Resimler
Videolar
Haberler
Yazılar
Replik Düplik
Kuruluşlar
Benim Dünyam
Kayıt Ol
Oturum Aç
Aigai Antik Kent / Manisa
Yazı Yaz
2401
3953
Makale
Yorum Yaz
Yazdır
Tavsiye Et
1.7.2020
0 yorum
1246
okuma
AİGAİ ANTİK KENT
Antik Dünyanın gizemli Kent’i Aigai, Manisa ili, Yunt Dağları’nın içinde yer aldığı Aiolis bölgesinde
merkez ilçeye bağlı Köseler Köyü’nün 2 km güneyindeki Gün Dağı’nın üzerinde kurulmuş Akropol ve harabelerden oluşan Antik Kent’tir. MÖ 1100 yıllarından sonra Yunanistan’dan gelip kuzeybatı Anadolu kıyılarına yerleşen Aioller tarafından kurulan 12 kent arasında sanılmaktadır. Aigai ile ilgili ilk bilgilerin Antik Yunan tarihçi ve yazar Herodot’tan almaktayız.
1500 metreyi bulan surlarla çevrili Akropol’u ile denizden 365 metre yükseklikteki Aigai,günümüze kadar elde edilen arkeolojik veriler ve sınır taşları, özellikle Hellenistik Dönemde, Yunt Dağı’nın önemli bir bölümünün Aigai kontrolünde olduğunu göstermektedir.
Araştırmalarımda M.Ö XI. yüzyıldan beri yörede Aiol halkının kentler kurduğu düşünsekte, Aigai’de ele geçen en eski buluntular M.Ö.VII. yüzyılın ikinci yarısına tarihlendirebiliyoruz.
Ençok Mimari yapıların sağlam ve depreme dayanıklı bir teknikle yapıldığını Akropolisi çeviren teras duvarlarının günümüze ilk yapıldığı mimari şekli ile kalmasından ve kentin M.Ö. 6. yüzyıldan itibaren güçlü surlarla çevrili olduğunu görüyoruz.
Hatta Aigai’de bugün gördüğümüz Bouleterion, Agora ve Balık Pazarı (Macellum) yapılar, Bergama Krallığı’nın yörede hüküm sürdüğü M.Ö.III. ve II. yüzyılın eserlerinden anlayabiliyoruz.
Fakat kentin gerçek kuruluş tarihi hakkındaki bilgilerimiz sınırlı kalmakla birlikte Antik Kentin ilk Aioler tarafından inşa edilmiş temeller üzerine kurulmuş olabileceğinide düşünmeden geçemiyoruz.
Tabiki bunu anlamak için Türk tarih bilim adamlarının bölgede geniş ve kapsamlı araştırma yada kurtarma kazıları neticesinde görebiliriz.
Antik Kent Aigai ören yerindeki ilk kazı çalışmalar 1881 yılında Fransız araştırmacılar tarafından yapılmıştır.
Manisa ve İzmir il sınırları içinde toplam yüzölçümü 3.521,70 km² olan bu alan Kuzeyde Bakırçay (antik Kaikos), güneyde Gediz (antik Hermos) nehirleri, doğuda Kırkağaç ve Akhisar ovaları ile batıda Çandarlı Körfezi ile sınırlanmıştır. Yüksekliği 500-1000 m. arasında değişen tepeler ve bu tepeler arasındaki geniş düzlüklerden oluşan, Yunt Dağı’nın en yüksek noktası 1076 m.’de yer almaktadır.
Günümüzde İzmir Körfezi ile Çandarlı Körfezi arasında yer alan ve antik dönemde Aiolis olarak adlandırılan bölgeye yerleşen ve kentler kuran Aioller, İzmir Körfezi’nin güneyine yerleşen İonlar'ın aksine iç kısımlarda da (Aigai ve Temnos gibi) kentler kurarakta ticaretten çok tarım ve hayvancılığa önem vermişlerdir.
Batı Anadolu kıyılarında, Gediz (Hermos) vadisi ile Bakırçay (Kaystros) arasında kalan bölgeyi ve Midilli (Lesbos) adasını içine alır. Aiolis bölgesinde yaşayan ve Hellencenin farklı bir lehçesini konuşan Aioller bölgeye, Yunanistan’ın kuzeyinden gelip yerleşmişlerdir. Boiotia ve Thesselia bölgelerinden gelip Anadolu’ya yerleşen bu göçmenler, geleneğe göre Batı Anadolu kıyılarına MÖ 11. yüzyılın ikinci yarısında gelmişlerdir. İlk çağda yaşayan ünlü tarihçi Pseudo Herodotos "Homeros’un Hayatı" adlı eserinde Aioller’in, Kuzeybatı Anadolu kıyılarına göçlerinin MÖ 1140 yılında Midilli (Lesbos) adasının işgaliyle başladığını söylemektedir. Ona göre Kyme 1120; Neonteikhos 1112; Smyrna ise 1102 yılında kurulmuştur. Bizans tarihçisi Eusebios ise bu kentlerin içinde sadece Myrina’nın kuruluş tarihini yaklaşık yüzyıl sonraya, MÖ 1047 yılına vermektedir.
İlk gelen göçmen dalgasının Ege denizi kıyılarında tutunmuş olmalıdır. Deniz kenarından yaklaşık 13 km. içeride yer alan Aigai, daha geç bir tarihte kurulmuştur. Bu durum az sayıdaki yeni kolonistlerin öncelikle deniz kıyılarını kontrol altına almaları ve nüfus artışı ile birlikte art bölgeleri de kolonize etmeleri ile ilişkili olmalıdır. Aigai’da 2004 yılından beri sürdürülen arkeolojik kazı ve araştırmalar, kentin MÖ 700 civarında kurulduğunu göstermektedir.
Antik Coğrafyacı Strabon “Aiolis kentlerinin en iyisi ve en büyüğü Kyme’dir. Burasının Lesbos’la birlikte sayıları otuza varan ve halen çoğu yok olmuş bulunan diğer kentlerin metropolis’i [kurucu ana kenti] olduğu söylenebilir” demektedir. Bu ifadeden de anlaşılacağı üzere Aigai gibi diğer Aiol kentlerinin bir bölümü Kyme tarafından, daha geç bir tarihte kurulmuş olmalıdır. Aiolis bölgesinin iç kısımlarındaki geniş arazilerin tarıma açılması veya mera olarak kullanılması için oldukça yetersiz bir nüfusla başlayan Hellen iskan hareketi, nüfus artışı ile birlikte yeni alanlara yerleşmeyi zorunlu kılmıştır. Diğer taraftan kıyıda yerleşmiş ve ekonomik açıdan gelişmiş olan Aiol kentlerinin art bölgelerini güvenlik açısından da kontrol altında tutmaları gerekmekteydi. Lydia topraklarından kuzeybatı Anadolu kıyılarına ulaşan en önemli vadilerden birisi üzerinde yer alan Aigai antik kentinin eteklerinden geçen önemli bir antik yol Magnesia’yı (Manisa) Pergamon’un antik limanı olan Elaia’ya ve Gryneion’a (Yeni Şakran) bağlamaktadır. Bu veriler Aigailıların niçin burayı seçtikleri konusuna açıklık getirmektedir. MÖ 8. yüzyılın sonlarından itibaren, Aigai antik kentinin kurulmasıyla birlikte, Yunt Dağı bölgesi Aiollerin kontrolüne geçmiş olmalıdır.
Antik döneme ait yazılı kaynaklarda Aigai adına oldukça az rastlanmaktadır. Bununla birlikte bölgede meydana gelen tarihsel olaylar antik kenti de doğrudan etkilemiş olmalıdır. Frig devletinin son kralı olan Midas, Aiolis bölgesinin en güçlü kenti Kyme’nin kralı Agamemnon’un kızı Hermodike ile evlenerek Yunanlı yöneticilerin güveni kazanmıştır. Bu durum, MÖ 7. yüzyılın ilk yarısında Orta Anadolu’daki Frigler ile Kuzeybatı Anadolu kıyısındaki Aioller arasındaki, dolaylı ya da doğrudan ilişkininin kanıtı olarak kabul edilmiştir. MÖ 7. yüzyıldan itibaren bölgenin en önemli gücü, Anadolu’yu Kimmer tehlikesinden kurtaran Lydialılardır. MÖ 7. ve 6. yüzyıllara tarihlenen Aigai buluntusu Arkaik Dönem seramikler üzerinde görülen Lydia etkisi ve kentte ele geçen ithal Lydia seramikleri, bölgenin söz konusu tarihlerde Lydia kültüründen etkilendiğini kanıtlamaktadır.
MÖ 547-546 tarihinde, Lydia Devleti’nin yıkılmasının ardından, Batı Anadolu’nun tamamı Pers kontrolüne geçmiştir. Tarihçi Ksenophon, Hellenika adlı eserinde Aigai ve Temnos antik kentlerinin Pers egemenliğine karşı direnmiş ve bağımsızlığını korumuş olduğundan söz etmektedir (Ksenophon, Hell. IV.8.5). Metinde Spartalı komutan Derkyllidas, askerlerini Aiolis’teki Persler üzerine yürümek için ikna etmek amacıyla, Aigai ve Temnos’un Pers egemenliğinin başlangıcından beri bağımsız olduğunu söylemektedir. Bu durumu iki kentin dağlık bir arazide yer almasından ve Persler tarafında fazla dikkate alınmamasından kaynaklanmış olabilir.
Plutarkhos’un aktarımına göre (Them. 26.1-4) Atinalı ünlü devlet adamı Themistokles, MÖ 471/70 yılında, Yunanistan’dan kaçıp Kyme’ye doğru gelirken, yolunu Aigai kentine çevirmiş ve orada kimseye görünmeden, yakın arkadaşı Nikagenes tarafından dostça karşılanmış ve misafir edilmiştir. Daha sonra da kadın kılığına girerek, bir çadır arabasında Susa’ya doğru yoluna devam etmiştir. Bu durum Aigai ve çevresinde, en azından MÖ 5. yüzyıldan itibaren zengin ve aristokrat ailelerin varlığını kanıtlamaktadır. Aigai, MÖ 5. yüzyılda, Pers tehdidine karşı kurulan Attika-Delos Deniz Birliği’ne vergi vermeyen kentler arasında yer almaktadır. MÖ 4. yüzyıla ait yazılı kaynaklarda ise Aigai adı ile karşılaşılmamaktadır.
Büyük İskender’in MÖ 323 yılında ölmesinin ardından, halefleri olan Diadokhoslar toprakların paylaşımı konusunda mücadele içine girerler. MÖ 281 yılında Lysimakhos, I. Seleukos ile yaptığı Kouroupedion Savaşı’nda ağır bir yenilgiye uğrayarak hayatını kaybeder. Kouroupedion Savaşı’ndan çok kısa bir süre sonra I. Seleukos’un öldürülmesi ile doğan kargaşa ortamında Batı Anadolu’daki birçok kent özgürlüğüne kavuşur. Aigai kazılarında ele geçen bir dekret bu döneme ilişkin önemli bilgiler sunmaktadır. Dekrette, Seleukos kralları I. Seleukos Nikator ile oğlu I. Antiokhos Soter kentte tanrısal sıfatlarla onurlandırılmıştır. Kouroupedion Savaşı’nda (MÖ 281) kazanılan zaferin hemen ardından dikilen bu yazıtta, I. Seleukos ve I. Antiokhos’un Aigai kentine yaptıkları iyiliklerden ve kentin özgürlüğe kavuştuğu günden söz edilmektedir.
Pergamon Krallığı I. Eumenes döneminde (MÖ 263-241), Seleukoslar ile sürdürdükleri iyi ilişkilere son vererek sınırlarını kuzey, doğu ve güneybatı yönlere doğru genişletmiştir. Bu dönemde Aigai ve çevresinin kontrolü Pergamon Krallığı’na geçmiş olmalıdır. I. Attalos döneminde, Galatların (MÖ 238/237) ve ardından da Seleukos kralı Antiokhos Hieraks’ın yenilgiye uğratılması (MÖ 229-227) ile Pergamon Batı Anadolu’nun en önemli gücü haline gelmiştir. I. Attalos’un elde ettiği önemli başarılar çok uzun sürmemiş, Seleukosların General Akhaios komutasında başlattığı saldırılar (MÖ 223) sonucunda Aigai ve Aiolis kıyıları Pergamon kralı I. Attalos’un elinden çıkmıştır. Kısa bir süre sonra III. Antiokhos’a karşı ayaklanan Akhaios’un öldürülmesi ile (MÖ 216) Aigai ve çevresi yeniden Pergamon Krallığı’na katılmıştır.
Aiolis bölgesi ve Aigai MÖ 218-197 yılları arasında Attalos Hanedanlığı’nın (I. Attalos) egemenliği altında varlığını sürdürmüş olmalıdır. MÖ 197 yılında, III. Antiokhos’un Batı Anadolu’da Seleukos egemenliğini tekrar kurmasıyla birlikte, Aigai’ın kontrolü Seleukosların eline geçmiş olmalıdır. MÖ 188 yılında gerçekleşen Apamea Barış Antlaşması ile Seleukoslar, Toros Dağları’nın güneyine çekilerek bölgeyi terk etmeye zorlanmıştır. Apamea’nın ardından özgürlüğünü kazanan kentler arasında Aigai’ın da adı geçmektedir. Bu açıdan Aigai ile birlikte tüm Aiolis bölgesinin özgürlüğüne kavuştuğu anlaşılmaktadır.
Antik dönem tarihçisi Polybius’un aktarımına göre (His. XXXIII.13), Pergamon Kralı II. Attalos ile Bithynia Kralı II. Prusias arasında MÖ 156-154 yılında gerçekleşen savaşta Aigai tahrip edilmiştir (Polybius, His. 33.13). MÖ 154 yılında, II. Prusias zarar verdiği kentlere tazminat olarak yüz talent ödemek zorunda bırakılmıştır (Polybius, His. 33.13.8). Aigai’daki bouleuterion, agora binası, agora batı stoası, tiyatro ve gymnasion gibi maliyetli anıtsal kamu yapıları tam olarak bu tarihlerde, MÖ 2. yüzyılın ortalarından hemen sonra, inşa edilmiştir.
Pergamon Kralı III. Attalos ölümünden önce, MÖ 133 yılında, akılcı bir politik karar ile Pergamon Krallığı’nı Roma’ya bağışlamıştır. Bu tarihten sonra Aigai ve çevresindeki bölge varlığını Roma hâkimiyeti altında sürdürmüştür. Aigai’da Roma yönetimine ilişkin en erken bilgi MÖ 1. yüzyıla aittir. Ceasar’ın güvenilir bir adamı ve yakın dostu olan Prokonsül Publius Servilius Isauricus, Asya Valisi olarak görev yaptığı sırada (MÖ 46-44) kente ve buradaki Apollon Khresterios Tapınağı’na önemli yardımlarda bulunmuştur. Aigai’da ele geçen bir heykel kaidesinin üzerindeki yazıt, Publius Servilius Isauricus’un yardımları nedeniyle Aigai’da onurlandırıldığını göstermektedir. Benzer şekilde, Publius Servilius Isauricus Pergamon’da geleneksel yasaları ve bağımsız demokrasiyi yeniden kurmuş ve bu nedenle de kentin “kurtarıcısı ve hayır sahibi” sıfatını kazanmıştır.
Antik yazarların aktarımlarına göre Anadolu tarihinde gerçekleşmiş olan en büyük depremlerden birisi MS 17 yılında bir gece yarısı meydan gelmiştir. Romalı tarihçi Tacitus bu deprem ile ilgili ayrıntılı bilgiler vermektedir ve en çok etkilenen kentler arasında Sardeis (Salihli) ve Magnesia (Manisa) kentlerinin adını saymaktadır. Tacitus “… aynı yıl Asia’nın önemli 12 kenti bir gecede meydana gelen bir depremle yerle bir oldu.” ifadesini kullanmaktadır. Roma imparatoru Tiberius genel olarak eyaletlere yardım konusunda pek de istekli sayılmazdı. Fakat söz konusu depremin yarattığı yıkım karşısında Aigai ve diğer 11 Batı Anadolu kentine karşı cömert yardımlarını esirgememiştir. Batı Anadolu kentleri Tiberius’un yardımlarına karşılık olarak Roma’da imparatorun onuruna bir anıt yaptırmışlardı. Yunt Dağı ve Aiolis Bölgesi’nin diğer kentlerinin de MS 17 depreminden etkilendiğine şüphe yoktur.
MS 3. yüzyılın ikinci yarısında, Gotların rakibi ve komşusu olan ve Heruliler olarak adlandırılan göçebe bir kavim Anadolu’da birçok merkezi tahrip edip yağmalamıştır. MS 260 civarında ortaya çıkan Heruli tehlikesinin izlerini Aigai’da da görmek mümkündür. MS 3. yüzyıla tarihlenen yapıların kapılarının duvar örülerek kapatılması, Aigailıların yaklaşan Heruli tehlikesinden haber olduğunu göstermektedir. Kent kazılarında elde edilen arkeolojik veriler, kentin bilinçli olarak terk edildiğini kanıtlamaktadır. MS 3. yüzyıla tarihlenen bir sarnıç içine saklanmış olan sikkeler, kenti terk eden halkın tekrar geri dönmeyi düşündüğünün kanıtıdır. Heruli tehlikesinin baş gösterdiği dönemde, Aigai’da ve çevresindeki Yunt Dağı’nda yaşayan insanların nereye kaçtıkları bilinmemekte. Fakat en azından Aigai sakinlerinin, kentlerine bir daha dönemedikleri açıktır.
Aigai antik kenti, MS 3. yüzyılda terkedilmesinin ardından yaklaşık olarak bin yıl boyunca tekrar iskan görmemiştir. Kentteki son dönem yerleşimi 12. yüzyıl sonlarına aittir. Bu döneme ait geç Bizans kale-iskânına ait sınırlı izler, Doğu Kilise’de görülmektedir. Küçük bir Hristiyan cemaatine hizmet etmek üzere inşa edilmiş olan kilise etrafında Bizans Dönemine ait yapı kalıntıları ve mezarlar açığa çıkarılmıştır.
En son Bouleuterion’daki kazı çalışmalarna, kazıların başladığı 2004 yılından başlanmış ve 2010 yılında tamamlanmıştır. Araştırmalarda elde edilen veriler , Athena Kutsal Alanı-Meclis Binası,Bouleuterion-Agora-Macellum-Tiyatro-Nekropolis-Apollon Tapınağı-Demirkapı-Yenikapı-Savunma Sistemleri-Su Kanal ve Sistemleri-Antik Yollar-Bizans Yapıları-Diaphenes mezar anıtı-Kuzey Hamam-Roma Atölyesi-Bizans Kilisesi-Batı Stoa-Nekropolis(Mezarlık) AİGAİ ANTİK KENTTE GÜN YÜZÜNE ÇIKMIŞTIR.
Çalışma Tarihi:Eylül 2010
Araştırma/Makale:Tekin Gün
Beğen
Beğenme
Tavsiye et
Rapor et
Yazdır
1246
Yer
Makale
1.7.2020
0
kişi beğendi
0
kişi beğenmedi
Etiket
#aigaiantikkent
  
#manisa
  
Kaynak
Yorum yapabilmek için
Üye Olun
veya
Giriş
yapın
Tekin Gün
adlı kullanıcının
diğer yazıları
Son dönemde medyada ve siyasette nefretin dil
Hatice S.
1538 okuma
Yönetim Kurulu Üyeleri Görevden Alınabilir Mi
Yıldırım Ercan
1778 okuma
Yalnız Da Vinci Değil Michelangelo da Galata'
Aytekin Takar
1836 okuma
Zehir Bize Kırım'ı Kaybettirmişti
Aytekin Takar
1815 okuma
İlahiden senfoniye Burak Kut
The Coolie
1695 okuma
Asım Akifin Nesi Olur
Eyyüp Azlal
1840 okuma
Urfadan Nâbi Geçti
Eyyüp Azlal
1846 okuma
Asalet Asıldandır
Bilal Okumuş
1694 okuma
Akort Meselesi
İsa Muslubaş
1793 okuma
Akort Meselesi 2
İsa Muslubaş
1636 okuma
Her İnsan Kendinden Sonraki Neslinin Kırılma
Bilal Okumuş
1524 okuma
Kanuni selde boğulmaktan zor kurtulmuştu
Aytekin Takar
1790 okuma
Yanlış: Yanlıştır...
İsa Muslubaş
1573 okuma
Halep'te Zaman
Eyyüp Azlal
1569 okuma
Bizim Bedenimiz Türk Kanımız İslamdır - İsa M
İsa Muslubaş
1653 okuma
Birşeyler yaz
Sadece Ben
Bağlantılarım
B.Bağlantıları
Herkes
Yazıyı Mootol duvarına paylaşmak için
üye ol
veya
giriş
yap
http://www.mootol.com/Yazi2401/aigai-antik-kent--manisa
Adınız :
Gidecek E-posta :
Gönder
Tanıdıklarını haberdar etmek için
üye ol
veya
giriş
yap
Adınız :
Rapor nedeni :
Rapor et
Yazı içeriğini rapor etmek için
üye ol
veya
giriş
yap