Resimler
Videolar
Haberler
Yazılar
Replik Düplik
Kuruluşlar
Benim Dünyam
Kayıt Ol
Oturum Aç
İznik Ayasofya
Yazı Yaz
581
3953
Makale
Yorum Yaz
Yazdır
Tavsiye Et
5.3.2013
0 yorum
2195
okuma
1
İznik Ayasofyası Dünyanın en eski yapılarından birisidir.
Anadoluda ilk inşa edilen bazelikal kiliselerin özgün örneklerinden biri olan İznik ayasofyası, Roma dönemine ait bir yapının temelleri üzerine inşa edildiği sanılmaktadır.
Dünya tarihi açısından önemli bir yapıdır.
Surlarla çevrili kentin dört kapısından gelen yolların kesiştiği yerde yapılan Ayasofya
Kesin yapım tarihi bilinmemekle birlikte 4. veya 8. yüzyıllar arasında inşa edildiği sanılmaktadır.
Günümüzde şehrin caddeleri bu yapının 4 metre yüksekliğinde yer almaktadır.
Bizans döneminde İznik’in ‘baş kilisesi’ olan yapının tarihsel önemini arttıran bir olgu da kilisenin Hıristiyan, özellikle de Ortodoks dünyasındaki saygın konumudur.
Bazelika tipinde inşa edilmiş olan Yapı ikonoklastik dönemde (726-842) Bizans teolojisinin uzun yıllar tartıştığı ikon yasağı konusundaki tartışmaları sonuca bağlamıştır.
11 ekim 787 tarihinde İznikte toplanan 7. ruhani Konsil toplantısına ev sahipliği yapan Ayasofya; dinsel konuların figuratif işlenişi konusundaki yasaklar kaldırılmış sembolizm etkili olmuştur.
İmparatoriçe Erene tarafından resmi yeniden sevdirmek için düzenlenen bu dini toplantı tarihe 2. İznik konsili olarak geçmiştir.
Eser birçok isimle anılmaktadır
. Kaynaklarda genellikle Büyük kilise olarak adlandırılsada, Kültür ve turizm bakanlığı müzeler genel müdürlüğü envanterinde ise, Ayasofya camii, Orhan camii, konsül kilisesi gibi üç isimle adlandırılmıştır.
.Ayasofya ismi köken olarak, yunanca hagia sophia (???? ?????) ilahi bilgelik, ifadesini taşımaktadır.
Ortodoksluk mezhebinde, tanrının üç niteliğinden biri sayılır. Mabet günümüze kadar uzanan en eski yapılardan biridir.
2 Mart 1331 yılında İznik Osmanlı imparatorluğunun ikinci sultanı Orhan gazi tarafından Türk topraklarına katılınca ilk cami’ye çevrilen kilisedir.İznik Ayasofyası;
Bu tarihi yapı,Vakıflar genel müdürlüğü eski eserler, listesinde Ayasofya camii, kütük 147 ada 1- parsel yüzölçümü1290,1olarak Orhangazi vakfında kayıtlara geçmiştir
Orhan camii adını almış bu tarihi mabet,küçük çapta bir değişiklik yapılarak güney duvarına biri girişte sağda içeride, yan duvar hizasında odacığa bitişik, mihrap ilave edilmiştir.
2
Ayasofya’nın mimarisine ciddi bir müdahalede bulunulmamış, ancak, Kanuni sultan Süleyman döneminde, geçirdiği yangından dolayı dönemin en büyük mimarı mimar Sinan tarafından mimarisi esaslı bir şekilde değiştirilerek adeta yeniden yapılmıştır.
Evliya Çelebi’de Seyahatnamesinde Ayasofya için: “Çarşı içinde üzeri kurşunla örtülü minareli büyük bir mabet” diye söz etmiştir.
1065 yılında zelzele ve depremlerle Ayasofyanın çatı yapısı ,sıra sütunlar ve nefin yukarısında yer alan pencereli üst kısım yıkılmış ve batı duvarı ,hatta apsisin üzerindeki tekke tonoz da içeriye çökmüştür.
1804 lerde kiliseyi ziyaret eden Alman seyyah John.Von Hammer yapının çatısı çöktüğünde kullanılmadığını ve giriş kapısı üzerinde Orhan Gazinin Tuğrasının bulunduğunu belirtmektedir.
Araştırmalara göre zemin yaklaşık bir metre yükseltilerek, giriş sahanlarının aralarındaki kemerler ve bunları taşıyan sütunlar kaldırılarak dört büyük paye açılmıştır; ve bunlara oturan kemerli açıklıklar yapılmıştır.
(namaz saflarının mihrabı görmesi için)giriş kapısı daraltılarak ve kapı yanına ikişer açıklık pencere uygulanmıştır.
Yapı Bizans dönemine ait bazı fresko ve mozaik kalıntıları içermektedir.
Çeşitli depremler ve yangınlarda tahrip olan yapı 19. yüzyılda terk edilmiş, 1935-1936 yıllarında yapılan sondaj çalışmalarından sonra 1953'te İstanbul Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından kazılarak Bizans dönemine ait renkli taban mozaikleri ile sıva altında kalmış freskleri ortaya çıkarılmıştır.
Ayrıca yapı istanbulda V y.y yapılmış, studios manastır kilisesi ve
Meryem theotokos-khalkoprateia kilisesi (acem ağa mescidi) ile büyük benzerlik göstermektedir.
Eser 10.12. 2007 de vakıflar genel müdürlüğü ve İznik kaymakamlığının yenileme çalışmaları ile bugünkü halini almıştır.
Mimari olarak gözlemdiğinde, bünyesinde, Helenistik, roma Bizans ve Osmanlı dönemlerine, ait yapı malzemeleri ve o devirlerin yapı sistematiğinin harmanlandığı görülür.(geçirdiği birçok deprem buna etkendir.)
Temellerinde düzgün kesme taş blokların (rektonal) strabon un tarif ettiği, gynasium parçaları veya kuvvetle muhtemel, antik çağa ait tapınak kalıntıları bulunmaktadır.
. Orijinalinde doğu batı doğrultusunda, uzanan 37x20 m ölçülerinde dikdörtgen planlı 3 nefli (duvar) bazilikal olarak inşa edilmiştir.
nefler sütun dizileriyle birbirlerinden ayrılmıştır. Yapının doğu yönünde orta nef, içten yuvarlak dıştan yedi cepheli bir apsisle sonlanır.
Yan neflerde ise pastoforium (hazırlanma odaları)apsisle tamamlanmaktadır.
Odacıklar kare planlı ve altıgen kasnak üzerine kubbelendirilmiştir.
yapının bütünü 3
Yapının kırma ahşap çatı ile örtülü olduğu tahminseldir.
Yapıdaki fresko kalıntılarını ayrıntılı bir şekilde tanıtan M.Alpatoff, üslup özelliklerinin Trabzon H.Sophia’sındaki freskoları hatırlattığını ve bu nedenle XIII. Yüzyılla tarihlendirilebileceğini savunmuştur.
Bizans dönemi ait freskolar pastoforium odalarında görülmekte olup, güney yan nef duvarında mezar odacığı olduğu tahmin edilmektedir. yarım elips niş içerisinde Hz.Meryem Hz.İsa ve Yuhanna tasviri fresko olarak günümüze ulaşmıştır.
XI. yüzyıl uygulaması olarak tahmin edilen taban mozaiğinin bir bölümü görülmektedir.
Dışarıda ise kuzey nef’in pastoforium odasına bitişik bir şapel (küçük dua evi) kalıntısı bulunmuş taban mozaiği koruma altına alınmıştır.
Ayrıca, apsisin iki yanındaki odalarda ve kuzey nefin batı tarafında fresko bezeme örnekleri günümüze ulaşabilmiştir. Apsisin iki yanında neflerin uçları ,üzeri kubbeler ile örtülü birer oda biçimine sokulmuştur.
1935 lerde Alman Arkeloji enstitüsü adına yapıyı incelemeye gelen arkeologlar, Ayasofya yı üç dönemle ayırt eder.
Yapı V. Veya VI.y.y da inşa edilmiş olup altta kesme taş ve pencere hizasında tuğla ile inşa edilen üç nefli Helenistik bazelika dır,diye kayıtlara geçmiştir.
1065 sonrası yapının zemini 1,4 metre yükseltilerek,kubbeli pastoforium hücreleri eklenmiş nefler payelerle sınırlandırılmıştır.
Bu dönemin 1330 yılı sonrası zemin yeniden yükseltilip,nefleri ayıran destekler değiştirilmiştir.
Yapının orta nefinde yer mozaikleri,prof.dr. Semavi EYİCE’nin bir makalesinde karşılaştırmalı bir değerlendirmeyle XI.yüzyılla tarihlendirilmiştir.
Tarihi yapı Ayasofya doğu batı doğrultusunda dikdörtgen pilanlı,üç nefli bir bazelikadır.
Orta nef doğuda,içten yuvarlak,dıştan 7 cepheli apsisle,yan nefler pastoforium odaları ile sonuçlanır.
Narteksin güney duvar kalıntısı mevcuttur.
Naos ortada dikdörtgen kesitli iki paye ile doğu ve batıda duvar payelerine oturan kemerlerle üç nef’e ayrılır;
Ortadaki payeler sivri,diğerleri yuvarlak kemerlidir.
Orta nef’e üç, yan nef’lere birer kapı ile açılır;
Eksendeki kapı diğerlerinden geniştir.
Tüm kapılar ‘’eksendeki hariç’’örülerek kapatılmıştır.
Kuzey duvarda eksenin doğusundaki yan giriş bugün örtülmüştür.
Apsiste ,biri eksende diğeri ona simetrik,üç pencere vardır.
Naos’un güney duvarında on, kuzey duvarında sekiz ve narteksin güney duvarında iki pencere vardır.
Bu iki pencereden batıdaki hariç tüm pencereleri kapatılmıştır.
4
Batı cephedeki kapılar dikdörtgendir.
Narteksin güney duvarı yaklaşık 6,30 metre uzunlukta ve 3 metre yüksekliğe kadar ayaktadır.
Duvara yuvarlak kemerli pencere ve batısında kavsarası üç sıra mukarnaslı mihrap görülür.
Güney cephedeki üst pencereler kısmen yıkılmış orjinal görünümlerini yitirmişlerdir.
Orta nef duvarları yan nef duvarlarından yüksektir
Üst kısımda eş boyutlu beş yuvarlak kemerli pencere yer alır.
Bema ve apsis zemini bugün naos zemininden 0,80 m. Alçaktır.
Bemadan pastoforium odalarına üç basamaklı modern merdivenlerle çıkılır.
Yapı farklı dönemlere ait malzeme ve duvar teknikleri gösterir.
Kuzey ,güney ve doğuda beden duvarları altta mermer bloklar ve kesme taşla;
Üstte tuğla, moloz taş ve harç karışımı bir teknikle örülmüştür.
Bu duvarların alt pencere hizasında orjinalde yalnız tuğla ile inşa edildikleri,ancak çeşitli onarımlarda dokularının değiştiği belirtilir.
Yapıda Bizans dönemine ait fresko kalıntıları dikkatle bakıldığında görülmektedir.
Orta nef in batısında,bemada ve apsiste yer mozaikleri vardır.
Apsis ve bemadakiler siyah ve beyaz taşlarla yapılmış geometrik motifler göstermektedir.
Taban mozaiklerinin XI. Yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.
Yapı XI.yüzyılda depremden sonra minaresinde önemli bir değişiklik yapılarak nefler,payeler ve bunların arasına yerleştirilen sütunlarla ayrılmıştır.
Apsisin iki yanında da neflerin uçları üzeri kubbeler ile örtülü birer oda biçimine sokulmuştur.
Burada ayrıca birde mezar odası bulunmuştur.
Bu odaların kubbeleri içinde yaş sıva üzerine yapılmış fresko resimler görülmektedir
Kubbe içindeki yan duvarlardaki freskler, zamana direnen resim ve motiflerdir:
Buraya gelen turistlerin hayli dikkatini çekmektedir.
Yıllar içerisinde bazı define meraklıları tarafından fresko resimleri birkaçı kazınarak yerlerinden sökülmüş olsada! diğerlerinde hala yapıldığı tarihin izleri görülmektedir.
Ayasofyanın apsisinde 1935 yılında yapılan kazıda rahiplerin oturması için ayrılan synthronon denilen kademeler ortaya çıkarılmıştır.
1953 yılında burada bulunan küçük bir lahid (religue) çıkarılmış ve bugün İznik müzesinde bulunmaktadır.
İznik Ayasofyanın 1922 yılındaki yunan işgali sırasında Hıristiyanların ibadet ettikleri bu
mabeti apsis kısmı dahil olmak üzere ateşe verdikleri ve tahribata uğrattıkları belirtilmektedir
O günkü dehşetin izlerinden mabetin üst örtüsü yıkılmış XVII.yüzyıldan sonra yapı terk edilmiş ve 1935 yılından sonrada yapı araştırılmaya başlatılmıştır.
1936 yıllarında yapılan sondaj çalışmalarından sonra 1955 yılında tümü temizlenmiş 1979 -1981
yıllarında yapının bütünü çevresindeki topraktan arındırılmıştır.
Ve son olarakta 1985’te güney doğusundaki mezar şapeli olan ek yapısı ortaya çıkarılmıştır.
680 yıl camii olarak hizmet veren mabet ;
2007 yılında restorasyon çalışmaları başlatılmış ve müze olarak ziyarete açılmıştır İznik Ayasofya sı;
6 kasım 20011 tarihinde, yaklaşık 90 yıl aradan sonra Orhan camii olarak ibadete açılmıştır.
Turizmin uğrak yerlerinden biri olan İznik Orhan camii diğer adıyla Ayasofya camii, kuruluş tarihinden günümüze ulaşmış, (ayakta kalmış) Dünya literatüründe önemli yapılardan birisidir…
Beğen
Beğenme
Tavsiye et
Rapor et
Yazdır
2195
Yer
Makale
5.3.2013
0
kişi beğendi
0
kişi beğenmedi
Etiket
---
Kaynak
http://www.letterport.com/Prestij-Produksiyon
Yorum yapabilmek için
Üye Olun
veya
Giriş
yapın
Tekin Gün
adlı kullanıcının
diğer yazıları
Hun Devleti’Nin Kuruluşu 1.Bölüm
Tekin Gün
1283 okuma
Teoman Han Döneminde Devletin Sınırları
Tekin Gün
679 okuma
Efes Antik Kent
Tekin Gün
694 okuma
Anemurium Antik Kenti
Tekin Gün
1144 okuma
Antandros Antik Kenti
Tekin Gün
1280 okuma
Hun Ataları-Hsia Sülalesi Ve Dönemi
Tekin Gün
854 okuma
Alacahöyük
Tekin Gün
2132 okuma
Aizanoi
Tekin Gün
1331 okuma
Miletopolis Lokalizasyonu
Tekin Gün
684 okuma
Miletopolis.Makale:Tekin Gün
Tekin Gün
1305 okuma
Miletopolis
Tekin Gün
1080 okuma
St. Hilarion Kalesi Belgeseli : Yönetmen Teki
Tekin Gün
672 okuma
Chou Devleti Ve Dönemi
Tekin Gün
772 okuma
Ayasofya (Hagıa Sophıa)
Tekin Gün
680 okuma
Nemrut Dağı ( Komagene )
Tekin Gün
651 okuma
Birşeyler yaz
Sadece Ben
Bağlantılarım
B.Bağlantıları
Herkes
Yazıyı Mootol duvarına paylaşmak için
üye ol
veya
giriş
yap
http://www.mootol.com/Yazi581/iznik-ayasofya
Adınız :
Gidecek E-posta :
Gönder
Tanıdıklarını haberdar etmek için
üye ol
veya
giriş
yap
Adınız :
Rapor nedeni :
Rapor et
Yazı içeriğini rapor etmek için
üye ol
veya
giriş
yap