Resimler
Videolar
Haberler
Yazılar
Replik Düplik
Kuruluşlar
Benim Dünyam
Kayıt Ol
Oturum Aç
İcma Ve Kolektif Şuur Sempozyumunun Ardından (Birinci Oturum)
Yazı Yaz
688
4607
Dini Konular
Yorum Yaz
Yazdır
Tavsiye Et
1.5.2013
0 yorum
1602
okuma
Ali Duman
01.05.2013
Geçtiğimiz 27-28 Nisan 2013 tarihlerinde Yeni Ümit ve Hira dergilerinin organzie ettiği Uluslararası İcma Sempozyumu düzenlendi. Ben de sempozyuma dinleyici oalrak davet edildiğini zannedenler arasındaydım.
Sempozyum 27. Nisan 2013 Cumartesi günü saat: 10.00'da Açılı Programıyla başladı. Sempozyum açılışı için içeri girmek ve kendine ayrılan yeri bulmak o kadar güç olduki tahminen bir saat kadar girebilmek için uğraşmak zorunda kaldık. Sempozyumu 5000 civarında izleyici takip etti. Dünyanın 80 ülkesinden akademisyenlerin yanında ülkemizin her yerindeki üniversitelerden akademisyenler davet edilmişti. Hatta her üniversiteye mensup binlerce üniversite öğrencisi ve İstanbul'da yaşayan bir o kadar lise öğrencisi davet edilmişti. Kalabalığın sebebi buydu. Bir smepozyum denildiğinde ilk akla gelenlerden biri akademik bir camianın, sempozyum konusuyla ilgili göüş alış-verişinde bulunduğu bir ortam akla gelirken, bu sempozyumda böyle bir hava yerine, tabir yerindeyse kuru kalabalığın toplanmaya çalışıldığına şahit olduk.
Sempozyumun ilk günü açlışı programı da tam bir rezaletti. Bizlere dağıtılan sempozyum programında açlışı için 4-5 konuşmacı görülürken neredeyse yabancı davetlilerin tamamına konuşma imkanı verilince, açılış oturumu açılış zulmüne dönüştü. Aşağı yukarı çaılış konuşması yapanların tamamına yakınının aynı mahiyette vaaz cinsnden şeyler söyledikleri de düşünülünce, oturum çekilmez oldu. Programın sunuculupunu yürüten Samanyolu TV'nin haber spikeri (ismini bilmiyorum) neredeyse her yakaladığı kişiyi konuşmacı oalrak çıkarttı.
İlk olarak kürsüye Yeni Ümit Dergisi editörü çıktı. Açılış konuşmasında saıyn editör, daha yaptıkları Kur'an ve Sünnet merkezli iki sempozyumun ardınan 3. sünü icma oalrak belirlediklerini, ancak burada icma ile kasteidlennin fıkhi icma olmayıp, müslüman topluluk ve cemaatleri bir araya geitrme çarelerinin araştırılacağı bir icma olduğunu açıkça beyan etti. Hira Dergisi editörü de aynı mahiyette bir konuşma yaptı. Böylece sempozyumun amacının akademik bir toplantı olmayıp, sadece mevhum bir düşünce peşinde insanları başka bir isim altında, başka bir amaçla bir araya getirmek olduğu anlaşılmış oldu.
Açılış zulmüne dönen açılış oturumunun ardından, öğle yemeği ve namz için mola verildi.
Öğleden sonra sempozyumun akademik olarak ilk oturumu Ali Bardakoğlu'nun başkanlığında yapıldı. Oturum başkanı Bardakoğlu açılış konuşmasında şu mesajları verdi:
"- Müslümanlar kolektif şuura önerm vermektedirler
- Bu sempozyum İcma düşüncesinin islam bilim çerçevesinde değerinin tartışılacağı bir sempozyumdur.
- İslam ümmeti fiili olarak birliğe muhtaçtırç Sahabenin birlikteliği İslam birliğinin görüldüğü yerdir.
- Ümmet, Kur'an ve Sünnet'in anlaşılması sorumluluğunu müçtehitlere ve İslam alimlerine devretmiştir."
Bu oturumda ilk konuşmayı Prof. Dr. İ. KAfi Dönmez yaptı. "İcma'ya Genel Bir Bakış" başlıklı tebliğini 1) İcmaın ortaya çıkışı ve tarihi, Fikri temelleri, 2) İcma Teorisi, 3) Son devirde icmaa yüklenen misyon ve çağdaş yaklaşımlar başlıkları altında incleyeceğini belirten Dönmez özetle şunları söyledi:
- İcma müslümanlar arasında yekvücut olmanın sembolik anlamını oluşturur.
- Zaman ne kadar ilerlerse ilerlesin, mekan ne kadar değişirse değişsin ayrılıklara izin vermeyecek kurum icmadır.
- İmam Şafii, icma teorisinin temellerini atan ilk usul alimidir.
- Kur'an ve sünnette doğrudan icmaa delalet eden bir veri bulunmamasına rağmen Nisa suresi 115. ayet icma ile irtibatlandırılmıştır.
- Şafii eserlerinde lüzumu cemaati'l-müslimin kavramını kullanır ki, bunu hadislerden çıkarmıştır.
- Amidi, İslam'ı temsil eden mutlak hükümler arasında icmaı da saymıştır.
- İcmaın pratik sonucu İslam'ın kesin emir ve yasaklarıdır.
- Bunun anlamı, Kur'an'da namaz kılın diyorsa, namaz kılınması üzerinde icma vardır. Artık hiç kimse namaz kılınıp kılınmayacağı hususunda fikir beyan edemez demektir.
- Buna göre usul alimlerinin icma için verdikleri tanımın teorik olduğu anlaşılmaktadır.
- İcma, fikir hürriyetini engellemez. Yani icma kullanılarak, herhangi bir konudaki ictihad hürriyetinin önüne geçilmemiştir.
- İcmaın temelinde cemaate bağlılık fikri vardır.
Bu oturumda ikinci konuşmacı İskenderiye Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Muhammed Kemalüddin İmam'dı. Prof. Kemalüddin özetle şunları söyledi:
- Alimler İcma mücerred delildir dememişlerdir.
-İcma, ümmetin günahsızlığını / ismetini ifade eder.
- İcma, hayata hakim olan düzenlemeleri yapabilmek için İslam alimleri tarafından vaz edilmiştir.
- İcma, İslam dininin yolunu açar
- Kolektif aklın harkeete geçebilmesinde de icma yararlıdır.
- Ahkam tealluk eden hususları istinbat etmek İslam alimlerinin vazifesidir. Bu noktada ilmi otoriteler ile siyasi otoritelerin işbirliği gerekir.
- Kadi Abdülcebbar teşri yetkisinin oluşturulmasında icma tek başına hüccettir der.
- İslam ümmeti alimleri içinde sadece Şia standart icma anlayışının dışında bir icma anlayışına sahiptir. Onlara göre masumimamın görüşü olmadıkça icma hasıl olmaz.
- İcma, zanni olan delili kat'iye dönüştürür.
- İctihadi bir görüşü ulu'l-emrin emri gibi sağlamlaştırır.
- İcma ümmetin ortak aklıdır.
- İcma, ümmetin ismeti / günahsızlığıdır.
İlk akademik oturumun üçüncü konuşmacısı Prof. Dr.eşruiyet Zemini Olarak İcma" başlıklı bir tebliğ sunan Prof. Dr. Apaydın'ın tbliğinin özeti şu şekildedir:
- Din hakkında iki türlü konuşulabilir: İçerden ve Dışardan. Dışardan konuşma, tasviri olur; içerden konuşma ise normatiftir. Bu din islam ise, İslam içinden konuşmak bir anlamda Niyabeten ani'llah, yani Allah'a naib olarak konuşmadır. Bu sebeple din içinden konuşmak keyfi olamaz.
- Din içinden konuşacak kimselrede belli bir takım özellikler bulunmalıdır. Din içinden konuşaca kişinin bir metodlolojisi / usulü olmalıdır.
- Bir kimse bize dinimizle ilgili bir şeyler söylüyorsa, onun şer'in kaynaklarına hakim olup olmadığına ve adil olup olmadığına bakacağız. Bu iki temel nitelik mevcutsa, söylediklerinin ümmetin ortak kabullerine aykırı olup olmadığına bakmak gerekir. Değişik bir anlatımla hiç kimse ümmetin ortak kabulü olan icmaa aykırı ictihatta bulunamaz.
- Metodoloji hususu ise: İslam ilimler literatüründe Usul ya da Usul-ı Fıkh denilen ilim bunu ifade eder ve Usul: Hz. Peygamberden nakledilen SAHİH ANLAM'ın nasıl tespit edileceği ilmidir.
- Usulün temel işlevi geriye dönüktür ve SAHİH ANLAM'ı korumak ve tespit etmektir. Dolayısıyla Usul ilminden beklenen, bugün ya da içinde yaşadığımız zamanda ve gelecekte meydana gelebilecek hadisler karşısında nasıl hareket edeceğimiz ve nasıl bir hüküm vereceğimiz konusunda, yol göstericimiz olan Kitap ve Sünnet'teki SAHİH ANLAM'ı tespit etmek ve bu tespitten sonra, başkalarının o anlamı yok etmesini önlemek üzere muhafaza altına almaktır.
- Zaten biz Kur'an'ın ilk muhatapları değiliz, yani Kur'anla ilk defa muhatap olan biz değiliz. Kur'an indiği dönemde bir beyan kabilinden inmiştir. Bu noktada Sünnet'in Kur'an'ı beyan işlevi öne çıkar.
- İcma, işte Kur'an ve Sünnetle beyan olunana SAHİH ANLAM'ın ne olduğunu sabitleyen bir alettir. İşte burada din içinden konuşan kimse icmaa riayet etmek zorundadır.
-Zira Hz. Peygamberin rehberliği omazsa SAHİH ANLAM'a ulaşmak mümkün değildir. Sünnet Kur'an'ı beyan eder.
- Bu durumda İcmaın görevi nedir?
- Peygamber tarafından beyan edilmiş olan anlamların asla değiştirilemeyeceğini göstermektir.
- Kur'an'ın SAHİH ANLAM'ı Sünnet içinde sunulmuştur. Bu anlamın bir kısmı üzerinde icma edilmiştir. İşte icma artık o anlamların SAHİH ANLAM olduğunu gösterir.
- İcma, ümmetin her türlü değişim karşısında savrulmasını önleyen bir sabitedir.
- Din içinden, İslam adına konuşan kimseler anlam ve yorum arasında ayırım yapmalıdır.
- Sünnet'in bize sunduğu Kur'an'ın anlamıdır. Bu anlamların bir kısmının üzerinde icma vaki olmuştur. Onlar tartışılamaz.
- Yorum ise subjektiftir, değişkendir.
- Anlam sabittir, kesindir. Yorum değişkendir, sonsuza kadar açıktır.
- Yorum faaliyetine ictihad denilebilir.
- Yorum / İctihad nasıl yapılacak?
- Yorum, mutlak olarak sistematik bütünlüğü olan ekoller içinden yapılmalıdır. Yani bir mezhebin usulü / metodolojisi uygulanarak yorum / ictihad yapılmalıdır.
- Teori retmeden, sistem üretmeden, çözüm üretilemez.
- Din bilginleri / Alimler mensup oldukları mezheplerin metotlarını esas alarak ictihat yapmalıdır.
- Bilhassa son yüzyılda telfikçi bir anlayışla, karşılaşılan her meselede hangi mezhepten bir çözm varsa onu nihai çözümmüş gibi sahiplenilmekte, herhngi bir mezhep metodolojisi izlenmemektedir. Halbuki mezhepler meseeleri çözerken üretmiş oldukları usullerle öne çıkmışlardır. Günümüze ise mezhep metodolojisine bağlı kalınmamakta bu ise kargaşaya yol açmaktadır.
- İcma alimlerin bir araya gelerek yaptıkları bir şey değildir. Her dönemin alimleri karşılaştıkları mesellerde görüşlerini beyan ederler, onlardan sonra gelenle bu alimlerin görüşlerine ulaşır ve görürler ki kendilerinden önceki dönem alimleri o meselenin hükmü konusunda aynı fikirdedirler ve böylece icma meyana gelmiş olur
Bu şekilde kısaca ilk akadmeik oturumdaki tebliğlerin özetlerini sunmuş olduk. Doğrusu bu ilk oturum gerçekten çok faydalı ve düşünce dünyamıza tesir eden akademik bir oturumdu. Gerek başkan, gerek tebliğciler akademik oalrak usuli icma hakkında derinlemesine bilgiler elde etmemize vesile oldu.
Bu oturumun en kayda değer tebliği de hiç şüphesiz H. Yunus Apaydın hocnaın tebliğiydi. Ancak Yunus Hocanın tebliğinde vurguladığı hususların bazı noktalarında açmazlar olduğunu söyleyebilirim. Şöyle ki, Sünnet SAHİH ANLAM'ı elde etmemizde temel kriterdir, aynı zamanda Sünnet Kru'an'daki sahih anlamı beyan eder. Bu sahih anlamların bir kısmı üzerinde icma edilmiştir. Bu aynı zamanda sahih anlamlrın bir kısmı üzeridne icma edilmemiş olduğu anlamına gelmektedir.
Fakat bu sahih anlamların her biri üzerinde icma edilmediğine göre, sahih anlamların bir kısmı kaybolmuş olabilir anlamına gelmektedir. Ayrıca, eğer icma sonraki dönem alimlerinin, kendilerinden öncekilerin bir konuda icma etmiş odluklarını keşfiden sonra icma oluyorsa, sahih anlam icma ile değil, ictihatla belirleniyor demektir. Şu halde Apaydın hoanın sabite oalrak koyduğu icma askıda bir kavrama dönüşmektedir. Zira, her bir müctehid kendisine ulaşan zanni delillerle fikirlere ulaşmaktadır. Demekki Kur'an'daki sahih anlamları veren ve beyan eden sünnete ulaşaılamadığı zaman zanniyet hakim olacak, bu durumda da her biri tek başına zan ifade eden görüşler aynı ise icmaa olacak. Peki ama bu nasıl olacak? İşte Apaydın hocanın tebliğindeki boşluk bu noktadadır.
Ne yazık ki bu soruyu hocaya yöneltmeme rağmen, süre sıknıtısında dolayı cevaplaması mümkün olmadı. Daha sonra yanına gidip soruyu yöneltmek istediğimde ise etrafındaki kalablaıktan akadmeik sohbet etmek imaknımız bulunmadı, sadece hal hatır sorarak ayrılmak zorunda kaldık.
Sempozyumun, öğleden sonraki ikinci akademik oturumu, ilk oturum kadar faydalı ve verimli olmadığ desem yalan söylemiş olmam.
Bu torumun başkanı Prof. Dr. Hamza Aktan hoca idi ve bu oturumda başkan oturumun hedefinin fıkhi icma değil, siyasl icma olduğu şeklinde bir ön kabulle oturumu başlattı. Bugün İslam dünyasının içinde bulunduğu dağınıklığa işaret eden Aktan, sahabenin oluşturmuş olduğu birliği örnek göstererek, Rıza-yı İlahiya ulaşmak için birlik olunması gerekliliğine işaret etti. Siyasi arenada dağınıklığın hoş olmadığını söyleyen Aktan, bu hususta icma edilmesi gerekliliğini vurguladı.
Yazıların çok uzun olmasının okumayı olumsuz yönde etkileriğini bildiğimden bu haftlaık bu yazıyı burada kesmenin uygun olacağını düşünüyorum. Birinci oturumu okuyanlar kanaatlerini yorum kısmında belirtebilirler.
Beğen
Beğenme
Tavsiye et
Rapor et
Yazdır
1602
Yer
Dini Konular
1.5.2013
3
kişi beğendi
0
kişi beğenmedi
Etiket
---
Kaynak
http://islamhukukusayfasi.blogspot.com/2013/05/icma-ve-kolektif-suur-sempozyumunun.html
Yorum yapabilmek için
Üye Olun
veya
Giriş
yapın
Ali Duman
adlı kullanıcının
diğer yazıları
Ön Yargılı İnsanların Düştüğü Günahlar
Myname isno
1084 okuma
Peygamberimize S.A.V Mirac Hadisesi'nde Göste
İlim İrfan
1071 okuma
Namazın Vacipleri
İlim İrfan
1245 okuma
Sihirden Nasıl Korunabiliriz?
Myname isno
1059 okuma
Doğrusu Zalimler İçin Acı Bir Azap Vardır
Myname isno
1169 okuma
Kalp Pusulamız Falcılar Değil Kur'an Olsun
Myname isno
1071 okuma
Boşanmak Ve Nikâhı Bozan Şeyler
İlim İrfan
1259 okuma
İslâm'da Saliha Kadının 22 Özelliği
İlim İrfan
1155 okuma
Dinimizi Yaşamada Kur'an Bize Yeterli Midir?
İlim İrfan
1063 okuma
Ümmetin Başına Gelecek Büyük Bela
İlim İrfan
1036 okuma
İş Yoğunluğundan Namaz Cem Edilebilir Mi?
İlim İrfan
1157 okuma
Hz. Süleyman Ve Belkıs
Cemile Öztürk
1209 okuma
Şeytanın İnsanı Namazdan Alıkoyma Metodları N
İlim İrfan
1155 okuma
Son Okçular Tepesi
Ahmet Ali Çevik
1464 okuma
Ayetel Kürsi Okumanın Faydaları
İlim İrfan
1593 okuma
Birşeyler yaz
Sadece Ben
Bağlantılarım
B.Bağlantıları
Herkes
Yazıyı Mootol duvarına paylaşmak için
üye ol
veya
giriş
yap
http://www.mootol.com/Yazi688/icma-ve-kolektif-suur-sempozyumunun-ardindan-(birinci-oturum)
Adınız :
Gidecek E-posta :
Gönder
Tanıdıklarını haberdar etmek için
üye ol
veya
giriş
yap
Adınız :
Rapor nedeni :
Rapor et
Yazı içeriğini rapor etmek için
üye ol
veya
giriş
yap