Resimler
Videolar
Haberler
Yazılar
Replik Düplik
Kuruluşlar
Benim Dünyam
Kayıt Ol
Oturum Aç
227 yıl önceki fırtınada İstanbul'da 3 binden fazla kişi ölmüştü
Yazı Yaz
397
3881
Makale
Yorum Yaz
Yazdır
Tavsiye Et
23.4.2012
0 yorum
1726
okuma
21 Şubat 1785'te İstanbul'da meydana gelen fırtınada çatılar uçmuş, kayıklar batmış, binlerce insan denize düşüp boğularak ölmüştü.
İstanbul'da özellikle kışın zaman zaman fırtınalar yaşanırdı. İstanbul'daki en büyük fırtınalardan biri Birinci Abdülhamid'in hükümdarlığı zamanında meydana gelmişti. Bu hadise Taylesanizade Tarihi'nde genişçe anlatılır.
DENİZ CESET DOLDU
21 Şubat 1785'te İstanbul'da önemli bir cenaze vardı. Padişahın oğullarından Şehzade Murad vefat etmişti. Sakin bir hava vardı. Ancak şehzadenin cenazesinin mezara konduğu sırada hava birden fırtınaya dönmüştü. Fırtına evlerin çatılarını, kiremitlerini, tahta çıkmalarını uçurdu. En büyük felaket denizde yaşandı. Gemi ve kayıklar birbirine girdi, birçoğu battı. Binlerce kişi denize düştü. Sarayburnu'ndan, yani Eminönü'nden Samatya'ya kadarki bölgede bulunan balıkçı kayıklarından 169'u batmış ve içindeki kişiler denize dökülmüştü. Fırtına geçtikten sonra, talihsiz balıkçı ve yolcuların cesetleri Yedikule açıklarında görülmeye başlandı. Denizden 3 binden fazla ceset çıkarılmıştı. Bu durum halk arasında galeyana sebep olmuştu. Devlet adamları tepkilerin önünü almak için cesetleri Yedikule'den alıp Paşakapısı'na getirmişlerdi.
KIYAMET ALAMETİ
Bu, felaketin sadece Eminönü ile Samatya arasındaki bilançosuydu. Haydarpaşa'dan İzmit'e kadarki bölge de fırtınadan nasibini almış, çok sayıda kayık batmış, binlerce insan ölmüştü. Bu fırtınayı bizzat yaşayan tarihçi Taylesanizade Hafız Abdullah Efendi eserinde, olayın sanki bir kıyamet alameti olduğunu söyler.
Rüzgâr ağaçları söktü
İkinci Mahmud döneminde meydana gelen büyük bir fırtına da Şanizade Tarihi'nde anlatılır. 12 Kasım 1820'de batıdan esen rüzgâr sabah saatlerinde şiddetlenerek, bazı binaların kiremit ve camlarını tarumar etti. Kurşunla kaplı çatıların kurşunlarını söküp büküp atarak ve bazı ağaçları devirerek hasara sebep oldu. Ardından şiddetli bir yağmur ve fındık büyüklüğünde dolu yağdı. Dolu özellikle bağ ve bostanlara zarar verdi. Balat yakınlarında İvaz Efendi Camii ile Cerrahpaşa Camii'ne ve bazı yüksek binalara yıldırım düştü.
Şiddetli rüzgârdan Okmeydanı'ndaki caminin minaresi devrildi. Hekimoğlu Ali Paşa ve Davud Paşa camilerinin minarelerinin külahlarını koptu. Rüzgâr Şehzade Camii avlusundaki büyük bir çınar ağacını kökünden söküp, epeyce uzağa sürükledi. Dolmabahçe ve daha birçok bölgede de büyük ağaçlar rüzgârdan yıkıldı. Hasköy önünde bağlı duran Avrupalı bir tüccarın gemisini sahilden söküp, Tersane önüne kadar getirdi. Gemi burada devrilip battı. Denizin dalgalarından sahildeki birçok bina, özellikle de Salı Pazarı'ndan Ortaköy'e kadar olan bölgedekiler zarar gördü.
Yaptırdığı camiyi fırtına yüzünden açamadı
Genç tarihçilerimizden Uğur Demir, bir makalesinde ilginç bir fırtına hikâyesi anlatır. Üçüncü Mustafa tahta çıktıktan kısa bir süre sonra, annesi Mihrişah Sultan ve kardeşi Şehzade Süleyman için Üsküdar'da Şemsipaşa semtinde bir cami inşa ettirmeye karar vermişti. 1758'de temeli atılan cami inşaatı 1761 Mart'ında tamamlandı. Resmi açılış için Üçüncü Mustafa'nın burada ilk cuma namazını kılacağı gün beklenmeye başlandı. 8 Mart'taki cuma namazına padişahın da katılacağı ve böylece Ayazma Camii'nin ibadete açılacağı duyuruldu.
8 Mart sabahı İstanbullular kapalı bir havaya uyandılar. Gökyüzünü kara bulutlar kaplamıştı. Buna rağmen Üçüncü Mustafa Üsküdar'a geçmek için hazırlandı. İlerleyen saatlerde lodos hızını giderek artırdı. Sultanın danışmanları Üçüncü Mustafa'ya kayıkla karşıya geçmenin pek sağlıklı bir karar olmadığını söylediler. Danışmanlarının tavsiye ve önerilerini dikkate alan Üçüncü Mustafa, cuma namazı için Üsküdar'a bizzat gitmekten vazgeçti. Caminin açılışı için sadrazam ve şeyhülislamı görevlendirdi.
Sadrazam ve şeyhülislam şiddetli lodosa rağmen Üsküdar'a geçtiler ve 8 Mart 1761'de Ayazma Camii'nde ilk cuma namazını kıldılar. Böylece cami resmen ibadete açıldı. Ancak Üçüncü Mustafa'ya, kendi yaptırdığı Ayazma Camii'nde cuma namazı kılmak bir türlü nasip olmadı.
1774'te Üçüncü Mustafa'nın ölümünden sonra tahta çıkan Birinci Abdülhamid, cuma namazı kılmak için birkaç defa Üsküdar'daki Ayazma Camii'ne gitmek istemiş ama hava muhalefeti yüzünden programını değiştirmek zorunda kalmıştı. 13 Ağustos 1785'teki cuma namazı için de yer olarak Ayazma Camii seçildi. Bu defa havanın iyi olması bekleniyordu ve ilk defa bir padişah Ayazma Camii'nde namaz kılacaktı.
Rahatça Üsküdar'a geçen sultan, cuma namazına saraydaki şehzadeleri de getirmişti. Büyük bir kalabalık eşliğinde cuma namazı kılındı ve Topkapı Sarayı'na geri dönüş yolculuğu başladı. Geri dönüşte pek bir mesele çıkmayacak gibiydi. Birinci Abdülhamid ve şehzadelerin bindiği saltanat kayığı güvenli bir şekilde Boğaz'ı geçti. Padişahın da içinde bulunduğu kayık tam Topkapı Sarayı önlerine yaklaşmıştı ki, şiddetli bir yağmur başladı. Kasırgayla birlikte bardaktan boşanırcasına yağmur bastırdı. Saltanat kayığı güç bela karaya yaklaştırıldı. Sultan ve yanındaki şehzadeler güvenli bir şekilde karaya çıkarıldı.
Birinci Abdülhamid kurtuldu, fakat henüz Boğaz'ın ortasında bulunan, devlet adamlarının ve halkın bindiği onlarca kayık şiddetli yağmur ve lodosun etkisiyle battı. Bazı devlet adamları boğulma tehlikesi geçirdi. Üsküdar sahilinde padişahı seyretmek için gelen onlarca kişi de dalgalara yakalandı. Hatta bunlardan bazıları boğularak can verdi.
Kırılan dal imamı öldürdü
Tarihçi Taylesanizade Abdullah Efendi, kendisinin de şahit olduğu 13 Ağustos 1785'teki fırtınada ilginç bir olayı anlatır: "O gün Şehzade Mehmed Camii imamı Yekçeşmizade, İstanbul'dan Boğaziçi'ne seyir için gitmişti. Cuma namazını Beylerbeyi Camii'nde kıldıktan sonra Üsküdar'a geldi. Kasırganın ve rüzgârın şiddetinden oradaki ağaçlardan birinin kırılan dalı padişahın alayını izleyen Yekçeşmizade'nin üzerine düştü. Yekçeşmizade dalın altında kalarak can verdi."
Deniz trafiği
İstanbul'da fırtına en çok deniz ulaşımını etkilerdi. Hem iki yaka arasındaki trafik, hem de İstanbul'a dışarıdan gelen yiyecek ve yakacak nakliyatı dururdu. Günümüzde kışın otobanlarda mahsur kalan İstanbullular, o zamanlarda da limanlarda havanın düzelmesini beklerdi.
Sahillerdeki evler harap olurdu
Fırtına İstanbul'da çatıları uçurur, ağaçları kökünden sökerdi. Fırtınadan özellikle denize yakın yerlerde yaşayanlar nasibini fazlasıyla alır, evleri fırtınadan ve denizdeki dalgalardan harap olurdu.
Erhan AFYONCU
eafyoncu@bugun.com.tr
Beğen
Beğenme
Tavsiye et
Rapor et
Yazdır
1726
Yer
Makale
23.4.2012
0
kişi beğendi
0
kişi beğenmedi
Etiket
---
Kaynak
http://gundem.bugun.com.tr/227-yil-onceki-firtinada-istanbul-da-3-binden-fazla-kisi-olmustu-190253-makalesi.aspx
Yorum yapabilmek için
Üye Olun
veya
Giriş
yapın
Faruk Cansu
adlı kullanıcının
diğer yazıları
George Bernard Shaw Islam İle İlgili Görüşü
Şairin Köşesi
1702 okuma
Hocadan hocaya din farklı mı
Myname isno
1473 okuma
Değişim Yönetiminde 5N 1K Analizi
Alaattin Behar
1507 okuma
Çocuk
Cumhur Ceylan
1783 okuma
Beyninize bir köpekbalığı atın ve nelere ulaş
Siyah Giyinen Adam
1422 okuma
Güçlü Ve Yeni Türkiye
Metin Külünk
1627 okuma
Önümüzde Güzel Bir Durak Var Yeni Yıl
Eskişehir Portalı
1374 okuma
Her Anne İyi Bir Sanatkardır
Myname isno
1381 okuma
Bir Çaglayan,Bir Damla Suyla Baslar....
Bulent Kacir
1496 okuma
İki İbretlik Kadın
Myname isno
1470 okuma
Varlık Bir Hazinedir:
Turgay Kozan
1525 okuma
Kimliğimiz
İsa Muslubaş
1473 okuma
Sevgi Ve Aşk
Turgay Kozan
1845 okuma
İnsan
Turgay Kozan
1510 okuma
An İtibariyle Çağrılıyoruz Kutlu Yolculuğa
Eyyüp Azlal
1639 okuma
Birşeyler yaz
Sadece Ben
Bağlantılarım
B.Bağlantıları
Herkes
Yazıyı Mootol duvarına paylaşmak için
üye ol
veya
giriş
yap
http://www.mootol.com/Yazi397/227-yil-onceki-firtinada-Istanbulda-3-binden-fazla-kisi-olmustu
Adınız :
Gidecek E-posta :
Gönder
Tanıdıklarını haberdar etmek için
üye ol
veya
giriş
yap
Adınız :
Rapor nedeni :
Rapor et
Yazı içeriğini rapor etmek için
üye ol
veya
giriş
yap