Resimler
Videolar
Haberler
Yazılar
Replik Düplik
Kuruluşlar
Benim Dünyam
Kayıt Ol
Oturum Aç
Zehir Bize Kırım'ı Kaybettirmişti
Yazı Yaz
513
367
Makale
Yorum Yaz
Yazdır
Tavsiye Et
12.11.2012
0 yorum
1827
okuma
Osmanlı İmparatorluğu çöküş yoluna Kırım Hanı'nın zehirlenmesiyle girmiş ve 1768-1774 Savaşı'nda Kırım'ı kaybetmişti
1739'da imzalanan Belgrad Antlaşması'yla uzun süreli bir barış dönemine girilmişti. 29 yıl süren barış tam bir rehavet dönemi oldu ve antlaşmanın bitmesinden kısa bir süre sonra 1768'de, Osmanlı-Rus sulhu bozuldu ve Osmanlı İmparatorluğu'nun aleyhine ağır sonuçlar doğuracak bir savaşa yönelindi.
KIRIM HANI ZEHİRLENDİ
Ortada doğru dürüst ve uzun vadeli bir sefer hazırlığı olmadan Rusya'ya savaş ilan edilmişti. İngiltere'nin iki devletin ilişkilerini düzeltmek için yaptığı arabuluculuk teklifi kabul edilmedi. Ruslar'ı hazırlıkları olmadan bir baskınla mağlup etmek daha kolayken, harbe başlanmadan, altı ay öncesinden savaş ilan edilmiş ve Osmanlı ordusu hazırlıksız olarak kendi ilan ettiği bir savaşa girmişti.
Toplantılarda Ruslar'ın savaş hazırlığı yapmasını engellemek ve daha da önemlisi ani baskınlarla gözünü korkutmak için Kırım Hanı Kırım Giray'ın Kasım 1768'de Rus topraklarına girmesi kararlaştırılmıştı. Bu karar gereğince şiddetli kışa rağmen Kırım Giray, 31 Ocak 1769'da 100 bin kişilik bir süvari kuvvetiyle Rusya'ya üç koldan girerek, karşısına çıkan kuvvetleri mağlup etti; ardından birçok kasaba ve köyü tahrip edip yağmaladı. Ruslar saldırı karşısında dehşete düştüler ve Kırım Giray'dan kurtulamazlarsa savaşın aleyhlerine gelişeceğini düşündüler. Rus Çariçesi İkinci Katerina, Siropilo adlı bir Rum hekime para vererek Kırım Hanı'nı zehirletti.
SADRAZAM ÖLMEKTEN ZOR KURTULDU
Ruslar 1769 baharında Osmanlı ordusu İstanbul'dan Edirne'ye hareket ettiğinde de boş durmadılar. Türk birlikleri arasına doktor kılığında soktukları adamları vasıtasıyla içme sularına zehir kattılar. Edirne'ye kadar birçok su kuyusu ve kaynağı bu sahte doktorlar tarafından zehirlendi. Bununla yetinmeyen casuslar Türk askerlerine zehirli ilaçlar da verdiler. Casuslar Edirne halkına da tedavi bahanesiyle bu zehirli ilaçlardan verdiler. Bu sulardan içen ve zehirli ilaçları kullanan yüzlerce Osmanlı askeri hayatını kaybetti ve en az o kadarı da ağır şekilde hastalandı. Sadrazam Yağlıkçızade Mehmed Emin Paşa da sudan zehirlendi. Paşa ölmedi ancak ağır şekilde hastalandı. Uzun süre zehrin etkisinden kurtulamadı, akli dengesini kaybetti, bir deri bir kemik kaldı.
Yapılan araştırmalar sonucunda doktorlar yakalandı ve sorguya çekildiler. Sorgularda doktorların Rus casusu oldukları anlaşıldı ve hapsedildiler. Sorgudan sonra Edirne sokaklarında ve ordugâhta bu sahte doktorlardan ilaç alanların ilaçları içmemeleri, ilaç kullanıp da hasta olanların vakit kaybetmeden haber vermeleri için duyurular yapıldı. Duyurularla birlikte çok sayıda kişi hasta olduğu gerekçesiyle müracaat etti. Bunlar tedavi altına alındı. Zehirlenmiş suların zehirlerini etkisiz hale getirmek içinse ilginç bir yönteme başvuruldu. Zehirlendiği tespit edilen su kuyularına barut atılarak, zehrin etkisi giderilmeye çalışıldı. Bu yöntem işe yaradı.
Savaş taraftarı padişah
1768'de Ruslar'ın Osmanlı sınır boylarına yeni kaleler yapmaları, bağımsızlıkları kabul edilmiş aşiretlerin işlerine müdahale etmeleri ve Lehistan topraklarını istila ederek hâkimiyetleri altına almak istemeleri yüzünden iki devlet arasında savaş çıktı. Savaşın çıkmasında Osmanlı padişahı Üçüncü Mustafa'nın zafer kazanma arzusunun da rolü vardı.
Üçüncü Mustafa 1757 ile 1774 yılları arasındaki 17 yıllık hükümdarlığı müddetince ataları gibi büyük zaferler kazanmak için yanıp tutuşmuştu. Oğlunun adını Selim koyması bile, Osmanlı tarihinin en büyük padişahlarından olan Yavuz Sultan Selim gibi cihangir olma arzusunun bir yansımasıydı. Üçüncü Mustafa büyük başarılar kazanmak için müneccimlere de sık sık başvururdu.
Savaştan önceki yıllarda Sadrazam Ragıb Mehmed Paşa, Rusya ile savaşmak isteyen Sultan Üçüncü Mustafa'yı engelleyebilmişti. Ancak muktedir devlet adamının ölümünden sonra Ragıb Mehmed Paşa'nin görevini yerine getirecek, ağırlığını koyacak kimse yoktu. Bu sırada ortaya çıkan Lehistan meselesi Üçüncü Mustafa'nın istediği fırsatı ayağına getirdi. 3 Ekim 1768'de padişahın huzurunda devlet ricalinin yaptığı toplantıda Ruslar'a, Lehistan'a karışmaması yönünde ültimatom verilmesi kararlaştırıldı. Rus elçisi Obreskov ültimatomu aldıktan sonra oyalayıcı hareketlere girişince, 6 Ekim 1768'de 17 kişilik maiyetiyle birlikte tutuklanarak Yedikule'ye hapsedildi. Bu hadisenin ardından padişahın başkanlığında 8 Ekim 1768'de yapılan toplantıdan, 1769'un ilkbaharında Rusya'ya savaş açılması kararı çıktı. Savaş kararı İstanbul halkı arasında büyük bir sevinç uyandırdı. Herkes savaşın kesinlikle kazanılacağına inanıyordu.
Aydın bir Kırım Hanı
Kırım Hanı Kırım Giray büyük bir asker olduğu kadar aynı zamanda Batı'nın ve Doğu'nun fikri dünyasını da bilen entelektüel bir handı. Hanla görüşen Avrupalı elçiler Kırım Hanı'nın bu yönü karşısında hayrete düşerlerdi. Kırım Giray; İbn Haldun, Voltaire ve Montesquieu gibi düşünürlerin eserlerini okumuştu. Prusyalı elçi Goltz'un Haziran 1762'de Kırım Giray ile yaptığı görüşmesinde han, Tatarlar için ağızdan çıkan sözün yazılı senet olduğunu belirterek, İbn Haldun ile Montesquieu'yü karşılaştırıp büyük İslam aydınının bazı tespitlerini aktarmıştır.
Sadrazamın dirayeti
Üçüncü Mustafa'nın imparatorluğun ve düşmanlarının durumuna bakmadan bir savaşa girerek başarı kazanma isteğini, Osmanlı tarihinin büyük sadrazamlarından Koca Ragıb Mehmed Paşa engellemişti.
Dişleri dökülmüş aslan
Üçüncü Mustafa, Ragıb Paşa'nın savaşa karşı çıkması üzerine "Paşa istediğin paraysa, İstanbul'dan Edirne'ye yolun iki tarafına altın dizdireyim" deyince sadrazam, "Osmanlı İmparatorluğu uzaktan bir aslana benzer. Ancak yanına gelindiğinde dişleri ve tırnaklarının döküldüğü görülür" cevabını vermişti.
Erhan AFYONCU
eafyoncu@bugun.com.tr
Beğen
Beğenme
Tavsiye et
Rapor et
Yazdır
1827
Yer
Makale
12.11.2012
2
kişi beğendi
0
kişi beğenmedi
Etiket
---
Kaynak
http://gundem.bugun.com.tr/zehir-bize-kirim-i-kaybettirmisti-yazisi-211541
Yorum yapabilmek için
Üye Olun
veya
Giriş
yapın
Aytekin Takar
adlı kullanıcının
diğer yazıları
Depremi Ben Yaşadım
Eyyüp Azlal
377 okuma
Bir Şairi Kim Dinler
Eyyüp Azlal
469 okuma
Çilingir Mi Bilim İnsanı Mı?
Eyyüp Azlal
480 okuma
Paflagonya
Tekin Gün
2847 okuma
Bey Sarayı / Bursa
Tekin Gün
1120 okuma
Ulu Cami - Bursa
Tekin Gün
1426 okuma
Mysia
Tekin Gün
1835 okuma
Amnistos
Tekin Gün
599 okuma
Karya
Tekin Gün
774 okuma
Işık Ülkesi-Likya / Antik Kentleri
Tekin Gün
1680 okuma
Arykanda Antik Kent
Tekin Gün
1451 okuma
Assos-Athena Tapınağı
Tekin Gün
715 okuma
Erdek-Kyzikos
Tekin Gün
1117 okuma
Deprem Hafızası
Eyyüp Azlal
484 okuma
Erdek-Kyzikos
Tekin Gün
445 okuma
Birşeyler yaz
Sadece Ben
Bağlantılarım
B.Bağlantıları
Herkes
Yazıyı Mootol duvarına paylaşmak için
üye ol
veya
giriş
yap
http://www.mootol.com/Yazi513/zehir-bize-kirimi-kaybettirmisti
Adınız :
Gidecek E-posta :
Gönder
Tanıdıklarını haberdar etmek için
üye ol
veya
giriş
yap
Adınız :
Rapor nedeni :
Rapor et
Yazı içeriğini rapor etmek için
üye ol
veya
giriş
yap