. Halbuki fakih sahabilerin çoğu mut’a konusunda ehl-i sünnete aykırı fetva vermişlerdir. Mesela Abdullah b. Mes’ud. Önde gelen fakih sahabilerden biridir. Fakat Resulullah zamanında mut’a için ondan izin aldıklarını söyler. Aynı şekilde İmran b. Huseyn, Cabir b. Abdillah, Seleme b. Ekva gibi sahabiler de Hz. Ömer yasaklayıncaya kadar mut’a yapıldığını haber verirler. Peygamberimizin amcasının oğlu Abdullah b. Abbas ise ölünceye kadar mut’anın caiz olduğu konusunda fetva vermeyi sürdürmüştür. Buradan anlaşılmaktadır ki mut’a Resulullah zamanında yasaklanmış olsa bile, bu yasak toplumun her tarafınca duyulmamıştır.
Cengiz DUMAN: Mut’anın birkaç sefer izin verilip yasaklanması söz konusu olabilir mi? Neden mut’a yasağıyla ilgili hadislerde farklı tarihler söz konusu?
AD: Problemli noktalardan biri bu. Yani mut’anın Resulullah tarafından yasaklandığını bildiren hadislerde farklı tarihler mevcut. En basitinden mut’a yasağını bildiren 7-8 hadisten 4-5 tanesini rivayet etmiş olan Rebi b. Sebre hadislerinde bile mutanın Mekke Fethinde ve Veda haccında yasaklandığı bildirilmektedir. Yani aynı kişi (Rebi b. Sebre) mut’anın hem Mekke Fethinde hem de Veda haccında yasaklandığını haber vermektedir. Hadislerdeki bu farklı yasaklanış tarihleri akla bir sürü soru getirmekte. Acaba yasak o an için konuldu da sonradan tekrar eski hükme mi dönüldü? Ya da yasak belirli kişiler için miydi veya izin belirli kişilere mi verilmişti? Gibi sorular akla gelmekte.
CD: Size göre nedir?
AD: Kanaatimce mut’a gibi toplumun tamamının hükmünü bilmesi gerekli bir konuda yasaklamayla ilgili bilgilerin toplumun bir kesimine gizli kalması imkansız gözükmektedir. Hanefi usulünde buna umumu’l-belva prensibi derler. Bu prensibe göre mut’a konusundaki hadislerin ahad yolla değil, mütevatir yolla gelmesi gerekir veya en azından şöhret bulmuş olarak gelmesi gerekir. Halbuki bu hadisler ahadır, bir çoğunun ravileri tanınmış kişiler değildir. Mesela Rebi b. Sebre’nin hayatını araştırırsanız, tabakat kitaplarında mut’a hadislerini rivayet eden sahabi şeklindeki bir bilgiden başka bir şeye rastlamazsınız. Yani adeta mut’a hadislerini rivayet etmekten başka hiçbir görev yapmamış gibi. Kanaatimce mut’a yasağıyla ilgili hadisler mut’anın hükmü konusunda yeterince sağlıklı bilgi vermemektedir.
CD: Mut’anın yasak olduğunu söyleyenler sağlam olmayan delillere mi dayanıyor?
AD: Hadisler konusunda bu söylenebilirse de, diğer deliller açısından da meseleyi ele almak lazım.
CD: Sizce diğer deliller neler? Hadislerden daha sağlam deliller mi?
AD: Ben burada hepsini sıralayamam. Buna vakit yetmez. Bu konuda kitabın okunmasını tavsiye edebilirim.
CD: Şianın muta konusundaki delilleri neler?
AD: Şia mut’yı Nisa suresi 24. Ayete dayandırmakta. Bu ayette geçen “onlardan istimta ettiğiniz zaman ücretlerini verin” ifadesi, Şiaya göre mut’anın delili. Ayrıca, başta Abdullah b. Abbas olmak üzere ehl-i sünet tarafından da kabul gören pek çok hadisi delil göstermektedirler. Onlara göre mut’a İslâm’ın izin verdiği bir ruhsat olduğu için, Allah ayetle bu konuyu düzenlemiş.
CD: Hocam konu yeterince anlaşıldı. Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?
AD: Doğrusu, bir sohbet esnasında bu konuyu yeterince aydınlatmak im-kan dahilinde değil ama elimizden geldiğince bilgilendirme yapmaya çalıştık. Mut’a kitabını ben dört sene üzerinde çalışarak hazırladım. Şu an bile henüz tam olarak bitirdiğimi söyleyemem. Bu çalışma mut’anın hükmü konusunda ilk adımı teşkil etmekte. Bu çalışmayla Şia ve Ehl-i Sünnet’in mut’aya yaklaşımını belirlemeye çalıştım. Bu çalışmanın devamı olabilecek nitelikte bir diğer çalışmada mut’anın günümüzdeki hükmünü ve yeni ortaya çıkan bir takım problemlerle ilişkisini incelemeye çalışacağım. Söyleşinin okurlara faydalı olması dileklerimle.
CD: Değerli İslam Hukuku Sayfası okurları, site editörümüz Yrd. Doç. Dr. Ali DUMAN ile Şi’a ve Ehl-i Sünnet Fıkhında Mut’a adlı kitabı üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Kitabı baştan sona okumuş biri olarak ben de bir şeyler eklemek isterim. Öncelikle gerçekten günümüz Müslümanları açısından bir boşluğu dolduracağı kanaatindeyim. İkinci olarak, sizlerin de kitabı okumanızı tavsiye ederim. Kitabı İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kampüs Malatya ya da aliduman2002tr2002@gmail.com e-postasına mail atarak hocadan talep edebilirsiniz.
Beğen
Beğenme
Tavsiye et
Rapor et
Yazdır
1433
Yer
Dini Konular
19.5.2013
6
kişi beğendi
0
kişi beğenmedi
Etiket
---
Kaynak
Yorum yapabilmek için
Üye Olun
veya
Giriş
yapın
Ali Duman
adlı kullanıcının
diğer yazıları
Cumamız Mübarek Olsun
Myname isno
1358 okuma
Bu Hureyre Ra Şöyle Dedi
Salih Kahrıman
1291 okuma
Mirac Kandili İle İlgili Bazı Değerlendirmele
Ali Duman
1340 okuma
Kutlama
Ali Demiral
1392 okuma
Bugün Yaşadıklarım: Mut'a Üzerine Bir Tartışm
Ali Duman
1423 okuma
Daralan Kalplere Dua
Engin Duran
1403 okuma
Batılılaşma (Westernisation) Hıristiyanlaştır
Ali Duman
1414 okuma
İyi De Makâsıd Nasıl Öğrenilir?
Ali Duman
2575 okuma
Hz Musa İle İlgili Ayetleri Okuyalım
Myname isno
1465 okuma
Maun’dan Bihaber Müslümanlara!
Faruk Korkmaz
1684 okuma
İslam Aile Hukuku Dersleri: Muhalaa
İslam Hukuku
1693 okuma
Peygamberimize Ait Olduğu (!!!) Söylenen Eşya
Suat Zobu
1202 okuma
Hatalı Sollama Sonucunda Kazaya Sebebiyet Ver
Ali Duman
2658 okuma
Turgay Kozan Vahdete Yolculuk
Turgay Kozan
1608 okuma
Noktacı
Turgay Kozan
1997 okuma
Birşeyler yaz
Sadece Ben
Bağlantılarım
B.Bağlantıları
Herkes
Yazıyı Mootol duvarına paylaşmak için
üye ol
veya
giriş
yap
http://www.mootol.com/Yazi741/sia-ve-ehl-i-sunnet-fikhinda-muta-kitabi-uzerine-yrd-doc-dr-ali-duman-ile-soylesi
Adınız :
Gidecek E-posta :
Gönder
Tanıdıklarını haberdar etmek için
üye ol
veya
giriş
yap
Adınız :
Rapor nedeni :
Rapor et
Yazı içeriğini rapor etmek için
üye ol
veya
giriş
yap